Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1744 E. 2021/2197 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1744
KARAR NO : 2021/2197

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :…
NUMARASI :….

DAVACI : …
VEKİLİ : Av…
DAVALI : …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 28/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/01/2017 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla seyir halinde iken, plakası tespit edilemeyen bir aracın manevrası ile … plakalı aracı sıkıştırması ile direksiyon hakimiyetini kaybettiği ve bankette arıza nedeniyle park halinde olan … plakalı aracın arka kısmına çarparak savrulduğu ve araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı kaza sebebiyle davacının ciddi oranda kalıcı maluliyete duçar olduğu, davacının tüm tedavilere rağmen eski sağlığına kavuşamadığı, … plakalı aracın davalı … şirketi nezdinde sigortalı olduğu,bu nedenle şimdilik 75,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinde bahsi geçen … plakalı aracın davalı şirket nezdinde sigortalı olduğu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğu, SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödemenin yapılıp yapılmadığının araştırılmasını, öncelikle tüm delillerin toplanmasına müteakip tarafların kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiği, davacının maluliyetinin İstanbul Adli Tıp Kurumunca belirlenmesi gerektiği ve sağlıklı bir tazminat hesaplaması için aktüer sıfatına sahip bir bilirkişi tarafından tazminat hesaplaması yapılmasını, öncelikle açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 57.685,64TL kalıcı iş göremezlik maddi tazminatının temerrüd tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; İş bu istinaf başvurularının sadece kalıcı iş göremezlik tazminatının (11.573,12 TL) %20 fer’ileri yönünden olduğunu, hükümde belirtilen (46.148,51 TL) ve feriileri ile diğer kalemlerin davacı tarafa ödeneceğini, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunulması amacı ile davet hususu yerine getirilmeden hüküm verilmiş olmasının yasaya aykırı olduğunu, davacının olay esnasında emniyet kemeri taktığına dair somut delil bulunmadığını, emniyet kemeri takmadığı kendi can güvenliği korumak için gerekli güvenlik tedbirleri almadığı ve meydana gelen zararın artmasında müterafik kusurunun olduğunu, bu denenle hesaplanacak tazminattan hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, gerekçeli kararın usulüne uygun olmadığını, iddia ve savunmalarının ve delilleri belirtilmeksizin ve değerlendirilmeksizin hüküm verildiğini, yargılama sırasında belirttikleri itirazlarının gerekçeli kararda irdelenmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu açılan kalıcı ve geçici iş göremezlik talebi ile tedavi giderine yönelik tazminat davasıdır.
Mahkemece davanın tedavi gideri ve geçici işgöremezlik tazminat talebi yönünden taleplerinin reddine, kalıcı iş göremezlik tazminatı yönünden kabulüne karar verilmiş olup karar davalı vekili istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin usulüne uygun sözlü yargılama yapılmaması yönünden istinaf sebebinin incelenmesinde;
Davacı vekili tarafından sunulan 01.06.2020 tarihli ıslah dilekçesinin davalı vekiline tebliğine ilişkin tebligat üzerinde bulunan şerhte; sözlü yargılama ve hüküm için belirlenen gün ve saatte gelmediği takdirde yokluğunda hüküm kurulacağı ihtarının yer aldığı, tebligatın davalı vekiline 09.06.2020 tarihinde e-tebliğ yöntemince tebliğ edildiği, belirlenen duruşma gününde sözlü yargılamaya geçilerek karar verildiği, sözlü yargılamanın usulüne uygun şekilde yerine getirildiği ancak davalı vekilinin sözlü yargılama duruşmasına katılmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusur yönünden istinaf sebebinin incelenmesinde;
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde (Borçlar Kanunu’nun 44.) düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Dosya kapsamından, davacının sunulan maluliyet ölçüsünü belirtir raporun incelenmesinde, davacının maluliyetinin sol gözde görme kaybına dayandığı, davacının gözünde kesi oluştuğu, davacının emniyet kemeri takıp takmadığının tespit edilemediği, emniyet kemerinin takılı olması ihtimalinde dahi kesinin meydana gelme şeklinin cam kırığının fırlayarak göze gelmesi ihtimalinde yaralanma alanı nedeniyle emniyet kemeri takılmaması arasında illiyet bağı olmadığından müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmaması yerinde olmakla davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin gerekçeli kararın usulüne uygun olmadığı yönünden istinaf sebebinin incelenmesinde;
Anayasanın 141. maddesi uyarınca mahkeme kararları gerekçeli olmak zorundadır. Ayrıca 6100 Sayılı HMK’nın 297/1-c maddesinde, “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gereklidir.” düzenlenmesine yer verilmiştir. Kamu düzenine ilişkin olan bu durum HMK 297/2 ve 26. maddesine aykırılık oluşturmaktadır. Mahkemece yazılan gerekçeli kararda hatalı bir hususa rastlanılmadığından davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 3.940,51 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 986,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye ‭2.954,51‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.28/12/2021


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.