Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1846 E. 2022/2340 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1846 – 2022/2340
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1846
KARAR NO : 2022/2340

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : … – … -…
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI : GÜVENCE HESABI –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 06/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.02.2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 22/12/2016 günü müvekkilinin iş çıkışı … vaddesi üzerinden evine doğru seyir halinde iken cadde üzerinde bulunan … Ekmek Fırınının yanına geldiğinde, … Mahallesi ara sokağından … Caddesine motosikletli bir şahsın dikkatsiz bir şekilde çıkarak müvekkilinin kullandığı bisiklete çarptığını, bu nedenle müvekkilinin yaralandığını belirterek 1.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kabulü ile; 248.572,08 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının 06/03/2018 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen bir aracın varlığının somut deliller ile ispat edilemediğini, aracın plakasının tespitine yönelik olarak mahkeme tarafından araştırılma yapılması gerekirken, plakanın tespit edilememesi gerekçesi ile müvekkili kurumun sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, kazaya sebep olduğu belirtilen söz konusu araçla ilgili olarak uzman bilirkişi tarafından inceleme yapılması ve yahut araca ait resmi belgelerin araştırılması gerekirken bu hususta inceleme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosya içerisinde mevcut kusur raporunun denetime elverişli olmadığını, kusur incelemesinin sadece davacı tarafın beyanı esas alınarak düzenlendiğini, Tazminat hesaplamasına esas alınan sağlık kurulu raporunda belirtilen maluliyet oranı ile başvuru evrakları arasında yer alan sağlık kurulu raporunda belirtilen maluliyet oranı arasında çelişki bulunduğunu, söz konusu çelişki giderilmeksizin karar verilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece başvurunun reddi tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken başvuru şartı usule uygun şekilde yerine getirilmemişken bir kısım evrakların iletildiği tarih esas alınarak faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının bisiklet sürücüsü olduğunu ve yaralanmasının diz bölgesinde olduğunu, koruyucu ekipman kullanmaması nedeni ile hükmolunan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın TRH 2010 tablosu ve 1,8 teknik faiz esas alınarak yapılması gerektiğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf eden taraf sıfatı ile istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Dava, trafik kazası nedeni ile meydana gelen yaralanmadan kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı vekilinin kazaya sebebiyet veren aracın aracın plakasının tespitine yönelik olarak eksik inceleme yapılmış olduğuna ilişkin istinaf başvurusu bakımından;
5684 sayılı Sigortacılık Kanunun Güvence Hesabı başlıklı 14. maddesi “Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur.
Hesaba;
a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için,
başvurulabilir.” hükmünü içermektedir.
Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesine göre trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına alınmaktadır.
2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9.maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabına başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde de silindir hacmi 50 cc küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km’den az olan bisiklet olduğu, 2918 Sayılı Yasanın 103. maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Buna göre rizikonun meydana geldiği tarihte 2918 sayılı kanun gereğince Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası bulunmayan, yada sigortası olupta sigortalısı belirlenemeyen kazalar neticesinde kişiye gelen bedensel zararlar için güvence hesabı oluşturulacağı ve bu tip zararlardan dolayı Güvence Hesabının sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Güvence Hesabının sorumluluğu rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları ile sınırlıdır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11518 esas ve 2022/6805 karar sayılı kararında ”
2918 sayılı KTK’nin 91. maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabına başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3. maddesinde de silindir hacmi 50 cm küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50 km’den az olan bisiklet olduğu, 2918 Sayılı Yasanın 103. maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Güvence Hesabına başvurulabilecek hallere ilişkin olarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/2-b maddesinde “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar” düzenlemesine yer verilmiş; aynı mahiyetteki düzenleme, Güvence Hesabı Yönetmeliğinin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle Güvence Hesabına husumet yöneltilebilmesi için, bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yaptırmasının zorunlu ve kaza tarihi itibari ile de sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir.
Davalı Güvence Hesabına aracın trafik sigortasının bulunmayışı nedeniyle husumet yöneltildiğinden, öncelikle kazaya karışan motosikletin, trafik sigortası yaptırması zorunlu olan motorlu araçlardan olup olmadığı hususunun saptanması gerekmektedir.
Zira, ZMSS Genel Şartlarının A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı hallerden olup, yukarıda değinildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde motosiklet ve motorlu bisikletin tanımı yapılmıştır. Anılan düzenlemeler gereği, kazaya karışan motosikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motosiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı Güvence Hesabının bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir.
Somut olayda, dosya kapsamında kazaya karışan motosiklete yönelik olarak hiçbir bilgi ve belge bulunmamakta, hakem heyetince de bu yönde bir araştırma yapılmadığından aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır.
