Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1552 E. 2022/2227 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1552
KARAR NO : 2022/2227

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2021
NUMARASI : 2017/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : … – T.C. Kimlik No: …

VEKİLİ : AV. … – ….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Trafik Kazasında Yaralanmaya Dayalı Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 22/11/2022

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/04/2021 tarih ve 2017/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın…sigortası davalı tarafından düzenlendiğini, 24.12.2014 tarihinde … idaresindeki sigortalı aracın davacı idaresindeki … plakalı araçla kaza yapması sonucu davacı yaralandığını, kazadan dolayı davacının uğradığı zararın (kalıcı çalışma gücü kaybı zararı) karşılanmadığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 1.000 TL’nin kaza tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 12.11.2019 tarihli dilekçe ile talebini toplam 158.926,36 TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 15.12.2014/2015 dönemi…poliçesi davalı tarafından düzenlendiğini, bedeni zararlarda kişi başına poliçe limitinin 268.000 TL olduğunu, davacı tarafın emniyet kemeri/kask takmadığından olayda müterafık kusurlu olduğunu, kusur ve maluliyet raporlarının Adli Tıp Kurumundan aldırılması gerektiği belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulü ile; 158.926,36 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; müvekkilinin sürekli iş göremezlik zararının progressif rant yöntemi ve TRH 2010 mortalite yaşam tablosu kullanılarak tespit edilmesi gerektiğini, yerel mahkemece verilen hükme esas teşkil etmiş olan hesap bilirkişi raporunda ise TRH 2010 yaşam tablosu yerine güncel verileri içermeyen PMF yaşam tablosu kullanıldığını ve bu netice ile karara itiraz etmelerinin gerektiğini, dosya kapsamında mevcut bulunan tüm aleyhe hususları kabul etmediklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın 15.12.2014-2015 tarihleri arasında müvekkil şirket tarafından tanzim edilmiş ZMMS poliçesi belirtilmiş ise de kaza tarihinin 16.10.2014 olduğunu ve ilgili tarihte aracın zorunlu trafik sigortasının müvekkil şirket tarafından tanzim edilmediğinin görülmediğini, kaza tarihinin 16.10.2014 olması sebebi ile müvekkil şirket yönünden davanın husumet yokluğu sebebi ile reddi gerekirken aleyhe hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davada öncelikli olarak gerçekleştiği iddia edilen kazanın varlığının araştırılması gerektiğini, kazanın varlığının ve tarihinin resmi evrak ile tespiti halinde ise iddia edilen araz ile kazanın illiyet bağının araştırılması gerektiğini, maluliyet raporunun hatalı olduğunu, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi yönünden dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilmesi gerekirken dosyanın aynı ihtisas dairesine gönderildiğini, davacının kaza tarihinde 16 yaşında olduğunu, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca davacının geçici iş göremezlik dönemine çalışıp gelir elde etmesinin mümkün olmadığından davanın bu yönü ile reddinin gerektiğini, davacının kaza sırasında kask, kolluk, dizlik gibi koruyucu tertibatlar kullanmaması sebebi ile kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen yaralamalı trafik kazası sonucu açılan kalıcı iş göremezliğe yönelik tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından hesap raporunun hatalı olduğu, davalı vekili tarafından kaza tarihinde araç davalıya sigortalı olmadığından davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiği, maluliyet raporunun hatalı olduğu, geçici dönem için tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Husumete yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Kaza tarihi 24.12.2014 olup sürücü … idaresindeki … plakalı aracın davacıya çarpmasıyla aracın ZMMS’nin davalı olduğundan bahisle dava açılmış olup, dosyada mevcut poliçeye göre aracın 15.12.2014-2015 tarihleri arasında davalıya sigortalı olduğu, davalının husumetinin bulunduğu anlaşılmakla bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.
Kazanın varlığına yönelik istinaf incelemesinde:
Dosyada bulunan soruşturma dosyaları, beyanlar, kaza tespit tutanağı dikkate alındığında kazanın varlığı sabit olmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Davalı vekili hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğunu, raporun yönetmelik hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda kaza tarihinin 24.12.2014 olduğu, bu nedenle her ne kadar yürürlükte bulunan 03/08/2013 günlü resmi gazetede yayınlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporunun hazırlanması gerekmekte ise de, ATK tarafından söz konusu yönetmelik hükümlerine göre maluliyetin % 60 altında olması durumunda rapor hazırlanması olanağının bulunmadığı bildirilip Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre rapor düzenlendiği, alınan raporunun dosya kapsamına uygun tüm tedavi belgeleri incelenerek düzenlendiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/1074 E – 2022/10488 sayılı kararı)
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede:
Davalı vekili her ne kadar meydana gelen kazada davacının kask ve dizlik takmadığını bu nedenle müterafik kusurunun bulunduğunu ve tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirtmiş ise de, dosyada toplanan delillerden ve ceza dosyasında davacının gerekli ekipmanları kullanmadığına dair herhangi bir delil bulunmadığı, öte yandan dosya kapsamından, davacının sunulan maluliyet ölçüsünü belirtir raporun incelenmesinde, maluliyetinin ayak bölgesinde sol ayak başparmak kırığı olduğu, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi kılındığı, davacının maluliyeti ile kask-dizlik takmaması arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine yönelik istinaf sebebi yerinde değildir.
Hesap raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Davacı vekili rapora itiraz etse de davacı asilin 03.03.2021 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında “Ben aktüer raporu konusunda ek rapor alınmasını istemiyorum mevcut rapora göre karar verilsin.” dediğinden, raporun kabul edilmiş olması sebebiyle bu husustaki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereğince kişinin vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının, gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektirdiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazminatı olarak ifade edilmektedir. Bu durum, ilk bakışta sorumluluk hukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durumu ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı, fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir.
Bunun gibi çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme, oyun oynama vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğu kabul edilmelidir.
Beden gücü kaybına uğrayan davacının 18 yaşından itibaren kazanç sağlamaya başlayacağı kabul edilerek, bu yaştan itibaren zarar hesabı yapılması, yukarıda yapılan açıklamalar göz önünde tutularak kazadan sonra tedavi süresinde %100 malul sayılan davacı çocuğun sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren (olay tarihi) zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılması gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/2455 Esas, 2019/1005 Karar sayılı ilamı)
Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda zaten iyileşme süresi hesap dışı bırakılmakla davalı vekilinin istinafı yersiz olmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,

3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 10.856,26 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 2.715,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 8.141,26 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.22/11/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.