Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1838 E. 2022/2492 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1838 – 2022/2492
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1838
KARAR NO : 2022/2492

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/… Esas, 2021/… Karar

Asıl dava tarafları :
DAVACILAR : 1-
2-
3-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2-
VEKİLİ : Av.
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ : Av.

Birleşen Adana 2. Asliye
Ticaret Mhk.’sinin 2020/…
E. sayılı dosya tarafları :
DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1-
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 2-
VEKİLİ : Av.
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ : Av.

DAVA : Tazminat (Trafik kazasından kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 27.12.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/04/2021 tarih, 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Asıl dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.06.2018 tarihinde müvekkillerinin desteği …’ın yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalışırken … plakalı aracın çarpması sonucu yaralanarak vefat ettiğini, müvekkillerinin maddi ve manevi olarak destekten yoksun kaldıklarını, aracın … poliçesinin … Sigorta tarafından düzenlendiğinden sorumluluk altında bulunduğunu, işbu nedenlerle her bir davacı için 2.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatı olmak üzere 6.000,00 TL maddi tazminat ve 500,00 TL cenaze – defin masrafı olmak üzere toplamda 6.500,00 TL’nin davalılardan, her bir davacı için 35.000,00’er TL olmak üzere toplamda 105.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan …’ten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.06.2018 tarihinde müvekkilinin desteği …’ın yaya olarak yolun karşısına geçmeye çalışırken … plakalı aracın çarpması sonucu yaralanarak vefat ettiğini, müvekkilinin maddi-manevi olarak destekten yoksun kaldığını, aracın ZMMS poliçesinin … Sigorta tarafından düzenlendiğinden sorumluluk altında bulunduğunu, işbu nedenlerle 2.000,00 TL desteklik, 500,00 TL cenaze-defin ve 35.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 03.03.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini maddi tazminat talebi yönünden asıl dosya davacısı … yönünden 88.523,00 TL’ye, birleşen dava davacısı … yönünden 3.371,00 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. (Eski ünvan … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline başvuru yapılmadığını, cenaze gideri talebinin reddi gerektiğini, eş yönünden evlenme ihtimali indirimi yapılması gerektiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığını, kaza sonrasında davacılar ile ilgilenildiğini, müvekkilinin ekonomik şartlarının zayıf olması nedeniyle talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu beyan ettiği görüldü.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece;
Asıl dava yönünden; davacı … tarafından yönünden açılan 500 TL değerli olarak cenaze giderine ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, davacı … tarafından açılan 2.000,00 TL değerli olarak açılan destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, davacı … tarafından açılan destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat davasının kabulü ile, 88.523,00 TL maddi tazminatın her iki davalıdan müteselsilen tahsili ile davacı … verilmesine, bu tazminata davalılardan … sigorta aş yönünden dava tarihi olan 11/11/2019 gününden … yönünden kaza tarihi olan 10/06/2018 gününden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacı … yönünden açılan destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 1.522,00 TL maddi tazminatın her iki davalıdan müteselsilen tahsili ile davacı … verilmesine, bu tazminata davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 11/11/2019 gününden, … yönünden kaza tarihi olan 10/06/2018 gününden itibaren yasal faiz uygulanmasına, bu davacı yönünden fazlaya dair maddi tazminat talebinin reddine, davacı … tarafından açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten kaza tarihi olan 10/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile bu davacıya verilmesine, bu davacı yönünden fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, davacı … yönünden açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …ten kaza tarihi olan 10/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile bu davacıya verilmesine, bu davacı yönünden fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine, davacı … yönünden açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …ten kaza tarihi olan 10/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile bu davacıya verilmesine, bu davacı yönünden fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine,
Birleşen dava yönünden; davacı … yönünden davalılara yönelik açılan 500 TL değerli cenaze giderine dair maddi tazminat davasının reddine, davacı … tarafından açılan desteKten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat davasının kabulü ile, 3.371,00 TL maddi tazminatın her iki davalıdan müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, bu tazminata davalılardan … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 16/01/2020 gününden … yönünden kaza tarihi olan 10/06/2018 gününden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davacı … tarafından açılan manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …ten kaza tarihi olan 10/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacı … verilmesine, davacı … tarafından fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; taraflarına usulüne uygun bir başvuru bulunmadığı ve bu nedenle davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olmaları nedeniyle aleyhlerine faiz, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, usulüne uygun bir başvuru yapıldığının kabul edilmesi halinde dahi davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeniyle davaya destekten yoksun kalma zararlarının miktarının tespiti davası olarak bakılabileceğini ayrıca ıslahla arttırılan miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı davalı … vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminatın dosya kapsamında yüksek takdir edilmiş olduğunu, dosyaya sunulan maddi tazminata ilişkin bilirkişi raporunun TRH-2010 formülüne göre belirlenip prograsif rant yöntemine göre hesaplama yapılmış ise de, hesaplamanın TRH-2010 yaşam tablosu ve aktüerya irat formülü kullanılarak yapılması gerektiğinden raporun tamamen hatalı olduğunu, dolayısıyla hükmedilen maddi tazminat miktarının hatalı olduğunu, her ne kadar diğer davalı olan … Sigorta A.Ş. vekilinin verdiği istinaf dilekçesinde maddi tazminat yönünden hükmedilen vekalet ücreti, yargılama gideri, faiz ve harçlar yönünden kendilerinin sorumlu tutulmamasının talep edildiği görülmüş ise de sigorta şirketi vekilinin taleplerinin reddinin hukuki zorunluluk olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmamış olduğu ve tüm alacak bedelleri için kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını ve diğer davalı olan … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesini talep ettiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/1-3, 55, ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasından maddi ve manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin dava açılmadan evvel davalı sigorta şirketine 2918 KTT 97. md.si kapsamında bir başvuruda bulunulmadığına yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Dava, trafik kazası sonucu araç hasarından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Kaza tarihinde ve poliçenin düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik:14/04/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, davacılar vekilinin, hem asıl hemde birleşen dosyada, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin birinci fıkrasında; “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine ilişkin aşağıdaki hükümler uygulanır.” hükmü gereği arabulucuya başvurduğu ve taraflar arasında yapılan arabuluculuk görüşmesi neticesinde, düzenlenen 25.09.2019 ve 26.09.2019 tarihli arabulucuk son tutanaklarından tarafların anlaşamadıkları görülmüş ve her iki taraf vekilininde iş bu görüşmede hazır bulunduğu ve arabuluculuk son tutanağı anlaşmamazlık belgeleri üzerinde imzalarının bulunduğu görülmüştür.
2918 Sayılı KTK’nın 97. maddesi belirtilen sigorta şirketine başvuruya ilişkin dava şartı incelendiğinde, işbu başvurunun yazılı şekil şartı dışında başka bir şekil şartına bağlanmadığı ve yine bu başvurunun arabulucu vasıtasıyla yapılmasını engelleyen bir hükümde bulunmadığı dikkate alındığında; davacılar vekilinin özel dava şartı olarak düzenlenen Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi kapsamında zorunlu başvuru şartını (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin birinci fıkrasında) zorunlu arabulculuk vasıtası ile yerine getirdiği gözetilerek işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesine ilişkin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … vekili hükmedilen manevi tazminat miktarına ilişkin yaıpmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir.Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda, 10.06.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …’in sürücüsü, olduğu aracın, davacılar murisine çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacıların murisinin vefat ettiği, alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü ve işletenin % 25 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacıların ölene yakınlıkları, davacıların ve ölenin yaşı, paranın satın alma gücü, olay tarihi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın düşük olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin hükmedilen faiz başlangıç tarihi yönelik yapılan istinaf başvurusu incelenmesinde;
Davacı vekilinin faizin başlangıç tarihi yönünden istinaf sebebinin incelenmesinde; Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Bu nedenle istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.

Davalı … vekilinin hükmedilen hükmedilen maddi tazminattın hesaplanmasında kullanılan yöntemin hatalı olduğuna ilişkin istinaf başvurusu incelenmesinde;
Davalı taraf zararın hesaplama yöntemine itiraz ederek TRH 2010 mortalite tablosu esas alınarak zararın belirlenmesi gerektiğini itirazen ileri sürmektedir. Hakem kararında TRH 2010 ve 1.8 teknik faize göre yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuştur.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesinde yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihad edilmiştir.( Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, )
Yargıtay kararları ile TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca propresif rant yönteminin uygulanması içtihad edildiğinden, hükme esas alınan maluliyet hesap raporunun hatalı olduğu ancak, davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu dikkate alınarak, yukarıda belirtilen yöntem uyarınca hesaplama yapılması durumda, davacıların destekten yoksun kalma tazminattan miktarlarının yükseleceği anlaşılmıştır. Bu nedenle istinaf edenin sıfatı dikkate alınarak, aleyhe hüküm kurulamayacağından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 357. ve 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde bu davalı …’e iadesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince (asıl ve birleşen dava yönünden) davalı … Sigorta A.Ş.’den alınması gereken 6.383,95‬ TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.595,99 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 4.787,96 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade, harç iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 27.12.2022

Başkan Üye Üye Katip
(Muhalif Üye)

MUHALEFET ŞERHİ
Somut uyuşmazlıkta, davalı … Sigorta nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı araç nedeniyle meydana gelen trafik kazası sonucu açılan tazminat davasında davacı taraf davadan önce arabulucuya başvurmak suretiyle dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirmiştir.
Ancak arabuluculuk dava şartı haricinde, bir diğer dava şartı olarak; 2918 Sayılı KTK’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Bu yasa maddesinden de açıkça anlaşıldığı üzere, zorunlu mali mesuliyet sigortalısına karşı tazminat davası açılmadan önce ilgili sigorta şirketine yazılı olarak başvuru zorunludur. Davadan önce arabulucuya başvurulması bu zorunluluğun tamamlandığı anlamına gelmeyecektir.
Eldeki davanın açılabilmesi için gerçekleşmesi gereken iki farklı dava şartının varlığının kabulü gerekmekle, her iki özel düzenlemenin de yürürlükte olduğu, başvuru şekli, başvuru amacı ve başvuru sonuçlarının birbirinden farklı ve bağımsız olduğu değerlendirildiğinde, eldeki davada davalı sigorta şirketi yönünden KTK’nun 97. Maddesi gereğince zorunlu başvurunun bulunmaması nedeniyle başvurunun kabulü ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan; KTK’nun 97. Maddesi kapsamında düzenlenen zorunlu başvuru şartının, zorunlu arabuluculuk vasıtası ile yerine getirildiğine dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmemekteyim.
Muhalif Üye

125556
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.