Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1513 E. 2021/1983 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1513 – 2021/1983
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1513
KARAR NO : 2021/1983

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACILAR : 1-…
2-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : 2- …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 3- …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 30/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …’de T. Cemal Beriker Bulvarı Hacı Sabancı Kız Öğrenci Yurdu ön tarafında müvekkillerine ait olan ve müvekkillerinin üzerinde bulunduğu ve davacı …’in sürücü davacı …’in de yolcu olduğu … plakalı motor ile seyir halindeyken davalı … yönetimindeki … plakalı ve davalı … Sigorta şirketince sigortalı aracın çarpması sonucunda müvekkillerinin yaralandığını, kazanın oluşumunda davalıların sorumlu olduklarını, müvekkillerinin uzun süre … Hastanesi ve … Devlet Hastanesinde tedavi gördüklerini ve kalıcı maluliyete maruz kaldıklarını, bakıcı gideri için de harcama yapmak zorunda kaldıklarını, meydana gelen olay nedeni ile davalı … hakkında Adana 15. Asliye Ceza Mahkemesinin … E. … sayılı kararı ile ceza hükmü tesis edildiğini, kaza nedeniyle müvekkillerinin acı, elem, ızdırap duyduklarını, hayat düzenlerinin alt üst olduklarını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili; Dosyanın … tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararının HMK ve yerleşik Yargıtay kararları uyarınca usule yasaya aykırı olduğunu, talep edilen paranın gider avansı mı yoksa delil ikamesi avansı mı olduğu, ne için, hangi iş ve işlemler için harcanılacağının ilgili ara kararda açık ve net bir şekilde açıklanması gerektiğini, talep edilen paranın nereye yatırılacağı, verilen kesin süre içerisinde talep edilen paranın yatırılmaması durumunda mahkemece nasıl bir işlem yapılacağı ya da nasıl bir karar verileceğinin, ara kararda belirtilmesinin gerektiğini, miktarın ne kadarının bilirkişi ücreti yani delil avansı olduğunu, ne kadarının tebligatlarda kullanılmak üzere gider avansı olduğunun ve bunların nereye yatırılması gerektiğinin şüpheye mahal vermeyecek şekilde belirtilmediğini, yatırılmamasının sonuçları ayrı ayrı açıkça açıklanarak ihtar edilmediğini, ayrıca davanın her iki müvekkil içinde maddi ve manevi tazminat talepli olarak açılmış olup dosyada kusura ve tarafların maluliyetine ilişkin raporlar alınmış olup dosyanın manevi tazminat yönünden karar verilebilecek halde olduğunu, her iki müvekkili için dava dilekçesinde açıkça talep edilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda manevi tazminat taleplerine ilişkin açıklama yapılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını ve manevi tazminat talepleri hakkında usul ekonomisi gereği istinaf mahkemesi gereğince karara bağlanmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP: Davalı tarafça istinafa karşı cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54. ve 56. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi-manevi tazminat davasıdır.
Mahkemece, kesin sürede delil avansının yatırılmadığı gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından istinaf edilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun delil ikamesi için avans başlıklı 324 üncü maddesinde; “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
03.04.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde “Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir.
Kesin süreye ilişkin ara karar hem hakimi hem tarafları bağlamakla birlikte kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir. Ancak böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin ara kararın, yasaya ve içtihatlara uygun şekilde hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık, yorumu zorunlu kılmayacak, yanlış anlamayı önleyecek, ilgili tarafından kolaylıkla anlaşılacak derecede açık, sade ve sınırlı olması gerekir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarılması gerekmektedir. (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt 5, Altıncı Baskı, İstanbul- 2001, s. 5438 vd.)
Kesin sürenin kaçırılması, o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, davanın kaybedilmesine neden olmaktadır. Böyle bir durumda, geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Mahkeme ara kararında bilirkişi ücreti, dosya gidiş dönüş, raporun tebliği ücreti gibi gider gerektiren işlemleri kalem kalem açıklamalı, her kalemin miktarını ayrı ayrı göstermeli, dosyada bulunan avans varsa bunlar dikkate alınarak eksik ve tamamlanması gereken avans gösterilmeli, delil avansı ile ilgili olarak verilen kesin sürede yatırılmamasının sonuçlarını da duruşma zaptına açıkça yazmalıdır. Ayrıca, bu avans dışında delil ikamesine yönelik avans isteniyor ise, HMK.’nun 115. maddesine göre değil, 324. maddesine göre işlem yapmalıdır.
Yukarıda kesin sürenin mahiyeti ve uygulanma şekline dair tüm bu anlatılanların, henüz toplanmamış ancak toplanmasına karar verilmiş delillere ilişkin olduğunun kabulü halinde önem arz edeceği muhakkaktır.
Eldeki davada; mahkemece, … tarihli oturumda “Dosyada gider avansı bulunmadığından bilirkişi ücreti ve tebligatlarda kullanılmak üzere davacı vekiline 600,00-TL gider avansını yatırması için iki haftalık kesin süre verilmesine, iki haftalık kesin süre içerisinde gider avansını yatırmadığı takdirde davanın usulden reddine karar verileceğinin ihtaratına.” şeklinde ara kararı verildiği, davacı tarafça ara kararda gösterilen delil avansının kesin süre içinde yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece davacı vekiline bilirkişi ücretinin ve tebligatlarda kullanılmak üzere gider avansı ücretinin ikmali yönünde kesin süre verildiği … tarihli celseden önceki bir tarihte dosyanın aktüer bilirkişiye tevdii edilmiş olup, Hesap uzmanı bilirkişinin … tarihli aktüer raporunu düzenlediği ve raporun dosya arasına alındığı anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan kesin süre ihtaratında yatırılması lüzum gören miktarın ne kadarlık kısmının bilirkişi ücretine, ne kadarlık kısmının ise gider avansına ait olduğu, hangi gider için ne kadar yatırılmasının gerektiğinin açıkça ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirtilmediği görülmektedir.
Mahkemece hesaba ilişkin aktüer raporunun düzenlenerek dosya içerisine alınmasının ardından, rapor ücretinin yatırılması amacıyla verilen kesin süre içerisinde bilirkişi delil avansının ikmal edilmediği ve bu nedenle davanın reddine karar verilmiş olması durumunda, kesin sürenin verilme amacı olan davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek kuralının amacına uygun şekilde kullanılmadığı, bu aşamada artık raporun dosya arasına alındığı ve yargılamaya devam edilerek rapor ücretinin ileride haksız çıkan taraftan tahsil edilmek üzere suç üstü ödeneğinden karşılanması ya da hükümden sonra haksız çıkan taraftan tahsili yoluna gidilebileceği düşünülmeksizin davanın usulden reddine karar verilmiş olması ve manevi tazminat talepleri yönünde bir karar verilmeksizin dosyanın karara bağlandığı yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
Dava dilekçesinde maddi tazminata ilişkin taleplerin geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat, geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat, bakıcı gideri tazminatı, tedavi gideri şeklinde belirtildiği, dosyada kusur, maluliyet ve aktüer raporlarının alındığı bu itibarla dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmaktadır.
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca yeniden karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı … tarafından davalı … Sigorta aleyhine dava ikame edilmiş ise de davacı vekilinin … tarihli celsedeki beyanlarında davacı … yönünden … plakalı motorun zorunlu sigortacısı olan… Sigorta A.Ş’ye açması gerekirken sehven … Sigorta A.Ş’ne açtıklarının belirtildiği, … plakalı aracın da ZMMS sigortacısının diğer davalı … Sigorta A.Ş olduğu dikkate alındığında davaya konu kaza nedeniyle davalı … Sigorta A.Ş’nin davada pasif husumetinin bulunmadığı anlaşılmakla bu davalı yönünden davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı … tarafından diğer davalı … Sigorta A.Ş aleyhine maddi tazminat davası açılmış ise de dosyaya sunulan … tarihli ibraname ve Feragatname başlıklı belgeden anlaşıldığı üzere bu davacı yönünden davalı … Sigorta A.Ş ile maddi tazminat talepleri bakımından ödeme nedeniyle sulh olunduğu, ibraname içeriğinde açıkça davacı vekilinin iş bu yargılamaya konu maddi tazminat dosyasındaki fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı bellidir. Bu itibarla yargılama sırasında taraflar arasında düzenlenen ve davacı tarafından maddi tazminat yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığı belli olan ibranameye göre davacı …’in geçirmiş olduğu kazadan kaynaklı olarak maluliyeti sebebi ile talep etmiş olduğu tüm tazminatı davalı sigorta şirketinden tahsil ettiği, yine bu dosya sebebi ile yapmış olduğu yargılama gideri ve vekalet ücretlerini dahil tahsil ettiği, davacının bakiye bir zararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle davalı sigorta şirketi yönünden, davacının tüm zararının yargılama sırasında giderilmiş olması davacının fazlaya dair haklarını saklı tutmadan davalı sigorta şirketini tümü ile ibra etmiş olması nedeni ile davacı …’in davalı … Sigorta A.Ş aleyhine açtığı maddi tazminat davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı … tarafından diğer davalı … aleyhine maddi tazminat davası açılmış ise de; sigorta şirketi ile düzenlenen ibraname içeriğinde davacı …’in sigorta şirketini, sigortalı araç sürücüsünü ve malikini tamamen ve katiyen gayri kabili rücu ibra ettiklerini bildirdiği görülmektedir. Kaldı ki; sigorta şirketinin ibra karşılığı davacıya yaptığı ödemenin zararı tamamen karşılamaması halinde davalı işleten; poliçe limitini aşan miktarda zarar varsa, limiti aşan kısımdan sorumlu olacaktır. (aradaki poliçe ilişkisi nedeniyle) eğer limitin altında bir zarar varsa davalı işleten ibra nedeni ile bu oranda yani limit kadar miktardan sorumluluktan kurtulmuş olacaktır. (Benzer yönde Yargıtay 17. H.D’nin 2016/16977 E, 2019/8248 K, 2014/761 E, 2015/7743K. sayılı kararları)
Bu nedenle davacıya davalı sigorta şirketi tarafından yapılan maddi tazminata ilişkin ödeme dikkate alınarak davalı … aleyhine açılan maddi tazminat davasının konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı … tarafından diğer davalı … aleyhine açılan manevi tazminat davası yönünden yapılan incelemede; Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesi; “Hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmünde olup; … tarihinde, …’in sürücüsü olduğu davacı …’in de yolcu olarak bulunduğu … plakalı motor ile seyir halindeyken davalı … yönetimindeki … plakalı ile araç ile çarpışmaları sonucunda davacının yaralandığı, kaza sebebiyle davalı sürücü …’ın %30 oranında kusurlu olduğu, davacının yolcu olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, kaza sebebiyle kalıcı maluliyetinin %5,2 oranında olduğu, iyileşme süresinin 9 (ay) olduğu, soruşturma dosyası ve mahkemece alınan kusur raporları, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen maluliyet raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla tarafların kusur durumu, davacıda meyana gelen maluliyetin oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak 6.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Davacı … tarafından davalılar … Sigorta A.Ş ve … aleyhine açılan maddi tazminat davası yönünden yapılan incelemede; dosyada alınan … tarihli kusur raporuna göre … tarihinde, davacı …’in sürücüsü olduğu … plakalı motor ile davalı … yönetimindeki … plakalı ile araç ile çarpışmaları sonucunda meydana gelen kazada davacı …’in %70 oranında, davalı sürücü …’ın %30 oranında kusurlu olduğu, … tarihli ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen maluliyet raporuna göre davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 3 (ay) olacak şekilde yaralandığının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi ile davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat, geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat, bakıcı gideri tazminatı, tedavi gideri tazminatı olacak şekilde davalılardan müştereken ve müteselsilen talepte bulunduğu görülmüştür.
Mahkemece alınan aktüer raporu ile davacının maluliyeti bulunmadığından kalıcı iş göremezlik tazminatının hesaplanmadığı, kaza tarihinden itibaren 3 aylık süre ile geçici iş göremezlik tazminatının kusur durumu dikkate alınarak 695,72 TL olacak şekilde hesaplandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece adli tıp uzmanı bilirkişiden alınan … tarihli raporda ve … tarihli ek raporda davacının yaralanması nedeniyle bakıcıya gereksinim bulunmadığının belirtildiği ve 253,20 TL olacak şekilde SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri hesaplamasının yapıldığı anlaşılmıştır.
Trafik sigortası (Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası) motorlu bir aracın, karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahillinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortasıdır. Trafik sigortacısının sorumluluğu meydana gelen olayın poliçe teminatı kapsamında kaldığı ve dolayısıyla davalı sigorta şirketinin sigortalısının sebep olduğu zarardan kusuru oranındadır.
… plakalı ile aracın kaza tarihi olan … tarihinde geçerli … nolu poliçe ile davalı … Sigorta A.Ş’ne trafik sigortalı olduğu, meydana gelen kazada davacı …’in %70 oranında, davalı sürücü …’ın %30 oranında kusurlu olduğu, alınan maluliyet raporuna göre davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 3 (ay) olacak şekilde yaralandığı, davacının yaralanması nedeniyle bakıcıya ihtiyacının bulunmadığı, 3 aylık süre ile geçici iş göremezlik tazminatının kusur durumu dikkate alınarak 695,72 TL olacak şekilde hesaplandığı, davacının SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri toplamının 253,20 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava dilekçesindeki talepleri dikkate alınarak kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat talebi ile bakıcı gideri tazminatı taleplerinin reddi ile 100,00TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, davacının geçici iş göremezlik ve tedavi gideri tazminatına dair fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı … tarafından diğer davalı … aleyhine açılan manevi tazminat davası yönünden yapılan incelemede; Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesi; “Hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” hükmünde olup; … tarihinde, davacı …’in sürücüsü olduğu … plakalı motor ile seyir halindeyken davalı … yönetimindeki … plakalı ile araç ile çarpışmaları sonucunda davacının yaralandığı, kaza sebebiyle davalı sürücü …’ın %30 oranında kusurlu olduğu, davacının %70 oranında kusurlu olduğu, kaza sebebiyle kalıcı maluliyetinin bulunmadığı, iyileşme süresinin 3 (ay) olduğu, soruşturma dosyası ve mahkemece alınan kusur raporları, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen maluliyet raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmakla tarafların kusur durumu, davacıda meyana gelen maluliyetin oranı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile manevi tazminatın mahiyeti nazara alınarak 2,500,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-) Maddi tazminat talepleri yönünden;
1-Davacı … tarafından davalı … Sigorta A.Ş aleyhine açılan maddi tazminat davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2- Davacı … tarafından davalı … Sigorta A.Ş ve davalı … aleyhine açılan maddi tazminat davasının konusuz kalması nedeniyle davada KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
3- Davacı … tarafından davalı … Sigorta A.Ş ve davalı … aleyhine açılan maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile;
a-100,00TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan, 100,00TL tedavi giderinden kaynaklanan olmak üzere 200,00TL maddi tazminatın davalı … Sigorta A.Ş’den dava tarihi olan … tarihinden itibaren, davalı … yönünden kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, davacının geçici iş göremezlik ve tedavi gideri tazminatına dair fazlaya ilişkin hakkının saklı tutulmasına,
B-) Manevi tazminat talepleri yönünden;
4- Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 6.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
5- Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 2.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Harç yönünden;
6- Alınması gereken 639,93 TL harçtan peşin alınan 104,51 TL’nin mahsubuyla bakiye 535,42 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş’den ve davalı …’dan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketinin 59,30TL yönünden sorumlu olmak üzere) alınarak hazineye gelir kaydına,
7- Suç üstü ödeneğinden karşılanacak 400,00TL bilirkişi ücretinin kabul ve red oranı dikkate alınarak 266,67 TL’lik kısmının davalılar … Sigorta A.Ş’den ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, 133,33 TL’lik kısmının davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Maddi tazminat yönünden
8- Davalı … Sigorta A.Ş kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 7/2. maddesine göre hesaplanan 45,00TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalıya ödenmesine,
9- Davalı … Sigorta A.Ş yönünden talep bulunmadığından vekalet ücreti yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
10- Davalı … kendisini bir vekil ile temsil ettirmiş ise de ibra ve ödeme dikkate alınarak davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11- Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden AAÜT’ne göre hesaplanan 200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Sigorta A.Ş ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak bu davacıya ödenmesine,
12- Davalılar … Sigorta A.Ş ve … kendilerini ayrı ayrı vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden AAÜT’ne göre hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalılara ödenmesine,
Manevi tazminat yönünden
13- Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden AAÜT’ne göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak bu davacıya ödenmesine,
14- Davalı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden AAÜT 10/2. maddesine göre hesaplanan 5.100,00 vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalıya ödenmesine,
15-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen kısım yönünden AAÜT 13/2. maddesine göre hesaplanan 2.500,00TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak bu davacıya ödenmesine,
16- Davalı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden AAÜT 10/2. maddesine göre hesaplanan 2.500,00TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalıya ödenmesine,
Yargılama giderleri yönünden
17- Hesap uzmanı bilirkişi için takdir edilen 400,00TL bilirkişi ücretinin haksız çıkan taraftan tahsil edilmek üzere suç üstü ödeneğinden karşılanmasına,
18- Davacı tarafça maddi tazminat yönünden yatırılan peşin harç ile tebligat, posta gideri, bilirkişi ücreti, adli tıp gideri olmak üzere yapılan 1116,10 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 744,06 TL yargılama giderinin davalılar … Sigorta A.Ş’den ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
19- Davacı tarafça manevi tazminat yönünden yatırılan peşin harç ile tebligat, posta gideri, bilirkişi ücreti, adli tıp gideri olmak üzere yapılan 836,51 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre hesaplanan 237,00 TL yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacılara ödenmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
İstinaf giderleri açısından;
20-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
21-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
22-Davacılar tarafından yapılan 48,50 TL istinafa dosya gönderme ücretinin kabul red oranına göre 33,00 TL’nin davalılar … Sigorta A.Ş’den ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine,
23-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.30/11/2021


Başkan


Üye


Üye


Katip

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.