Bu durumda hakem heyetince, trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı Güvence Hesabının zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunun ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu gözetilmek suretiyle; ceza dosyası da irdelenerek, söz konusu motosiklete ilişkin bilgilerin sorulması, motosiklete ilişkin fatura var ise sunulması için taraflara uygun bir süre verilip belgenin temin edilmesi; bahsi geçen motosikletin davacı elinde bulunması halinde, araç üzerinde, aksi halde varsa eğer ceza mahkemesi dosya kapsamında elde edilen CD ve fotoğraflar üzerinden uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp araç motor silindir hacminin belirlenmesi; silindir hacminin 50 cm küpün üzerinde/trafik sigortası yapılması zorunlu araçlardan olduğunun anlaşılması halinde davalı Güvence Hesabının sorumlu olduğu gözetilerek işin esasına girilmesi gerekirken aracın niteliği konusunda eksik inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yanılgıya dayalı olup karar bu yönüyle bozulmuştur. ” gerekçesi kazaya sebebiyet veren motorsikletin 50 cc üzerinde ve trafik sigorta poliçesi düzenlenmesi zorunlu olan bir araç olduğunun tespiti ve buna göre davalı güvence hesabına husumet yönetilmesi gerektiğini belirtilmiştir
Eldeki dosyaya baktığımızda davacı plakası tespit edilemeyen bir motosikletin kendisine çarptığını ve yaralandığını belirterek Güvence Hesabından maddi tazminat talebinde bulunduğu anlaşılmıştır. Dosya içerisindeki hastane evraklarının incelenmesinde motosiklet çarpması şeklinde kayıt yapıldığı görülmüştür. Ancak kazaya sebebiyet veren motorsikletin plakası ve sigortasının bulunmaması nedeniyle Güvence Hesabının sorumlu olabilmesi için kazaya karışan aracın yukarıda anılan Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin kararında da belirtildiği gibi ZMSS Genel Şartlarının A.6-ı maddesi gereğince “Motorlu bisikletlerin kullanılmasından ileri gelen zararlar” teminat dışı hallerden olup, yukarıda değinildiği üzere 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde motosiklet ve motorlu bisikletin tanımı yapılmıştır. Anılan düzenlemeler gereği, kazaya karışan motosikletin, KTK’nın 3. maddesindeki tanıma uyan 50 cc ve üzeri motor silindir hacmine sahip motosiklet olup olmadığının saptanması, kanun kapsamında motorlu araç olmadığı sonucuna ulaşıldığı takdirde davalı Güvence Hesabının bu aracın neden olduğu zarardan sorumlu olmadığı gözetilip sonuca ulaşılması gerekmektedir. Oysaki dava konusu uyuşmazlıkta, kazaya neden olan plakası tespit edilemeyen vasıtaya ilişkin olarak aracın 50 cc’nin üzerinde olduğu, tescile tabi olan bir motosiklet olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir delil ve tespit bulunmamaktadır. Öte yandan motorsikletin tescil kaydının yapılabilmesi bu sonucu olarak ZMMS yaptırma zorunluğunun ortaya çıkabilmesi için mutlak suretle motor ve şase numarasının bulunması gerekmektedir. Bu durumda öncesinde hurdaya ayrılmış bir motorsikletin tescile kayıt olma olasılığı olmayacağından, motorsikletin öncesinde hurdaya ayrılmış olup olmadığı hususunda belirlenmesi gerekmektedir. Bu şekilde bir aracın sicile kaydı mümkün olmadığına göre söz konusu aracın ZMMS yaptırma zorunluluğu da bulunmamaktadır. Dosya arasında söz konusu hususlara ilişkin olarak hiç bir delil ve tespit bulunmadığı gibi davacı tarafından da bu hususta bir delil bildirilmemiştir. Bu nedenle davacının davalı Güvence Hesabı’ndan tazminat talep etme hakkının ve davalının sorumluluğunun bulunmadığı, davacının kendisine çarptığını iddia ettiği motosikletin 50 cc üzerinde bir motorlu bisiklet olduğunu ispat edemediği, dolayısıyla davalı Güvence Hesabı’na husumet yöneltilemeyeceği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Bu yönü ile davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden davanın reddine şeklinde yeniden hüküm kurulmasına, Dairemizin karar türüne göre ise davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
2-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.02.2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
3-DAVANIN REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcının ıslah harcı ile birlikte peşin alınan 881,90 TL harçtan mahsubu ile, fazla yatırılan 801,20 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı taraf kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 9.200,00 vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri bakımından;
8-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
10-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY İLGİLİ HUKUK DARİESİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.06.12.2022

… … … … …
Başkan Üye … Üye … Katip…
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır