Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1147 E. 2022/1197 K. 06.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1147 – 2022/1197
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1147
KARAR NO : 2022/1197

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 06.06.2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.07.2008 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında yolcu konumundaki müvekkili davacının yaralandığını, davalı tarafa yapılan başvuru sonucunun bilinmediğini, bu hususun davalıya sorulmasını, dava öncesi alınan maluliyet raporunun gerçek zararı yansıtmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik sürekli maluliyet için 100,00 TL, geçici iş göremezlik için 100,00 TL, bakıcı gideri için 50,00 TL olmak üzere toplamda 250,00 TL maddi tazminatının başvuru tarihini müteakip 15. iş günü bitimi tarihinden veya en geç davalı tarafından yapılan ön ödeme tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ISLAH : Davacı vekili 11.02.2021 tarihli dilekçesi ile dava değerini kalıcı maluliyet zararı yönünden 96.332,48 TL’ye, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden 2.013,14 TL’ye olmak üzere toplamda 98.345,62 TL’ye ıslah etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 21.10.2010 tarihinde davacıya 1.124,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme karşılığında davacının şirketi ibra ettiğini, ibra üzerinden 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde davacı tarafından ibranamenin iptalinin istenmediğini, bu sebeple davanın ibra nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu olay üzerinden 8 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresinin dolması sebebiyle davanın zamanaşımından reddi gerektiğini ,davacının koruyucu ekipman kullanmaması sebebiyle müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini , ev hanımı olan davacının geçici iş göremezlik zararından bahsedilemeyeceğini, SGK ödemelerinin tespit edilip hesaplanacak tazminattan düşülmesi gerektiği , davacının geçici iş göremezlik ve bakıcı giderleri yönünden başvurusu bulunmadığından bu talepler yönünden temerrütten bahsedilemeyeceğini, sonuç olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafından davalıya karşı kalıcı yaralanmaya yönelik açılan maddi tazminat davasının reddine, geçici iş göremezlik süresine ilişkin maddi tazminat davasının kabulü ile, 2.013,14 TL’nin ödeme ve temerrüt tarihi olan 21/10/2010 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 29.03.2021 tarihli tamamlama kararı ile davacı tarafından talep edilen 50,00 TL değerli bakıcı giderine ilişkin tazminat talebinin reddine karar verildiği görüldü.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; dosyada mevcut ATK raporunda kalıcı maluliyet olduğunun tespit edilmesine rağmen iyileşme süresinden bahsedilmesinin yanlış olduğunu,… Devlet Hastanesinden verilen 31/03/2016 tarihli rapora göre davacıda % 25 oranında kalıcı maluliyet tespit edilmiş, 2020 tarihli ATK raporunda ise % 41 oranında kalıcı maluliyet tespit edildiğini bununda davacıdaki maluliyetinin arttığını gösterdiğini, artan maluliyet oranına denk gelen hesaplamaya göre davanın kabul edilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca davalı tarafından ibraname aslının sunulmamış sadece sureti olduğunun görülmüş olduğunu ve davacının ibranameyi hatırlamadığını, ibranamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığının araştırılması talebinde bulunmalarına rağmen bu konuda bir işlem yapılmamış olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili verdiği istinaf dilekçesinde özetle; yerel Mahkemenin gerekçeli kararında, ibradan sonra 2 yıllık hak düşürücü sürenin içinde işbu davanın açılmaması nedeniyle ibranamenin iptali için yasal 2 yıllık sürenin dava öncesinde dolmuş olması nedeni ile 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinin davada uygulanma olanağının bulunmadığını, dosya içerisine alınan hasar dosyası içerisindeki ödeme dekontu ve ibraname ile tespit etmesine ve zamanaşımı itirazlarına rağmen, bilirkişi tarafından hesaplanan 4 aylık geçici iş göremezliğe hükmeden yerel mahkeme kararının 2918 sayılı KTK. madde 109, 111 ve Yargıtay 17. H.D.’nin yerleşik içtihatlarına aykırı olduğunu, yerel mahkemece reddedilen 96.332,48 TL için nisbi avukatlık ücretine hükmetmemesininde A.A.Ü.T. göre hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir.
Davacı vekilinin gelişen kalıcı maluliyetten kaynaklı tazminat talebine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda, mahkemece toplanan deliller, alınan ve tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede, 15/07/2008 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında, yaralanan davacının dava öncesinde davalı sigorta şirketine başvurarak maluliyet oranının belirlenmesine dair raporun 20/05/2010 tarihinde … Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen raporu sigorta şirketine ibraz ederek hasar dosyası kapsamında 21.10.2010 tarihinde 1.124,00 TL ödeme aldığı, davacı tarafından yapılan ödeme nedeni ile 18/10/2010 tarihinde davalının ibra edildiği ve buna dair ibranamenin hasar dosyasında mevcut olduğu, Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu’nun 29.05.2020 tarih-… karar nolu raporu ile davacının kalıcı malululiyetinin kaza tarihinden itibaren 4 ayın bitiminden sonra başladığının belirtilmesine göre; kaza tarihi olan 15/07/2008 tarihinden 4 ay sonrasının 15/11/2008 tarihine denk geldiği ve bu tarih itibari ile kalıcı maluliyet oranının tespit edilebilir hale gelip bu tarihten ve hasar dosyasına sunulan 20/05/2010 ve ibraname tarihi olan 18/10/2010 tarihinden sonra davacının kalıcı maluliyetinin kalıcı maluliyetinin artış gösterdiğine dair iddia ve taleplerin ispat edilemediği ve öte yandın davacının iş bu kalıcı maluliyet yönünden ıslah edilen tazminat kısmı için ise; ibranamenin iptali için yasal 2 yıllık sürenin dava öncesinde dolmuş olması nedeni ile 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinin davada uygulanma olanağının bulunmadığı, bu yönlü vasıflandırma yapılamayacağı gerekçesi davacının kalıcı maluliyetten kaynaklı ve maluliyet oranının arttığına dair talep ve maddi tazminat davasının reddine karar verilmesi yerinde görülmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davacı vekilinin ibranamedeki imzaya yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, 18.10.2010 tarihli ibranamedeki imzanın davacıya ait olmadığına yönelik iddiada bulunmuş ise de;
6100 sayılı HMK’nun İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi başlıklı 141. maddesi ile; ”(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; öninceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler… Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.” hükmü düzenlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlıkta davacı tarafça istinaf aşamasında 18.10.2010 tarihli ibranamedeki imza inkarı itirazında bulunulmuş olmasına rağmen yargılama sırasında cevap dilekçesi ve (2. cevap) replik dilekçesi ekleri davacı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davacı vekili gerek dava dilekçesinde gerekse replik dilekçesinde 18.07.2018 tarihli ön inceleme duruşmasında sunulan deliller içinde mevcut olan 18.10.2010 tarihli ibranameye karşı bir itiraz ileri sürülmediği anlaşılmıştır. Bu sürelerin geçmesinde sonra 09.11.2020 tarihli dilekçe ile bu itirazda bulunduğu görülmüştür.
HMK 357. maddesi gereğince ilk derece mahkemesince süresi içinde ileri sürülmeyen itiraz ve defiler istinaf aşamasında ileri sürülemeyecektir. Ayrıca HMK 141. maddesi ile belirtilen ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez yasağı gereğince ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen itiraz ve defiler artık istinaf aşamasında ileri sürülemeyecektir, davalı vekilinin ilk derece mahkemesinde cevap dilekçesi ve ön inceleme aşaması tamamlanmadan imza inkarı itirazı yapılması gerektiği noktasında bir beyanda bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin geçici işgöremezlikten kaynaklı tazminat talebine yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Somut olayda, mahkemece toplanan deliller, alınan ve tüm dosya kapsamına göre yapılan incelemede, 15/07/2008 tarihinde meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında, yaralanan davacının dava öncesinde davalı sigorta şirketine başvurarak 21.10.2010 tarihinde 1.124,00 TL ödeme aldığı, davacı tarafından yapılan ödeme nedeni ile 18/10/2010 tarihinde davalının ibra edildiği ve buna dair ibranamenin hasar dosyasında mevcut olduğu, Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas kurulu’nun 29.05.2020 tarih-… karar nolu raporu ile davacının kalıcı maluliyetinin kaza tarihinden itibaren 4 ayın bitiminden sonra başladığının belirtilmesine rağmen ve ibranamenin iptali için yasal 2 yıllık sürenin dava öncesinde dolmuş olması nedeni ile 2918 sayılı KTK’nın 111. maddesinin davada uygulanma olanağının bulunmadığı, bu yönlü vasıflandırma yapılamayacağı gerekçesi davacının geçici maluliyetten kaynaklı maddi tazminat davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı görülmekle, davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haklı bulunmuştur.
Davalı vekilinin hükmedilen vekalet ücretine ilişkin yapmış olduğu istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü. tarifesnin 13. md.si “İkinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmü karşısında yazılı şekilde karar verilmiş olması yerinde görülmekle davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Söz konusu geçici işgöremezlik tazminatı için mahkemece yanılgı bir değerlendirme ile yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hatalı olduğu kanaatine varılmakla davalı tarafın istinaf kanun yolu başvurusunun, duruşma yapılmadan, bu yönüyle kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABUL, kısmen REDDİ ile;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
Harç yönünden:
3-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin ve tamamlama harcı olarak yatırılan toplamda 368,40 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 287,70 harcın karar kesinleştiğinde ve talep edilmesi halinde davacı tarafa iadesine,
Yargılama giderleri yönünden:
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
Vekalet ücreti yönünden:
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İstinaf giderleri açısından;
7-Davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
8-Harçlar Kanunu uyarınca davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının peşin olarak yatırılan 59,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
9-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
11-Davalı tarafından yapılan 60,50 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
12-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi. 06.06.2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.