Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1684 E. 2022/2484 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1684 – 2022/2484
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1684
KARAR NO : 2022/2484

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2017/… Esas, 2020/… Karar,

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- … SİGORTA KOOPERATİFİ –
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 21/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarih, 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/02/2016 günü davalılardan … sevk ve idaresinde bulunan malikinin … olduğu … plakalı kamyonetin kontrolü kaybedip yaya kaldırımında yürüyen müvekkilleri …, … ve …’a çarptığı, …’un vücudunda kemik kırıkları oluştuğu ve hayati tehlike geçirdiğini, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/… sor. sayılı dosyasında … plakalı kamyonet sürücüsü …’nun %100 tam kusurlu olduğunu, Mersin 5.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/… E- 2017/… K sayılı dosyasında …’nun adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davalı sigorta şirketince davacıya 15.000,00TL ödenmesi teklif edildiği ancak yeterli olmadığından reddedildiğini, bu nedenlerle müvekkilinin bedensel zarara uğraması nedeniyle maddi tazminat tutarının belirlenerek sürücü ve araç maliki yönünden olay tarihinden sigortacı yönünden sigorta limitini aşmamak üzere dava tarihinden itibaren işleyen mevduata uygulanan en yüksek faizi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretiyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini, 15.000,00Tl manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek faizi ile davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar… ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; Ceza dosyasında kusur raporunun aldırılmadığını, dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusur raporunun aldırılması gerektiğini, davacının iddialarının aksine kazadan sonra kısa süreli tedavi ile günlük rutinlerine dönebildiğini, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının manevi tazminat talebinin teminat kapsamında olmadığını, dosyada kusur tespitinin yapılması gerektiğini, müvekkili şirketçe aktüer hesabı yapılarak 15.043,08TL tazminat ödemesi teklif edildiği ancak davacı tarafça kabul edilmediğini, ancak sürekli sakatlığın olması halinde müvekkili şirketin sorumlu olabileceğini, bu nedenlerle davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; müvekkili davacı …’ın vücudunda kemik kırıkları oluştuğunu, iç kanama ve beyin kanaması geçirerek hayati tehlike içine girmiş olduğunu, bunun sonucunda müvekkilinde kalıcı maluliyet oluştuğunu ve yaşadığı bu kaza sonucunda kayıp beden gücü oranını yaklaşık %50’den fazla olduğunu, müvekkili davacının … doğumlu olduğundan dava tarihinde … yaşında olduğu ve kaza sebebiyle yüksek oranda sakat kalmış olmakla geleceğinin kararmış, çalışamaz, bir meslek ve kazanç elde edemez duruma düştüğünü, yerel mahkemece verilmiş olan davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54. ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi-manevi tazminat davasıdır.
Mahkemece, kesin sürede delil avansının yatırılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun delil ikamesi için avans başlıklı 324 üncü maddesinde; “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Kesin süreye ilişkin ara karar hem hakimi hem tarafları bağlamakla birlikte kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir. Ancak böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararın, yasaya ve içtihatlara uygun şekilde, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık, yorumu zorunlu kılmayacak, yanlış anlamayı önleyecek, ilgili tarafından kolaylıkla anlaşılacak derecede açık, sade ve sınırlı olması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekmektedir. (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 5, Altıncı Baskı, İstanbul- 2001, s. 5438 vd.)
Kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Mahkeme ara kararında bilirkişi ücreti, dosya gidiş dönüş, raporun tebliği ücreti gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamalı, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermeli, dosyada bulunan avans varsa bunlar dikkate alınarak eksik ve tamamlanması gereken avans gösterilmeli, delil avansı ile ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da duruşma zaptına açıkça yazmalıdır. Ayrıca, bu avans dışında delil ikamesine yönelik avans isteniyor ise, HMK.’nun 115. maddesine göre değil, 324. maddesine göre işlem yapmalıdır.
Yukarıda kesin sürenin mahiyeti ve uygulanma şekline dair tüm bu anlatılanların, henüz toplanmamış ancak toplanmasına karar verilmiş delillere ilişkin olduğunun kabulü halinde önem arz edeceği muhakkaktır.
Eldeki davada; Mahkemece, 07.10.2020 tarihli oturumda ” Davacı tarafa ATK fatura bedeli olan 687,00TL’yi yatırmak üzere iki hafta kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde yatırılmadığı takdirde maluliyet iddiasına dayanmaktan vazgemiş sayılacağının ihtarına… … nolu ara karar için verilen yasal süre dolduktan sonra dosyanın aktüerya bilirkişiye dosyanın tevdii ile rapor düzenlemelerinin istenmesine, bilirkişinin emek ve mesaisine karşılık 400,00TL ücret takdirine, masrafın davacı gider avansından karşılanmasına, eksik masraf var ise davacı tarafça 2 hafta süre içerisinde yatırılmasına, kesin süre içinde masraf tamamlanmadığı takdirde bilirkişi delilinden vazgeçmiş sayılacağının ihtarına” şeklinde ara karar kurulduğu, davacı tarafça ara kararda gösterilen ATK ücreti olan 687,00TL delil avansının 30.10.2020 tarihinde kesin sürenin dolmasının ardından ancak bir sonraki duruşma tarihi olan 02.12.2020 tarihinden evvel yatırıldığı, bunun haricinde aktüer raporu için herhangi bir ücretin yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacı vekiline ATK rapor ücreti olan 687,00TL’nin ikmali yönünde kesin süre verildiği 07.10.2020 tarihli celseden önceki bir tarihte, dosyanın ATK’na gönderildiği ve 13.03.2020 üst yazı tarihli ATK maluliyet raporunun dosya arasına alındığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki ATK maluliyet raporu ücreti olan 687,00TL’nin davacı tarafça celse talikine sebebiyet vermeyecek şekilde 30.10.2020 tarihinde yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekili tarafından ATK rapor ücretinin süresinde yatırıldığı kabul edilerek, maluliyet raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmesi gerektiği halde bunun yapılmamış olması hatalıdır.
Yine, Mahkemece 07.10.2020 tarihli duruşmada yapılan kesin süre ihtaratında, aktüer raporu için yatırılması lüzum gören miktarın ne kadar olduğu, dosyada ne kadar bulunduğu, davacı tarafça ne kadar yatırılmasının gerektiğinin açıkça ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirtilmediği görülmektedir. Mahkemece davacı tarafa aktüer raporu için gerekli delil avansını yatırması yönünde verilen kesin süre ihtaratı usulüne uygun değildir.
Mahkemece maluliyete ilişkin ATK raporunun düzenlenerek dosya içerisine alınmasının ardından, rapor ücretinin yatırılması amacıyla verilen kesin süre içerisinde bilirkişi delil avansının ikmal edilmediği (ancak celse talikine sebebiyet vermeyecek şekilde 30.10.2020 tarihinde ikmal edildiği) ve bu nedenle davanın reddine karar verilmiş olması durumunda, kesin sürenin verilme amacı olan davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek kuralının amacına uygun şekilde kullanılmadığı anlaşıldığından, bu aşamada artık raporun dosya arasına alındığı ve ücretin celse talikine sebebiyet verilmeksizin yatırıldığının kabulü ile yargılamaya devam edilmeli, davacı vekilinin maluliyet raporuna itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla yeniden maluliyet raporu alınmalı ve itiraz sonucu yeni alınacak rapora göre gerekli görülmesi helinde aktüer raporu alınması amacıyla gereken delil avansına yönelik usulüne uygun ihtaratın yapılarak aktüer rapor ücretinin yatırılmasının ardından dosyanın hesap bilirkişisine tevdii edilmelidir.
Bu hususlar değerlendirilmeksizin davanın reddine karar verilmiş olması ve manevi tazminat talepleri yönünde bir karar verilmeksizin dosyanın karara bağlanması yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece yukarıda açıklanan şekilde maluliyet raporunun dosya arasına alındığı ve ücretinin yatırıldığının kabulü ile yargılamaya devam edilmeli, davacı vekilinin maluliyet raporuna itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla yeniden maluliyet raporu alınmalı ve itiraz sonucu yeni alınacak rapora göre gerekli görülmesi helinde aktüer raporu alınması amacıyla gereken delil avansına yönelik usulüne uygun ihtaratın yapılarak aktüer rapor ücretinin yatırılmasının ardından dosyanın hesap bilirkişisine tevdii edilmesi gerektiği halde, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarih, 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.20.12.2022

Başkan

Üye

Üye

Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır