Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1932 E. 2022/728 K. 29.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1932 – 2022/728
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1932
KARAR NO : 2022/728

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACILAR : 1- …
2- …

VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 29/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/10/2018 günü sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken sürücü … … idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucu oluşan trafik kazasında yaralanan müvekkilerin desteği … … 24/10/20218 tarihinde kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu belirterek, her bir müvekkili için 100,00 TL’den toplam 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ayrıca 28/02/2020 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile dava değerini eş … … için 76.694,72 TL ve evlat … … … için 28.230,95 TL olmak üzere toplam 104.925,67 TL arttırarak toplam 105.125,67 TL destekten yoksun kalma tazminatının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 25/06/2018-25/06/2019 tarihleri arasında … nolu ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacıların talebine konu destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin tazminat hesabının ZMSS Genel Şartları A.5/Ç ve ekinde yer alan esaslara göre yapılması gerektiğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında olduğunu, somut olayda müteveffanın müterafik kusurunun olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacı … … tarafından açılan davanın kabulü ile 76.794,72 TL maddi tazminatın temerrüd tarihi olan 07/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacı … …. tarafından açılan davanın kabulü ile 28.330,95 TL maddi tazminatın temerrüd tarihi olan 07/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacılar vekili;18/02/2020 tarihli bilirkişi raporu ile tespit edilen tazminat tutarlarının ücret, kusur oranı, pay oranları, evlilik indirimi oranı, hesaplama yöntemine dair her türlü meydana gelebilecek değişiklikler ve artışlarda talep ve dava haklarının saklı tutulduğunu, dava konusu tazminatın iptal edilen hüküm çerçevesinde belirlenmiş olması nedeniyle yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, zararın yasal çerçeve gözetilerek ve içtihatlar nazara alınarak progresif rant tekniği kullanılarak PMF yaşam tablosu çerçevesinde belirlenmesi yönünden istinaf sebeplerinin kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı davalı vekili; hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmeler içerdiğinden yerel mahkemenin kararının kaldırılması gerektiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bilirkişi raporundaki kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, bilirkişi tarafından atfedilen kusur oranlarının Yargıtay içtihatları ve sigorta hukuku teamüllerine aykırı olduğunu, iki taraflı bir kazada her iki tarafta asli kusurlu veya her iti taraf da tali kusurlu ise iki tarafa %50 kusur verilmesi gerektiğini, davacının müterafik kusurundan dolayı tazminat tutarından indirim yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, meydana gelen ölümlü trafik kazası sonucu açılan destekten yoksun kalma tazminatına yöneliktir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davacılar vekili tarafından evlenme ihtimali rapor tarihindeki veriler olması gerektiği, hesap raporunun TRH 2010, 1,8 teknik faize göre belirlenmesinin hatalı olduğu ileri sürülerek; davalı vekili tarafından ise başvuru şartının yerine getirilmediği, davanın yetkisiz mahkemede açıldığı, hesap ve kusur raporlarının hatalı olduğu, ölenin müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılması gerektiği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Başvuru yapılmadığına yönelik istinaf incelemesinde;
Davalı kuruma davacı vekili tarafından başvurunun bulunduğu, başvuru evraklarının 26.11.2018 tarihinde davalıya ulaştığı, ancak mahkemece bir kaç kez müzekkere yazılmasına rağmen hasar dosyasının gönderilmediği, halen dahi ödeme yapılmamış olması da gözetildiğinde başvurunun sonuçsuz kaldığının kabulü ile dava şartı gerçekleştiğinden uyuşmazlığın esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmakla bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Yetkili mahkemeye yönelik istinaf incelemesinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi ile ZMSS Genel Şartlarının C.7. maddesinde “Motorlu araç kazalarından dolayı hukukî sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir.
Davalı sigorta şirketinin Adana’da şubesi bulunmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Müterafik kusur yönünden yapılan istinaf incelemesinde:
Dosyaya sunulmuş olan ölü muayene ve otopsi tutanağı incelendiğinde görüleceği üzere davacılar desteğinin kesin ölüm sebebinin “trafik kazası ile mümkün genel beden travmasına bağlı femur, çok sayıda kot ve pelvis kırıkları ile birlikte beyin kanaması, iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama ve bunlara bağlı gelişen komplikasyonlar” olduğu tespit edilmiştir.
Karşı aracın, tam sürücü mahallinden şiddetli olarak çarpması sonucu destek, şoför mahallinde sıkışmış, itfaiye ekibi yardımı ile araçtan kurtarılarak hastaneye kaldırılmış ise de özellikle kalça bölgesi pelvis ve kot kırıkları akabinde oluşan iç kanama sonucu yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetmiştir.
Dolayısı ile olayda müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektirir şartlar oluşmamıştır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Kusur raporuna yönelik itiraz yönünden yapılan incelemede;
Dosyada alınan kaza tespit tutanağında müteveffa … …’un kavşaklarda geçi hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermemek maddesini ihlal ettiği, sürücü … …’ın ise aracın hızını kavşaklara yaklaşırken azaltmama maddesini ihlal ettiği; 24.09.2019 tarihli bilirkişi kusur raporunda … …’un %70 oranında, … …’ın %30 oranında kusurlu olduklarının bildirildiği; kaza tespit tutağı ile alınan kusur raporunun dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu gibi birbirleri ile uyumlu olduğu, her iki tarafın da kusurunun bulunması durumunda kusur oranının eşit olması gibi bir zorunluluğun bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin kusur oranın yanlış tespit edildiğine ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Hesap raporuna yönelik yapılan istinaf sebebi incelemesinde;
09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz aktüeryal yöntem kullanılmak sureti ile davacının zararının bulunup bulunmadığı hususu belirlenmiştir.
Yine evlenme ihtimali rapor tarihi itibarıyla olması gerektiğinden alınacak rapor tarihindeki veriler ve evlenme ihtimali dikkate alınarak yaşın TRH 2010 tablosu, hesaplamanın prograsif rant yöntemine göre yapılması gerektiğinden yeniden rapor alınmasına karar verilmiştir.
Dairemizce alınan 06.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda TRH 2010 Yaşam Tablosu ve bilinmeyen dönem için her yıl %10 arttırım ve %10 iskonto yapılmasını öngören progresif rant tekniğine göre yapılan hesaplamada, davacı … …’un evlenme ihtimali düşüldükten sonra toplam destekten yoksun kalma tazminatının 112.627,45 TL olarak hesaplandığı, davacı … … …’un ise toplamda 32.278,29 TL olarak hesaplandığı anlaşılmıştır.
Alınan 16.02.2022 tarihli ek raporda, davacı … …’un evlenme ihtimali düşüldükten sonra toplam destekten yoksun kalma tazminatı zararının 226.622,15 TL olacağı, davacı … … …’un ise 51.143,38 TL olarak hesaplandığının belirtildiği görülmüştür.
Davacı ve davalı vekilinin hesaplamaya yönelik istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşıldığından bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmüştür.
Davacılar vekili 01.03.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile … … için 226.622,15 TL, … … … için 51.143,38 TL olmak üzere toplam 277.765,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Alınan ek bilirkişi raporu dosya kapsamına ve Yargıtay içtihatlarına uygun görülmekle ıslah talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece rapor tarihindeki veriler ve evlenme ihtimali dikkate alınarak yaşın TRH 2010 tablosu, hesaplamanın prograsif rant yöntemine göre yapılarak aktüerya raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan, davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin reddine, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun hesap raporu yönünden kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin verdiği 08.09.2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davacı … … tarafından açılan davanın KABULÜ İLE;
-226.622,15 TL destek tazminatının temerrüt tarihi olan 07/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
3-Davacı … … … tarafından açılan davanın KABULÜ İLE;
-51.143,38 TL destek tazminatının temerrüt tarihi olan 07/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
4-a-)Alınması gereken 18.974,16 TL karar harcından, peşin alınan 35,90 TL ile ıslah ile alınan 358,38 TL olmak üzere toplam 394,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.579,88 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
b-)İlk derece mahkemesince 08.09.2020 günlü karar ile davalıdan tahsiline karar verilen harcın davalıdan tahsil edilmemiş olması ve fakat harç tahsil müzekkeresi çıkartılmış olması halinde söz konusu harç tahsil müzekkeresinin tahsil edilmeksizin iadesinin ilk derece mahkemesince istenilmesine,
c-)Harç tahsil edilmiş ise tahsil edilen miktarın Dairemizce tahsiline karar verilen bakiye harçtan mahsubu ile bakiyesinin tahsilinin istenmesine,

5-Davacı … … kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 24.313,55 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya ödenmesine,
6-Davacı … … … kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 7.448,64 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak bu davacıya ödenmesine
7-Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL peşin harç ve 358,38 TL ve 589,65 TL ıslah harçları olmak üzere toplam 983,93 TL peşin harcın tamamının davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
8-Davacılar tarafından yapılan 900,00 TL bilirkişi ücreti, 130,00 TL davetiye gideri ve 47,40 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.077,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
9-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri açısından;
10-Taraflar tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
11-Davacılar istinaf aşamasında kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesap ve takdir edilen 2.550,00’er TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara ayrı ayrı verilmesine,
12-Davalı tarafından yapılan 113,90 TL istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
13-Davacılar tarafından yapılan 822,00 TL istinafa dosya gönderme ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,

Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda, davacı … … … yönünden kesin, davacı … … yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere alenen oy birliği ile karar verildi.29/03/2022

Başkan Üye Üye Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.