Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/2015 E. 2021/2121 K. 20.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/2015 – 2021/2121
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2015
KARAR NO : 2021/2121

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av….

DAVALI : 1-…
VEKİLİ : Av…
DAVALILAR : 2-…
: 3-…
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 20/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin ……. tarih ve ….. Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve mahkemece dosya dairemize gönderilmiş olmakla HMK m.352 uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı …’in 01/08/2016 tarihinde .. plakalı, sahibi davalı …, sürücüsü … olan araç ile yaşadığı trafik kazası sonucu yaralandığını, kaza neticesinde davacı …’in oluşa n kırıklardan dolayı uzunca bir süre işte çalışamadığını, ayaklarında kalıcı sakatlıklar meydana geldiğini belirterek davacıda meydana gelen bu yaralanma ve sakatlık durumu için kaza tarihinden itibaren ticari faiz işletilmek üzere 10.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini, yaşadığı bu yaralanma ve sakatlıktan dolayı bacağının uzun bir süre alçıda kaldığını, ayaklarından sakat kalma ihtimalinden dolayı derin üzüntü ve acı duyduğunu, bu nedenle davalılardan … ve …’dan kaza tarihinden itibaren ticari faiz işletilmek üzere 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelişinde araç sürücüsü …’a izafe edilecek bir kusurun bulunmadığını, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile 10.000,00-TL maddi tazminatın davalı … Hesabı bakımından 16/03/2017 tarihinden ve diğer davalılar … ve … bakımından kaza tarihi olan 01/08/2016 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının sürekli işgöremezlikten doğan fazlaya ilişkin talebinin saklı tutulmasına, 5.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı … Hesabı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; 6704 sayılı kanunun 5. Maddesi ile 2918 sayılı kanunun 97. Maddesinde yapılan değişiklik gereği, dava açmadan önce … Hesabına başvuru koşulu arandığını, bu düzenlemenin sonradan giderilemeyen bir dava şartı olduğunu, dava tarihi itibariyle başvuru şartının gerçekleşmediğini, dava açılmadan önce başvuru olmadığından davalı … Hesabının ferilerden de sorumlu olmadığını, hükme esas alınan maluliyet raporunun Erişkinler için Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmediğini, dolayısıyla yapılan hesaplamaların hatalı olduğunu, kaza sırasında davacının ehliyetinin bulunmadığını, aracın yolcu taşımaya elverişli olmadığını, dolayısıyla müterafik kusurun varlığını tartışmasız olduğunu ancak gerekli indirimin yapılmadığını belirterek icranın durdurulmasını ve istinaf sebeplerinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen maluliyet nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2918 Sayılı yasanın 97 maddesi (Değişik madde: 14/04/2016-6704 S.K. 5. Mad.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” şeklindedir.
Bu madde hükümüne göre davacının trafik kazası nedeni ile tazminat davası açmadan önce sigorta şirketine yazılı olarak başvuru zorunluluğu bulunmaktadır. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının Tazminat ve giderlerin ödenmesi başlıklı B2 maddesinde “(Değişik paragraf:RG-2/8/2016-29789) 2.1. Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz işgünü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir.” hükümüne yer verilmiştir.
2918 Sayılı yasanın 97 maddesi (Değişik madde: 14/04/2016-6704 S.K. 5. Mad.) Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekliliğine ilişkin şartın dava şartı olduğu noktasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından söz konusu dava şartı sonradan giderilebilir bir dava şartı olarak kabul edilmiş ise de;
6704 sayılı yasanın 5 maddesi ile değiştirilen 2918 sayılı yasanın 97 maddesinin gerekçeleri; “Alt komisyonun değişiklik gerekçesi
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapılması suretiyle, trafik kazalarında zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesini teminen zarar görenlerin sigorta şirketine başvurmasının ardından, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanununun tahkime ilişkin başvuru şekli ve süresinin dikkate alınmasını öngören bir düzenleme Tasarıya yeni çerçeve 6 ncı madde olarak eklenmiştir.”
Plan ve bütçe komisyonun değişiklik gerekçesi Çerçeve madde 6 alt komisyon metninin çerçeve 6. maddesi; “Zorunlu trafik sigortası uyuşmazlıklarının daha hızlı çözülmesi için zarar görenin öncelikli olarak ilgili sigorta kuruluşuna başvurması, sorunun çözülemediği hallerde dava açması ya da sigortacılık mevzuatı uyarınca tahkime başvurmasına imkân sağlayacak şekilde değiştirilmesi suretiyle kabul edilmiştir” şeklinde açıklanmıştır.
Tasarı yasalaşmadan önce TRBMM Genel Kurul görüşmeleri sırasında iki adet önerge verilmiştir. Önergelerden birisi tüm madde metininin tasarıdan çıkartılmasına ilişkin olup bu önerge hakkında yapılan görüşmeler sırasında söz konusu tasarı ile dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru şartı getirilmiş olmasının mağduriyet yaratacağı, düzenleme ile zararın tazmini için sigorta şirketine başvuru yapılmaması halinde dava yoluna gidilemeyeceğinin kabul edileceğini bunun doğru olmadığını mağdurların sigorta şirketinin insafına terk edileceği yönünde eleştiriler getirilmiş ve değişlik önergesi sunulmuş ancak söz konusu önerge red edilmiştir. Yine aynı madde de yer alan dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması ve 15 gün beklenmesi gerektiği şeklindeki hükümde yer alan 15 günlük sürenin 7 güne indirilmesi teklif edilmiş bu teklif de red edilmiştir.
Tüm açıklamalara göre yasa koyucunun gerekçesi ve TBMM Genel Kurulunda yapılan değişliklik önergeleri ile bu önergeler hakkında yapılan görüşmeler neticesinde önergelerin reddine karar erilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde söz konusu kanun maddesinde getirilen dava açılmadan önce Sigorta şirketine başvuru yapılması gerekliliğine ilişkin koşul ön dava şartı niteliğinde olup dava açılmadan önce yerine getirilmesi gereken bir koşuldur.
Bu şart yerine getirilmeden dava açılmış ise dava ön şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Söz konusu değişlik ile getirilen dava ön şartının dava açıldıktan sonra giderilebilecek nitelikte olması halinde yasa koyucu tarafından bu şekilde bir düzenleme yapılmasına gerek olmazdı zira madde metninin değişlikten önceki halinde mağdurun dava açmadan önce sigorta şirketine başvurma imkanı olduğu gibi doğrudan dava açma imkanı da bulunmaktadır. Yasa koyucu bilinçli olarak zarar görenlerin daha hızlı ve eksiksiz tazminat alabilmesi ve yargı üzerinde oluşan yükün hafifletilebilmesi amacı ile söz konusu değişliği yapmıştır.
Bu nedenle mağdurun doğrudan doğruya dava açması ve dava açtıktan sonra yargılama aşamasında sigorta şirketine başvuru yapmış olması ve bu şekilde dava şartının sonradan giderilebilir dava şartı olarak kabulü Yasa Koyucunun değişlik ile getirmek istediği asıl amacına aykırıdır.
Son olarak, söz konusu dava şartının mahkemeye erişim hakkının bu kapsamda adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine başvurulmuş olup Anayasa Mahkemesi … esas ve… karar sayılı ilamında;
” &76: Davanın esası hakkında karar verilebilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan koşullar şeklinde tanımlanabilecek olan dava şartları, yargılama usulü kanunlarında genel nitelikte dava şartları şeklinde düzenlendiği gibi diğer kanunlarda özel nitelikte dava şartı şeklinde de düzenlenebilmektedir. İtiraz konusu kural uyarınca dava yoluna başvurulmadan önce ilgili sigorta şirketine yazlı başvuruda bulunulmuş olması koşulu da özel nitelikte dava şartıdır. Dolayısıyla dava açılmadan önce yazılı başvuruda bulunulmuş olması, açılacak davada mahkemenin uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapabilmesi için zorunludur. Bu zorunluluğun yerine getirilmemesi hâlinde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilecektir. Bu suretle dava açılmadan önce zarar görenin ilgili sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunmasının öngörülmesinin taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargıya başvurulmadan çözümüne imkân tanıması ve böylece gerek zarar görenin tazminat alacağına kısa sürede kavuşmasına gerekse yargının iş yükünün azalmasına hizmet edebileceği gözetildiğinde kuralın bu yönüyle kamu yararını sağlama amacına ulaşılması bakımından elverişli olduğu açıktır.
&77. Hukuki uyuşmazlıkların yargıya başvurulmadan önce çözümüne imkân tanımak suretiyle hem uyuşmazlıkların kısa süre içinde giderilmesini hem de yargının iş yükünün azalmasını temin etmek biçimindeki amaçların dava açılmadan önce ilgili sigorta şirketine başvurulması zorunluluğundan daha hafif bir tedbirle gerçekleştirilebileceği, dolayısıyla sınırlamanın gerekli olmadığı da söylenemez.
&78. Diğer yandan kural zarar görenin dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunmuş olması koşulunu öngörmekte ise de; Kanun’un 97. maddesinin ikinci cümlesinde sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde zarar görenin dava açabileceği veya tahkime başvurabileceği açıkça düzenlenmiştir. Kaldı ki kural işletene karşı herhangi bir başvuru yapılmış olmasına veya dava açılmış olmasına dahi gerek olmaksızın doğrudan sigorta şirketine başvuru yapılmasına imkân tanımaktadır. Bu yönleriyle kuralın kişilere aşırı bir külfet yüklediğinden de söz edilemez.
&79. Bu itibarla Kanun’da sınırlama aracının sınırlama amacına uygun ve orantılı şekilde kullanılmasını sağlayacak yasal güvencelere yer verildiği ve amaç ile araç arasında makul bir dengenin gözetildiği anlaşıldığından kural mahkemeye erişim hakkına orantısız, dolayısıyla ölçüsüz bir sınırlama da getirmemektedir. ” gerekçesi ile sigorta şirketine karşı dava açılmadan önce usulüne uygun şekilde sigorta şirketine başvuru yapılmamış olması halinde davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilebileceği, bu durumun davacı açısından aşırı bir külfet getirmediği, adil yargılanma hakkının hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğinde olmadığı da kabul edilmiştir. Tüm bu nedenlerle davalı sigorta şirketine karşı dava açılmadan önce mutlaka surette usulüne uygun şekilde bir başvuru yapılması gerekmekte, bu başvuru şartı yerine getirilmemiş olması halinde mahkemece işin esasına girilmeden HMK 114/2 ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlenmiştir. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Bu açıklamalara göre eldeki dosyaya baktığımızda; davacının 07/12/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeni ile yaralanmasına bağlı olarak geçici iş görmezlik ve kalıcı iş göremezlik tazminatı isteminde bulunmuş, ancak dava açılmadan önce davalı … hesabına uğramış olduğu zarar nedeni ile maddi tazminatın ödenmesi için gerekli olan tüm belgeler ile eksiksiz olarak başvuru yapılması gerekliliği yasa koyucu tarafından dava şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şart yerine getirilmeden dava açılmış ise dava ön şartı yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda dava tarihinin 10/01/2017 olduğu davacı tarafından davalı … Hesabına yapılan başvuru tarihinin ise 27/02/2017 olduğu, davacı tarafından dava açmadan önce davalıya usulüne uygun şekilde tüm evraklar ile eksiksiz bir biçimde başvuru yapılmadığı, başvurunun dava tarihinden sonra 27/02/2017 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla davalı … Hesabı yönünden davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması yerinde görülmemiş, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı … Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun Kabulü ile;
1-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. tarih ve …. Esas, ….. Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
2-DAVANIN KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİ İLE:
2-a)-Davacı tarafından davalı … Hesabı aleyhine açılan maddi tazminat davasının DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE;
2-b)-Sürekli işgöremezlikten doğan 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 01/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının sürekli işgöremezlikten doğan fazlaya ilişkin talebinin saklı tutulmasına,
2-c)-5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 01/08/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,
3-Maddi tazminat yönünden;
3-a)-Harçlar Kanunu uyarınca maddi tazminat yönünden alınması gerekli 683,10 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 651,70 TL’nin davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak Hazineye irad kaydına,
3-b)-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 TL peşin harç, 2.171,45 tebligat, posta ve bilirkişi gideri olmak üzere toplam 2.234,25 davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-c)-Davacılar kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
3-ç)-Davalı … Hesabı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Hesabı’na verilmesin,e
4-Manevi tazminat yönünden:
4-a)-Harçlar Kanunu uyarınca manevi tazminat yönünden alınması gereken 341,55 TL karar harcından peşin alınan 36,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 304,64 TL’nin davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak Hazineye irad kaydına,
4-b)-Davacı tarafından yatırılan 36,91 TL peşin harcın davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-c)-Davacı tarafından manevi tazminat talebi bakımından ayrıca yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-ç)-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-d)-Davalılar … ve … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalılara verilmesine,
5-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,

İstinaf giderleri bakımından;
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kesin olan iş bu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
8-Davalı … Hesabı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.20/12/2021

Başkan Üye Üye Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır