Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/164 E. 2022/615 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/119 – 2022/605
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/119
KARAR NO : 2022/605

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…
Av…
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av…
Av…

Birleşen Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyası tarafları:

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …

VEKİLLERİ : Av…
Av…
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Geçici ve Kalıcı İş Göremezlik Tazminatı

KARAR TARİHİ : 15/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15/09/2015 tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın davacıya çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, davacının ciddi oranda geçici ve kalıcı sakatlığa duçar olduğu, bu kazanın gerçekleşmesinde plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün tazminatı gerektirir derecede kusurlu olduğu, bu nedenle şimdilik 20.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Birleşen Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyasında sunulan davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sürücüsü ve plakası belli olmayan aracın elektrikli bisiklet sürücüsü olan müvekkiline çarptığını, müvekkilinin yaralandığını, 8.533,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyasının dava açılış tarihi olan 28/10/2015 tarihinden itibaren değişin oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatı gerektiği, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin adli tıp vasıtasıyla yapılması gerektiği, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına adli tıp kurumundan maluliyet raporu alınması gerektiği, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiği öncelikle davanın reddi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının açmış olduğu asıl davanın kabulü ile, 66.654,99 TL kalıcı maluliyet tazminatının dava tarihi olan 28/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının açmış olduğu birleşen davanın kabulü ile, 8.533,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 17/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; davalı sigorta şirketi açısından temerrüt tarihinin 28.10.2015 tarihi olup her iki tazminat yönünden de temerrüt tarihinin aynı olması gerektiğini, Yargıtay uygulamalarına göre 01.10.2008 tarihli ve 27021 Resmi Gazete Sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre rapor alınması gerektiğini, davaya konu olayda kaza tarihi olan 15.09.2015 tarihinin KTK’nın 90.maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten (26.04.2016) önce olduğundan tazminat hesabı yapılırken ölüm tablosu olarak PMF Yaşam Tablosu ve hesap formülü olarak prograsif rant formülü kullanılması gerektiğini, bilirkişi raporunda ZMMS Yeni Genel Şartları ile yürürlüğe giren hükümler gereğince ölüm tablosu olarak TRH 2010 Yaşam Tablosu ve hesap formülü olarak devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü (1,8 teknik faiz) kullanılarak hesaplama yapıldığını, bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, PMF Yaşam Tablosu ve prograsif rant formülü kullanılarak yeni bir tazminat hesabı yaptırılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; davacı tarafça maluliyet sebebiyle tazminat talebine ilişkin olarak dava öncesinde müvekkili kuruma başvuru yapılmamış olduğundan dava şartı yokluğu nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak hazırlanmış sağlık raporu alınması gerektiğini, sunulan raporun davacı muayene edilmeksizin tıbbi evraklar incelenerek bunlara göre hazırlandığını, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespitinin ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilmesi gerekeceğini, müvekkil kurumun geçici iş göremezlik tazminatın sorumluluğunun bulunmadığını, dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen yaralamalı trafik kazası sonrası açılan maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin sigorta şirketine başvuru yapılmadığına yönelik yapılan istinaf incelemesinde;
Sigorta şirketine başvuru zorunluluğunu getiren 2918 sayılı kanunun 90. Maddesindeki değişiklik 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olup eldeki dava 28.10.2015 tarihinde açılmıştır. Asıl dava tarihi itibari ile davacının davalı şirkete yönelik olarak başvuru yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Birleşen davada ise davadan önce başvuru yapılmıştır. Bu nedenle davalının buna ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6247 E – 2021/9135 K; 2021/5898 E – 2021/8467 K; 2021/4501 E – 2021/7401 K sayılı kararları)
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihinin 15/09/2015 olup mahkemesince hükme esas alınan, 05/04/2019 tarihli ATK 2.ihtisas Kurulu raporun kaza tarihi olan 15/09/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarih ve 28603 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik dikkate alınarak hazırlandığı anlaşılmakla bu husus yönetmeliğe uygundur. İlk alınan rapor hatalı yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiğinden hükme esas alınmaması yerindedir. Davacının bizzat muayenesi gerektiği takdirde ATK bu hususta zaten tarafı çağırıp, muayene edip buna göre rapor düzenlemektedir. Raporlar arasındaki çelişki yönetmeliğin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle taraf vekillerinin maluliyet oranın yanlış tespit edildiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.

Davacı vekilinin hükme esas alınan hesap raporundaki hesaplama yöntemine ilişkin yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde:
Mahkemenin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz aktüeryal yöntem kullanılmak sureti ile davacının zararının bulunup bulunmadığı hususu belirlenmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-Ksayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi prograsif rant yöntemi kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Bu nedenle, istinaf incelemesi sırasında; dairemizce yukarıda belirtilen hesap yöntemlerince 14.02.2022 tarihli hesap raporu alınmıştır.
Dairemizce alınan 14.02.2022 tarihli aktüerya bilirkişisi raporunda; davacının geçici iş göremezlik/ iyileşme zararının 8.533,71 TL olduğu, PMF Yaşam Tablosu üzerinden progresif rant tekniği kullanılarak yapılan hesaplamada davacının%13 oranındaki beden gücü kaybı nedeniyle davalının %75 oranındaki kusur durumuna göre maddi zararın 127.399,64 TL olduğu, TRH 2010 Yaşam Tablosu Bilinmeyen Dönem içi her yıl %10 artırım ve %10 iskonto yapılmasını öngören progresif rant tekniğine göre yapılan hesaplamada davacının maddi zararının 131.546,70 TL olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda belirtilen sebeplerle davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme (prograsif rant) yöntemi kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine göre davacının sürekli iş göremezlik zararı 131.546,70 TL olduğundan bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Faiz başlangıç tarihine yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Asıl dava sürekli iş göremezlik, birleşen dava geçici iş göremezlik zararına ilişkin olup her iki davanın konusu farklıdır. Asıl davada davadan önce başvuru şartı bulunmamakla birlikte başvuru yoktur. Birleşen dava yönünden ise , davadan önce başvuru varsa da başvuru tarihi belli değildir. Her iki taraf da başvuru tarihine ilişkin yeterli belge sunmamıştır. Bu nedenle asıl dava ve birleşen davalarda ayrı ayrı dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerinde görülmekle bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı yönünden yapılan istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde:
Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 Tarih, Esas 2019/40, Karar 2020/40 Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin “Genel Şartlar” ibarelerini iptal etmesi sonucu zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanununun hükümlerinin, bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda ise Türk Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümlerinin usul ve esasları çerçevesinde belirlenecektir. Bu kanunlarda açıkça düzenlenmiş hususlarda genel şartlar ile kanunun kapsamını daraltan yada genişleten hükümleri uygulanmayacaktır. Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay. 17 Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Kazaya tescile tabi aracın sebep olmadığı yönünden yapılan incelemede:
Soruşturma dosyasında alınan tanık beyanlarında davacıya beyaz renkli bir otomobilin çarptığı beyan edilmekle zarardan davalının sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, ancak ilk derece mahkemesince asıl dava yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece hesap bilirkişi raporunun TRH 2010 ve progresif ranta göre hesaplama yapılarak bu rapora göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönüyle kısmen kabulü ile, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesi gerektiğinden, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının asıl dava yönünden yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davacının açmış olduğu asıl davanın KABULÜ İLE,
-66.654,99 TL kalıcı maluliyet tazminatının dava tarihi olan 28/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
– Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına,
4-Davacının açmış olduğu birleşen davanın KABULÜ İLE,
-8.533,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihi olan 17/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Mahkemenin asıl dava dosyası yönünden;
a-)Karar tarihi itibariyle alınması gereken 4.553,20 nisbi karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama harcı olarak alınan toplam 227,66 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.325,54 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
b-)Davacı vekili tarafından yatırılan toplam 227,66 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-)Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak 9.465,15 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
ç-)Davacı vekili tarafından sarf edilen 174,00 TL tebligat gideri, 35,60 TL müzekkere gideri, 850,00 TL bilirkişi gideri, 1.186,00 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 2.245,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Mahkemenin dosyası ile birleşen Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas … karar sayılı dosyası yönünden:
a-)Karar tarihi itibariyle alınması gereken 582,88 nisbi karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 528,48 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
b-)Davacı vekili tarafından yatırılan toplam 54,40 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
c-)Davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesi uyarınca davacı vekilinin sarf ettiği emek ve mesaisi dikkate alınarak 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

7-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
8-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
9-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 5.136,09 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.138,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 3.997,79 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
10-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davacı tarafından yapılan 428,00 TL bilirkişi, tebligat, istinafa dosya gönderme ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; birleşen dava yönünden miktar itibari ile KESİN;
Dair, asıl dava yönünden miktar itibari ile, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.15/03/2022

Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.