Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/2033 E. 2022/371 K. 15.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2033
KARAR NO : 2022/371

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2020
NUMARASI : 2018/… 2020/…

DAVACI : … -(T.C….)

VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : …. SİGORTA A.Ş. –
VEKİLLERİ : Av.
Av.

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 15/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/10/…. tarih ve 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/08/…. tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek devrilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında araçta yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralandığını, … plakalı aracın davalı … tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı şirkete başvuruda bulunduklarını ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 25 TL geçici iş göremezlikten 25 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan ve 25 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 75 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur oranlarının ve davacının maluliyetinin tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, davacının yaralanmasının kaza ile illiyetinin ve kazanın iş kazası olup olmadığının tespitinin gerektiğini, davacının hatır için taşınıp taşınmadığının tespiti ile hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 329.925,00 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminatın 13/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizli ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Kusur raporuna ilişkin itirazlarının değerlendirilmeden dosyanın karara çıkartıldığını, BK. ‘nun 53. Maddesine göre ceza mahkemesinin kararının kusurun takdirinde ve zarar miktarının tayininde hukuk hakimini bağlamayacağını, hukuk davası açısından davalı sürücünün kusurunun uzman bilirkişi aracılığı ile belirlenmesi gerektiğini, araçta hatır yolcusu olmaları sebebiyle ve kaza sırasında davacının zararın artmasında ya da ortaya çıkmasında kusuru bulunup bulunmadığı resen tespit edilerek tespite göre hatır ve müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, dosyaya sunulan maluliyetin rapor tarihi itibariyle yönetmeliğe uygun olmadığını, raporun özürlülük ölçütü sınıflandırması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik yürürlükten kaldırıldığı için erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe uygun olması gerektiğini, tazminat hesaplaması yapılması halinde bu hesapta özürlülük ölçütüne göre belirlenmiş maluliyet oranı ve asgari ücretin baz alınarak TRH- 2010 mortalite tablosu ile 1,8 teknik faizin kullanılması gerektiğini, aktüer raporunun hatalı olduğunu, raporda mağdur için hesaplanan gelecek dönem irat katsayısının olması gerekenden daha yüksek belirlendiğini, mağdurun hesap tarihindeki yaşının 37 olduğunu, bu nedenle ileride elde edeceği farazi kazançların 37 yaşındaki değerinin bulunması gerektiğini, Aktif dönem hesabının 65 yaşına kadar yapılması ve hesaplanan toplam irat katsayısının olması gerekenden daha yüksek hesaplanmasının hatalı olduğunu, hükmedilen tazminatın fahiş olmakla kabulünün mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50 ve 54. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan maluliyetten kaynaklanan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili tarafından kusur raporuna yönelik yapılan istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davaya konu kazanın … plakalı araç sürücüsü …’ın direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağından 32 m savrularak ters dönmüş vaziyette bulunması durması neticesinde tek taraflı olarak gerçekleşmiş olduğunun kazaya ilişkin tutulan kaza tespit tutanağı ve mahkemesince alınan kusur bilirkişi raporu ile tespit edildiği anlaşılmakla … plakalı araç sürücüsü …’ın meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, soruştuma dosyasında alınan beyanlara göre kazanın meydana gelmesinde başka bir aracın ya da durumun etkisinin bulunmadığı, soruşturma dosyasının şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilerek kapatıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili tarafından maluliyet raporuna yönelik yapılan istinaf sebebinin incelenmesinde;
Bilindiği üzere Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre maluliyet oranları Adli tıp Kurumu 3. İhtisas dairesi ya da Üniversitelerin Adli Tıp Anabilim dalı başkanlığından oluşturulacak bilirkişi heyetinden kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat yönetmelik hükümlerine uygun olacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
Buna göre 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasındaki kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde düzenlenmiş sağlık kurulu raporu, 20/02/2019 tarihinden sonra meydana gelecek kazalar içinse Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde heyet rapor alınması gerekmektedir.
Açıklamalar ışığında eldeki dosyaya baktığımızda, kaza tarihinin 24/08/…. olup mahkemesince hükme esas alınan 13/11/…. tarihli Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporunun, kaza tarihi olan 24/08/2017 tarihinde yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri çerçevesinde düzenlendiği, davacının son film ve grafileri incelenmek sureti ile raporun hazırlandığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili tarafından hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiğine yönelik yapılan istinaf sebebinin incelemede;
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödemeden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir.
Somut olayda; Davaya konu trafik kazasında, davacının, sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçta yolcu olarak bulunduğu görülmektedir. Soruşturma aşamasındaki ifadelerden, davacının ve dava dışı araç sürücüsünün karı koca oldukları anlaşılmakla, taraflar arasındaki yakın akrabalık nedeniyle hatır indiriminin yapılmasının doğru olmayacağı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile kabul edilmekle, mahkemece hatır taşıması indirimi yapılmaması yerindedir. Bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili tarafından müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması gerektiğine yönelik yapılan istinaf sebebinin incelemede;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen müterafik kusurun etkisine göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Davacının kaza esnasında araçta yolcu olarak bulunduğu, emniyet kemeri takıp takmadığının belirlenemediği, araçtan fırlama ya da çıkma gibi maddi olguların da dosya içinde bulunmadığı, yaralanmanın niteliği dikkate alınarak emniyet kemerinin takılmış olması ihtimalinde dahi bu ihtimalin sonucu değiştirip değiştirmeyeceğinin anlaşılamayacağı hususları nazara alınarak müterafik kusurun varlığının ispatlanamadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalı vekili tarafından hükme esas alınan hesap raporuna yönelik yapılan istinaf sebebinin incelemede;
Davacı vekili tarafından aktüer raporunda asgari ücretin baz alınarak TRH- 2010 mortalite tablosu ile 1,8 teknik faizin kullanılması gerektiği belirtilmiş ise de raporda bahsedilen yöntemin esas alındığı, davacı hemşire olduğundan maaş bordroları esas alınarak ve ücretsiz izinde olduğu dönem itibariyle asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı, raporda mağdur için hesaplanan gelecek dönem irat katsayısının olması gerekenden daha yüksek belirlendiğini, mağdurun hesap tarihindeki yaşının 37 olduğu, bu nedenle ileride elde edeceği farazi kazançların 37 yaşındaki değerinin bulunması gerektiği belirtilmiş ise de yıl sonuna kadar bilinen dönem hesabı yapılmasının yerinde olduğu, davacının bilinmeyen devre başı yaşı itibariyle 37,79 yaşında olması nedeniyle hesap tarihindeki yaşının 37 olduğunun kabul edilemeyeceği, aktif dönem hesabının 65 yaşına kadar yapılmasının yerinde olduğu, aktüer raporunun usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 22.537,17 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 5.634,29 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye ‭16.902,88‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.15/02/2022

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … … İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.