Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1883 E. 2022/141 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1883
KARAR NO : 2022/141

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 18/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın davalı … şirketinde ZMMS sigortası ile sigortalı olduğunu, 20/01/2015 tarihinde meydana gelen kazada müvekkiline ait … plakalı araca çarparak hasar veren maliki …, Sürücü … olan … plakalı aracın, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, kaza sonrasında müvekkili davacının ağır derece yaralandığını, kaza nedeniyle müvekkili davacı tarafından vücudunda oluşan kalıcı maluliyetin tazmini istemiyle İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde tazminat davası açıldığını, yargılama devam ederken davalı şirket ile müvekkili davacının sulh olduklarını ve davacının dava konusu tazminat hakkından feragat etmesi üzerine 14/07/2017 tarihinde feragat nedeniyle karar verildiğini, müvekkili davacının kaza nedeniyle ortaya çıkan sağlık sorunlarında büyük bir ilerleme meydana geldiğini, kazaya bağlı olan sebeplerden dolayı daha da kötüye gittiğini, kaza sebebiyle büyük oranda artan maluliyeti ortaya çıktığını, KTK ve Yargıtay içtihatları uyarınca artan maluliyetin söz konusu olması halinde tekrar dava açılabileceğinin sarih olduğunu, bu sebeple taraflarınca 28/06/2019 tarihinde davalı … şirketine başvuru yaptıklarını, davalı … şirketinin başvurularına cevap vermediğini ve ödeme yapmadığını, davacının meydana gelen maluliyet artışı nedeniyle ortaya çıkan zararın tazmini için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL bedensel zararın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP: Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plaka sayılı aracın 14/11/2014-2015 tarihleri arasında ZKMM sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafından müvekkili şirket aleyhine İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacının tüm haklarından feragat ettiğini ve davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, bu nedenle kesin hüküm itirazında bulunduklarını, açılan davayı kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, HMK’nın 114/i ve HMK 115 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; 20.01.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde her ne kadar davalı tarafından kaza sonrası ağır yaralanan müvekkilinin maluliyet tazminatına ilişkin bir ödeme yapılmışsa da davacıda trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen maluliyetin zaman içerisinde artmış olduğunu, artan maluliyete ilişkin Yargıtay İçtihatlarının çok açık olmasına karşın, dosyanın bilirkişiye gönderilmeden, müvekkilinin artan maluliyetinin olup olmadığı tespiti edilmeden ve dosya hakkında hiç bir işlem yapılmaksızın redde dair yerel mahkeme ilamın hatalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından verilen feragat sebebiyle redde ilişkin kararın hukuken himaye edilemeyeceğini, taraflarınca aynı maluliyete ilişkin bakiye maluliyet tazminatı davası açılmadığını, çok açık ifadelerle müvekkilde zaman içerisinde aynı kazadan ve olaydan kaynaklı artan bir maluliyetinin doğduğunun ifade edildiğini, dosyanın esasına girilmesini ve müvekkilinin artan maluliyetine ilişkin tespitin yapılması için Adli Tıp Kurumuna sevkini, aksi halde istinaf başvurularının kabulü ile yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİNE DAİR EK KARARA YÖNELİK İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak ve kısmi olarak açtıkları davada hukuken himaye edilmez şekilde kesin olarak karar verildiğini, davalarının fazlaya ilişkin dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydı ile kısmi olarak açıldığını, kısmi davalarda istinaf sınırının alacağın tamamına göre belirlenmesi gerektiğini , fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak kısmi olarak açılmış bir davanın kesinlik sınırı mahkemece hatalı olarak değerlendirildiğini, 26.06.2020 tarihli istinaf başvurularının kesinlik sınırını gerekçe gösterilerek reddine ilişkin yerel mahkeme ilamının istinaf incelemesi sonucunda ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava trafik kazasından kaynaklanan artan maluliyete dayanan maddi tazminat davasıdır.
Mahkemesince … tarihinde verilen karara ilişkin olarak söz konusu kararın kesin olduğu belirtilmiş ve buna göre gerekçeli karar oluşturulmuştur. Gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğinden sonra davacı vekili süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuş, Mahkemesince HMK 346 maddesi gereğince 26/06/2020 tarihli ek karar ile verilen kararın kesin olduğu gerekçesi ile istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

Mahkemenin ek kararı davacı vekiline usulünce tebliğ edilmiş, bu ek karara karşı davacı vekili süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekilinin Mahkemenin 26/06/2020 günlü ek kararına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusu yönünden yapılan değerlendirmede;
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmiş olması halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmesi halinde, kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda davacı vekilinin 02/09/2019 tarihli dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL tutarlı maddi tazminat davası açtığı anlaşılmaktadır. Davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verildiği, davadaki alacak miktarının henüz tespit edilemediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince kısmi davaya ilişkin davada verilen kararın kesin olmasından söz edilemeyecektir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin davacı vekilinin 02/07/2020 günlü istinaf başvurusunun reddine ilişkin karara karşı yaptığı istinaf başvurusunun kabulü ile istinaf başvurusunun reddine ilişkin 26.06.2020 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin kararın esasına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusu bakımından yapılan değerlendirmede;
Davacı tarafından İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında iş bu davaya konu trafik kazasından kaynaklı olarak maluliyet sebebi ile tazminat davası açılmış, yargılama aşamasında davalı … şirketi tarafından davacıya 72.000,00- TL asıl alacak ile feriler olmak üzere toplam 85.000,00TL tazminat ödenmesi üzerine tarafların sulh olmaları ile davacı vekili davasından feragat etmiştir. Mahkemece 27.04.2017 tarihli karar ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Feragat HMK 307. ve devamı maddeleri gereğince kesin hüküm niteliğinde olup, kesin hükmün tüm hukuki sonuçlarını doğurur. Ne var ki kişinin hakkın özünden vazgeçme anlamına gelen feragat hakkının kullanabilmesi için öncelikle ortada geçerli, var olan, mevcut, doğmuş bir hakkın olması gerekmektedir. Davacı hem eldeki bu davada hem de İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında, geçirmiş olduğu trafik kazasından kaynaklı olarak zarara uğradığını belirterek tüm bu zararın tazminini istemiştir. Eldeki dava İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından sonra davacıda artan maluliyet durumuna ilişkindir. Davacı henüz ne kadar zarara uğradığını bilmemekte zararın tespiti ile uğramış olduğu bu zararın tazminini istemektedir. Eldeki bu davada ve İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında henüz maluliyet raporu alınmamış, kusur durumu netleşmemiştir, buna göre davacının uğramış olduğu zarar henüz tam olarak ortaya çıkmamıştır.
Davacı mevcut zararının ne kadar olduğunu, diğer bir ifade ile tazmin edilmesi gereken zararın ne kadar olduğunu bilmeden öğrenmeden bu hakkından feragat edemez. Bu kapsamda yapılan feragat davacı yönünden sonuç doğurmayacaktır.
Bu itibarla İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasına sunulan ibraname makbuz niteliğinde olup, mahkemece davacının talebi gibi yargılamaya devam edilerek oluşan trafik kazasında tarafların kusur oranları tespit edildikten sonra davalı sigortalı aracın tazminatı gerektirir kusurunun varlığının tespiti halinde; gelişen durum nedeni ile davacının maluliyetinde artış olup olmadığının tespiti açısından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde, daha önce sigorta şirketi tarafından davacı tarafa yapılan ödeme esnasında esas alınan 27.04.2015 tarihli özürlü sağlık raporunda belirtilen maluliyet oranı usulüne uygun şekilde ilgili yönetmelik hükümleri kapsamında yeniden tespit edilerek, davacının feragat tarihi itibariyle ve mevcut durum itibariyle maluliyetinin tespit edilmesi gerekmekle, davacı tarafın önceki davasından feragat tarihi olan 24.03.2016 tarihinden sonraki tüm tedavi evrakları getirtilerek, gerekirse davacının muayenesi de sağlanarak, feragat tarihinden sonra tedavilerinin devam edip etmediği, önceki raporun düzenlenmesine esas eski tarihli tedavi belgeleri ile yeni tarihli tedavi belgeleri arasındaki farkın değerlendirilerek davacının feragat tarihten sonra maluliyet durumunda bir artış bulunup bulunmadığı, kısacası davacının feragat tarihindeki maluliyet durumu ile huzurdaki davada raporun alındığı tarih itibariyle maluliyet durumu arasındaki gelişen duruma dair fark tespit edilerek, davacının maluliyet durumunda bir değişiklik bulunması halinde bunun artan maluliyet kapsamında kalıp kalmadığının Adli Tıp Kurumundan usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla, önceki raporun da irdelendiği yeni bir rapor alınarak maluliyet belirlendikten sonra artan maluliyet oranı bulunması halinde buna göre, ZMMS genel şartları doğrultusunda TRH 2010 tablosu ile prograssive rant yöntemi de esas alınmak sureti ile davacının ne kadar tazminat hakkının bulunduğu belirlenmeli, davalı … tarafından davacıya yapılan ödeme güncellenmek sureti ile bu ödemenin davacının tüm zararını karşılayıp karşılamadığı tespit edildikten sonra davacının talebi hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmesi gerekirken kesin hüküm sebebi ile davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebebi haklı bulunmuştur.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece yukarıda belirtilen bilirkişi raporları alınmadan karar verildiğinden, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davacı vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kabulüyle, kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.a-6. maddesi gereğince KABULÜ İLE,
İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi ve belgeler tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18/01/2022


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.