Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1536 E. 2022/1973 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1536 – 2022/1973
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1536
KARAR NO : 2022/1973

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2021
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 18/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2022

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.03.2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/03/2018 tarihinde …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile müvekkilinin kullandığı araca çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkilinin kaza neticesinde BTM ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını, kazaya karışan aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile; 1.000,00 TL geçici iş göremezlik, 3.000,00 TL sürekli sakatlık, 1.000,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 5.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekiline dava dilekçesi usulünce tebliğ edilmiş, ancak davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 76.829,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 3.000,00 TL’sine dava tarihi olan 08/05/2018 tarihinden itibaren, 73.829,00 TL’sini ise ıslah tarihi olan 25/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının geçici iş göremezlik, bakıcı giderine yönelik taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde; söz konusu davanın belirsiz alacak şeklinde açıldığını, belirsiz alacak davalarında faizin dava değerinin arttırılması halinde dahi arttırılan kısma da dava tarihinden itibaren işlemeye başladığını, mahkemece ıslah ile arttırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu, yargılama aşamasında verilen AYM’nin iptal kararı gereği maluliyet raporuna uygulanması gereken yönetmelik ve hesap yönteminin de değişmiş olması nedeni ile bu hususlarda tekrar ek rapor alınması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen maluliyetten kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; 76.829,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 3.000,00 TL’sine dava tarihi olan 08/05/2018 tarihinden itibaren, 73.829,00 TL’sini ise ıslah tarihi olan 25/01/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının geçici iş göremezlik, bakıcı giderine yönelik taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin maluliyet ve hesap yönünden ek rapor alınması gerektiği yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili her ne kadar AYM’nin iptal kararı gereği maluliyet raporuna uygulanması gereken yönetmelik ve hesap yönteminin de değişmiş olması nedeni ile bu hususlarda tekrar ek rapor alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de,
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince alınan 16.10.2020 günlü hesap raporu TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz kullanılmak sureti ile hazırlanmış olup söz konusu hesap raporu davacıya usulünce tebliğ edilmiştir. Davacı yan süresinde bu rapora itirazlarını sunmuş ve davacının itirazı üzerine bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Alınan 20.11.2020 günlü ek rapor incelendiğinde TRH 2010 yaşam tablosu kullanılarak yapılan hesaplamaya göre davacının sürekli iş gücü kaybı zararının 76.829,00 TL olduğu, PMF 1931 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi kullanılarak yapılan hesaplamaya göre ise davacının sürekli iş gücü kaybı tazminatının 100.270,00 TL olduğu şeklinde ihtimalli olarak zarar tespiti yapılmıştır.

Bu rapor davacı vekiline tebliğ edilmiş ancak davacı vekili söz konusu bu ek rapora karşı bir itirazda bulunmamış ve ek rapordan sonra mahkemesine sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile dava değerini 100.270,00 TL’ye yükselttiği anlaşılmıştır.
Mahkemece kurulan hükümde TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak yapılan hesaplama kabul edilerek 76.829,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatına hükmedildiği görülmüştür. Şu durumda davacı tarafından ilk derece mahkemesinde alınan ek hesap raporuna karşı süresinde itiraz da bulunmadığından ve bu rapora göre bedel arttırım talebinde bulunduğundan HMK 357 maddesi gereğince ilk derede ek rapora yönelik ileri sürülmeyen itirazların istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden, davacının yeniden hesap raporu alınması gerektiği yönündeki istinaf başvurusu red edilmiştir.
Yine, mahkemesince alınan ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 20.05.2020 günlü maluliyet raporunun da davacı vekiline usulünce 05.07.2020 gününde usulünce tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından söz konusu rapora karşı da herhangi bir itirazda bulunulmadığı görülmüştür.
Buna göre Mahkemesince hükme esas alınan 20.11.2020 günlü ek hesap raporunun ve 20.0.5.2020 günlü maluliyet raporunun davacı vekiline usulünce tebliğ edildiği, davacı vekili tarafından süresi içerisinde itiraz edilmemekle kesinleşen raporlara karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin maluliyet ve hesap yönünden ek rapor alınması gerektiği yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin faiz tarihine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, bu nedenle mahkemece ıslah ile arttırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararı istinaf etmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda dava dilekçesi incelendiğinde davacı vekili tarafından fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak dava açıldığı, 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımı da söz konusu değildir. Bu nedenle mahkemece tüm tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken ıslah ile arttırılan kısım için ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması yerinde olmamıştır. Bu yönü ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının faiz yönünden yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HMK’nınHMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi kanaati ile, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
2-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.03.2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,

Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
3-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
3-a)-76.829,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın dava tarihi olan 08/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine,
3-b)-Davacı vekilinin geçici iş göremezlik, bakıcı giderine yönelik taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.248,18 TL karar harcından, peşin alınan 35,90 TL ve ıslah ile alınan 401,78 TL olmak üzere toplam 437,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.810,50 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davanın kabul edilen kısmı yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 10.787,77 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davanın red edilen kısmı yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL peşin harç ve 401,78 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 437,68 TL harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 35,90TL başvuru harcı, 254,50 TL, posta gideri, 1.150,00 TL bilirkişi ücreti, 687,00 TL adli tıp muayene ücreti olmak üzere toplam 2.127,40 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.630,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,

İstinaf giderleri bakımından;
10-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Kesin olan iş bu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
12-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
13-Davacı tarafından istinaf aşamasında harcaması yapılan tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 65,10 TL istinaf yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 49,88 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18.10.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır