Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1257 E. 2022/47 K. 07.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1257 – 2022/47
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1257
KARAR NO : 2022/47

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ :Av. …
Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın ZMM sigortası davalı tarafından düzenlenmiştir. 18.11.2013 tarihinde … idaresindeki sigortalı aracın davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı araçla kaza yapması sonucu davacı yaralanmıştır. Kazadan dolayı davacının uğradığı zararın (kalıcı çalışma gücü kaybı ve geçici iş görmezlik zararı) karşılanmadığı, zararın tamamından davalı sigortacının sorumlu olduğu ileri sürülerek fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 5.000 TL’nin kaza tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir.
ISLAH : Davacı vekili kaldırma kararı öncesi dosyaya sunduğu 13.04.2018 tarihli dilekçesi ile isteminin müteselsil sorumluluk ilkesine dayandığını belirterek talebini toplam 197.594,62 TL’ye (192.416,78 TL kalıcı maluliyet ve 5.177,84 TL geçici iş görmezlik zararı) çıkararak ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili kaldırma kararı öncesi dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 04.09.2013/2014 dönemi ZMMS poliçesinin davalı tarafından düzenlenmiş olduğunu, bedeni zararlarda kişi başına poliçe limitinin 250.000 TL olduğunu, davalının sorumluluğunun sigortalının kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın olayda müterafık kusurlu olduğunu, kusur ve maluliyet raporlarının Adli Tıp Kurumundan aldırılması gerektiğini belirtilerek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, kaza nedeniyle davacının uğradığı toplam 192.868,12 TL sürekli sakatlık ve geçici işgörmezlik zararından davacının alkollü kişinin kullandığı araca binmek suretiyle müterafik kusurlu davranması nedeniyle TBK 52. Maddesi uyarınca %20 indirim yapılmak suretiyle 154.294,49 TL’nin dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece ceza dosyası celp edilmeksizin dosyada mevcut evraklar ile kusur raporu aldırılmasının usulsüz olduğunu, zararın tamamından müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dosyasında tazminat talebi yönünden müteselsil sorumluluk kararının söz konusu olmadığı görüleceğini, müvekkili şirketin hesaplanan tazminat tutarının ancak %25’sinden sorumlu tutulması gerekirken % 100 kusur oranına göre yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, kararın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de yapılan indirimlerden dolayı reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücreti takdir olunamayacağına yönelik karara katılmadıklarını beyan ederek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3, ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin müteselsil sorumluluk koşullarının uygulanmasına yönelik yapılan istinaf incelenmesinde;
Davalı vekilin iş bu istinaf başvurusu Dairemizin … esas ve … karar sayılı istinaf ilamı ile incelendiği ve değerlendirilerek istinaf başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu istinaf başvurusu yönünden yazılı nedenle reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur oranına ilişikin yapılan istinaf incelenmesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline 20.05.2015 havale tarihli hükme esas alınan kusur raporu usulüne uygun şekilde 04.06.2015 tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde kusur raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin davanın müterafik kusur indirimine bağlı olarak reddedilen kısmı yönünden hükmedilmeyen vekalet ücretine ilişikin yapılan istinaf incelenmesinde;
Davacı lehine hesaplanan tazminattan, davacının müterafik kusuru nedeniyle ilk derece mahkemesince yapılan indirim sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, davanın kısmen reddine karar verildiği ve davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Keza, yasal düzenlemeler gereği, TBK’nun 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için davalı yararına vekalet ücreti takdir edilemeyeceğinin göz önüne alındığında yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmekle, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 357. ve 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 10.539,85 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 2.635,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, kalan bakiye 7.904,85 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 07.01.2022

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …