Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1532 E. 2022/2166 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1532 – 2022/2166
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1532
KARAR NO : 2022/2166

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2021
NUMARASI : 2018/… Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat

KARAR TARİHİ : 15/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/02/2021 tarih ve 2018/… Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/10/2018 tarihinde …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken araç hakimiyetini kaybetmesi neticesinde tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, söz konusu trafik kazasında müvekkilinin sakatlanmış ve kısmi olarak iş göremez duruma geldiğini, trafik kazası tespit tutanağı incelendiğinde …’in kusurlu olduğunu, kazaya karışan … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde … poliçes numarası ile sigortalı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … aracın müvekkil şirket nezdinde … poliçesi ile sigortalı olduğunu, aynı kazada yaralanan … isimli kişi tarafından Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2018/… esas sayılı dosyası, … isimli kişi tarafından Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dosyası, … isimli kişi tarafından Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dosyası ile dava ile aynı taleple dava açıldığını, sigortalı aracın aynı oluşu, aynı tarihli kazaya ilişkin oluşu, kusur oranlarının aynı oluşu gibi birçok ortak sebeple huzurdaki dava ve diğer tüm davalarla irtibatlı olduğunu, davalar arasında irtibat bulunması nedeni ile davanın ilk açılan dava dosyasında birleştirilmesini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere kusur oranlarının tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Kurumuna sevk edilmesini, kabul anlamına gelmeyip çalışma gücü kaybı oranı esas alınıp yapılacak tazminat hesabını şimdiden kabul etmediklerini, geçici iş göremezlik talebi bakımından müvekkil şirketin sorumlu olmadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulüne, 49.762,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan, 9.890,… TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan olmak üzere toplam 59.652,… TL maddi tazminatın 04/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; hükme esas alınan maluliyet raporunun davacı tarafça kişisel müracaat sonucunda tek taraflı sunulan delillerle hazırlandığından ve davalı tarafın delilleri nazara alınmadığından somut olayın şartlarına göre söz konusu sağlık kurul raporu hükme esas alınmaya yeterli olmadığını, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’in 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren… sayılı yönetmelik ile yürürlükten kaldırılmış olup işbu raporun tespiti tarihinde esas alınmasının kabulünün mümkün olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının yasa değişikliği ile SGK’nın sorumluluğuna eklenen tedavi teminatı kapsamında olduğundan, ilgili mevzuat kapsamında SGK tarafından karşılanması gerekli işbu giderlerden davalı müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, karara esas alınan kusur oranlarının kabulünün mümkün olmadığını, müterafik kusurun tespiti halinde hesaplanan tazminattan indirim yapılması gerektiğini, avans faizi üzerinden karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen yaralamalı trafik kazası sonucu açılan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı talebine yöneliktir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı vekili tarafından maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre alındığı, geçici iş göremezliğin teminat dışı olduğu, kusur raporunun hatalı olduğu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan incelemede:
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/6247 E – 2021/9135 K; 2021/5898 E – 2021/8467 K; 2021/4501 E – 2021/7401 K sayılı kararları)
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihinin 04.10.2018 olup mahkemesince hükme esas alınan 24.07.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 04.10.2018 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, davacının muayenesinin de yapılarak son film ve grafileri incelenmek sureti ile raporun hazırlandığı anlaşılmıştır. Bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Kusur raporuna yönelik itirazları yönünden yapılan incelemede:
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalılar vekiline kusur raporu usulüne uygun tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından bilirkişi raporuna karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir….” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/3253 E.-2017/9419 K; 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde ilk derece mahkemesinde bilirkişi raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden; kaldı ki kazanın tek taraflı olup, yolcu olan davacının kusurunun olmadığı dikkate alındığında bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.

Müterafik kusur yönünden yapılan istinaf incelemesinde:
Mahkemece, … plaka sayılı araçta … koltuklu otobüste yolcu konumunda bulunan davacının emniyet kemeri takma zorunluluğu bulunmadığı, sürücünün E ve A2 sürücü belgeli olduğu, kaza esnasında alkollü olduğuna dair herhangi bir tespit bulunmadığından aktüerya bilirkişisi tarafından belirlenen zarardan müterafik kusur indirimi yapılmasına yer olmadığı sonucuna varıldığı görülmüştür.
Davacının, emniyet kemeri takıp takmadığı soruşturma dosyası ve bu dosya kapsamı ile sabit değilse de, davacının kaza sonrasında araçtan fırlamadığı, maluliyetin kas- iskelet sistemi, omurgaya yönelik yaralanmasından kaynaklandığı, davacının kemer takmayarak zararın artmasına neden olduğu, yani müterafik kusurun bulunduğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle, Mahkemece yapılan tespitler dosya kapsamına, usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Kazaya sebep aracın dava dışı taşımacılık şirketi adına kayıtlı olup ticari ruhsatlı olduğundan yasal faize hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 4.074,84 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.078,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 2.996,54 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından (toplam 59.652,… TL) miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.15/11/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.