Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1906 E. 2022/2376 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1906
KARAR NO : 2022/2376

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 13/12/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.12.2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin müşterek çocukları müteveffa …’un 17/11/2014 tarihinde kendi sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile karıştığı kaza neticesinde vefat ettiğini, kaza tarihinde müteveffanın 17 yaşında olduğunu, müvekkillerinin müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, yoksun kalınan tazminat tutarının alınması amacıyla … poliçe no ile sigortalanan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı şirkete başvuru yapıldığını, davalı şirket tarafından 18.826,40 TL ödeme yapıldığını, ancak müvekkillerinin zararın anılan tutarın çok üzerinde olduğunu, bu nedenlerle müteveffanın desteğinden yoksun kalma tazminatının şimdilik 1.000TL’sinin kaza tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı … şirketi vekilinin 24/04/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa dava konusu kaza nedeniyle alanında uzman aktüerler tarafından gerçek zararın hesaplandığını ve ödemenin yapıldığını bu nedenle müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, müteveffanın gelirinin somut belgelerle ispatlanması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddinin gerektiğini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı …’un açtığı davanın reddine, 113.773,44 TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı … vekili istinaf dilekçesinde; davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan 3. Kişi sıfatı ile dava açtıklarını, bu nedenle davalı … şirketinin davacının zararından sorumluluğunun bulunduğunu ve davanın müvekkili … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece hükme esas alının bilirkişi raporundaki kusur oranını kabul etmediklerini, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, eldeki davada müşterek müteselsil sorumluluk esaslarına göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca müteveffaya ait otopsi raporunda kesin ölüm nedeninin kafa travması olarak tespit edildiğini, kask takmayarak zararın artmasına katkıda bulunduğunu, bu nedenle hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ölümlü trafik kazası nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davacı … yönünden davanın reddine, davacı … yönünden davanın kabulü ile; 113.773,44TL zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili her ne kadar davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan 3. Kişi sıfatı ile dava açtıklarını, bu nedenle davalı … şirketinin davacının zararından sorumluluğunun bulunduğunu ve davanın müvekkili … yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de,
“2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.
Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).
Kanun koyucu, 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadır:
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/8438 esas ve 2019/2899 karar sayılı kararı ve yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/1127 esas ve 2020/84 sayılı kararları)
Somut olayda davacı …’un maliki ve davalı …Ş.’nin zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracı kullanan murisi trafik kazası sonucu vefat etmiş, işleten-sigortalı davacı … kendisi için kendi zorunlu trafik sigorta şirketi olan davalı … şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı talep etmiştir. yukarıdaki açıklamalar ışığında zorunlu trafik sigortasının amacı, trafik kazaları sonucu 3. kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 92. maddesi ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3.b maddesinde “işleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri”nin teminat kapsamı dışında kalacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre işletenin, işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen davalı zorunlu trafik sigortacısından tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Buna göre mahkemece yapılan tespitler usul ve yasaya uygun bulunmuş, davacı vekilinin müvekkili … yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davacı vekili aleyhine olarak bu davacı bakımından mahkemesince red olunan tazminat miktarı bakımında nispi vekalet ücretine takdir edilmiş ise de; AAÜT gereğince maddi tazminat davasının tümü ile reddi halinde maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerekmektedir. Şu halde mahkemenin karar tarihi itibari ile davalı yararına davacı …’in açmış olduğu destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından .4080,00TL vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği halde nispi vekalet ücreti takdir edilmesi hatalı ise de bu yönde davacı vekilini istinaf başvurusu bulunmadığından ve dairemizce istinaf sebepleri ile inceleme yapılmış olduğundan bu hüküm bakımından düzeltme yapılmamış ve sadece yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
Davalı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili mahkemece hükme esas alının bilirkişi raporundaki kusur oranını kabul etmediklerini, Mersin C. Başsavcılığına sunulan kusur raporunda dava dışı sürücüsünün asli kusurlu kabul edildiği, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini ileri sürmüş ise de, mahkemece hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen kusur raporunda plakası tespit edilemeyen bisiklet sürücüsünün sevk ve idaresindeki bisiklet ile orta refüj üzerinden yolun karşı tarafına kontrolsüz şekilde geçiş yaparak seyir halinde olan motosikletin sola yönelmesine katkı sağladığı gerekçesi ile %30 oranında tali kusurlu olduğu, müteveffa …’un kavşak alanından geçiş yapmakta olan sürücüsü tespit edilemeyen bisikleti zamanında fark edemediği, çarpamamak için sola manevra yaptığı, mevcut hızı ile karşı istikamet yol bölümüne girerek karşıdan gelen otomobilin ön kısmına çarptığı olayda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeni ile % 70 oranında asli kusurlu olduğu, dosyamız davacısı Özge Korkmaz’ın kazanın meydana gelmesinde herhangi bir kusur ihlalinin olmadığı tespit edilmiştir. Söz konusu rapor olayın oluş ve özelliklerine uygun, denetime olanak verir hüküm kurmaya elverişli nitelikte olup kusura yönelik istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin kusur oranına göre sorumluluklarının bulunduğu ve mahkemece müteselsil sorumluluğu göre karar verilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı şirket vekili araç sürücünün kusuru oranında tazminata karar verilmesi gerektiği halde zararın tümünün müteselsil tahsil olacak şekilde kendilerinden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiş ise de, davacı vekilinin mahkemesine sunuş olduğu dava dilekçesi incelendiğinde; davacı vekilinin, müvekkilinin kaza nedeni ile uğramış olduğu zararının, davalı … şirketinden müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında tazminini istediği görülmektedir.
2918 Sayılı KTK’nun 85 /1 maddesinde; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adıaltında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
2918 Sayılı KTK’nun 88 /1 maddesinde; “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.”
2918 Sayılı KTK’nun 91 /1 maddesinde; – (Değişik madde: 17/10/1996 – 4149/33 md.) “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
Yukarıdaki yazılı kanun normları karşısında kural olarak; birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 50. maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 51. maddesi uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Bu kapsamda davacının, kazaya sebebiyet veren aracın sigortacısı konumunda bulunan ve müteselsil sorumlu olan davalı şirketten müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında uğramış olduğu zararın tümünü talep etmiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Davalı … şirketinin davacının zarar uğramasına sebebiyet veren ve kendi sigortalısının kusuru dışında kusurlu bulunan kişi yada kurumlara müteselsil sorumluluk kapsamında iç ilişkide sorumlu olan diğer kusurlulara rücu imkanı bulunmaktadır. Ancak bu durum davacının müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında zararın tümünü davalı … şirketinden talep etmesine engel teşkil etmemektedir. Bu nedenle davalının kendilerinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı sorumlu oldukları ve buna göre tazminat kararı verilmesi gerektiği yönündeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Desteğinin ölümüne neden olan tarfik kazası 17.11.2014 gününde meydana gelmiş olması dikkate alındığında davacı …’in ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, dolayısıyla desteğin kusurlu olması hâlinde, desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyeceği, destekten yoksun kalan davacının zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğu dikkate alındığında mahkemesince trafik kazasının 17.11.2014 tarihinde meydana geldiği dikkate alındığında 3.kişi konumunda bulunan davacı …’in desteğin kusurundan bağımsız olarak uğramış oldukları zararın tümünü davalı … şirketinden talep etme hakkının bulunduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin buna ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili müteveffaya ait otopsi raporunda kesin ölüm nedeninin kafa travması ve kafa kemiği kırıklarına bağlı genel beden travması olarak tespit edilmiştir. Şu halde davacının desteğinin motosiklet ile seyir halinde iken zorunlu oolan kaskının takılı olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda davacının desteğinin sürüş sırasında kask takmayarak zararın artmasına katkıda bulunduğu anlaşılmakla bu durumun müterafik kusur oluşturduğunun kabulü ile Yargıtay 17. ve 4. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulamalarına göre BK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği halde bu yönde indirim yapılmadan karar verilmesi hatalı olmuş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Buna göre davacının belirlenen maddi zararının 136.718,11TL olduğu bu tutardan öncelikli olarak Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin güncel uygulamasına göre %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılığında davacı …’İn destek yoksun kalma zararının 109.374,49 TL olduğu görülmüştür. Söz konu bu zarardan ise davalı … şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenmiş miktar olan 22.699,13 TL’nin mahsubu neticesinde davacının sonuç olarak 86.675,36 TL destekten yoksun kalma zararı olduğu belirlenmiş olduğundan davalı vekilinin bu istinafın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Bilindiği üzere davacının belirlenen destekten yoksun kalam tazminatından müterafik kusur nedeni ile indirim yapılmış olduğundan bu indirim nedeni ile davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edilmeyeceğinden müterafik kusur nedeni ile red olunan bu kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun ise HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
3-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.12.2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
4-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
4-a)-Davacı … tarafından davalı aleyhine açılan davanın REDDİNE,
4-b)-Davacı … tarafından davalı aleyhine açılan davanın Kısmen Kabulü İle; 86.675,36 TL zararın dava tarihi olan 21.03.2018 itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’e verilmesine, bu davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 5.920,74 TL karar ve ilam harcından ıslah harcı ile birlikte peşin alınan 640,90 TL harcın mahsubu ile bakiye, 5.279,84‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 35,90 peşin harç ve 605,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam
7-Davacı tarafından yapılan toplam 596,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine,
8-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 12.067,69 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı …’e verilmesine,
9-Davacı … yönünden reddolunan kısım hakkaniyet indiriminden kaynaklandığından reddolunan kısım için davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden davası reddedilen … yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 9.131,83 TL vekalet ücretinin davacı …’dan tahsili ile davalıya verilmesine,
11-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,

İstinaf giderleri bakımından;
12-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
13-Kesin olan iş bu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
14-Harçlar Kanunu gereğince davacı …’dan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacı …’dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
15-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
16-Davacı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
17-Davalı tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan 48,50 TL posta masrafı giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.13.12.2022

… … … … Başkan … Üye … Üye … Katip…
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır