Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1718 E. 2023/665 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1718 – 2023/665
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1718
KARAR NO : 2023/665

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2019/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :
VEKİLİ : Av.
DAVA : Tazminat (ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ : 25.04.2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/03/2021 tarih, 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.11.2018 tarihinde tek taraflı kaza meydana geldiğini, kaza sonucunda davacının yaralanmış olduğunu, meydana gelen kazada, … plakalı dava dışı aracın sürücüsü …’ın kusurlu olduğunun tespit edilmiş olduğunu, kaza tarihinin 12.11.2018 olması nedeniyle, kaza nedeniyle oluşan sürekli iş gücü kaybı oranın, geçici iş göremezlik oranının ve geçici iş göremezlik süresi boyunca bakıma muhtaç olup olmadığı hususlarının 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğe ve 20.02.2019 tarihli Resmi Gazetede “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak tespit edilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100,00 TL zararın kapsamı belli olduktan sonra miktarı açıklanacak maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 15.02.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 170.051,82 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazında bulunduklarını, esasa girilmesi halinde ise kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin, belirlenecek olan gerçek zarardan sigortalısının dava konusu olan trafik kazasındaki kusuru oranına isabet eden oranda ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olacağını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, kalıcı maluliyete yönelik açılan davanın kısmen kabulü ile, 169.223,81 TL’nin temerrüt tarihi olan 03/01/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya dair taleplerin reddine, karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarih, 2019/40 E-202/40 K. sayılı iptal kararı gereğince maluliyet raporunun 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı resmi gazete’de yayımlanan çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmesinin gerekmekte olduğunu, dilekçesinde belirtmiş olduğumu güncel Yargıtay kararları gereğince tazminat hesaplamasında bakiye ömür yönünden TRH-2010 yaşam tablosu, hesap yöntemi açısından ise prograsif rant sisteminin esas alınması gerektiğini, yargılama sürecinde alınan bilirkişi ve kurul raporlarını kabul etmemekle beraber davalı yararına vekalet ücreti hesaplanırken maddi tazminat talebinin bir bölümünün reddinin, davacının bu hususu bilebilmesinin mümkün bulunup bulunmamasına göre karar verilmesi gerektiğini, dosyadaki hesap bilirkişi raporunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını ve hukuka aykırı şekilde reddedilen maddi tazminat tutarından dolayı ve mahkemece bu hususun tartışılmadan karşı vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; kusura ilişkin alınan raporun hatalı olduğunu, maluliyete ilişkin raporun mevzuata aykırı olduğunu, %20’den aşağı olmamak üzere müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri gibi hüküm kurulmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın dava kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre; 12.11.2018 günü saat 15.50 sıralarında dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile Karakaya istikametinden Kale köyü istikametine seyir halinde iken Kale Köyü girişine 1600 metre mesafede Derefte deresi mevkiine geldiğinde hafif viraja hızlı girmesi sonucu aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek önce yolun sol tarafındaki banket üzerindeki çakılda aracını kaydırdığı direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağındaki tarla kenarında bulunan taşlara çarpması sonucu aracının havalanarak dere kenarındaki taşlara çarpması ve derefte deresine düşerek takla atması sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.
Bu Bağlamda; … plakalı otomobil sürücüsü … 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 52/a maddesi ile bu kanuna bağlı yönetmeliğin 101/a maddesinde belirtilen (Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak,) kurallını ihlal ettiği, sevk ve idaresindeki otomobili ile seyir ettiği yol zemininin sathi kaplama olup, sürücünün yola dikkatini vermediği, kullanmış olduğu aracın hızını yol durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadan Karakaya istikametinden Kale Köyü yönüne seyrettiği sırada Derefte deresi köprü girişine yaklaştığında hızının etkisi ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sol kısmında bulunan bankete girip aracını banket üzerinde bulunan çakılda kaydırıp yolun sağ kısmında tarla kenarındaki taşlara çarpması sonucu aracının havalanarak dere kenarındaki taşlara da çarpıp Derefte deresine düşerek takla atması sonucu araç içerisinde yolcu konumunda bulunan davacının yaralanmasına sebebiyet verdiği, hızlı ve dikkatsiz araç kullanması, hızını yolun gerektirdiği şartlara uydurmaması neticesi kontrolü sağlayamadığı, meydana gelen kazada asli ve % 100 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Yargıtay 17. ve 4. Hukuk Dairelerinin yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre; 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerekmektedir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/4121 esas ve 2018/8559 karar sayılı kararı yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/13431 esas ve 2022/8667 karar sayılı kararları da aynı yöndedir. )
Bu açıklamalara göre davacının yaralanmasına ilişkin trafik kazasının 12.11.2018 gününde meydana geldiğine göre davacının maluliyet oranının da Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre hazırlanmış sağlık kurulu raporu ile belirlenmesi gerekmektedir.
İlk derece mahkemesince temin edilen, Adlı Tıp Kurumu 2. İhtisas dairesinden alınan 14.09.2020 günlü rapor incelendiğinde söz konusu raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Şu durumda davacının geçirmiş olduğu kazadan kaynaklı olarak %23 oranında maluliyetinin bulunduğuna ilişkin sağlık kurulu raporunun, usul ve yasaya uygun, denetime olanak verecek şekilde ve kaza tarihinde geçerli olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak hazırlandığı raporu düzenleyen kuruluşun Yargıtayca yetkili kabul edilen sağlık kuruluşları arasında bulunduğu, davacı ile ilgili tıbbi belgelerin incelendiği, gerekli muayenenin yapıldığı, muayene bulgularının belirtildiği, davacının güncel film ve grafilerinin alınında uzman 7 kişilik doktor heyet tarafından değerlendirildiği, söz konusu maluliyetin dava konusu kaza ile illiyetinin kurulduğu anlaşıldığından davalının itirazları red olmuştur.

Davacı vekili ve davalı vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90.maddesinde yer alan “…Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır…” hükmü ile aynı Kanunun 92/i maddesinde yer alan; “… Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler…” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarih ve 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanununun 90.maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92.maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir. Bu durumda mağdurların zararının ve zararın kapsamının 2918 Sayılı Kanun ve 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiile dair hükümleri ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu çerçevede Yargıtay tarafından verilen emsal kararlarda TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yönteminin kullanılması içtihad edilmiştir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 Esas, 2021/1848 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2020/2598 Esas, 2021/34 Karar Sayılı kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 22.12.2020 tarih ve 2019/5206 Esas, 2020/8874 Karar Sayılı kararı, )
Hükme esas alınan 08.02.2021 tarihli hesap raporunda PMF yaşam tablosuna göre hesaplama yapılması Yargıtay kararları ile TRH 2010 mortalite tablosu ve ayrıca propresif rant yönteminin uygulanması içtihatlarına aykırılık teşkil ettiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı bulunmuştur.
Yapılan itiraz üzerine dairemizce 14.12.2022 tarihli tensip ara kararı ile yeniden aldırılan 17.01.2023 tarihli hesap raporunda, davacının gelirinin asgari ücret olduğu kabulü ile; davacının %23 oranında kalıcı maluliyet nedeni ile oluşan zararı, TRH 2010 mortalite tablosunun uygulanması ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplamıştır.
Buna göre, kalıcı işgöremezlik alacağı için; TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel yaşam süresince toplam gelirinin 2.322.191.00 TL olduğu, bunun %23 kalıcı maluliyet bağlı efor kaybının ve davalının %100 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile neticeden (2.322.191.00 TL x %23 x %100 = 534.103,93 TL) 534.103,93 TL zararın oluştuğu anlaşılmıştır. Ancak davalı sigorta şirketinin sorumluluğu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limitiyle sınırlı olduğu, kaza tarihi itibariyle ZMMS poliçesine göre, iş bu kazada maluliyetten kaynaklı olarak kişi başına 360.000,00 TL ile olduğu anlaşılmakla; davacının davalıdan iş bu kazadan kaynaklı olarak talep edebileceği kalıcı maluliyetten kaynaklı tazminat miktarının 360.000,00 TL ile sınırlı olduğu anlaşılmıştır.
İstinaf aşamasında, dava değerinin ıslah ile artırılamayacağından, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak kalıcı maluliyet bağlı tazminat alacağı için, davacı vekilinin 15.02.2021 Tarihte sunmuş olduğu ıslah dilekçesinde belirtilen 170.051,82 TL miktar kadar aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Bu yönüyle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğu, araç sürücüsünün B sınıfı sürücü belgeli olduğu ve sürücü alkol kontrol sonucunun 0.00 (sıfır) promil olduğu, kaza esnasında istiap haddinin aşılmadığı, davacı veya desteklerin emniyet kemeri takıp takmadığının belirsiz olduğu ve fakat davacıların veya desteğinin kaza esnasında araçtan fırlama gibi emniyet kemerinin takılı olmadığının gösterir emarelerin de bulunmadığı anlaşılmakla müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kabulü ile, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜNE, davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/03/2021 tarih, 2019/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Kalıcı maluliyete yönelik açılan davanın KABULÜ ile, 170.051,82 TL’nin temerrüt tarihi olan 03/01/2019 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin hakların saklı TUTULMASINA,
Harç yönünden:
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.616,23 TL karar harcından, peşin ve ıslah ile alınan 624,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.991,35 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Arabuluculuk asgari ücret tarifesi kapsamında düzenlenen sarf kararı uyarınca 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin karar kesinleştiğinde davalıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
Yargılama giderleri yönünden:
5-Davacı tarafından yapılan başvurma, peşin ve ıslah ile alınan toplamda 669,28 TL harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan Adli Tıp Ücreti, bilirkişi ücreti, tebligat müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.894,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
Vekalet ücreti yönünden:
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 26.507,77 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
İstinaf giderleri açısından;
9-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
10-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.559,67 TL istinaf karar harcının peşin yatırılan 2.889,92‬ TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.669,75 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
11-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan bilirkişi ve tebligat ücretleri toplamı 1.036,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davalı tarafça yapılan dosyanın istinafa gönderme ücreti 48,50 TL’nin davalının üzerinde bırakılmasına,
13-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 25.04.2023

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.