Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1339 E. 2022/1925 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1339 – 2022/1925
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1339
KARAR NO : 2022/1925

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2020
NUMARASI : 2018/… Esas, 2020/… Karar

DAVACI : … – TC Kimlik No:

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : GÜVENCE HESABI –
VEKİLİ : Av. … –
DAVA :Tazminat(Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 11/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2020 tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ya 21/03/2017 tarihinde faili meçhul bir motorsiklet tarafından çarpılarak kaçıldığını, müvekkilinin yaralanarak malul kaldığını, Güvence Hesabına başvuru yapıldığını başvurunun kusur oranlarının tespit edilememesi sebebiyle red edildiğini, bu nedenle 1.000,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının sigorta temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı Güvence Hesabından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul manasında olmamakla birlikte davacının güvenlik ekipmanlarını kullanmaması sebebiyle müterafik kusur indirimi yapılmasının gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatında sorumluluklarının bulunmadığını, kazaya ilişkin kurumları tarafından haricen kusur raporu alındığını, tespiti yapılamayan aracın kazada kusurunun bulunmadığını kazadaki tüm kusurun davacıya ait olduğunu, kusur ve maluliyetin kesin olarak hesaplanması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluklarının bulunmadığını,eksik evrakla başvuru yapıldığından müvekkilinin temerrüde düşmediğini bu sebeple dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini, bu nedenlerle davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Yerel mahkeme tarafından açmış oldukları dava ile ilgili hüküm kurarken dava konusu olayın oluşuna uygun şekilde düzenlenmeyen ve Karayolları Fen Heyeti tarafından aldırılan bilirkişi raporunun baz alındığını, ancak iş bu bilirkişi raporunun olayın oluşunu aydınlatmaktan uzak olduğunu, yerel mahkemenin hüküm kurarken esas aldığı bilirkişi raporunda sağlıklı bir kusur tespiti yapılmadığını, zira kaza mahallinde dosya kapsamında yapılan kesif müvekkilin beyanı alınmadan yapıldığını, kazanın oluş şekli dava dilekçesinde müvekkilinin emniyete verdiği ifadede olduğu gibi açık olduğunu, park halinde duran bir araç bulunmadığını, halbuki bilirkişi raporunda park halindeki otomobile arkadan çarptığına ilişkin hatalı belirlemeler yapıldığını, müvekkilinin yaptığı iddia edilen kural ihlalinin, kesinlikle dava konusu meydana gelen kazanın oluşuna etken bir durum olmadığını, dava konusu iş bu kazanın oluşumunda gerekli tedbiri almayan firari sürücünün kazanın gerçekleşmesinde tam ve asli kusurlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50. ve 54. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerin incelenmesinde;
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/… soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; dosya içerisinde yer alan “Tutanak” başlıklı, kolluk görevlileri tarafından düzenlenen belge içeriğinde çevrede yapılan araştırmalarda şahsın bisikleti ile seyir halindeyken park halinde bulunan plakası tespit edilemeyen araca arkadan çarparak kaza yaptığının ve kaza neticesinde şahsın yaralandığının tespit edildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davacı …’nın kolluk tarafından kazadan 5 gün sonra alınan beyanlarında parktan ayrıldıktan sonra bisikleti ile giderken tam köprü üzerine geldiğinde ana yoldan çıkan beyaz renkli aracın kendisine çarptığını belirttiği anlaşılmaktadır.
Dosya Yerel Mahkeme tarafından davacı vekilinin katılımıyla yapılan keşif sonucunda dosya kusur tespiti için kusur bilirkişisine tevdi edilmekle kusur bilirkişisi tarafından 19.06.2019 tarihli raporun kazanın gerçekleşme şekli yönünden iki ihtimalli olarak düzenlendiği, kazanın davacının beyanlarında anlatıldığı şekilde değerlendirilmesi halinde; bisiklet sürücüsü …’nın sadece yayalar için tahsis edilmiş yaya köprüsü üzerinden bisikleti sürerek geçerken … sokağa kontrolsüz çıkışı sırasında bu sokak üzerinde seyrettiği değerlendirilen firari otomobilin çarpması neticesi meydana gelen kazanın tamamen davacının kurallara aykırı hareket etmesi, yolu kontrol etmemesi ve dikkatsizliği sonucu meydana geldiği bu nedenle bisiklet sürücüsü davacının kusurlu olduğu, plakası tespit edilemeyen firari sürücünün sulama kanalı üzerinden önüne birden bire çıkan bisiklete çarpması neticesi meydana gelen kazadan kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Kazanın kolluk görevlileri tarafından tutulan tutanakta belirtilen şekilde değerlendirilmesi halinde; bisiklet sürücüsü davacının yola gereken dikkatini vermediği, bisiklet sürerken başka şeylerle meşgul olduğu ya da başını başka yöne çevirdiğinin değerlendirildiği, önünü kontrol etmeden seyrettiği yolda park halindeki araca arkadan çarpması ile kazanın yaşandığının değerlendirildiği, park için ayrılmış yerlerde veya taşıt yolu dışında park edilmiş araçlara çarpma kuralını, dikkatsizliği neticesinde ihlal ettiğinden kusurlu olduğu, plakası tespit edilemeyen araç sürücünün park yasağı kısıtlaması bulunmayan yolda park halinde olduğu sırada meydana gelen kazada kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Yerel Mahkeme tarafından Karayolları Fen Heyeti’nde görevli bilirkişi heyetinden alınan ..12.2019 tarihli kusur raporunda davacı bisiklet sürücüsünün kanal üzerindeki köprüden geçip sokağa girmeden önce yolu kontrol etmesi varsa yaklaşmış olan aracın geçmesini beklemesi gerekirken, aksine kontrolsüz olarak taşıt yoluna girmekle sebebiyet verdiği kazada tamamen kusurlu bulunduğu, plakası tespit edilemeyen aracın sürücüsünün ise kendi seyir yönünde yolun sağını takiben seyir halinde oluşunda kurallara aykırı bir davranışı bulunmadığından kusursuz olduğu belirtilmiştir.
Dosya içeriğinde düzenlenen bilirkişi ve bilirkişi heyeti raporları, davacı kolluk beyanı ve kolluk görevlileri tarafından çevreden yapılan araştırma doğrultusunda düzenlenen tutanak içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının yaralanması ile sonuçlanan kazada olayın gerek kolluk tutanağı içeriğine göre gerçekleştiğinin gerekse davacı beyanlarına göre gerçekleştiğinin kabulü halinde, hükme esas alınan kusur raporlarının dosya kapsamı itibariyle uyumlu ve denetime elverişli olarak düzenlendiği, davacının meydana gelen kazada tam ve asli kusurlu olduğu, firari araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu bu nedenle zararının tazminini davalı Güvence Hesabından talep edemeyeceği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebi haklı görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.11/10/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.