Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1514 E. 2022/2081 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1514 – 2022/2081
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1514
KARAR NO : 2022/2081

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI : 2017/…Esas, 2021/… Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI :… SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av. …

DAVA :Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 01/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/03/2021 tarih ve 2017/…Esas, 2021/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16/10/2016 tarihinde sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken …’ün sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması sonucu kaza meydana geldiği, motosiklette yolcu konumunda bulunan müvekkili …’nın hayati tehlike geçirecek şekilde ciddi boyutta yaralanmasına neden olduğu, hayatı boyunca vücudunda kalıcı sakatlığın meydana geldiği, kazaya karışan … plakalı aracın davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olduğu, bu nedenlerle öncelikle davanın kabulü ile 100,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta şirketi nezdinde ZMMS ile sigortalı olduğu, araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, kusur oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden rapor aldırılmasının gerektiği, davacının maluliyetinin tespiti için Adli Tıp Kurumundan maluliyet raporu ve tazminat hesaplamasının aktüer sıfatına haiz uzman kişilerce yapılmasının gerektiği, öncelikle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, açılan davanın kısmen kabulü ile, 80.247,22 TL sürekli iş göremezlik maddi tazminatının 08/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Davacı tarafın 30.01.2017 tarihinde, ZMSS sigortacısı müvekkili şirkete yapmış oldukları başvuru nedeniyle … sayılı hasar dosyası açıldığını, yapılan incelemede gerçek zararın tespit edilebilmesi için maluliyet raporunun ve doktor raporunun gerektiği anlaşılarak eksik evrakın tamamlanması için 09.02.2017 tarihinde davacı tarafa bilgi verildiğini, davacı taraf ise heyet raporunun temin edilemediğinden bahsederek işbu davayı açtığını, bu nedenle dava açılmasına sebebiyet vermemediklerine rağmen aleyhlerine faiz, yargılama gideri ve ücreti vekalete hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiğini, davacı yanın iş bu davayı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00 TL üzerinden kısmi dava olarak açtığının dava dilekçesinden görüldüğünü, davacı yanın işbu davayı belirsiz alacak davası olarak açmaması nedeniyle, ıslahla arttırdığı miktar için ıslah tarihinden itibaren faize hükmetmeyen yerel Mahkeme kararının yerleşik içtihatlar gereği istinaf kanun yolunda kaldırılmayı gerektirdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50 ve 54. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, sürekli iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı, faiz başlangıç tarihi ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı sigorta vekili her ne kadar davacı vekili tarafından dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını ileri sürmüş ise de,
2918 Sayılı yasanın 26/04/2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile değişik 97. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Bu açıklamalara göre, davacı tarafça davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine yapılan başvurusundaki evrakları içerir hasar dosyasının incelenmesinde; davacı vekili tarafından davanın açılmasından önce davalı sigorta şirketine gerekli tüm belgelerle, kaza tutanakları, soruşturma dosyası, hastane epikrizleri ile usulüne uygun olarak başvuru yapıldığı ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı, başvurunun kazanın ardından yaklaşık 3 aylık süreden sonra yapıldığı dikkate alındığında davacının maluliyetini gösterir heyet raporu alınarak sunulmasının bu süre içerisinde mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı sigorta vekili usulüne uygun başvuru bulunmadığından vekalet ücretinden sorumluluklarının bulunmadığını ileri sürmüş ise de davacı tarafından yukarıda açıklandığı gibi gerekli belgelerle usulüne uygun başvuruda bulunulduğu anlaşılmakla davalı vekilinin vekalet ücretinden sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir.
Davalı vekili hükmolunan tazminata uygulanan faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de, sigorta şirketi poliçe kapsamında sorumlu olduğu tazminatı 2918 sayılı KTK 99. maddesi gereğince kendisine başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içerisinde ödemesi gerekmektedir. Somut olayda davalı sigorta şirketi kendisine başvuru yapıldıktan itibaren 8 iş günü sonrasında yani 08.02.2017 tarihinde temerrüdün oluştuğu, bu tarihten itibaren faize karar verilmesinin yerinde olduğu görülmüştür. Buna göre davalı vekilinin faiz tarihine yönelik istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin ıslahla arttırılan kısım yönünden faiz başlangıç tarihinin ıslah tarihi olması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır.
Davacı davasının açarken HMK’nun 107. maddesi gereği belirsiz alacak davası olarak tazminat talep etmiştir. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olduğu belirtilmiştir. HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi, bu artırım nedeniyle zamanaşımı da söz konusu değildir.
Alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, talep arttırım ile istenilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Buna göre davacının davasını belirsiz alacak davası olarak açtığı ve tüm tazminat miktarı yönünden temerrüt tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde faiz talebinde bulunabileceği anlaşıldığından Mahkemece tüm tazminat yönünden davalının temerrüte düştüğü tarihten itibaren geçerli olacak şekilde faiz işletilmesi yerinde görülmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 5.481,69 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 1.370.50 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 4.111,19‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.01/11/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.