Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/161 E. 2022/210 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/161
KARAR NO : 2022/210

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : …
DAVALI :…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 25/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/10/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/11/2017 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile çarpışmaları sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla 100,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsilini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılması gerekeceğini, davacı tarafın maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 28.657,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 21.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin uygulanmasının tek sebebinin Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına yapılan atıf olduğunu, 17.07.2020 tarihli … Esas, … Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile de bu dayanağın ortadan kalktığını, bu sebeple maluliyet raporunun 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında sayılmadığından haksız olarak reddedildiğini, yerel mahkemece müvekkili adına talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının reddedilmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile davacının yaralanması arasında illiyet bağı bulunmadığını, illiyet bağının bulunmaması sebebiyle müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun da olmadığını, mahkeme nezdinde söz konusu itirazda bulunulmuşsa da bu hususta bir değerlendirme yapılmadığını, sigortalı araç sürücüsünün eylemi ile kazanın meydana gelmesi ile davacının yaralanması arasında illiyet bağının bulunmadığını, ceza dosyasındaki uzlaşma durumu irdelenmeden hüküm kurulduğunu, güncel mevzuata göre maluliyet raporu hazırlanması gerektiğini, davacı tarafın SGK’dan ödeme alıp almadığının, almış ise rücuya tabi olup olmadığının sorulmasını, henüz almamış ise SGK’ya iş kazası için başvuruda bulunması, tazminat ödemesi yapılmaması halinde SGK’ya karşı açacağı davanın bekletici mesele yapılması gerekirken işbu işlemleri yapmadan hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Davanın, TBK’nın 54/3 ve 55.md gereğince açılmış ve çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden kaynaklanan maddi tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece davanın sürekli iş göremezlik yönünden kabulüne karar verildiği, geçici iş göremezlik yönünden ise hüküm kurulmadığı anlaşılmakla karar davacı vekili tarafından maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre alındığı, geçici iş göremezlik tazminatının kabul edilmesi gerektiği, davalı vekili tarafından ise maluliyet ve kusur raporlarının hatalı olduğu, kaza ile zarar arasında illiyet bağının olmadığı, ceza dosyasında uzlaşmanın olduğu, SGK’dan ödeme alınıp alınmadığının sorulmadığı ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Uzlaşmanın varlığı nedeniyle davanın reddi gerektiğine yönelik yapılan istinaf incelemesinde;
Silvan C. Başsavcılığının … Soruşturma, … İddianame sayılı dosyasının incelenmesinde davacı ile dava dışı sürücü …’ın şikayetçi olmadıkları ancak diğer mağdurların şikayetçi olmaları sebebiyle haklarında Silvan Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldığı, bu nedenle davacı hakkındaki soruşturmanın uzlaşma nedeniyle kapatılmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf sebebi haklı görülmemiştir.
Maluliyet raporuna yapılan istinaf incelemesinde;
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6247 E – 2021/9135 K; 2021/5898 E – 2021/8467 K; 2021/4501 E – 2021/7401 K sayılı kararları)
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihinin 12.11.2017 olup mahkemesince hükme esas alınan 22/05/2020 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 12.11.2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, davacının son film ve grafileri incelenmek sureti ile raporun hazırlandığı, davacının rapora itiraz ederken davacıya ait farklı bir heyet raporu, sağlık tedavi evrakı, vb belge sunmadığı anlaşılmıştır. Bu yönüyle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Kusur raporuna ve illiyet bağına yönelik yapılan istinaf incelemesinde;
Dava konusu kazaya ilişkin tutulan kaza tespit tutanağında kazanın meydana gelmesinde sürücü …’ın şerit izleme ve değiştirme kuralını ve yol yapım çalışmasının olduğu alanda hızını azaltmak kuralını ihlal ettiğinden kusurlu, sürücü …’ın takip mesafesini korumadığından kusurlu olduğu belirtilmiş, mahkemece alınan raporda da, davacının % 80, dava dışı sürücü …’ın % 20 kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
Davalı vekili tarafından söz konusu rapora itiraz edilmiş ise de itirazları değerlendirilmeksizin karar verildiği anlaşılmıştır. Hakimin bilirkişi raporuna süresinde yapılan itirazlar hakkında bir karar vermeden hüküm kurulması isabetsiz olmuştur.
Her ne kadar mahkemesince alınan ve itiraza uğrayan bilirkişi raporundaki kusur oranları kabul edilerek karar verilmiş, davalı vekili tarafından yapılan itirazlar değerlendirilmemiş ise de;
TBK 74 maddesi ” Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklindedir
TBK.74 maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır.
HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları gözönüne almalıdır. ” (Yargıtay 17. HD’nin 2018/6414 2020/4951 Esas Karar sayılı kararı)
Buna göre yukarıda anılan TBK 74 maddesi ile HMK 266. Maddeleri ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin anılan kararları bir arada değerlendirildiğinde kusur oranlarının belirlenmesi konusunda mutlak rapor alınması zorunlu olmadığı gibi bu alınan raporların da herhangi bir şekilde bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Dosya arasındaki bilgilerden kazanın ne şekilde gerçekleştiği belirlenebiliyor ise kusur oranın hakim tarafından belirlenmesi gerekmektedir.
12.11.2017 günü saat 18.25 sıralarında, sürücü …, idaresindeki … plakalı araç ile Diyarbakır istikametinden Batman istikametine seyri sırasında Silvan ilçesi sınırlarında Silvan-Diyarbakır karayolundaki yol yapım çalışmaları nedeniyle 3 km. lik 2 yönlü yola girmiş ve devamında önünde seyir halinde bulunan aracı geçmek için sollama yaparak, karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şeride geçerek aracının ön kısımlarıyla, karşı yönden gelen sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile kafa kafaya çarpışmış ve … plakalı aracın arkasından gelen sürücü … idaresindeki … plakalı araç ise ön kısımlarıyla … plakalı araca arkasından çarparak bu aracın da 1 metre yükseklikten yol yapım çalışması olan alana düşmesi sonucu yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiştir.
Her ne kadar davalıya sigortalı araca, … plakalı araca arkadan çarpması sebebiyle %20 kusur verilmiş ise de, söz konusu kaza zincirleme kaza olup olayda iki kaza mevcuttur. İlk kaza, davacının yaralandığı kaza olup, bu kazanın oluşumu, davacının kendi kullandığı aracın, karşı şeride geçerek (şerit ihlali yaparak) kendi şeridinde giden ve tüm raporlarda kusursuz olduğu belirtilen … plakalı araca çarpmasından kaynaklanmaktadır. Dosyada alınan kusur raporlarında davalıya sigortalı aracın sürücüsü … plakalı araca arkadan çarpması sebebiyle % 20 kusurlu ise de, bu kusurun … plakalı araca çarpmasından kaynaklı olarak verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının karşı şeritten gelen … plakalı araca, şerit ihlali yaparak çarptığından kusurlu olduğu sabit ise de, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ilk kazanın oluşunda ve davacının yaralanmasında kusuru olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre, dosya içeriğine ve olayın oluşuna uygun olmayan kusur raporları ile yetinilerek davanın reddine karar verilmiş olması hatalıdır. Mahkemesince davalının kusura ilişkin yapmış olduğu itirazın değerlendirilmesi için tarafların iddia ve savunmaları ile birlikte değerlendirilerek tarafların kusur oranlarının tespiti bakımından Karayolları Trafik Fen Heyeti uzmanlarından yada İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi Trafik Kürsüsünden makine mühendislerinden oluşturulacak heyetten ilk kazanın oluşunda ve davacının yaralanmasında davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusuru konusunda bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı yönünden yapılan istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Anayasa Mahkemesi 17/7/2020 Tarih, Esas …, Karar … Sayılı Kararı ile; a) Karayolları Trafik Kanun’un 90. Maddesinin “Genel Şartlar” ibarelerini iptal etmesi sonucu zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, öncelikle Karayolları Trafik Kanununun hükümlerinin, bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda ise Türk Borçlar Kanununun haksız fiile ilişkin hükümlerinin usul ve esasları çerçevesinde belirlenecektir. Bu kanunlarda açıkça düzenlenmiş hususlarda genel şartlar ile kanunun kapsamını daraltan yada genişleten hükümleri uygulanmayacaktır. Genel şartlar TTK’nın 1425, Sigortacılık Kanunu 11 ve KTK’nın 95. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak idarece çıkarıldığı için, KTK ve TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerinde genel olarak temel unsurları belirlenmiş hususlarda bu temel unsurlara aykırı olmamak şartı ile genel şartların hükümleri uygulanacaktır. (Aynı yönde Yargıtay. 17 Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 sayılı kararı)
Açıklanan sebeplerle eldeki davada; iptal edilen Karayolları Trafik Kanun’un 90. maddesindeki “Genel Şartlar” ibaresi gereğince teminat dışı bırakılan geçici iş göremezlik tazminatı yönünden anılan zararın artık teminat içinde kaldığı kabul edilerek, alınacak kusur raporuna göre davalının sorumluluğunun bulunup bulunmaması da dikkate alınarak bu hususta karar verilmesi gerekirken, kısa kararda yada gerekçeli kararın hüküm fıkrasında olumlu olumsuz karar verilmemiş olması hatalı olduğundan bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece Karayolları Trafik Fen Heyeti uzmanlarından yada İTÜ Makine Mühendisliği Fakültesi Trafik Kürsüsünden makine mühendislerinden oluşturulacak 3 kişilik heyetten, varsa Diyarbakır ACM dosyasından alınan kusur raporu varsa bu rapor örneği de getirtilerek zincirleme olan kazada ilk kazanın oluşunda ve davacının yaralanmasına sebep kazada davalıya sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın kusuru bulunup bulunmadığı, varsa oranı hususunda bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, yine geçici iş göremezlik tazminatı bakımından olumlu olumsuz karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/10/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 25.01.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …