Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1560 E. 2022/1979 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1556 – 2022/1977
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1556
KARAR NO : 2022/1977

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACILAR : Kendisi adına asaleten çocukları …
VEKİLİ : Av
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ : Av.
: 2-
3-
VEKİLİ : Av.
İHBAR OLUNAN :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 18/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/06/2016 tarihinde Adana Ceyhan Otoban yolu üzerinde sürücü …’in kullanmış olduğu … plaka sayılı motosikletin ile davalı …’ın kullanmış olduğu … plaka sayılı kamyona arkadan çarpması sonucu meydana geldiği, motosiklet sürücüsü …’in çarpmanın etkisi ile olay yerinde yaşamını yitirdiğini belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla müvekkili … 1.000,00 TL ve çocukları yönünden 2.000,00 ‘er TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalılardan birlikte ortaklaşa ve zincirleme olarak tahsiline, müvekkilleri yönünden toplam 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faiziyle birlikte davalı araç sürücüsü ve dava araç sahibinden müteselsilen tahsiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili mahkememize sunduğu 30/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; talebini 24.731,00 TL artırarak dava değerinin 29.731,00 TL olarak ıslahı ettiğini belirtilerek olay tarihinden itibaren faiz işletilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’in destekten yoksun kalma zararı bulunmadığını, davacının vefat eden …’in yasal eşi olmadığını, desteğinden yoksun kaldığının ispatlanması gerektiğini, … ve …’e ödeme yapıldığını, … için 39.430,50 TL … için 43.605,50 TL ödeme yapıldığını, davacı tarafın sigortalının kusurunu ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, vefat edenin motosiklet üzerinde seyahat ederken kask takmaması ve uygun kıyafetleri giymemesi sebebiyle müterafik kusurlu olması nedeniyle yapılacak hesaplamadan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … ve … Ltd.Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki ve görev itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin kazanın oluşumuna etkisi bulunan kusurlu bir hareketinin bulunmadığını, ölüm olayını zenginleşmeyi sağlayacak bir kaynak gibi gösterip manevi tazminat adı altında fahiş meblağlar talep edilmesini kabul edilemeyeceğini, davacılardan …’in meydana gelen kaza ve ölümden önce vefat edenden boşanıp fiilen ayrılarak çocuklarıyla birlikte ayrı yerde yaşamaya başladıklarını, ölüm olayının meydana geldiği tarih itibariyle müteveffanın eski eşi ve çocuklarına sağlamakta olduğu herhangi bir fiili destek bulunmadığı gibi vefat edenin bunu sağlayabilecek bir iş ve gelirinin de mevcut olmadığını, davanın … A.Ş.’ye ihbarını talep ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile; 25.731,00 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL’lik kısmının davalı sigorta şirketi yönünden 28.07.2016 tarihinden, davalılar … ve …Hay. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden kaza tarihi olan 26.06.2016 tarihinden itibaren, 24.731,00 TL’lik kısmının tüm davalılar yönünden ıslah tarihi olan 30.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacı …’e ödenmesine, davacılar … ve … yönünden açılan maddi tazminata ilişkin davanın reddine, manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile; davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.06.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılar … ve …Hay. San. Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili istinaf dilekçesinde; meydana gelen kazada davacılara atfedilecek bir kusur bulunmadığını, kusur oranlarını kabul etmediklerini, trafiğe çıkan aracın gerekli bakımını yapmayan davalıların meydana gelen kazada kusurunun bulunduğunu, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalılar … ve …Hayvancılık San ve Tic. Ltd. Şti vekili istinaf dilekçesinde; kazanın meydana gelmesinde etkili kusurlu bir hareketi bulunmayan ve alt düzeyde tali kusur yüklenen müvekkilleri aleyhine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının çok yüksek olduğunu, ölüm tarihinden yaklaşık 4 yıl önce müteveffadan boşanmış eski eşin maddi tazminat istemeyemeyeceğini belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ölümlü trafik kazası nedeni ile uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalılar … ve …Hayvancılık San ve Tic. Ltd. Şti vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalılar vekilinin davacı eski eşin maddi tazminat istemeyeceği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalılar vekili her ne kadar ölüm tarihinden yaklaşık 4 yıl önce müteveffadan boşanmış olan eski eşin maddi tazminat istemeyemeyeceğini ileri sürmüş ise de,
Destekten yoksun kalma tazminatı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
1. Cenaze giderleri.
2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.
3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar. ” şeklinde hükme bağlanmıştır.
Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır.
O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.03.1978 tarih ve 1/3 sayılı kararının gerekçesinde de: “Destekten yoksun kalma tazminatının eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminat olduğu” hususu vurgulanmış; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2005 gün ve 2005/4-648 E.-2005/691 K. sayılı ilamında da aynı esaslar benimsenmiştir.
Önemle vurgulanmalıdır ki, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesine göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği hususunda da herhangi bir ihtilaf yoktur. Murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir (YHGK., 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 E. – 411 K. sayılı ilamı)

Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı … ile…’ın, desteğin ölümüne neden olan trafik kazasından önce boşandıkları belli ise de; dosya içerisinde mevcut emniyet araştırması ve tanık beyanlarından davacının desteği … ile davacı …’in boşanmış olmalarına rağmen halen bir arada yaşamaya devam ettikleri, ölen …’ın eski eşi olan davacı …’e fiili olarak destek sağladığı, desteğin, davacıya eylemli yardımının kaza öncesine kadar sürdüğünün ispatlanmış olması nedeni ile davacı …’in de destek tazminatı talep etmeye engel bir durumunun bulunmadığı anlaşılmakla davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir.
Davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacılar vekili her ne kadar meydana gelen kazada davacılara atfedilecek bir kusur bulunmadığını, kusur oranlarını kabul etmediklerini, trafiğe çıkan aracın gerekli bakımını yapmayan davalıların meydana gelen kazada kusurunun bulunduğunu ileri sürmüş ise de,
Mahkemece alınan 19.02.2019 tarihli kusur raporu incelendiğinde, davacıların desteğinin sevk ve idaresinde bulunan aracı ile mahal şartları üzerinde bir hızda geldiği olay yerinde maddi hasarlı kaza nedeni ile bir kısmı sağ şerit üzerine taşmış şekilde duran kamyonu zamanında fark etmeyerek kamyona arkadan çarptığı, bu nedenle kazanın oluşumunda dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı davranışı nedeni ile %90 oranında asli kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise idaresindeki kamyonu ile mahalde maddi hasarlı trafik kazası geçirdikten sonra mahal şartlarını dikkate alarak geriden seyreden araç sürücülerinin uyarılmasını ve yeterli mesafeden görüp önlem almalarını sağlayacak şekilde uygun mesafeye reflektör, ışıklı işaret vb uyarıcılar koyup gerekli önlemleri almaması nedeni ile %10 oranında tali kusurlu kabul edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece ATK Trafik ihtisas Dairesinden alınan 30.03.2020 günlü kusur raporu incelendiğinde, davacıların desteği …’in seyir halinde iken gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek ve zamanında etkin tedbir almayarak davalıya ait kamyonun sol arka kısımlarına sağ şerit üzerinde çarpması sonucu meydana gelen olayda %90 oranında asli kusurlu olduğu, davalı …’in ise idaresindeki kamyon ile kaza geçirdikten sonra gerisinde seyir halinde olan araç sürücülerinin uyarılmasını ve yeterli mesafeden görüp önlem almalarını sağlayacak uyarıcılar koyup gerekli önlemleri almaması nedeni ile %10 oranında tali kusurlu kabul edildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisinde mevcut savcılık aşamasında ve ceza dosyasından alınan raporlarda da yine davacıların desteğinin davalıya ait kamyona arkadan çarpması nedeni ile asli kusurlu olduğu, davalının ise tali kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Buna göre Mahkemece aldırılan raporların dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu gibi soruşturma aşamasında ve ceza dosyasında alınan raporla da uyumlu olduğu, raporlar arasında çelişki olmadığı, davacıların desteğinin davalıya ait kamyona arkadan çarpması nedeni ile asli kusurlu kabul edilmiş olmasında herhangi bir yanlışlık olmadığı anlaşıldığından davacılar vekilinin kusur oranın ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ve reddi gerekmiştir.
Davacılar vekili ve davalılar vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik yapmış oldukları istinaf başvuruları yönünden yapılan incelemede;
Davacılar vekili hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, davalılar vekili ise manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu belirterek kararı istinaf etmişlerdir.
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda 26.062016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların desteğinin vefat ettiği, dosya içerisinde mevcut alınan kusur raporlarına göre kazanın meydana gelmesinde davacıların desteğinin %90 oranında asli davalı sürücü …’in ise %10 oranında tali kusurlu olduğu, tarafların belirlenen ekonomik ve sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, ölenin ve davacıların yaşı, davacıların ölene yakınlıkları, olay tarihi ve TMK’nın 4. Maddesindeki hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davacılar vekili ve davalılar vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekili ile davalılar … ve …Hayvancılık San ve Tic. Ltd. Şti vekili istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacılar vekili ve davalılar … ve …Hayvancılık San ve Tic. Ltd. Şti vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılaralınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalılar … ve …Hayvancılık San ve Tic. Ltd. Şti’den alınması gereken 5.173,19 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 1.293,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 3.879,89‬ TL harcın davalılar … ve …Hayvancılık San ve Tic. Ltd. Şti’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … ve …Hayvancılık San ve Tic. Ltd. Şti tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18.10.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır