Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/139 E. 2022/487 K. 01.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/139 – 2022/487
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/139
KARAR NO : 2022/487

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI :

VEKİLİ : Av.
DAVALI : … SİGORTA A.Ş.-
VEKİLLERİ : Av.
Av.
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 01/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.10.2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin bisiklette yolcu konumundayken 14.04.2013 tarihinde … plakalı aracın çarpması sonrası trafik kazası geçirdiğini, yaralandığını ve malul kaldığını, bu nedenlerle 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, Adli Tıp Kurumundan kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, belirsiz alacak davasıyla bu davanın açılmasında hukuki menfaatin bulunmadığını, uygulanması gereken faiz türünün dava tarihinden itibaren yasal faizin olması gerektiğini, geçici iş göremezlik ve tedavi masraflarının teminat dışı olduğunu, beyanla davanın reddini ve yargılama giderleri ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulmamayı talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili;Yerel Mahkemece 18.02.2020 tarihli maluliyet raporlarına karşı itirazlarının yeterince değerlendirilmediğini, müvekkilinin muayene olabilmesi için Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk yazısı yazıldığını, müvekkil … sevk yazısı ile hastaneye müracaat ettiğini, müvekkilinin müracaatı sonucunda hastanenin 18.10.2019 tarihli cevabi yazısında ön raporda istenilen Ortopedi ve Travmatoloji bölümündeki tetkiklerin yapılması için 23.10.2019 tarihine randevu günü verildiğini, müvekkilinin istenilen muayeneleri yerine getirilebilmesi için verilen randevu gününün taraflarına tebliğ edilmediğini, bu nedenle müvekkil hakkında istenilen grafiler çekilmediğini, Yerel Mahkemece 16/05/2019 tarihli duruşmasının 3 nolu ara karar gereğince hastaneye sevk işlemleri için 4 haftalık kesin verildiği, aksi halde mevcut evraklar üzerine raporun düzenleneceğini taraflarına ihtar edildiğini, Yerel Mahkemece verilen 4 haftalık süre kesin sürenin müvekkilinin muayenelerinin tamamlaması için makul bir süre olmadığını, kesin sürelerin kanun amacına uygun olarak, kullanırken tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması gerektiğini, verilen 4 haftalık sürede muayene işlemlerinin tamamlama imkanı bulunmadığını, hastanece mahkemeye bildirilen randevu gününün taraflarına tebliğ edilmediğini, yeni muayeneler incelenmeden düzenlenen maluliyet raporu dikkate alınarak verilen karar usul ve yasalara aykırılık teşkil edildiğini, Yerel Mahkeme tarafından dosyanın zamanında gönderilmemesi nedeniyle yeni muayeneler Adli Tıp Kurulu tarafından da yapılmayarak yeni yapılacak muayeneler değerlendirilmeden maluliyet raporu hazırlanmasına sebebiyet verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına ve itirazları doğrultusunda müvekkilinin sevk işlemlerinin tamamlanarak dosyanın İstanbul ATK’ya gönderilerek maluliyet raporu düzenlenmesi ve yeniden yargılama sonucunda davalarının kabulüne hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50 ve 54. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan sürekli iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davacıda olay nedeniyle meydana geldiği iddia edilen sürekli maluliyet oranının tespiti amacıyla dosyanın ATK Başkanlığına gönderildiği ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 29.04.2019 tarihli ön rapor doğrultusunda yargılamanın 16.05.2019 tarihli 2. Celsesinde davacı vekiline “Davacı tarafa Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun ön raporunda belirtilen tetkikleri yaptırmak üzere; davacıya ait 2 adet vesikalık fotoğrafını mahkememize ibraz ederek mahkememizden sevk yazısını almak suretiyle hastaneye sevk işlemleri için sevk edildiği hastanede gerekli muayene ve işlemleri yaptırmak üzere 4 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde adli tıp kurumunca gerekli görülen bu tetkikleri yaptırmaktan kaçınmış sayılacakları maluliyet yönünden rapor aldırılması delilinden vazgeçmiş sayılacakları, maluliyet olgusunu ispat yükü davacı tarafta olduğundan dosyanın mevcut haliyle adli tıp kurumuna gönderilerek rapor düzenlenmesinin isteneceği, bu şekilde de maluliyet raporunun düzenlenememesi halinde davacı iddialarının ispatlanmamış kabul edilebileceği ihtarına,” denilmek suretiyle kesin süre verildiği, davacı vekilinin talebi doğrultusunda ön rapor gereğini yerine getirmek üzere Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne 29.05.2019 tarihinde müzekkere yazılarak müzekkerenin davacı vekiline elden teslim edildiği, ön raporda davacının ATK tarafından bizzat muayenesi uygun görüldüğünden dosyanın muayene işlemleri için ATK’na gönderildiği, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 13.09.2019 tarihli ön rapora göre kişinin kurul tarafından muayenesinin yapıldığı ancak kişiye ait tıbbi belge ve grafinin dosyada bulunmadığının bildirildiği, davacı vekili tarafından mahkemeye sunulan 23.09.2019 tarihli dilekçeye göre davacının tüm muayenelerinin tamamlandığı ve tedavi evraklarının Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nden istenilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne davacının kuruma başvuru yapıp yapmadığı ve tüm tedavi evraklarının gönderilmesi talebi ile yazılan 26.09.2019 tarihli müzekkereye hastane tarafından 18.10.2019 tarihinde yazılan müzekkere ile raporun düzenlenebilmesi açısından 22.10.2019 günü saat 09.00 olarak muayene tarihinin bildirildiği, yine aynı müzekkereye karşı hastane tarafından 24.10.2019 tarihinde yazılan müzekkere ile hastanın 22.10.2019 tarihinde saat 09.00’daki randevusuna gelmediği yönünde cevap verildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece 09.10.2019 tarihinde yazılan müzekkere ile maluliyet raporunun düzenlenebilmesi amacıyla dosya ATK’na gönderilmiş, ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporu ile davacının kaza nedeniyle yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkemece verilen kesin süre içeriği itibariyle dikkate alındığında, sevk edildiği hastanede gerekli muayene ve işlemleri yaptırmak üzere verilen 4 haftalık kesin sürenin kanunun amacına uygun olmadığı, muayene ve işlemlerin yapılmasının kesin süre verilen tarafın değil hastanenin inisiyatifinde bulunduğu bu nedenle 4 haftadan daha fazla sürebileceği gözetilmeksizin kesin süre verilmemesi gerektiği, davacı vekiline verilebilecek kesin sürenin ancak hastaneye başvuru yapılması ve başvuruya dair evrakların mahkemeye sunulması şeklinde olması halinde kesin sürenin kendisinden beklenen faydayı sağlayabileceği ancak mahkemece bu yönde kesin süre verilmediği, bu itibarla verilen kesin sürenin usulüne uygun ve yerinde olmadığı, ayrıca Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından mahkemeye 18.10.2019 tarihinde yazılan müzekkere ile raporun düzenlenebilmesi açısından 22.10.2019 günü saat 09.00 olarak muayene tarihinin bildirildiği ancak mahkemece bu tarihten evvel dosyanın 09.10.2019 tarihinde ATK’na gönderildiği ve raporun hazırlandığı, kaldı ki ATK ön raporunda belirtilen eksik grafilerin dosyada bulunmamasına rağmen ATK 10.02.2020 tarihli maluliyet raporunda söz konusu eksikliğin irdelenmeksizin raporun düzenlendiği, bu yönüyle ATK maluliyet raporunun yetersiz belgelere dayanılarak düzenlendiği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
Mahkemece ATK ön raporunda belirtilen hususlarda eksiklikleri tamamlamak ve tetkikleri yaptırmak üzere; mahkemeden sevk yazısını almak suretiyle hastaneye sevk işlemleri için sevk edildiği hastanede gerekli muayene ve işlemlerini başlatmak ve işlemlerin başlatıldığına yönelik hastane tarafından verilecek belgeyi dosyaya sunmak üzere uygun bir kesin süre verilmesi, aksi takdirde adli tıp kurumunca gerekli görülen bu tetkikleri yaptırmaktan kaçınmış sayılacakları, maluliyet yönünden rapor aldırılması delilinden vazgeçmiş sayılacakları, maluliyet olgusunu ispat yükü davacı tarafta olduğundan dosyanın mevcut haliyle adli tıp kurumuna gönderilerek rapor düzenlenmesinin isteneceği hususunun davacı vekiline ihtar edilmesi, kesin süre içerisinde ilgili belgenin sunulması halinde ön raporda belirtilen hususlardaki eksikliklerin giderilerek maluliyet raporunun alınması, kesin süre içerisinde söz konusu başvuru belgesinin sunulmaması halinde dosyanın mevcut haliyle ATK’na gönderilerek mevcut haliyle rapor düzenlenmesinin istenilmesi gerekmektedir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece yukarıda belirtilen eksiklikler tamamlanmadan karar verildiğinden, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf talebinin, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15.10.2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.01/03/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.