Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1423 E. 2022/2240 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1423
KARAR NO : 2022/2240

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … –
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Sigorta (Kaza sigortası kaynaklı)

KARAR TARİHİ : 22.11.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/11/2020 tarih, 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06/07/2015 tarihinde davalı şirket tarafından ZMMS sigortası kapsamında sigorta edilen … plaka numaralı minibüs ile müvekkili mağdur …’nun kullanmakta olduğu … plakalı motosikletin çarpması nedeniyle müvekkilinin yaralandığını, araç sürücüsünün aracı ile kaçtığını, müvekkilinin Fizik Öğretmeni olduğunu ve kendisine ait bahçesinde tarım işleri ile ilgilendiğini ancak kaza sonrası işlerini yapamadığını, araç sahibinin kaza esnasında aracını ehliyetsiz ve yaşı küçük bir kişiye kullandırdığı ve beyanlarında aracı kendisini kullandığını söyleyerek yalan beyanda bulunduğunu, davalı şirkete mağduriyete ilişkin ihtarname gönderildiği ancak cevabın olumsuz olması neticesinde bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 2.000,00 TL maddi tazminatın sürücü ve işleten davalıdan olay tarihi, sigortacı davalıdan başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini, 20.000,00TL manevi tazminatın sürücü ve işleten davalıdan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsilinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 02.10.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden 252.636,98 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava açmadan önce dava şartı olan müvekkil şirkete başvuru şartlarını usulüne göre yerine getirmediğini, davanın usulden reddinin gerektiğini, öncelikle tarafların kusur oranın tespiti bakımından dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini, müvekkil şirkete başvuru tarihinden önce temerrüdün söz konusu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tarım işini hobi olarak yaptığını ve gelir kaybı olmasının söz konusu olmadığını, manevi tazminatın haksız fiili yapan kişiye yöneltilmesinin gerektiğini, davacının kusur oranının tespitinin gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının davalı … şirketine karşı açtığı geçici iş görmezlik tazminatı talebinin teminat kapsamında olmaması nedeniyle reddine, davacının davalı …’a karşı açtığı geçici iş görmezlik tazminatı talebinin kabulü ile; 7.000,00TL geçici iş görmezlik tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının davalılara karşı açtığı kalıcı iş görmezlik tazminatı talebinin kabulü ile; 245.636,98TL zararın sigorta şirketi için temerrüt tarihi olan dava tarihinden, davalı … için olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 10.000,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı …Ş. vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin ancak yapılan poliçedeki teminat tutarıyla sınırlı sorumluluğu bulunduğunu, davacının dava şartı olan başvuru yönünden müvekkiline başvuruda bulunmuş ise de; başvurusu sırasında sunulması gereken evrakları sunmamış olduğunu, davacı tarafından usulüne uygun başvuru yapılmamış olduğundan ve bu nedenle müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olmasından müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dosyadan aldırılan hesap raporunda davacının kazanç unsuru değerlendirilirken hatalı tespitler yapılmış olduğunu, bilirkişi raporunda hatalı yaşam tablosu ve hesap tekniğinin kullanılmış olduğunu, mahkemece soruşturma/ kovuşturma aşamasında uzlaşmanın gerçekleşip gerçekleşmediğini araştırması gerektiği halde gerekçeli kararda bu hususta bir değerlendirme yapılmadığının görüldüğünü, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi bakımından mahkemece yeterli araştırmanın yapılmamış olduğunu, iddia ve savunmaları ile delilleri belirtilmeksizin ve değerlendirilmeksizin, tartışılmadan hüküm verilmiş olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3, 55 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi ve manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı …Ş. vekili istinaf etmiştir.
Davalı …Ş. vekilinin davalı … şirketine usulüne uygun başvuruya yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelemesinde;
2918 Sayılı Yasanın 97 ve 99. md.leri gereği dosyaya baktığımızda; davacı vekili müvekkilinin 06.07.2015 gününde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralandığını ve tam olarak iyileşemediğini belirterek davalı … şirketinden 10/01/2017 tarihinde, hastane evrakları ile kaza tespit tutanağı ve diğer ilgili evraklar ekli olacak biçimde maddi tazminat davası isteminde bulunduğu dikkate alındığında, iş bu başvurunun usulüne uygun olduğu anlaşılmakla, iş bu dava şartının sağlandığının anlaşılmakla, davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı …Ş. vekilinin hükme esas alınan kusur oranına yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda, … plaka sayılı kamyonet sahibi ve sürücüsü davalı … yönünden; 2918 sayılı K.Y.T.K.’nın 84/H maddesinde belirtilen ”Kavşaklarda geçiş önceliğine kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçi hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.” kuralı ile karayolları trafik yönetmeliğinin 109/B-8 maddesinde belirtilen ”Trafik zabıtası veya trafik işaret levhası veya ışıklı işaret cihazları bulunmayan kavşaklarda; dönüş yapan sürücüler, doğru geçmekte olan araçlara, geçi hakkını vermek zorundadırlar.” kuralını ihlal ettiği anlaşıldığından kazanın oluşumunda asli kusurlu olup, kusur oranının ise %70 oranında olduğu … plaka sayılı motosiklet sürücüsü … yönünden; 2918 sayılı K.Y.T.K.’nın 52/B maddesinde belirtilen ” Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorundadırlar.” kuralını ihlal ettiği anlaşıldığından kazanın oluşumunda %30 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı …Ş. vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları ve Dairemizin bu içtihatlar ile uyumlu olan önceki tarihli kararlarında 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasında meydana gelen kazalar için mutlak surette 03/08/2013 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerektiği yönünde kararlar verilmiş ise de; anılan yönetmeliğin tanımlar başlıklı 4. Maddesinde “Maluliyet: Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybetme hali,” şeklinde açıklanmıştır.
Aynı yönetmeliğin üçüncü bölümünde ise malul sayılmaya ilişkin usul ve esaslar belirtilerek maluliyet halinin ne şekilde belirleneceği düzenlenmiştir. Belirtilen yönetmelik hükümlerine göre yapılan maluliyetin tanımı ve maluliyetin belirlenmesine ilişkin esaslara dair hükümler dikkate alındığında, anılan yönetmeliğe göre kişideki maluliyet oranının %60 ve daha fazla olması halinde maluliyet oranının tespitinin yapılabileceği , maluliyet oranının daha düşük olması halinde ise bu yönetmelik hükümlerine göre maluliyet oranının belirlenemeyeceği açıktır. Kaldı ki Adli Tıp Kurumu ihtisas daireleri tarafından verilen bir kısım raporlar da da aynı gerekçe ile kişideki maluliyet oranının %60 oranından daha az olması nedeni ile bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenemeyeceği şeklinde görüş belirtilmiştir.
Öte yandan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin 23. maddesi ile “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinde” yer alan; çalışma gücü kaybı, vazife malullüğü, harp malullüğü ile erken yaşlanma durumlarının tespiti ile ilgili tüm hükümler yürürlükten kaldırılmış olup, bu tarihte yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri ise yürürlükten kaldırılmamıştır.
Anılan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik 20/02/219 tarihinde yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında yönetmeliğin 18. Maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olup bu tarihe kadar bu yönetmelik hükümleri yürürlüktedir. Bu nedenle 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasında meydana gelen kazalar için mutlak surette 03/08/2013 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınması gerektiği yönündeki Dairemizin kararlarından dönülmüştür.
Bu nedenlerle; Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilimdalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre;
a)11/10/2008 tarihinden önceki kazalar için Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu,
b)11/10/2008-01/09/2013 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu,
c) 01/09/2013 sonrası ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, (ATK tarafından bu yönetmelik hükümlerine göre rapor düzenlenmesi olasılığının bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise bu yine bu dönemde yürürlükte bulunan 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması ),
d) 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu
e) 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 31.08.2018 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. ihtisas kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 06.07.2015 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlenmediği, bu yönetmelik hükümlerine göre yeniden rapor alınması gerektiğinden, bu yönüyle davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalı …Ş. vekilinin hükme esas alınan hesap raporuna yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
İlk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/…-2020/… Esas-Karar sayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 Esas ve 2020/8104 Karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında belirtilmiş olduğu gibi TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemine yeniden hesap raporu alınması gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki; yeniden alınacak hesap raporunda, davacı yönünden itiraz edilmeyerek kesinleşen 25.02.2019 havale tarihli hesap raporundaki miktar için usulü kazanılmış hakları riayet edilerek ve yine iş bu rapor tarihindeki asgari ücret verileri kullanılmak sureti ile yukarıdaki prafrafta belirtilen yöntemlerce ve nihayet belirlenecek yeni maluliyet oranı üzerinden hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalı …Ş. vekilinin hükme esas alınan davacının gelirine yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Bilirkişi raporunda davacının aldığı aylık net ücrete “ek ders ücreti” de eklenerek hesaplama yapılmıştır. Emsal Yargıtay kararında da görüleceği üzere ek ders ücretinin 12 ay boyunca kesintisiz bir biçimde net ücrete eklenmesi hatalıdır. Zira ek ders ücreti olarak eklenen tutar haftanın kaç saatini kapsamaktadır, davacının haftanın hangi günleri kaçar saat ek ders vermektedir; bu hususların netleştirilmesi gerekmektedir.
“Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar” ile öğretmenlerin ek ders ücretlerinin ödeneceği haller, hangi branşa en fazla ne kadar ek ders ücreti ödenebileceği vs. belirlenmiştir. (Bakanlar Kurulu Kararı : 1/12/2006-2006/11350 Resmî Gazete : 16.12.2006/26378) Örneğin öğretmenler 1 Temmuz – 1 Eylül tarihleri arasında ek ders ücreti almamaktadırlar.
Yılın her günü için ek ders ücretinin alındığı varsayılarak hesaplama yapılmış olması hatalıdır. İlgili kuruma müzekkere yazılarak davacının son bir yıl içinde ek ders ücreti aldığı günler ile almadığı günler belirlenerek birlikte değerlendirilmeli ve ortalama geliri tespit edilmelidir. Bilirkişi raporunda birkaç ay için tespit edilen ek ders ücreti tüm yıla yansıtılmıştır. Halbuki davacının 12 ay kesintisiz ek ders verdiğinin kabulü mümkün değildir.
Öte yandan, davacının memur sıfatı ile öğretmen olduğu dikkate alınarak, çiftçilikten elde ettiği gelirin bizzat kendisinin bedeni gücünü kullanmak sureti ile elde ettiği gelir olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedene davacının gelir dikkate alınırken sadece öğretmenlik mesleğinden elde ettiği gelir dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.
Davalı …Ş. vekilinin müterafik kusur indirimine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın artmasına etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun azalması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Somut olayda, davacının sol el parmak kemik kırığına bağlı olarak yaralandığı, buna göre dosya kapsamından, davacının yaralanmasının kask takılması zorunlu baş bölgesinden olmayıp beden bölgesinden kaynaklandığı için müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir bir durum yoktur. Koruyucu kıyafet kullanmadığını, dizlik takmadığını bu nedenle maluliyet oranının arttığını belirtmiş ise de Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Müterafik kusur indirim sebebi olmadığından bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece öncelikle davacının maluliyeti belirlenmesi için yukarıda açıklanan şekilde bilirkişi raporu alınması, akabinde öğretmenlik mesleğinden elde ettiği gelirin doğru belirlenmesi nihayet yukarıda açıklanan şekilde hesap raporu alınarak davacı ve davalı …Ş. yönünden usulü kazanılmış haklarına riayet etmek sureti ile karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davalı …Ş. vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/11/2020 tarih, 2017/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının davalı …Ş. yönünden KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davalı …Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davalı …Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince harç iade ve karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 22.11.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.