Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/141 E. 2022/130 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/141 – 2022/130
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/141
KARAR NO : 2022/130

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 18/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/01/2022

Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10/05/2016 tarihinde trafik kazası geçirdiği, bu kaza sonucunda %12 malul kaldığı, Adana Seyhan Devlet Hastanesine engelli sağlık kurulu raporu almak için 07/05/2018 tarihinde başvurduğu, başvuru sonucu yapılan tetkik ve muayeneler sonucu %12 oranında sürekli olarak engelli olduğuna dair rapor verildiği, kaza yapılan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortası bulunmadığından ötürü taraflarınca … Hesabına başvuru yapıldığı, ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığı, meydana gelen kazada davacının bir kusurunun olmadığı, kaza sonucunda ağır yaralandığı, işinden gücünden uzak kaldığı, yatalak şekilde tedavi gördüğü, tüm tedavilere rağmen sakat kaldığı, bu nedenlerle öncelikle davanın kabulü ile 1.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazasının 10/05/2016 tarihinde dava dışı sürücü … …’ın … plaka sayılı motosikletin direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde meydana geldiği, davacının ise eşinin sevk ve idaresindeki araçta yolcu konumunda olduğunun görüldüğü, davacının kazada sürekli suretli malul kaldığı gerekçesi ile tazminat talebinde bulunduğu, müvekkili kurumun sorumluluğunun tespiti adına … plaka sayılı otomobilin kaza tarihinde geçerli ZMMS bulunup bulunmadığının tespit edilmesinin gerektiği, müvekkili kurumun sorumlu olduğunun tespit edilmesi ihtimalinde sorumluluk miktarı poliçesi bulunmayan aracın kusuru ile sınırlı olacağı, davacının maluliyetinin bulunduğuna dair sağlık kurulu raporunun düzenlenmesinin gerektiği, tarafların ceza dosyası kapsamında uzlaşmış olmalarından dolayı … Hesabı’nın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırdığı, davacı … …’ın tazminat hakkının bulunmadığı, bu nedenlerle öncelikle davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, açılan davanın kabulü ile; 183.028,12 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; … Hesabına yapılan başvurunun sonuçlanması beklenmeksizin dava yoluna gidilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkil kuruma yaptığı başvuruda zorunlu evrakları sunmadığını, bu durumun yazılı olarak bildirilmesine rağmen eksikliği tamamlanmaksızın dava yoluna gidildiğini, başvuru şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddi gerekirken tazminat ödenmesine karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tazminat hesaplamasına esas alınan sağlık kurulu raporunun yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun olmadığını, sağlık kurulu raporunun resmi ve yetkili bir hastane tarafından Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik esasları çerçevesinde muayene edilmesi sağlanarak usul ve yasaya uygun olarak düzenlendiğini, şahsın trafik kazasından kaynaklanan arazlar nedeniyle kesin ve kalıcı maluliyetini gösterir şekilde düzenlenmesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından kabul edilen tazminat miktarından davacının sürücü belgesi bulunmayan bir kişi tarafından idare edilen araca, bu durumu bilerek binmiş olması nedeniyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının sürücü ile evli olduğu dikkate alındığında ehliyetsiz olduğunu bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tazminat ödenen davacı ile rücu edilecek sürücü evli olduklarından ailenin ekonomik birliği nedeni ile alacaklı ve borçlu sıfatının birleştiğini, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu açılan sürekli iş göremezlik tazminatı talebine yönelik tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı vekili tarafından başvurunun usulüne uygun olmadığı, araç malikinin davacının eşi olup, rücu edebileceğinden alacaklı ve borçlu sıfatının birleşeceği, maluliyet raporunun hatalı olduğu, müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Usulüne uygun başvuru yapılmadığına yönelik yapılan incelemede;
Davacının … Hesabına başvurması üzerine, şirketçe hasar dosyasının açıldığı, dosyanın içinde kaza tespit tutanağı, sağlık raporu ve tüm hastane/tedavi evraklarının bulunduğu, bu durumda davalının iddiasının, davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açacak nitelikte olduğu, halen dahi ödeme yapılmamış olması da gözetildiğinde başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü ile anılan maddede düzenlenen dava şartı gerçekleştiğinden uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Araç malikinin davacının eşi olduğuna yönelik yapılan incelemede;
Araç maliki … … olup araç sürücüsü davacının eşi ise de, rücu şartları ayrı davanın konusu olup sürücü davacı olmadığı gibi alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi söz konusu olmadığından bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf incelemesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan 21.10.2019 tarihli Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 10.05.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde, tüm tedavi evrakları incelenerek düzenlendiği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde ;
Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. (6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesi)
Davacının … … idaresindeki … plakalı motosiklette yolcu olarak bulunduğu, motosiklet sürücüsünün davacının eşi olduğu, sürücünün A 2 sınıfı ehliyetinin olması gerekiyorken B sınıfı ehliyetinin olduğu, bu nedenle davacının yeterli sürücü belgesi olmadığını bildiği sürücünün / eşinin aracında yolculuk yapması sebebiyle müterafik kusurlu olduğu anlaşıldığından, davacının bilirkişice belirlenen zararından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına uygun şekilde %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği halde bu hususta olumlu olumsuz değerlendirme yapılmamış olması hatalı görülmekle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmüştür.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden reddine, ancak mahkemece belirlenen maddi tazminat miktarından müterafik kusur nedeniyle %20 oranında indirim yapılarak kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/10/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
-146.422,50 TL maddi tazminatın 12.07.2018 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-a)Karar tarihi itibariyle alınması gereken 10.002,12 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin ve tamamlama harcı olarak alınan toplam 661,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.340,22 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
b-)İlk derece mahkemesince 14.10.2020 günlü karar ile davalıdan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine,
c-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile fazla ödenen kısmın iadesine,

4-Davacı vekili tarafından yatırılan toplam 661,90 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-a-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 17.860,14 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b- Reddedilen kısım müterafik kusura dayalı olduğundan davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Davacı vekili tarafından sarf edilen 98,14 TL tebligat gideri, 139,40 TL müzekkere gideri, 1.000,00 TL bilirkişi gideri, 687,00 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 1.924,54 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
8-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davalı tarafından yapılan 48,50 TL istinafa dosya gönderme ücretinin kabul – ret oranına göre 20,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.18/01/2022

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.