Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1871 E. 2022/2458 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1871 – 2022/2458
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1871
KARAR NO : 2022/2458

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2021
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : GÜVENCE HESABI –
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi)
KARAR TARİHİ : 20/12/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 18.03.2017 tarihinde, davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını, halen tedavisinin devam ettiğini, refakatçinin yol ve yemek masrafı dahil maddi olarak bir çok harcama yapmak zorunda kaldığını, sol kolunu yüzde yüz kullanamadığını, güç ve efor kaybına uğradığını, davalının kazaya neden olan aracın plakası ve sürücüsü tespit edilemediğinden meydana gelen zararın tazmin edilmesinden davalının sorumlu olduğunu, dava tarihinden önce zararın tazmini için davalıya müracaat edilmiş ise de eksik evrak ile müracaat edildiği gerekçesi ile ödemeden imtina edildiğini, bu nedenle iş bu eldeki davayı açmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek ve şimdilik 2.000,00 TL belirlenemeyen kayıplar tazminatının hesaplattırılarak kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkiline eksik evrakla müracaat etmesi nedeniyle davanın reddi gerektiğini, plakası tespit edilemeyen araçların sebebiyet verdiği kazalar nedeni ile açılan davalarda öncelikle tespit edilemeyen aracın varlığının ve bu aracın kazaya sebebiyet verdiğinin ispatlanması gerektiğini, kusur oranlarının tespiti ATK vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun maluliyetin ve Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik esaslarına göre oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan rapor alınmasını gerektiğini, tazminatın poliçe genel şartlarında belirlenen usul ve esaslara göre aktüer sıfatına haiz bilirkişi tarafından hesaplanmasını, müvekkilinin geçici iş göremezlik, tedavi gideri ve bakıcı gideri zarar taleplerinden sorumlu olmadığını, SGK tarafından yapılan rücuya tabi ödemelerin tazminattan mahsubu gerektiğini, müvekkilinin poliçe teminat limiti ve tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusur oranı ile sınırlı olarak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının davalı Güvence Hesabı aleyhine açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, davacının gerçek zararından %20 müterafik kusur indirimi sonucu kalan 324.466,512 TL işgöremezlik tazminatının davalı Güvence Hesabından temerrüt tarihi olan 03.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte poliçe limiti ile sınırlı olmak şartı ile (miktar poliçe limiti dahilinde) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, davacının tedavi gideri ve bakıcı tazminatı talebinin feragatten reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; başvuru şartının usulüne uygun yerine getirilmediğini, tazminat hesaplamasına esas alınan sağlık kurulu raporunun yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun olmadığını, davalının geçici iş göremezlik zararını karşılamakla sorumlu olmadığından tazminat ödenmesine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın müvekkil kuruma yaptığı başvuruda zorunlu evrakları sunmamış olmasının yazılı olarak bildirilmesine rağmen eksikliğin tamamlanmaksızın dava yoluna gidildiğini, başvuru tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davalı vekili tarafından usulüne uygun başvuru olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği, maluliyet raporunun hatalı olduğu, geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğu, faizin başlangıcının hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Usulüne uygun başvuru yapılmadığına yönelik yapılan incelemede;
Davacının 25.07.2017 tarihinde engelli sağlık raporu ile birlikte başvuruda bulunduğu, hasar dosyasının açıldığı, dosyanın içinde kaza tespit tutanağı ve tüm hastane/tedavi evraklarının ve engelli sağlık raporunun bulunduğu, yargılama sırasında dosyada alınan maluliyet raporunun da davalıya tebliğ edildiği, halen dahi ödeme yapılmamış olması da gözetildiğinde başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü ile anılan maddede düzenlenen dava şartı gerçekleştiğinden uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan incelemede:
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6247 E – 2021/9135 K; 2021/5898 E – 2021/8467 K; 2021/4501 E – 2021/7401 K sayılı kararları)
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihinin 18.03.2017 olup mahkemesince hükme esas alınan 08.07.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 18.03.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, davacının muayenesinin de yapılarak son film ve grafileri incelenmek sureti ile raporun hazırlandığı, davalının rapora itiraz ederken davacıya ait farklı bir heyet raporu, sağlık tedavi evrakı vb belge sunmadığı anlaşılmıştır. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Geçici iş göremezlik yönünden yapılan incelemede:
Davalı vekilinin davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu ileri sürmüş ise de, 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı dikkate alındığında davacının zararının belirlenmesinde 01/06/2015 günlü ZMSS genel şartlarının tümü ile dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının geçici iş görmezlik zararının davacının gerçek zararı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı sigorta şirketi tarafından davacının uğramış olduğu bu zararın karşılanması gerektiği, zararın teminat kapmasında olduğu anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Faiz yönünden ise, belirlenen tazminata 25.07.2017 başvuru tarihinden faize hükmedilmesi gerekirken 03.08.2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi davalı lehine olduğundan istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 22.164,30 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 5.541,08 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 16.623,22‬TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY İLGİLİ HUKUK DARİESİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.20.12.2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır