Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1905 E. 2022/2375 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1905 – 2022/2375
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1905
KARAR NO : 2022/2375

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2021
NUMARASI : 2019/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ-…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 13/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.04.2021 tarih ve 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/11/2018 tarihinde davalı şirketin sigortalısı olan sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken sürücü … idaresindeki … plaka sayılı aracı ile çarpışması sonucu çift taraflı, maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazasının meydana geldiği, müvekkilinin davaya ilişkin kazada … plakalı araçta yolcu konumunda olduğu, kazaya etken herhangi bir kusurunun olmadığı, kaza tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsü …’nın tam ve asli kusurlu olduğunun belirtildiği, … plakalı araç sürücüsü …’nın kazada kusurunun olmadığının belirtildiği, dosyaya ilişkin bütün evrakların davalı sigorta şirketine teslim edildiği, ancak müvekkilinin maluliyet oranını bildirir engelli sağlık kurulu raporunun kaza tarihinden itibaren 1 yılın dolmamış olması nedeniyle temin edilme imkanının bulunmadığı, söz konusu süre geçene kadar müvekkilinin hak kaybına uğrayacağı ve mağduriyetinin artacağı, bu nedenlerle öncelikle davanın kabulü ile 3.300,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesi ile; davacının sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu iddia ettiğini, kusur durumunun tespit edilmesinin gerektiğini, davacının maluliyetinin tespit işlemlerinin Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenecek rapor ile yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; 16.416,32 TL kalıcı iş göremezlik, 6.108,41 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 22.524,73 TL maddi tazminatın 08/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan hesap raporunda hesaplamanın davacının gelirinin asgari ücret olarak kabulü ile TRH 2010 yaşam tablosu 1,8 teknik faiz yöntemi esas alınarak yapılması gerektiğini, hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlendiğini, ATK raporunun davacının muayenesi yapılmadan mevcut evraklar incelenmek sureti tanzim edildiğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, davacı ile sürücü arasında arkadaşlık ilişkisi bulunduğunu, bu nedenle hatır taşımasının söz konusu olduğunu, ayrıca davacının kaza anında koruyucu tedbir almadığı ve emniyet kemerini takmadığını, bu nedenlerle müvekkili aleyhine hükmolunacak tazminattan hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından müvekkili şirkete herhangi bir başvuru yapılmadığını, müvekkili temerrüde düşmediğinden aleyhlerine hüküm kurulsa dahi faiz işletilmemesi gerektiğini, ayrıca davanın açılmasına müvekkili şirket sebebiyet vermediğinden yargılama gideri ve vekalet ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazazı nedeni ile meydana gelen yaralanmadan kaynaklı geçici iş göremezlik tazminatı ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; 16.416,32 TL kalıcı iş göremezlik, 6.108,41 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 22.524,73 TL maddi tazminatın 08/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin hesap raporuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili hesap raporunda hesaplamanın davacının gelirinin asgari ücret olarak kabul edilmesi ve TRH 2010 yaşam tablosu 1,8 teknik faiz yöntemi esas alınarak yapılması gerektiğini, hesaplama yönteminin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda hükme esas alınan raporun Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı, danıştay 8. Dairesinin 2020/5413 sayılı dosyasında ZMMS genel şartlarının bazı maddelerine ilişkin verilen yürütmeyi durdurma kararı sonucu oluşan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin kararları ile uyumlu şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılmak sureti ile hazırlandığı, davacının gelirinin dosya içerisindeki mevcut delil durumuna uygun bir şekilde asgari ücret üzerinden hesaplandığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin maluliyet raporuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili mahkemece hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlendiğini ileri sürmüş ise de,
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemeleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasındaki kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki meydana gelen kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu ve 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir. .(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/4121 Esas ve 2018/8559 Karar sayılı kararı, yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/13431 Esas ve 2022/8667 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir. )
Eldeki dosyaya baktığımızda Mahkemesinde hükme esas alınan 28.10.2020 tarihli İstanbul ATK maluliyet raporunun kaza tarihi olan 25.11.2018 tarihinde yürürlükte bulunan, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine usulüne uygun şekilde hazırlandığı anlaşılmıştır. Davalı vekili her ne kadar davacının bizzat muayenesi yapılmadan rapor tanzim edilmesinin hatalı olduğunu belirtmiş ise de, davacının bizzat muayenesi gerektiği takdirde ATK bu hususta zaten tarafı çağırıp, muayene edip buna göre rapor düzenlemektedir. Söz konusu rapor incelendiğinde raporun davacının kazadan sonraki tüm tedavi evrakları, hastane kayıtları incelenmiş ve gelişen süreçte davacının yeni tarihli film ve grafileri incelenmek sureti ile hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin maluliyete yönelik soyut itiraz niteliğindeki istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğu yönündeki istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili müvekkilinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüş ise de, 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı dikkate alındığında davacının zararının belirlenmesinde 01/06/2015 günlü ZMSS genel şartlarının tümü ile dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının tedavi sürecinde uğramış olduğu geçici iş görmezlik zararının davacının gerçek zararı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı sigorta şirketi tarafından davacının uğramış olduğu bu zararın karşılanması gerektiği anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır bu yönü ile buna dair istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.(Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararı)
Davalı vekilinin hatır taşımasına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacı ile sürücü arasında arkadaşlık ilişkisi bulunduğunu, hatır taşımasının söz konusu olduğunu, bu nedenle hükmolunan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirtmiş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince zaten sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatı yönünden davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki talebi dikkate alınarak gerçek zarar olan toplam 28.155,93 TL üzerinden %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak 22.24,73 TL maddi tazminata kara verilmiştir. Bu yönü ile davalının itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacının kaza anında koruyucu tedbir almadığı ve emniyet kemerini takmadığını, bu nedenle hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, davacının kazanın meydana geldiği araçta yolcu konumunda olduğu, yaralanmasının kol bölgesinde olduğu, davacın araç içinden fırlayarak uçma veya uçarak bir cisme çarpma gibi bir durumunun olmadığı, ispat yükünün bunu ileri süren davalı tarafa ait olduğu, bu nedenle dosya kapsamından davacının kaza anında emniyet kemerinin takılı olmadığına ilişkin bir delil bulunmadığı gibi bu hususun davalı tarafça da usulünce kanıtlanmadığı, davacının içerisinde yolcu konumunda bulunduğu aracın sürücüsünün ehliyetinin bulunduğu ve sürücünün alkollü olmadığı anlaşılmakla hükmedilen tazminattan indirim yapılmasını gerektirir her hangi bir olgu bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin faize yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili müvekkili temerrüde düşmediğinden aleyhlerine hüküm kurulsa dahi faiz işletilmemesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, sigorta şirketi poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince kendisine başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Eldeki dosyada davalı sigorta şirketine davadan önce davacı tarafından 26.12.2018 gününde başvuru yapılmış olup, sigorta şirketi tarafından bu başvuru üzerine herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Bu nedenle davalı sigorta şirketi kendisine başvuru yapıldıktan itibaren 8 iş günü sonrasında yani 08.01.2019 tarihinde temerrüdün oluştuğu, mahkemece hükmolunan tazminata bu tarihten itibaren faiz kararı verilmesinde herhangi bir yanlışlık olmadığı kanaatine varılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin yargılama giderleri ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davanın açılmasına müvekkili şirketin sebebiyet vermediğini, bu nedenle yargılama gideri ve vekalet ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de,
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir. (HMK m. 323/1-ğ)

Dava konusu uyuşmazlıkta, davacının davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün asli kusuru ile meydana gelen trafik kazasında yaralandığı, davalı sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru gibi davacının zararından sorumlu olduğu, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, bu nedenle haksız çıkan taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun da reddine karar vermek gerekmiştir.

HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı… Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.04.2021 tarih ve 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı… Sigorta A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı… Sigorta A.Ş’den alınması gereken 1.538,66 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 453,00 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 1.085,66‬ TL harcın davalı… Sigorta A.Ş’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı… Sigorta A.Ş tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.13.12.2022

… … … … Başkan … Üye … Üye … Katip…
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır