Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/159 E. 2022/265 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/159 – 2022/265
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/159
KARAR NO : 2022/265

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/….
NUMARASI : 2017/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ : Av.

DAVALI : … SİGORTA A.Ş GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : Av.
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ : Av.
3- … MÜŞAVİRLİK MÜHENDİSLİK PROJE VE SONDAJ LTD.ŞTİ.

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 07/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/09/…. tarih ve 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 13/07/…. günü meydana gelen kaza sonrası müvekkilinin yaralandığını geçici-kalıcı işgöremezlik zararına uğradığını, işbu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 25,00 TL geçici, 25,00 TL kalıcı iş göremezlik ve 25,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 75,00 TL tazminatının faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş,
ISLAH: davacı vekili tarafından ıslah dilekçesi ile; kalıcı iş göremezliğine ilişkin dava değerini 232.334,46 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkil şirkete başvuru şartını yerine getirmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının geçici yaralanmaya ilişkin ve bakıcı giderine ilişkin olarak açılan tazminat talebinin reddine, kalıcı yaralanmaya ilişkin olarak açılan tazminat talebinin kabulü ile; 232.334,46 TL’nin temerrüt tarihi olan 12/10/…. gününden itibaren avans faizi ile müteselsilen davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; müvekkili şirketin dava konusu trafik poliçesiyle sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile ortaya çıkan zararını teminat altına aldığını, bu nedenle davacının iş yeri olan … Grup ve … Şirketi’nin kusurlarından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca davacının bu iş yerine de ayrı bir dava açıp açmadığı, tahsilat yapıp yapmadığının sorulması gerektiğini, davanın söz konusu iş yerine ihbarını talep etmelerine rağmen bu yönde bir işlem yapılmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün %75 kusuru üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, dava konusu olayın iş kazası niteliğinde olduğunu, bu nedenle SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının sorulması gerektiğini, davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışında olduğunu, dava konusu talebin haksız fiile dayandığını, bu nedenle yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını, davacının kaza ile illiyeti bulunan maluliyetininde bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle davacıda meydana gelen yaralanmadan kaynaklı, kalıcı iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının geçici yaralanmaya ilişkin ve bakıcı giderine ilişkin olarak açılan tazminat talebinin reddine, kalıcı yaralanmaya ilişkin olarak açılan tazminat talebinin kabulü ile; 232.334,46 TL’nin temerrüt tarihi olan 12/10/…. gününden itibaren avans faizi ile müteselsilen davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin söz konusu tazminattan kendilerinin sorumlu olmadığı ve davanın davacının iş yerine ihbar edilmesi gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar meydana gelen kazanın iş kazası olduğunu, davacının iş yeri olan … Grup ve … Şirketi’nin kusurlarından müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca davacının bu iş yerine de ayrı bir dava açıp açmadığı, tahsilat yapıp yapmadığının belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de,
Türk Medeni Kanunun’un 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” 6098 sayılı TBK.nın zararın ve kusurun ispatı başlıklı 50. maddesinde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” düzenlemesi yapılmıştır.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda söz konusu talepler ile ilgili davacının iş yerine dava açıldığına dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır . davalı tarafından davacının geçirmiş olduğu kazadan kaynaklı olarak dosyamız davalısı olan ZMMS şirketi haricinde kendi iş yerine dava açıldığına dair herhangi bir bilgi belge sunulmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekili her ne kadar davanın davacının iş yerine ihbar edilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda davalı tarafından ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında davanın ihbarına ilişkin olarak usulüne uygun dosyaya sunulmuş herhangi bir ihbar dilekçesi bulunmamaktadır. HMK 357 maddesi gereğince ilk derecede ileri sürülemeyen hususlar Bölge adliye mahkemesinde ileri sürülemeyeceğinden davalının bu yöndeki talebinin de reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin sigortalı araç sürücüsünün %75 kusuru üzerinden hesaplama yapılması gerektiğine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı şirket vekili sigortalı araç sürücünün kusuru oranında tazminata karar verilmesi gerektiği halde zararın tümünün müteselsil tahsil olacak şekilde kendilerinden tahsiline karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiş ise de, davacı vekilinin mahkemesine sunuş olduğu dava dilekçesi incelendiğinde; davacı vekilinin, müvekkilinin kaza nedeni ile uğramış olduğu zararının, davalı sigorta şirketinden müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında tazminini istediği görülmektedir.
2918 Sayılı KTK’nun 85 /1 maddesinde; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adıaltında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
2918 Sayılı KTK’nun 88 /1 maddesinde; “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.”
2918 Sayılı KTK’nun 91 /1 maddesinde; – (Değişik madde: 17/10/1996 – 4149/33 md.) “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
Yukarıdaki yazılı kanun normları karşısında kural olarak; birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 50. maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK. 51. maddesi uyarınca ve aynı yasanın 142. maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Bu kapsamda davacının, kazaya sebebiyet veren aracın sigortacısı konumunda bulunan ve müteselsil sorumlu olan davalı şirketten müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında uğramış olduğu zararın tümünü talep etmiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Davalı sigorta şirketinin davacının zarar uğramasına sebebiyet veren ve kendi sigortalısının kusuru dışında kusurlu bulunan kişi yada kurumlara müteselsil sorumluluk kapsamında iç ilişkide sorumlu olan diğer kusurlulara rücu imkanı bulunmaktadır. Ancak bu durum davacının müteselsil sorumluluk ilkesi kapsamında zararın tümünü davalı sigorta şirketinden talep etmesine engel teşkil etmemektedir. Bu nedenle davalının kendilerinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı sorumlu oldukları ve buna göre tazminat kararı verilmesi gerektiği yönündeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının sorulması gerektiğine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının sorulması gerektiğini ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde mevcut SGK …… Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 01/11/…. günlü cevabı yazısı ve eki belgeler incelendiğinde davacıya rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışında olduğunu ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda mahkemece davacının geçici iş göremezlik talebinin reddine karar verildiği, bu yönde bir kabul kararı kurulmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin geçici iş göremezlik talebinin teminat dışı olduğuna yönelik istinaf talebinin de reddi gerekmiştir.

Davalı vekilinin faize yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar dava konusu talebin haksız fiile dayandığını, bu nedenle yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, kazaya karışan … plaka sayılı aracın ruhsat kaydında kullanım amacı “ticari” olduğundan davada temerrüt faizi olarak ticari faize hükmedilmesi yerinde görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığını ileri sürmüş ise de, mahkemece hükme esas alınan keşif neticesinde düzenlenen 07/06/…. günlü kusur raporu incelendiğinde davalı sigorta şirketine sigortalı dava dışı … plakalı sayılı aracın sürücüsü …’in kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğu ve davacının müteselsil sorumluluk kapsamında zararın tümünü davalıdan tazminin talep etmiş olması karşısında Mahkemece hükme esas alınan söz konusu davalı sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunduğu yönündeki rapor denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığına yönelik istinaf itirazları yerinde değildir.
Davalı vekilinin maluliyete yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacının kaza ile illiyeti bulunan maluliyetinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de, yine dosya içerisinde mevcut hükme esas alınan ve kaza tarihinde geçerli mevzuat hükümlerine göre düzenlenmiş ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporuna göre davacının %28 oranında maluliyetinin bulunduğu ve 4 aya kadar iyileşme sürecinin bulunduğu, davacının maluliyet ile meydana gelen trafik kazası arasındaki illiyet bağının da tespit edildiği, anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/09/…. tarih ve 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 15.870,77 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 3.967,70 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 11.903,07 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY İLGİLİ HUKUK DARİESİNDE TEMYİZ YASA YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.07/02/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır