Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1875 – 2021/2007
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1875
KARAR NO : 2021/2007
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2019
NUMARASI : …Esas, … Karar
DAVACI : GÜVENCE HESABI
VEKİLİ : Av.
DAVALI : …. ANONİM TÜRK SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali (sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre rücu istemi )
KARARA TARİHİ : 06/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :
Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/02/2014 tarihinde mülkiyeti dava dışı muris …’e ait ve sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile yapmış olduğu kaza nedeniyle …’nın vefat ettiğini, kazaya karışan aracın olay tarihini kapsayan geçerli zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmadığı gerekçesi ile müvekkili kurumca hak sahiplerine, yapılan başvuru üzerine 47.716,00 TL maddi tazminat ödendiğini, müvekkili kurumun sürücü ve işleten …’in mirasçılarına karşı rücu hakkının doğduğunu, rücu hakkına istinaden Adana 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine borçlular tarafından itiraz edildiğini ve Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, davaya konu kazaya karışan aracın dava dışı … adına kayıtlı iken 26.02.2013-2014 tarihleri arasında davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu aracın daha sonra Adana 4. Noterliği’nin 07/01/2014 tarih ve … yevmiye numaralı satış sözleşmesi ile …’e satıldığını, rizoknun gerçekleştiği tarihin ise 25.02.2014 olduğunu, bu halde riziko ile gerçekleşen zararın poliçe teminatı kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, sigortalı aracın işleteninin değişmesi durumunda poliçenin sigortacının sözleşmeyi feshinden itibaren 15 gün daha geçerliliğini koruduğu, somut olayda yukarıda bahsedilen poliçenin feshedildiğine dair bir ihbarın hiç yapılmadığını, aynı kazadan dolayı hak sahipleri tarafından müvekkili kurum aleyhine ikame edilen Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı davasında zararın poliçe kapsamında kalmakta olduğundan bahisle reddedildiğini bu nedenle sorumlu olan davalı sigorta şirketine aleyhine Adana 5. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve başlatılan takibe davalı borçlu tarafından itiraz edildiğini belirterek davanın kabulü ile takibin devamına davalının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki ve zamanşımı itirazlarının bulunduğunu, yetkili mahkemelerin İstanbul … Mahkemeleri olduğunu, davaya konu … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde 26.02.2013-2014 tarhileri arasında sigortalı olduğunu, dava konusu aracın satıldığını ve satış sonucu müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini beliretek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı sigorta şirketinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, davaya konu … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir trafik sigorta poliçesinin bulunmadığı anlaşıldığından davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; … plakalı aracın dava dışı … adına kayıtlı iken davalı sigorta şirketi tarafından 26/02/2013 – 26/02/2014 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, aracın daha sonra …’e satıldığını, rizikonun gerçekleştiği tarihin ise 25/02/2014 olduğunu, bu nedenle riziko ile gerçekleşen zararın poliçe poliçe teminatı kapsamında olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, somut olayda söz konusu poliçenin feshedildiğine dair bir ihbar yapılmadığını, poliçeye konu aracın satılmış olmasının işletenin hukuki sorumluluğunu kaldırmış olsa da sigortacı açısından bu hususun zarar gören üçüncü şahıslara karşı sorumluluğunu tek başına sona erdiren bir sebep olmadığını belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf eden taraf sıfatı ile istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
Davacı Güvence Hesabı vekili; dava dışı muris …’e ait ve sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile yapmış olduğu kaza nedeniyle …’nın vefat ettiğini, kazaya karışan aracın olay tarihini kapsayan geçerli zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi bulunmadığı gerekçesi ile müvekkili kurumca hak sahiplerine, yapılan başvuru üzerine 47.716,00 TL maddi tazminat ödendiğini,müvekkili kurumun sürücü ve işleten …’in mirasçılarına karşı rücu hakkının doğduğunu, rücu hakkına istinaden Adana 3. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında başlatılan ilamsız icra takibine borçlular tarafından itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar davaya konu … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle geçerli bir trafik sigorta poliçesinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de,
Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve güvence hesabı yönetmeliği’nin 9. maddeleri gereğince; zorunlu sigortalarla ilgili olarak, sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için, sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, sigorta şirketinin ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için, çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, KTK uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde kişiye gelen bedensel zararlar için Güvence Hesabı’na gidilebileceği açıktır.
Somut olayda; … plakalı aracın kaza tarihi olan 25.02.2014 tarihi itibariyle davalı …. Anonim Türk Sigorta Şirketi nezdinde 26.02.2013 tarihinde düzenlenmiş zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunduğu ve poliçenin geçerli olduğu, iptal edildiğine ilişkin belge bulunmadığı ve Güvence Hesabı’nın ödeme yapmakla yükümlü olmadığı bir tazminatı ölenin yakınlarına ödediği, kaza tarihi itibariyle … Anonim Türk Sigorta Şirketinin sorumluluğunun devam etmektedir.
Zira 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91–101. maddelerinde zorunlu mali mesuliyet sigortası düzenlenmiştir. Bu sigortanın amacı trafik kazaları nedeniyle 3. kişilerin uğrayacakları zararların kolayca temin edilmesini sağlamaktır. Bu sigorta işleteni değil, aracı takip etmektedir.
Zorunlu mali mesuliyet sigortası işletenin Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere yapılmaktadır. KTK’nın 91. maddesinde, işletenlerin bu kanunun 85/1. maddesine göre sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, aynı yasanın 94. maddesinde, sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişinin 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorunda olduğu, sigortacının sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihi itibariyle 15 gün içinde fesh edebileceği, sigortanın fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerli olacağı, aynı Yasa’nın 95. maddesinde ise, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurulabileceği hükümlerine yer verilmiştir.
Bu bakımdan olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinin varlığı halinde KTK’nın 95/2. maddesi gereğince sigortacının tazminat yükümlülüğünün azaltılması ve kaldırılmasına ilişkin poliçenin iptal edildiği, geçersiz olduğu bu nedenle sorumluluğunun bulunmadığı gibi haller sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyecektir. Sigortacı zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesinin sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılmasını ve indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebilecektir.
Buna göre davacı Güvence hesabı tarafından 3. Kişilere yapılan ödemenin kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi olan 25.02.2014 tarihi itibariyle davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi nezdinde 26.02.2013 tarihinde düzenlenmiş poliçesinin bulunduğu dosya arasında bu poliçenin iptal edildiğine dair bir belge bulunmadığı anlaşıldığından, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Bu yönü ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davacının davalı hakkında başlatmış olduğu Adana 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına şeklinde yeniden hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacının icra inkar tazminatına yönelik talebi yönünden yapılan incelemede ise;
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.
Somut olayda davacının, davalıdan rücuen tazminat talep ettiği, davacının rücu şartlarının bulunup bulunmadığı hususlarının yargılama kapsamında olduğundan, alacak likit olmadığından ve yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, davacının davalı hakkında başlatmış olduğu Adana 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına davalının yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine şeklinde karar vermek üzere ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE;
1-HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/11/2019 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararının yeniden hüküm kurulmak üzere KALDIRILMASINA,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
2-DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
2-a)-Davalının Adana 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının 47.716,00 TL asıl alacak, 16.871,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 64.587,85 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktarlardan asıl alacağa uygulanacak yasal faiz üzerinden devamına,
2-b)-Davacının icra inkar tazminatı talibinin alacak yargılamayı gerektirdiğinden reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.412,00 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 780,06 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.631,94 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-Davacı tarafından sarf edilen tebligat gideri, bilirkişi ücreti, posta masrafı vs. olmak üzere 1.079,25 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap olunan 9.196,42 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK’nın 333. Maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının bulunması halinde ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri bakımından;
7-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kesin olan iş bu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
9-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
10-Davacı tarafından harcaması yapılan 77,00 TL posta masrafı ve tebligat giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.06/12/2021
Başkan
Üye
Üye
Katip
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır