Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1853 E. 2023/488 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1853 – 2023/488
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1853
KARAR NO : 2023/488

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/04/2021
NUMARASI : 2020/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/03/2016 tarihinde … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile olay günü … sevk ve idaresindeki müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plakalı motosiklete ön kısmından çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkili …’ün yaralandığını, kazadan sonra tam malul kaldığını belirterek, kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını, kazaya karışan aracın … Sigorta nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketine açılan hasar dosyası sonucu taraflarına 34.649,26 TL ödeme yapıldığını ancak yapılan bu ödemenin yetersiz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili bakımından kazadan sonra hesaplanacak tazminatın dava tarihine kadar olan kısmı için 500,00 TL geçici tam maluliyet dava tarihinden sonraki kısmı için 500,00 TL kalıcı tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkette ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, açılan hasar dosyası sonucu müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin poliçe tanzim tarihi itibariyle amir Genel Şartlara uygun olduğunu, yapılan ödemeler neticesinde müvekkil şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, bu nedenle sonraki başvuru talebinin reddinin gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte herhangi bir tazminat sorumluluğu halinde ödeme tarihinden itibaren faiz güncellemesi yapılarak söz konusu ödemenin tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, geçici iş görmezlik tazminatı poliçe kapsamında olmadığını , davacının kaza sırasında 15 yaşında olduğundan geçici iş göremezlik tazminatı talebinin reddi gerektiğini, yapılacak olan raporlarda müterafik kusur indiriminin göz önünde bulunması gerektiğini, müvekkili şirkete yapılan müracaatın usulüne uygun gerçekleştirilmediği için müvekkil şirket temürrüte düşmediğini, davacının faiz isteme hakkının olmadığını belirtmiş bu konuda talebin reddinin gerektiğini belirterek, ayrıca başvuran davacı tarafından sigorta tahkim komisyonunda açılmış 2019.E.90644 sayılı başvuru henüz başvuru henüz kesin hükme bağlanmadığından derdestlik itirazlarının bulunduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 23.317,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 31/05/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Karara esas alınan raporda PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre hesap yapılmasının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, tazminat hesaplamasının aktüer sıfatına sahip bilirkişiler tarafından ZMMS genel şartları çerçevesinde yapılması gerektiğini, davaya konu kaza sebebiyle müvekkili sigorta şirketi nezdinde açılan hasar dosyası altında hazırlanan rapor sonucuna göre 20.06.2019 tarihinde … için 34.649,26 TL olmak üzere tazminat ödemesi gerçekleştirildiğini, hasar aşamasından yapılan ödemenin, poliçe tanzim tarihi itibariyle amir Genel Şartlar’a uygun olarak hesaplanmış olduğunu, bakiye tazminatının söz konusu olmadığını, bu hususun alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, yapılan bu ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, hesaplamada kaza tarihi itibariyle geçerli olan TRH-2010 mortalite tablosu ve 1,8 teknik faiz esas alınması gerektiğini, başvuru tarihinden itibaren faiz talebinin reddine karar verilmesinin gerektiğini, davacı yana sunmuş olduğu evraklar neticesinde yapılan ödemenin ilk başvuru tarihi kabul edilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüte düştüğünün kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporu ve dava açılmadan önce yapılan ödemenin zararın tamamını karşıladığına ilişkin yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline 01.01.2021 tarihli hesap raporu usulüne uygun tebliğ edilmiş, ancak davalı tarafça bilirkişi raporuna karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir….” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. HD’nin 2015/3253 E.-2017/9419 K; 2015/8676 E-2018/2775 K; 2013/11884 E-2015/835 K; 2015/8056 E-2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde ilk derece mahkemesinde bilirkişi raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte; Mahkemenin karar tarihinden önce 09/10/2020 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3173 E.-2944 K. numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Davalı vekili davada önce yapılan ödemenin zararı karşıladığı ve bakiye tazminat miktarı kalmadığını ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde hükme esas alınan hesaplamanın PMF yaşam tablosu ve prograsif rant tekniği esas alınarak yapıldığı görülmektedir.
Bilindiği üzere TRH 2010 yaşam tablosunda belirlenen bakiye ömürler PMF 1931 yaşam tablosunda belirlenen bakiye ömürlerden daha fazladır. Dosyada da, davacı …’un bakiye ömrü TRH tablosuna göre 55, PMF tablosuna göre 49’dur. Dolayısıyla TRH 2010 yaşam tablosuna göre ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat hesabı yapıldığında bakiye yaşam süreleri daha fazla olmakla daha yüksek oranda tazminat miktarı ortaya çıkacak ve davadan önce yapılan ödemenin davacının zararını karşılamadığı anlaşılacaktır. Eldeki dosyada davacı vekili tarafın süresinde hesap raporuna itirazının olmadığı, istinaf eden davalı aleyhine de hüküm kurulamayacağından ve davalı tarafın da hesap raporuna itirazı bulunmadığından yeniden hesap raporu aldırılmasına yer olmadığına ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmektedir.
Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davalı vekili hükmolunan tazminata uygulanan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, sigorta şirketi poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince kendisine başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Somut olayda davalı sigorta şirketi kendisine başvuru yapıldığı 22.06.2017 tarihinden itibaren 8 iş günü sonrasında yani 05.07.2017 tarihinde temerrüdün oluştuğu, bu tarihten itibaren faize karar verilmesi gerekirken 31.05.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğu görülmekle davalı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı, faiz başlangıç tarihinin değiştirilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ İLE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/04/2021 tarih ve 2020/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
2-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
3-23.317,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 05.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddine,

5-Alınması gereken 1.592,78 TL karar harcından, peşin alınan 54,40TL ve ıslah ile alınan 135,00 TL olmak üzere toplam 189,40TL harcın mahsubu ile bakiye 1.403,38 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
6-7155 sayılı kanun 23. Maddesi ile 6325 sayılı Kanuna eklenen 18/A Maddesinin 11. fıkrası gereğince suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL peşin harç ve 135,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 189,40 TL harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
10-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvuru harcı, 84,00 TL, posta gideri, 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 638,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
11-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
12-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Davacı tarafından yapılan 48,50 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
15-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri iki yüz otuz sekiz bin yedi yüz otuz (238.730,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.06/04/2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.