Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1511 E. 2022/2159 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1511 – 2022/2159
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1511
KARAR NO : 2022/2159

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2020
NUMARASI : 2015/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVALI : 2- …
DAVALI : 3- …
VEKİLİ : Av….
DAVA : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Maddi ve Manevi Tazminat

KARAR TARİHİ : 15.11.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.11.2020 tarih ve 2015/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı araç ile davacı müvekkili …’in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosiklete çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacı müvekkilinin yaralandığını ve yoğun bakıma kaldırıldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1.000,00-TL çalışma gücü kaybı tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen, 30.000,00-TL manevi tazminatın ise davalı … ve …’den alınmasını talep ve dava etmiştir.
HMK 31. maddesi gereğince talep neticesinin açıklanmasına ilişkin ara karardan sonra davacı vekilinin 13.11.2018 tarihli duruşmada 1.000,00-TL’lik maddi tazminat talebinin sürekli iş gücü kaybına ilişkin olduğu bildirilmiştir.
Davacı vekili 09.10.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini kalıcı maluliyet yönünden 1.0000-TL olan taleplerini 484.165,00-TL olarak belirlemişlerdir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve mesnetsiz davanın esastan ve usulden reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekilini cevap dilekçesinde; davanın manevi tazminat talebine ilişkin kısmının zamanaşımı yönünden mahkeme aksi kanaatte olursa davacının davasının şartları oluşmadığından reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davanın manevi tazminat talebine ilişkin kısmının zamanaşımı yönünden mahkeme aksi kanaatte olursa davacının davasının şartları oluşmadığından reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 387.332,00-TL kalıcı maluliyet tazminatının 10.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (davalı sigorta şirketin sorumluluğu 125.668,80-TL ile sınırlı olmak ve tazminata 03.11.2015 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle) müteselsilen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 30.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan … ve …’den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; tazminat hesabı yapılırken ölüm tablosu olarak PMF yaşam tablosu ve hesap formülü olarak prograsif rant formülü kullanılması gerektiğini, dava dosyası içerisinde mevcut raporun 30.03.2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik uyarınca hazırlanmış olup maluliyet raporunun 03.08.2013 tarihli 28727 Resmi Gazete Sayılı Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre hazırlanması gerektiğini, hesaplanan toplam tazminattan müterafik kusur indirimi yapıldığında çıkan sonucun poliçe limitinin üzerinde olup ilk derece mahkemesinin davalı sigorta şirketini poliçe limitinin tamamından sorumlu tutmak yerine poliçe limiti üzerinden müterafik kusur indirimi yaparak sorumlu tutmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğunu, ödemenin dava açıldıktan sonra yapılmış olup dava sırasında yapılan ödemelerin güncellenmeden hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekmesine rağmen güncellenerek indirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili; dava sırasında tarafların uzlaşması neticesinde ekte sunulan ibraname gereğince ödeme yapılarak sulh olunduğunu ve davacı tarafın konu davaya ilişkin olarak müvekkil şirketten herhangi bir alacağı kalmadığını açık olarak ve herhangi bir ihtiyari kayıt da eklenmeksizin kabul etmiş ve davadan feragat edeceğini taahhüt ettiğini, bununla birlikte ödeme aldıktan sonra açıkça davaya devam etmiş olmakla işbu kötü niyetin korunması haksız olup dava sırasında imza altına alınan ibranamenin geçersizliğinin iddia edilmesinin de mümkün olmadığından davanın tümden reddi gerektiğini, açıklanan sebeplerle yasa ve usule aykırı olarak verilen işbu kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalılar …, … vekili; 23.06.2016 tarihli trafik bilirkişi raporunun uzman olmayan bir trafik polisi tarafından hazırlanmış olup bir çok eksikliğinin bulunduğunu, yanlış bilgi ve değerlendirmeyi içerdiğini, ayrıca keşif de yapılmadığını, bu durumun Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, zararı doğuran eylemin ana yolda gece vakti farları yanmadan önüne bakmayarak hız limitlerinin üzerinde hızla gidilmesinin ise kusurun yan yoldan çıkana değil ana yolda o şekilde seyredene verilmesi gerektiğini, tüm bu belirtilen hususlar dikkate alınmaksızın 387.332,00 TL tazminata hükmedilmesinin hakkaniyete, hukuka ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini, davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açtığını, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, maddi tazminat yönünden reddedilen kısım müterafik kusur nedeniyle takdiri indirim sebebi olduğundan davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından verilen söz konusu kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklı cismani zarar nedeniyle kalıcı maluliyet ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup karar davacı vekili tarafından hesap raporunun PMF’ye göre alınması gerektiği, maluliyet raporunun Maluliyet Tespit Yönetmeliğine yönelik hazırlanması gerektiğini, müterafik kusurun olmadığı, ödeme dava sırasında olduğundan güncelleme yapılmaması gerektiği ileri sürülerek; davalılar … ve … vekili tarafından kusur raporunun hatalı olduğu, keşif yapılması gerektiği, hükmedilen maddi ve manevi tazminat ve vekalet ücretinin hatalı olduğu ileri sürülerek; davalı sigorta şirketi vekili tarafından dava sırasında sulh ibraname imzalandığından davanın reddinin gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Kusur oranına yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Dosya arasında kaza tespit tutanağında ve Adana 11.Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/… Esas sayılı dosyasında davalı …’nin park halinde iken aracı çalıştırıp sola manevrayla harekete geçtiğinde soldan gelen ve ışıkları yanmayan motosiklete çarptığından asli ve tam kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
İşbu dava dosyasında trafik bilirkişisinden alınan 23.03.2016 tarihli raporda da davalı sürücünün %100 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir.
Mahkemece aldırılan raporların dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu gibi ceza dosyasında alınan raporla da uyumlu olduğu, raporlar arasında çelişki olmadığı anlaşıldığından davalılar … ve … vekilinin kusur oranın yanlış tespit edildiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının İstanbul ATK yada üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümleri gibi kuruluşlardan çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/… E – 2021/… K; 2021/… E – 2021/… K; 2021/… E – 2021/… K sayılı kararları)
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihinin 10.07.2015 olup mahkemesince hükme esas alınan 27.09.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 10.07.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği anlaşılmıştır.
Daha önce … Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Uzmanlarından alınan 16.01.20/17 tarihli maluliyet raporunda davacının maluliyetinin %21 oranında olduğu, ancak raporun Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde düzenlenmiş olduğu, her ne kadar raporlar düzenlenirken uygulanan yönetmelikler farklı ise de maluliyet oranları arasında fahiş fark olduğu, böylelikle raporlar arasında çelişki bulunduğu, söz konusu çelişkinin ATK Üst Kurulu tarafından giderilmesi gerektiği anlaşılmakla davalc vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
İbranameye yönelik yapılan istinaf incelemesinde:
Taraflar arasında 07.03.2017 tarihli ibraname düzenlendiği, ibraname ile davacının sigorta şirketini ödenen tazminat nispetinde ibra ettiği belirtilmiştir. İbraname, kayıtsız şartsız ve tüm tazminat için değil ödeme miktarı ile sınırlı yapıldığından davalı vekilinin sulh nedeniyle davanın reddi gerektiği yönündeki istinafı yerinde görülmemiştir.
Müterafik kusur indirimi yönünden yapılan istinaf sebebinin incelenmesinde;
Somut olayda, davacının maluliyetine esas yaralanmasının beyin hasarına bağlı davranış bozukluğu olduğu, davalı sürücünün olaydan sonra alınan beyanında davalının kafasının kanadığını söylediği dikkate alındığında, davacının baş bölgesinden yaralanmasının kaza sırasında kaskının takılı olmamasından kaynaklandığı, kask takmamasının zararın meydana gelmesinde etkili olduğu, bu eyleminin müterafik kusur oluşturacağı kabul edilerek ve Yargıtay’ın istikrarlı uygulamalarına göre BK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan %20 oranında indirim yapılmasına dair Mahkemece yapılan tespitler dosya kapsamına, usul ve yasaya, hayatın olağan akışına, içtihatlara uygundur.
Sair istinaf sebepleri yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekilince 09.10.2019 tarihli bedel artırım dilekçesi ile sigorta şirketinin 157.086,00 TL’den sorumlu olarak zararın tazminini talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereğince bu davalı yönünden bu miktar üzerinden karar verilmesi gerekmekle bu yöndeki davacı vekilinin istinafı yerindedir.
Sair istinaf sebepleri yönünden ise bu aşamada inceleme yapılmamıştır.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Mahkemece öncelikle maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK 2. Üst Kurula gönderilerek … Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Uzmanlarından alınan 16.01.20/17 tarihli maluliyet raporu ile 27.09.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporları arasındaki çelişikinin, kaza tarihi olan 10.07.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre rapor aldırılması, sonucuna göre raporlara itiraz edenlerin sıfatı ve usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak karar verilmesi gerektiğinden, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı taraf vekillerinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne, Dairemizin karar türüne göre sair istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.11.2020 tarih ve 2015/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksiklikler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.15/11/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.