Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/147 E. 2022/193 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/147 – 2022/193
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/147
KARAR NO : 2022/193

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
VEKİLİ : Av. …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 24/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.09.2020 tarih ve … Esas, … Karar kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/06/2013 tarihinde sürücü belgesi olmayan … idaresindeki … plakalı kamyonet ile müvekkilinin idaresindeki … plakalı motosikletin sol yan kısmına çarpması sonucu meydana gelen kazada müvekkilinin yaralandığını, kazaya yol açan … plaka sayılı aracın kaza tarihinde ZMMS poliçesinin bulunmadığını, bu nedenle meydana gelen zararı Türkiye Sigorta ve Reasürans şirketleri bünyesinde kurulan … tarafından karşılanmasının gerektiğini, müvekkilinin meydana gelen kaza sonrasında acı ve ıstırap çektiğini, kazanın üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen halen ayağa kalkamadığını, müvekkilinin moral çöküntüsü içerisinde olduğunu belirterek, müvekkili …’nın uğradığı maddi zararlar için fazlaya dair talep ve dava haklarını saklı kalmak kaydıyla, sürekli iş göremezliği dolayısıyla 1.000,00TL, geçici iş göremezliği dolayısıyla 500,00TL olmak üzere toplam 1.500,00TL maddi tazminatın davalılardan dava tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca, müvekkilinin uğradığı manevi zararlar için toplamda 50.000,00TL manevi tazminatın davalı … hariç, diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 18/05/2016 tarihli 1. ıslah dilekçesi ile, 1.000,00-TL olan maddi tazminat değerinin 162.407,89-TL arttırarak, 163.407,89-TL’ye, geçici iş göremezlik için talep edilen 500,00TL maddi tazminat değerinin 18.172,10 TL arttırarak 18.672,10TL ye çıkartılarak toplam 182.079,99 TL’ye ıslah etmiştir.
Davacı vekili 03/10/2019 tarihli 2. ıslah dilekçesi ile, …’nın sorumluluğu teminat limiti ile sınırlı olduğundan … yönünden 18/05/2016 tarihli bedel arttırım dilekçesinde talep edilen 163.407,89 TLyi 86.092,11 TL arttırarak 249.500,00TL’e çıkardığını, diğer davalılar yönünden ise 163.407,89 TL’yi 164.895,88 TL arttırarak 328.303,77 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığını ve görevsizlik kararı verildiğini, karar kesinleşmeden dosyanın gönderilmesinin talep edildiğini, talebin karar kesinleşmeden yapılamayacağını ve bu tarihten sonra da değiştirilemeyeceğinden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, alacak kalemlerinin zamanaşımına uğradığını, müvekkillerinden …’un araç sürücüsü olduğunu, …’in ise aracın maliki olduğunu, kazanın oluşumunda kazaya sebebiyet verenin davacının kendisi olduğunu, müvekkilinin bu kazada kusurunun bulunmadığını, geçici iş göremezlik hali ile ilgili olarak davacıya kurumundan ödeme yapıldığını, tüm bu nedenlerle, müvekkilleri hakkında maddi tazminat talebinin bulunmasının mümkün olmadığını, manevi tazminat konusunda, ortada bir haksız fiilin bulunmadığını, zararın davacının kendi kusurundan kaynaklandığı belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun adresinin Şişli/İstanbul olduğunu, davalının ikametgahı mahkemesi kuralı gereği, davanın yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılmasının gerektiğini, Adana mahkemelerinin yetkisiz olduğunu belirterek, öncelikle yetki itirazının kabulüne karar verilmesini, … Yönetmeliği’nin 9. ve 15. Maddelerine göre zarar ile zarar sebebinin irtibatlandırılması ve ilgililerin zararlarının tazmini için gerekli evraklarla birlikte usulüne uygun şekilde başvurulmasının gerektiğini, davacı tarafından bu belgeler ile birlikte başvuruların yapılmadığını, meydana gelen kazada kusur ve müterafik kusurun araştırılması, davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını, maluliyet oranının ATK tarafından tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile; davacı tarafından açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 100.376,04 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verildiği anlaşıldı.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan maluliyet raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığından hükme esas alınamayacağını, davacının müterafik kusurlu olduğu sabit olduğu halde kararda müterafik kusur hususunun mahkemece değerlendirilmemesinin hatalı olduğunu, müvekkili kurumun manevi tazminattan sorumlu olmadığı halde ve davacı dava dilekçesinde talep etmediği halde kararda müvekkili kurumun diğer davalılar ile mütesessil sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, müvekkili kurumun temerrüt tarihinin hatalı olarak değerlendirilmiş olduğunu beyan ederek, karanın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3, 55, ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat ve manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı … vekili istinaf etmiştir.
Davalı … vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
İlk derece Mahkemesince, davacının maluliyet oranının tespiti bakımından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 15/02/2016 tarihli … sayılı maluliyet raporunda özetle; “…davacı …’ya ait tıbbi evrakların incelenmesi souncunda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde, şahsın mesleği ve olay tarihli yaşa göre hesaplandığında genel beden gücünden kayıp oranının %38.2 ve kalıcı olduğu, geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 28 ay olduğu” belirtilmiştir.
İlk derece Mahkememizce, davacının maluliyet oranının tespiti bakımından Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan alınan 25/04/2016 tarihli … sayılı maluliyet ek raporunda özetle; “…davacı …’ya ait tıbbi evrakların incelenmesi souncunda, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde, şahsın mesleği ve olay tarihli yaşa göre hesaplandığında genel beden gücünden kayıp oranının %52 ve kalıcı olduğu, geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 2 yıla kadar uzamış olabileceği” belirtilmiştir.
İlk derece Mahkememizce, Ç.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı hakkında düzenlenen 15/02/2016 tarih … sayılı maluliyet raporu ile 25/04/2016 tarih … sayılı raporu arasında çelişki bulunduğundan, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulundan alınan 06/12/2017 tarihli … karar sayılı maluliyet raporunda özetle; “…Kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak, davacının %48,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, pseudoartrozun cerrahi olarak tedavisi mümkün bir kırık komprikasyonu olduğu, tedavi edilmesi durumunda maluliyetinin yeniden değerlendirilmesinin uygun olacağı” belirtilmiştir.
Netice itibariyle ilk derece mahkemesince, Ç.Ü.T.F. Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından davacı hakkında düzenlenen 15/02/2016 tarih … sayılı maluliyet raporu ile 25/04/2016 tarih … sayılı raporu arasında çelişki bulunduğundan hükme esas alınmayarak, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulundan alınan 06/12/2017 tarihli … karar sayılı maluliyet raporu ve bu rapora yapılan itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenelenen 12/04/2019 tarihli … karar sayılı maluliyet raporuna üstünlük verilerek hükme esas alınmıştır.
Eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulundan alınan 06/12/2017 tarihli … karar sayılı maluliyet raporu ve bu rapora yapılan itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenelenen 12/04/2019 tarihli … karar sayılı maluliyet raporu kaza tarihi olan 02.03.2013 tarihinde yürürlükte bulunan,11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Yespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, bu yönü ile davacının kalıcı bir maluliyetinin %48,2 olarak tespit edildiği, başka bir anlatımla iş bu trafik kazasına bağlı olaşan cismani zarar arasında illiyet bağı kurularak kalıcı maluliyetinin usulüne uygun şekilde tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … vekilinin, davacının tedaviyi reddetmesi nedeni ile maluliyet raporuna yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davalı vekili, somut olayda, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan 27.04.2020 tarihli raporda davacının; ” ….. tibia kırığına bağlı maluliyet oranında değişiklik olup olmadığının ancak bu komplikasyonun etkin olarak tedavisi yapıldıktan sonra son durum muayenesi üzerinden tespit edilebileceği oy birliğiyle mütalaa olunur.” görüşü dikkate alınarak, davacının tedaviyi reddetiği buna bağlı olarak, maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağı belirterek istinaf edilmişi ise de;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 17/2 md.si, milletlerarası hukuki metinler ve … Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ile kabul edilen “hasta hakları”, insan haysiyetine yakışır şekilde herkesin “hasta hakları”ndan faydalanabilmesine, hak ihlallerinden korunabilmesine ve gerektiğinde hukuki korunma yollarını fiilen kullanabilmesine ve nihayet temel insan haklarının sağlık hukuku alanında uygulanmasına yöneliktir.
Belirtilen ilkeler doğrultusunda hazırlanmış Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 25. md.si: “Kanunen zorunlu olan haller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere; hasta kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetmek veya durdurulmasını istemek hakkına sahiptir. Bu halde, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine veyahut yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir. Bu hakkın kullanılması, hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatında hasta aleyhine kullanılamaz.” hükmü karşısında davacı, tedaviyi reddetme ve devam edilen tedaviyi durdurma hakkına sahiptir. Bu durumda davacının kendisine sunulan tedaviyi mutlak kabul etme zorunluluğu olmadığı anlaşılmaktadır. Buna bağlı olarak, davacının mevcut maluliyet durumu dikkate alınarak hazırlanan ve hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenelenen 12/04/2019 tarihli … karar sayılı maluliyet raporuna göre karar verilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … vekilinin, müterafik kusur kusur indirimi uygulanmasına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve trafik mevzuatı uyarınca sürücü ve yolcuların araçların kullanılması sırasında koruyucu tertibatları kullanması zorunludur. Araçlarla gerek sürücü gerekse de yolcu olarak seyir halinde iken zorunlu olan koruyucu ekipmanların kullanılmaması zararın artmasına sebebiyet veren etkenlerdendir. Bu nedenle sürücü davacının kaza anında (koruyucu tertibatları) kasksız olduğunun anlaşılması halinde müterafik kusuru bulunduğundan TBK’nun 52. maddesi gereğince tazminattan indirim yapılıp yapılmaması hususu değerlendirilmelidir. Öte yandan TBK’nun 50. maddesinde, uğranılan zararın miktarının tam olarak belirlenememesi halinde, hakimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zarar miktarını hakkaniyete uygun olarak belirleyeceğine dair düzenleme mevcuttur.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince davacıda oluşan maluliyet ve buna bağlı olarak oluşan zararın tam olarak belirlenemediği ve zarar gören davacının zararın artmasını engeleyecek önlemleri dikkate alarak ile hesaplanan toplam zarar miktarından %50 oranında indirim yaptığı dikkate alındığında, ayrıca ve tekraren müterafik kusur indirim yapılması talebi yerinde görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı … vekilinin, faiz başlangıç tarihine yönelik olarak yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Davalı vekili tarafından müvekkil kurumu kaza tarihi itibariyle faiz sorumluluğu tutulmasından bahisle faiz başlangıç tarihi istinaf etmiş ise de; ilk derece mahkemesi kararında dava tarihi olan 10.09.2013 tarihiden itibaren faize hükmedildiği dikkate alındığında, davalı vekilinin istinaf yersiz bulunmuştur.
Davalı … vekilinin, mevikkillinin manevi tazminattan sorumlu tutulmasına yönelik olarak yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
İlk derece mahkemesince “Davacı tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde manevi tazminat hakkında hüküm kurulmuş ise; Davalı … manevi tazminattan sorumlu olmadığı halde ve davacı dava dilekçesinde talep etmediği kararda, davalı … yönünden diğer davalılar ile mütesessil sorumlu tutulması sonucunu doğuracak şekilde hüküm kurulması hatalı görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Söz konusu manevi tazimnat yönünden yanılgı bir değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu kanaatine varılmakla davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun, duruşma yapılmadan, bu yönüyle kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.09.2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacı tarafından açılan maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 100.376,04 TL maddi tazminatın, dava tarihi olan 10/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Davacı tarafından davalılar … ve … aleyhine açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 27/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Harç yönünden:
4-Maddi tazminat yönünden; alınması gereken 6.856,68-TL karar harcından, peşin alınan 5,13-TL ve 1. ıslah ile alınan 617,00-TL ve 2. Islah ile alınan 1.171,00-TL olmak üzere toplam 1.793,13-TL harcın mahsubu ile bakiye 5.063,55-TL harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
5-Manevi tazminat yönünden; alınması gereken 2.049,30-TL karar harcından, peşin alınan 136,62-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.912,68-TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
Vekalet ücreti yönünden:
6-Maddi tazminat yönünden; davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan AAÜT’ne göre hesaplanan 13.485,72-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Maddi tazminat yönünden; maddi tazminatın reddedilen kısmının takdiri indirim nedenine dayandığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Manevi tazminat yönünden; davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan AAÜT’ne göre hesaplanan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya ödenmesine,
9-Manevi tazminat yönünden; davalılar … ve … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden, kararın verildiği tarihte yürürlükte olan AAÜT’ne göre reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’a ödenmesine,
Yargılama giderleri yönünden:
10-Davacı tarafından yapılan 1.929,75-TL toplam harç gideri, 600,00-TL bilirkişi ücreti, 1.256,90-TL adli tıp gideri, 215,45TL posta gideri olmak üzere toplam 4.002,10-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 649,04TLnin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, kalan bakiyenin kendi üzerinde bırakılmasına,
11-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
12-Davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
13-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
14-Davalı … tarafından yapılan 45,10 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davacıdan alınarak davalı …’na verilmesine,
15-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 24.01.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip…