Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/173 E. 2022/519 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/173
KARAR NO : 2022/519

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACILAR : … ‘A VELAYETEN – …
… – …

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : … –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Maddi Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 07/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/11/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/08/2017 tarihinde sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkili …’a çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 4.000,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminatın davalıdan tahsilini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının eksik evrak ile başvurduğunu, dava şartının yerine getirilmediğini, kusur konusunda bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiklerini, maluliyet raporunun Adli Tıp İhtisas Kurulu’ndan alınması gerektiğini, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; dava konusu kazanın 11.08.2017 tarihinde gerçekleştiği için Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre rapor aldırılması gerektiğini, bu durumun yerel mahkemece göz ardı edildiğini, dolayısıyla verilen kararın kanuna, hukuka, Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiğini, dilekçelerinin ekinde Adana Şehir Hastanesine yapılmış olan başvuru neticesinde düzenlenen raporun yer aldığını, raporda femur şaft kırığı olduğunun tespit edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, TBK’nun 54/3 ve 55.md gereğince açılmış ve çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından rapora itiraz ettikleri ancak yeni rapor alınmadığı, raporda hatalı yönetmeliğin uygulandığı ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı vekiline 15/06/2020 tarihli ATK maluliyet raporu usulüne uygun şekilde 02.08.2020 tarihinde UYAP ETS tarafından tebliğ edilmiş, davacı yan yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamış olup süresinden sonra 08.10.2020 tarihli duruşmada rapora itirazda bulunduğu görülmüştür.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda da benimsenmiştir.
Davacı vekiline maluliyet raporu 02.08.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekili 2 haftalık sürede (araya adli tatil girdiğinden 08.09.2020 tarihine kadar yaklaşık 1 aylık sürede) rapora itirazda bulunmamış, 08.10.2020 tarihili duruşmadaki beyanında raporu kabul etmediklerini beyan etmiştir. Her ne kadar coronavirüs tedbirleri nedeniyle itirazda bulunulmadığı belirtilmiş ise de, itiraz edilmesi gereken sürelerde coronavirüs tedbirleri nedeniyle adli sürelerin durmadığı anlaşılmakla bu yönlü savunma yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle davacı vekili yönünden süresinde maluliyet raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan sebeplerle, dosya içeriği, tarafların dayandığı ve davanın niteliği gereğince toplanan deliller, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçe ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mahkeme kararında HMK 355. maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemelerde kararda usul ve esas yönünden yasaya herhangi bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla HMK 352/1-b-1. maddesi gereğince, davacının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.07/03/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.