Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/154 E. 2022/556 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/154
KARAR NO : 2022/556

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

ESAS DOSYADA
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : …

MAHKEMENİN DOSYASI İLE BİRLEŞTİRİLEN
… ESAS SAYILI DOSYADA
DAVACI : … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 08/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.11.2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01/08/2014 tarihinde meydana gelen ve davalı … tarafından … poliçe numarasıyla sigorta edilen … plaka sayılı aracın sürücüsü …’ın kontrolündeki aracın yapmış olduğu kaza neticesinde araçta bulunan yolculardan … ve …’ın yaralandığını, ancak …’nın vefat ettiğini, davacının vefat eden …’nın annesi olduğunu, davacının yıllarca büyütüp okuttuğu evladını genç yaşta talihsiz bir kaza sonucu kaybettiğini, müteveffanın üniversite mezunu olduğunu, iş bulma ve işe başlama döneminde böylesine talihsiz bir kaza geçirdiğini, davacının, merhumenin maddi ve manevi desteğinden yoksun kaldığını, sigorta şirketine yapılan başvuru neticesinde müvekkiline Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Poliçesi kapsamında 38.680,00 TL ödeme yapıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tüm alacak kalemleri yönünden kaza tarihiden itibaren işlecek yasal faiziyle birlikte 1.000,00 TL maddi tazminat ile şimdilik 500,00 TL cenaze giderlerinin davalı … şirketinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından tanzim edilen 13.05.2014- 13.05.2015 vadeli … poliçe no’lu ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, davalı şirketin davacı yana 36.686,28 TL ödeme yaparak sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacı tarafça da bu ödemeyi takiben ibranamenin imza altına alındığını, sorumluluğunu yerine getiren müvekkile karşı ikame edilen işbu haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, trafik sigortacısı işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan somut olayda işletenin sorumluluğunun bulunmaması karşısında, davalı … şirketinin de sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYADA DAVA: Birleşen davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …’nın destekten yoksun kaldığı tazminatlarının ve cenaze giderlerinin tahsili için Mersin 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini, verilen kararın davalı tarafından istinaf edildiğini, istinaf incelemesi sonucunda dosyanın görevli Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderildiği ve … Esas sayısını aldığını, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin dosyasında yapılan yargılama sonucunda delillerin tekrardan toplanıldığı ve dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında aldırılan 16/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda anne …’nın maddi zararının 34.587,00 TL olarak hesaplandığını, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki ıslah taleplerini kullanmaları nedeniyle aynı dosyada bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı kuralı gereği aldırılan 16/10/2019 tarihli bilirkişi raporundaki fark bakiye alacağının tahsili için iş bu davayı açmak gerektiğini, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla tüm alacak kalemleri yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, Mersin 2. Asiye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında aldırılan 16/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin tam tazminine dayalı şimdilik 17.087,23 TL bakiye maddi tazminat alacağının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN … ESAS SAYILI DOSYADA CEVAP: Birleşen davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davalı şirketin, davacı yana 36.686,28 TL ödeme yaparak sorumluluğunu yerine getirdiğini, davacı tarafça da bu ödemeyi takiben ibraname imza altına alındğını, sorumluluğunu yerine getiren müvekkile karşı ikame edilen işbu haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 13.11.2013 tarihli 2013/17-72 E. 2013/1558 K. sayılı kararında, trafik sigortasının, araç işleteninin sorumluluğunu üzerine almış bulunmasına göre ancak işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğunu sonucuna ulaşıldığını, “Trafik Sigortacısı, işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan, somut olayda işletenin sorumluluğunun bulunmaması karşısında, davalı … şirketinin de sorumluluğunun bulunmadığını, dolayısıyla işletenin sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden sigorta şirketi de davacılara karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, asıl davada; davanın kısmen kabulü ile 17.499,77-TL destekten yoksun kalma tazminatının 26/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen … Esas sayılı dosyada; davanın kabulü ile 17.341,21-TL destekten yoksun kalma tazminatının 26/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı-birleşen dosya davalısı vekili; Kusura ilişkin olarak sigortalı araç sürücüsü kusursuz olmasına rağmen %25 kusur atfedildiğini, karşı araç sürücüsünün kusuru nedeniyle sorumluluklarının doğmayacağını, ayrıca müvekkil şirketin sorumluluğunun sigortalıların kusuru ile sınırlı olduğunu, kusuru kabul etmemekle birlikte bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusuru %25 olmasına rağmen bu husususun dikkate alınmayarak diğer araç sürücüsünün kusuru indirilmeden tazminat hesaplanması ve müvekkil şirketin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, meydana gelen kaza sonucu müteveffanın desteğinden yoksun kalan davacının zararının müvekkili şirketin davadan önceki ödemesi ile tamamen karşılandığından alacağın kalmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca bilirkişi tarafından müteveffanın Atatürk Üniversitesi Erzurum Meslek Yüksek Okulu Turizm ve Otel İşletmeciliği, Otel Lokanta ve İkram Hizmetleri bölümü mezunu olması nedeniyle çalışıp çalışmadığı belirlenmeden ve ispat edilmeden farazi olarak asgari ücretin 1,5 katı üzerinden hesap raporu düzenlendiğini, bu yönde hesaplama yapılmasının Yargıtay içtihatlarına aykırı ve dayanaksız olduğunu, dava konusu olayda hatır taşıması mevcut olmasına rağmen hatır taşıması indirimi yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, tazminatın ödenmemesi veya eksik ödenmesi nedeniyle raporun hesap tarihi itibariyle yeni tazminat tutarı belirlendiğini, rapor hesap tarihi itibariyle güncel değerler üzerinden tazminat hesabı yapıldığından davacı tarafın faiz talebine yer olmadığı ancak rapor hesap tarihinden itibaren faiz talep edebileceğinden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle ıslah tarihinden, bu talep kabul görmez ise rapor hesap tarihinden faiz işletilmesi gerekirken 26.11.2014 tarihinden itibaren hüküm kurulmasının dayanaksız ve isabetsiz olacağını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasına ve cenaze giderlerine ilişkin maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili tarafından kusur durumuna yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davaya konu kaza tespit tutanağına göre davalı … şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ın şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak ve araçların hızını aracın yük ve teknik özelliğine göre görüş yol hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak kurallarını ihlal ettiğinden kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunun belirtildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 28.07.2016 tarihli kusur raporuna göre kazada tespit edilemeyen araç sürücüsünün karşı yönden gelen sürücü … yönetimindeki aracın seyir güvenliğini tehlikeye düşürüp, yol dışı kalıp devrilmesine sebebiyet vermesi nedeniyle %75 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ın aracını kendi seyir şeridinde güvenli bir şekilde sevk ve idare edebilme becerisini gösteremeyip direksiyon hakimiyetini kaybederek devrilmesi sonucunda %25 oranda kusurlu olduğunun belirtildiği, her iki kusur durumu raporu birlikte değerlendirildiğinde davalı sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada en az oranla %25 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla kusursuzluğunun söz konusu olmadığı dikkate alındığında davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin işlete düşen kusurdan fazlası ile mükellef olmadıkları yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde;
KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. TBK’nun 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Davacı, dava dilekçesinde açıkça kusur olgusuna dayanmadığı gibi açıkça kusur oranında sorumluluğa karar verilmesini istemediğine göre, karşı araç sürücüsünün de kusurunun bulunması davalının müteselsil sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Açıklanan sebeplerle; zarar gören 3. kişi konumunda olan davacıların maddi zararının belirlenmesinde, KTK’nun 88. maddesindeki müteselsil sorumluluk ilkesinin sonucu olarak, kazaya karışan karşı araç sürücüsünün kazadaki kusurunun da davacıların sıfatı nedeniyle davacılara yansıtılamayacağı hususları gözönünde bulundurularak, herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın hesaplanan tazminatın (davalı sigortacının sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğu dikkate alınarak) hüküm altına alınması gerekmektedir. Yargıtay 17. HD. 08.09.2020 tarih 2019/5931 E.2020/4962K sayılı kararı)
Mahkemece müteselsil sorumluluk esası kabul edilerek, sigorta şirketi tarafından davadan önce yapılan ödemenin yetersiz olduğunun anlaşılması nedeniyle verilen kararın yerinde olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin müteveffanın hükme esas alınan gelir durumuna yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davacı desteği müteveffa …’nın Atatürk Üniversitesi Erzurum Meslek Yüksek Okulu Turizm ve Otel İşletmeciliği, Otel Lokanta ve İkram Hizmetleri bölümünden 03.03.2014 tarihinde mezun oldu, dava konusu kazanın 01.08.2014 tarihinde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, tazminatın hesaplama yöntemini belirleyecek olan davalı … A.Ş. tarafından düzenlenen ZMMS poliçesinin düzenlenme tarihinin 13.05.2014 tarihi olduğu, düzenleme tarihinin 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarından önce olduğu dikkate alındığında, ZMMS Genel Şartları buna bağlı olarak vergilendirilmiş gelir üzerinde hesaplama yapılması kuralının bu aşamada uygulanmasının mümkün olmadığı, ilk derece mahkemesince desteğin eğitim durumu dikkate alınarak, emsal araştırması yapılması neticesinde bulunan ücretin asgari ücretin 1,5 katı olduğu esas alınarak hesaplama yapılması yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekilinin hatır indirimi uygulanması gerektiğine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Somut olayda; Davaya konu trafik kazasında, davacının murisinin, sürücü …’ın … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğu görülmektedir. Soruşturma aşamasındaki ifadelerden, müteveffa … ve sigortalı araç sürücüsü …’ın nişanlı oldukları, desteğin hatır için taşınmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece hatır taşıması indirimi yapılmaması yerindedir. Bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir.
Sigorta şirketinin poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Bu süre içinde ödeme yapılmaz ise bu süre sonra erdikten sonra 9.gün sigorta şirketinin temerrüde düştüğü kabul edilir. Davacı tarafın davadan önce sigorta şirketine bir başvuruda bulunmaması halinde yada başvuru ispatlanmadığı hallerde davalı … şirketinin dava tarihi itibari ile temerrüte düştüğü kabul edilerek bu tarihten itibaren faize hükmolunması gerekmektedir.
Davalı … vekili her ne kadar mahkemesince hükmolunan tazminata uygulanan faizin başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, hükmolunan tazminata davalı … tarafından davacıya eksik ödeme yapıldığı tarih olan 26/11/2014 tarihinden itibaren faiz uygulanmış olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır. Zira sigorta şirketi eksik ödeme yapmış olduğu bu tarih itibari ile temerrüde düşmüş olup davacının bu tarihten itibaren faiz isteminde bulunma hakkı bulunmaktadır. Bu yönüyle istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.11.2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, asıl ve birleşen dosya davalısı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan asıl ve birleşen dava yönünden alınması gereken 2.379,97 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 595,00 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 1.784,97 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.08/03/2022


Başkan …


Üye …


Üye …


Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır