Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/2034 E. 2022/419 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/2034 – 2022/419
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2034
KARAR NO : 2022/419

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR 2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Tazminat(Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 22/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;19/07/2010 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan ve diğer davalı olan babası …’a ait olan … plakalı minibüsü ile ana yoldan ilerlerken, müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı kamyona çarparak müvekkilinin hayati tehlike geçirecek ve BTM ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını, davalı … hakkında Mersin 9 Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … K, sayılı kararı ile tali kusurundan dolayı verilen cezanın kesinleştiğini, kazaya neden olan aracın davalı sigorta şirketine sigortalı olduğunu, müvekkilinin kaza sonucunda beyin hasarına uğradığını ve bu yüzden kalıcı davranış bozukluğu yaşadığını, kaza nedeniyle %72 oranında ağır özürlü duruma geldiğini, ayrıca kaza sonrasından bu güne kadar manevi yıkıma uğradığını ve hayatının çekilmez bir hal aldığını, psikolojik olarak yıprandığını, çevresini zaman zaman tanıyamaz hale geldiğini ve hastalığından dolayı çevresine karşı afaki davranışlar sergilediğini, beş yıldır sağlığına kavuşamadığını, çalışma hayatına katılamadığını, ekonomik yönden sıkıntı çektiğinden ekonomik olarak zararının bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 51.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren reeskont oranında ticari faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen ( sigorta açısından maddi tazminat ve limitli sınırlı olmak kaydıyla) tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya sebep olan … plakalı aracın müvekkili şirkete sigortalı olduğunu, poliçeden doğan sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 175.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, bu poliçeden dolayı davacının, yaralanmasına bağlı olarak müvekkili şirkete müracaat ederek ihbarda bulunduğunu ve hasar dosyasının açıldığını, fakat dosyada tazminatın belirlenebilmesi için zaruri evraklar ibraz edilmeden ödemenin beklendiğini ve davanın açıldığını, müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını, ayrıca müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermesi söz konusu olmadığından faiz, masraf ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın davaya konu trafik kazasında hiç bir kusurunun olmadığını, kendisinin olay yerinde bile olmadığını, davacının olay nedeniyle yaralandığına ilişkin beyanlarının da doğru olmadığını, tedavi gerektirecek bir yaralanmasının olmadığını, sürekli olarak bir hastalığa da uğramadığını, eğer böyle bir rahatsızlığı varsa muhtemelen kazadan sonra olduğunu, çünkü ceza yargılamasında bu yönde bir beyanda bulunmadığını, kazanın üzerinden 5,5 yıl geçtikten sonra bu davanın açıldığını, dolayısıyla davacının bu kazadan sonra yaşadığı başka kazalar veya sağlık sorunları nedeniyle kalıcı ya da geçici hastalığa yakalanmış olmasının söz konusu olabileceğini, bu sebeple davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini ve tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının maddi tazminat davasının kabulüne, 17.108,62 TL maddi tazminatın davalı Sigorta şirketinden dava tarihinden, davalılar … ve … dan ise kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacın manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve … dan kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Kazananın yaşandığı 2010 yılındaki alım gücü ile karar tarihi arasındaki alım gücü arasında çok büyük farkların mevcut olduğunu, manevi tazminata uygulanacak olan faizin ise iki dönem arasındaki alım gücünü karşılayamayacak derecede az olduğunu, müvekkilinin kaza neticesinde %72 orasında ağır özürlü durumuna geldiğini, müvekkilinin halen de konuşma bozuklu ve kronik hafıza kaybının mevcut olduğunu, kazadan sonra müvekkilinin 10 yıldır sağlığına kavuşamadığını ve kavuşmasının da mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerden dolayı mahkemenin takdir ettiği manevi tazminat miktarının çok az olduğunu, müvekkilinin ızdıraplarını bir nebze dindirmenin aksine ızdırabının arttırdığını, sembolik bir miktardan öteye geçmediğini, bu nedenle mahkemenin manevi tazminat kararının kaldırılması ve talep ettikleri miktarın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı davalı … ve …’ın vekili; Müvekkili …’ın davaya konu trafik kazasında hiç bir kusurunun bulunmadığını, Mersin 9. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 02.12.2011 tarihli raporda sürücü müvekkil …’ın kusursuz, sürücü davacı …’nun ise asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, ancak yargılama sırasında mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile ceza yargılamasında aldırılan bilirkişi raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle kusur oranları arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde uzman bilirkişi kurulundan ayrıntılı gerekçeli ve denetime elverişli kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, olay nedeniyle davacının tedavi gerektirecek bir yaralanması olmadığı gibi sürekli olarak bir hastalığa da uğramadığını, davacının ceza yargılamasında bu yönde bir beyanda bulunmadığını, kazanın üzerinden 5,5 yıl geçtikten sonra bu davanın açılmış olduğunu, dolayısıyla davacının bu kazadan sonra yaşadığı başka kazalar veya sağlık sorunları nedeniyle kalıcı ya da geçici hastalığa yakalanmış olmasının söz konusu olduğunu, bu sebeple davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkillerin sorumluluklarının kabul edilmesi durumda ise kaza tarihinde ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü meydana gelen kazadaki kusur oranı dikkate alındığında müvekkiller aleyhine takdir edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, hakkaniyete uygun olmadığını belirterek istinaf başvurularının kabulü ile istinaf incelemesi neticesinde kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekili; Müvekkili şirket’in zorunlu mali mesuliyet sigortasından doğan sorumluluğunun araç sürücüsünün kusuru oranında olduğundan kusur oranındaki çelişkili tespitler giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, dur levhasına uymayan karşı araç sürücünün asli tam kusurlu, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun açık olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte faiz türünün ticari reeskont faizi olarak belirlenmesi hatalı olduğunu, müvekkilinin şirket başvuru tarihinden itibaren ve ancak yasal faizle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54 ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi- manevi tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf edilmiştir.
Davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta A,Ş vekilinin hükme esas alınan kusur durumuna yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Mersin 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E … K sayılı dosyasında hükme esas alınan 10.08.2011 tarihli kusur bilirkişisi tarafından düzenlenen ve 10.04.2012 tarihli bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen kusur raporları göre … plakalı araç sürücüsü …’ın tali kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’nun asli kusurlu olduğunun belirtildiği, ilk derece mahkemesince alınan 15.04.2016 tarihli kusur raporuna göre kazanın meydana gelmesinde … plakalı otobüs sürücüsü …’ın %25 kusurlu olduğu, … plakalı kamyonet sürücüsü …’nun %75 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, her ne kadar ceza dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 02.12.2011 tarihli raporda sürücü …’ın kusursuz, sürücü …’nun ise asli kusurlu olduğu belirtilmiş ise de Adli Tıp Kurumunca düzenlenen kusur raporu ile diğer kusur raporları arasındaki çelişkinin raporların tümü birlikte değerlendirildiğinde giderilmiş olduğunun anlaşıldığı görülmekle, kazanın meydana gelmesinde DUR ikaz levhasına uyarak durması gerekirken, kavşaklarda geçiş önceliğine uymayan, tali yoldan gelerek anayolda bulunan araçlara ilk geçiş hakkını vermeyen davacının meydana gelen kazada %75 oranında asli kusurlu olduğu, anayoldan seyri sırasında kavşağa geldiğinde aracının hızını azaltmayarak, sokaktan gelen kamyonet sürücüsünü ikaz etmeyerek, aracının hızını gereken şartlara göre ayarlamaksızın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan davalı sürücü …’ın meydana gelen kazada %25 oranında tali kusurlu olduğu yönünde düzenlenen kusur raporuna göre hüküm kurulması yerinde görülmekle davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Davalılar … ve … vekilinin davacının maluliyet durumuna yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Kazanın 19.07.2010 tarihinde gerçekleştiği anlaşılmakla, dosya içerisinde yer alan davacıya ait hastane evraklarının incelenmesinde kaza tarihi dahil olmak üzere yakın tarihli pek çok tedavi evrakının bulunduğu, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 23.01.2019 tarihli maluliyet raporunda “Davacı …’nun 19.07.2010 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması…” denilmek suretiyle tedavi evrakları ile maluliyet durumu arasında illiyet bağının kurulduğu anlaşıldığından, kazanın meydana gelmesinden 5,5 yıl sonra alınan maluliyet raporunun kaza ile bağlantılı olmadığı yönünde davalı taraf iddialarının somut dayanağının da bulunmadığı dikkate alınarak davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Davalı … Sigorta A,Ş vekilinin uygulanan faize yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davalı vekili her ne kadar hükmolunan tazminata ticari faiz uygulanamayacağını ileri sürmüş ise de, kazaya neden olan … plaka sayılı aracın ruhsat kaydında kullanım amacı “ticari” olduğundan davada temerrüt faizi olarak ticari faize hükmedilmesi yerinde görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
Davacı vekili ile davalılar … ve … vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesinde;
Davacı vekili hükmolunan manevi tazminat miktarının yetersiz olduğunu, davalılar … ve … vekili ise fahiş olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuşlardır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesi; “Hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmünde olup; 19/07/2010 tarihinde, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile davacı … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonun çarpışması sonucunda davacının yaralandığı, kaza sebebiyle davacının %75 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın %25 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza sebebiyle maluliyetinin %12 oranında olduğu, iyileşme süresinin 4 ay olduğu, ceza dosyası ve mahkemece alınan kusur raporları, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen maluliyet raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla tarafların kusur durumu, davacıda meydana gelen maluliyetin oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının yerinde ve yeterli olduğu anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekili, davalı … ve …’ın vekili ve davalı … Sigorta Anonim Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalı … ve …’dan alınması gereken 1.510,24 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 377,56 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 1.132,68 TL harcın bu davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Harçlar Kanunu gereğince davalı … Sigorta A.Ş’den alınması gereken 1.168,69 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan ‭320,86‬ TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 847,83 TL harcın bu davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
5-Davacı ile davalı … ve …, davalı … Sigorta Anonim Şirketi tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.22/02/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.