Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1438 E. 2021/1618 K. 11.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2020/1438 – 2021/1618
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1438
KARAR NO : 2021/1618

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar
DAVACI : …

VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA : Tazminat (Cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : 11/10/2021

GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2021

Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı motosiklet ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek park halinde bulunan … plakalı araca çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında motosiklette yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralandığını, kazada sigorta poliçesi olmayan … plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, bu nedenle meydana gelen zarardan … sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden başlayarak işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekilinin … havale tarihli dilekçesi ile; yetki itirazında bulunarak , İstanbul Mahkemeleri yetkili olduğunu, davanın … plakalı aracın sürücü …’a ihbarını talep ettiklerini, kusur durumunun ve davacının maluliyetinin tespiti için Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun teminat limiti ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili süresi içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile; davacı, ehliyetsiz sürücünün aracına bilerek bindiğini, bu nedenle tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hükme esas alınan maluliyet raporu … tarihinde yürürlüğe giren erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmediğini, yargılamaya konu olayda davacı motosiklette yolcu olarak bulunduğunu, ancak yargılama kapsamında hatır taşıması indirimi tartışılmadığını, karar bu yönüyle eksik ve hatalı olduğunu, müteveffa motosiklette hatır için taşınmakta olup hesaplanan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu, Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi … E., … K. sayılı kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporuna ve hatır taşıması indirimine yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelensenide;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Davalı vekiline, dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, davalı vekil cevap dilekçesi sunmuş ise; savunmaları içinde hatır taşıması indirime ilişkin bir savunma ve itirazda bulunmadığı, öte yandan yine davacı vekiline hükme esas alınan maluliyet bilirkişi raporu usulüne uygun şekilde … tarihinde tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından rapora karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Aynı yöndeki Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 23/10/2017 gün ve 2015/3253 E.-2017/9419 K. Sayılı kararında özetle; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacağı düşünülmelidir…” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda, Samsun Bölge Adliye Mahkemesinin 2018/430 Esas, 2018/1093 K sayılı kararında da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden, yargılama sırasında hatır taşıması indirimi itirazının bulunmaması ve süresinde maluliyet bilirkişi raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimine yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelemesinde;
Eldeki dosyaya baktığımızda davacının ve araç sürücüsünün yolda gördüğü davacının arkadaşı olduğu ve davacının talebi üzerine davacıyı istediği yeri bırakmak için giderken kazanın meydana geldiği, araç sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak kazaya karışan motosiklet sürücüsü dava dışı …’ın kaza tarihi itibariyle 18 yaşından büyük olduğu, davacının davalının sürücü belgesi ehliyetine sahip olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, bu nedenle yazılı şekilde bir müterafik kusur indirimi yapılmadan hüküm kurulmuş olması yerinde görüldüğünden, davalı vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.576,25 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 2.141,07 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 6.435,17 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. maddesi gereğince; Dairemizin kararının taraflara tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne, yahut temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesine veya Dairemize gönderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi’ne verilebilecek bir dilekçe ile YARGITAY’A TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi.

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …

(Muhalif)

-MUHALEFET ŞERHİ –

Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55 maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan maddi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekilinin müterafik kusur indirimine yönelik yaptığı istinaf başvurusunun değerlendirildiğinde:
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın md. 52. maddesinde düzenlenmiştir. Zarar görenin kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir.
Eldeki dosyaya baktığımızda davacının ve araç sürücüsünün yolda gördüğü davacının arkadaşı olduğu ve davacının talebi üzerine davacıyı istediği yeri bırakmak için giderken kazanın meydana geldiği, sürücü ve davacının arkadaş oldukları, araç sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı ile araç sürücüsünün aynı mahallede oturdukları ve arkadaş olan taraflardan davacının, arkadaşı olan dava dışı araç sürücüsünün ehliyetinin olmadığını bilmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır, bu nedenle mahkemesince davacının, ehliyetsiz olduğu bilinen bir sürücünün idaresindeki araca binmiş olması nedeni ile Yargıtay’ ın uygulamaları da gözetilerek, belirlenen tazminattan taktiren %20 oranında indirim yapılması gerektiği kanaati ile sayın çoğunluğun görüşüne katılıyorum. 11/10/2021


Muhalif Üye …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.