Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1673 E. 2021/2031 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1673
KARAR NO : 2021/2031

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …..
Av. …
Av. …
İHBAR OLUNAN/(LAR) : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tazminat

KARAR TARİHİ : 07/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı firmanın Adana İli Yüreğir İlçesi, Keresteciler Sitesi No:… bulunan Yüreğir şubesinde kapı,mutfak dolabı üretim imalat atolyesinin 22.01.2018 günü akşamından ertesi güne kadar aralıksız devam eden şiddetli yağışın etkisi ve birincil etken niteliğinde kanalizayon yetersizliği ve tıkanıklığı sebebiyle tüm üretim aşamalarını su bastığını, davacının meydana gelen su baskını nedeniyle fabrikada tüm aşamalarda üretimi durdurmak zorunda kaldığını, üretimi tamamlanmış ve montaja hazır hale gelmiş kapı mutfak dolap ve ekipmanlarının su içerisinde kaldığını,aynı şekilde boya ünitesindeki tüm boyaların su ile temas ettiği ortalığa saçıldığı, üretim içinde bulunan tüm makinelerin ağır hasara uğradığı,davacının Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin … Değişik İş dosyasında tespit yaptırdığını, davacının kendi imkanları ile işletmenin bazı bölümlerine yaklaşık 1 metre yüksekliğinde set duvar örmesine rağmen işletmenin yakınındaki 4 adet tıkanık ve drene sistemi olmayan kanalizasyondan kaynaklı taşkın nedeniyle zarara uğradığını, 1.000,00 TL maddi tazminat ve 3.000,00 TL manevi tazminatın 22.01.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2709 sayılı yasanın 125. maddesinde “idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükmünün yer aldığını, ancak zararın zarar gören kişinin veya üçüncü kişinin eyleminden doğması mücbir sebepten kaynaklanması gibi durumlarda idarenin tanzim yükümlüğünün ortadan kalkacağını, söz konusu olayın mücbir sebepten kaynaklandığını, resimlerde de görüleceği üzere iş yerinin yol kodundan yaklaşık 60-70 cm düşük olmasına rağmen olayın vuku bulduğu tarihte ön kapıdan su girişini önleyici hiçbir tedbirin alınmadığı, ayrıca Meteorolojı 6. Bölge Müdürlüğünün 107-E 736 sayılı ekli yazısında Adana da uzun yıllar ocak ayı yağış ortalamasının 106,8 kg/m2olduğunun belirtilmesine karşın 107-E1346 sayılı yazısında sadece 23 Ocak 2018 günü düşen yağış miktarının 72,8 kg/m2 olarak başka bir ifade ile uzun yıllar Ocak ayı yağış ortalamasının %68 inin bir günde gerçekleştiği, anılan yağmur olayının mücbir sebep olarak nitelenmesi gereken şartları taşıdığını talep edilen miktarı ve kurumun sorumlu olduğu iddialarını kabul etmediklerini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davacının manevi tazminat talebinin reddine, davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 40.520,00TL maddi tazminatın 22/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; Yağmur suyundan kaynaklanan hasarlardan Adana Büyükşehir Belediyesinin sorumlu olduğunu, bu hususta ASKİ Genel Müdürlüğü’nün herhangi bir yekti ve sorumluluğu bulunmadığını, işyerinin yol zeminin kodundan yaklaşık 60-70 cm düşük olmasına rağmen olayın vukuu bulduğu tarihte ön kapılardan su girişini önleyici hiçbir tedbirin alınmadığını, 14 mart 2018 tarihinde yaptığımız tespitlerde ekli resimlerden de görüldüğü üzere ön kapılara su girişini önleyici rampa ve bariyer inşa edilmekte olduğu ve ayrıca su girmesi durumunda tahliyeyi yapacak motopomp sisteminin de mevcut olmadığının tespit edildiğini, davacı şirketin gerekli önlem ve tedbirleri almaması neticesinde hasarın meydana geldiğini, hasardaki kusur ve sorumluluğun davacı şirkette olduğunu, zararın, zarar gören kişinin veya üçüncü kişinin eyleminden doğması, mücbir sebeplerden kaynaklanması gibi durumlarda idarenin tazmin yükümlülüğünün ortadan kalkacağını, söz konusu olay mücbir sebepten kaynaklandığını, davacının olaydaki kusurunun göz ardı edildiğini, bilirkişi raporunun hükme esas teşkil edemeyecek kadar eksik ve hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP: Davacı vekili tarafından istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, yağıştan kaynaklı su baskını nedeniyle oluşan maddi-manevi zararın davalı ASKİ’den tahsili istemine ilişkindir.

Mahkemece yapılan yargılama neticesinde maddi tazminata ilişkin davanın kabulüne, manevi tazminata ilişkin davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Aski Genel Müdürlüğü tarafından istinaf edilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde her ne kadar yağmur suyundan kaynaklanan hasarlardan Adana Büyükşehir Belediyesinin sorumlu olduğunu, bu hususta taraflarının herhangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürmüş ise de,
5393 sayılı yasanın 14. ve 15/1-e sayılı bendinde: ” Müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; kaynak sularını işletmek veya işlettirmenin belediyelerin görev yetki ve sorumlulukları arasında olduğu” hükmü düzenlenmiştir.
Ancak 2560 sayılı yasanın 2 nolu maddesi gereğince; “Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltma yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüt ve projesini yapmak veya yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek,” görevinin su ve kanalizasyon idarelerince gerçekleştirileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre davalı vekilinin yağmur suyundan kaynaklanan hasarlardan Adana Büyükşehir Belediyesinin sorumlu olduğu, kendilerinin herhangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Zira, 2560 sayılı yasanan 2 nolu maddesi gereğince yağmur sularının uzaklaştırılmasına ilişkin görev davalı ASKİ Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
Somut olayda; 22.01.2018 tarihinde aralıksız devam eden şiddetli yağış nedeniyle yağmur sularının tahliyesi görevinin davalının sorumluluğunda bulunduğu, Adana 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı tespit dosyasından alınan bilirkişi heyeti raporuna göre dava konusu yer etrafında kanalizasyon rögarlarının tıkanması ve yağmur sularını drene eden sistemin bulunmamasından kaynaklı davacıya ait kapalı iş yerinde yerden yaklaşık 40-45 cm yüksekte su baskını olmasından ötürü imalatlardan bir kısmının zarar gördüğünün tespit edildiği, yine mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporu ve itirazlar üzerine alınan bilirkişi heyeti ek raporuna göre olay tarihini gösterir görüntüler üzerinde yapılan incelemeye göre; yoldaki su seviyesinin bina giriş eşik kotundan fazla yükseldiği, kanalizasyon bacasından yağmur suyunun doluluktan dolayı dışarıya doğru çıktığı yani geri teptiğinin tespit edildiği, bu geri tepmenin bölgede teşkil eden altyapının yetersizliği, gerekli bakımın yapılmaması ve/veya yağan yağmurun olağanüstü bir miktarda aşırı yağmasından kaynaklanacağı, dolayısıyla yağışın işyerine vermiş olduğu zararın davalı kurumun kusurundan kaynaklandığının belirtildiği, görüntülerdeki yağmurdan dolayı su seviyesinin yetişkin bir insanın diz seviyesine kadar yükseldiğinin görüldüğü, bu yükselmenin sebebinin aşırı derecede yağan yağmur, altyapı tıkanıklığı ve/veya yetersizliğinden kaynaklanabileceği, normal şartlar altında işyerinin zemin kotunun düşük olması halinde bile suyun yol üzerinde diz seviyesine kadar yükselmemesi gerektiği, dolayısıyla suyun yolda diz seviyesinde yükselmesinin kusur olduğu ve sorumluluğun ASKİ’ye ait olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla davalı vekilinin davacı tarafın gerekli önlem ve tedbirleri almaması neticesinde hasarın meydana geldiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Mücbir sebep oluştuğu yönündeki itirazların incelenmesinde ise; 01.02.2018 tarihli
T.C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü 6. Bölge Müdürlüğü yazısına göre 23 Ocak 2018 günü toplam yağışın 72,8 kg/m2 olduğu, Adana’da uzun yıllar ocak ayı yağış ortalamasının 106 kg/m2 olduğunun belirtildiği, olay tarihinde yağan yağışın ortalama değerin altında olduğunun anlaşıldığı, davaya konu edilen yağış ve buna bağlı su baskını olayının doğuracağı hasarın, alınacak önlemlerle engellenebileceği ve kaçınılmazlık vasfı taşımadığı gözetildiğinde mücbir sebep olarak değerlendirilemeyeceği, bilirkişi raporunda da bu yönde tespitin yapıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.

Davacı şirkete ait makinaların ve imalatların olay günü yağmur suyu nedeni ile oluşan su baskınında hasar gördüğü, davalı şirketin, görev ve sorumluluğunda olan yoldaki yağmur suyunun tahliyesi için, yeterli çalışma yapmadığı, alt yapı sistemini hazır hale getirmediği, oluşan hasarda davacının kusurunun bulunmadığı anlaşılmakla davacının uğramış olduğu zararın davalı tarafından karşılanması gerektiği anlaşılmakla mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir yanlışlık bulunmamaktadır.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin takdirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmekle davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.767,92 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 692,00 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye‭ 2.075,92‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.07/12/2021


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.