Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1506 E. 2022/1968 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1506
KARAR NO : 2022/1968

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2021
NUMARASI : 2017/…Esas, 2021/…Karar

DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av

DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av.
Av. … –
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 18/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/03/2021 tarih ve 2017/…Esas, 2021/…Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08.12.2015 tarihinde sürücü…’in sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile davacının idaresinde bulunan motosiklete çarpması sonucu davacı …’un ağır şekilde yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 500,00-TL geçici iş göremezlik, 500,00-TL kalıcı maluliyet olmak üzere toplam 1.000,00-TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 17.12.2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile taleplerini geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı yönünden dava değerini toplamda 7.933,73-TL olarak belirlemişlerdir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kusur ve maluliyet oranının tespiti halinde alanında uzman bilirkişilerce azami poliçe limitleri ve aktüeryal kurallar gözetilerek hesaplama yapılmasını, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 2.763,88 TL kalıcı maluliyet tazminatının 31.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4.383,10-TL geçici iş göremezlik tazminatının 31.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, azlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını, davacının müvekkili şirkete yaptığı başvurusunda sağlık kurulu raporu ibraz etmediğinden davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasında meydana gelen maluliyetten kaynaklı geçici iş göremezlik ve kalıcı iş göremezlik istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin geçici iş göremezlik zararının teminat dışı olduğu yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacı tarafından talep edilen geçici iş göremezlik tazminatının teminat dışı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüş ise de, Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı dikkate alındığında davacının zararının belirlenmesinde 01/06/2015 günlü ZMSS genel şartlarının tümü ile dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle davacının tedavi sürecinde uğramış olduğu geçici iş görmezlik zararının davacının gerçek zararı niteliğinde olduğu, dolayısıyla davalı … tarafından davacının uğramış olduğu bu zararın karşılanması gerektiği anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır bu yönü ile davalı vekilini buna dair istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.(Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararı)
Davalı vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı ve bu nedenle vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili her ne kadar davacının müvekkili şirkete yaptığı başvurusunun usulüne uygun olmadığını, bu nedenle davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüş ise de,
2918 Sayılı yasanın 26/04/2016 tarihli 6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile değişik 97. maddesi “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Bu açıklamalara göre eldeki dosyaya baktığımızda; davacı vekili tarafından davanın açılmasından önce davalı … şirketine gerekli tüm belgelerle, 13/10/2017 tarihinde kaza tutanakları, hastane epikrizleri, hesap bilgileri vd. ile usulüne uygun olarak başvuru yapıldığı, ancak davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin usulüne uygun başvuru yapılmadığı ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/03/2021 tarih ve 2017/…Esas, 2021/…Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 488,21 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 428,91 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18.10.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır