Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1426 E. 2021/1632 K. 18.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1426
KARAR NO : 2021/1632

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSKENDERUN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …
DAVALILAR : 1- ….
VEKİLİ : Av. …
: 2- ….
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 18/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/10/2021

İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalıların sürücüsü, işleteni ve ZMMS sigortacısı olduğu … plakalı araç ile davacının sürücüsü olduğu elektrikli bisikletin çarpışması sonucu davacının ağır şekilde yaralanarak çalışma gücünü kaybederek sakat kaldığını, davacının evli, 5 çocuklu olduğunu ve kazadan önce sebze meyve pazarlarında serbest olarak çalıştığını ancak maluliyeti nedeniyle çalışamadığını, aynı işi sarf ederken daha fazla efor sarf etmek zorunda kalacağını, meydana gelen zarardan davalıların sorumlu olduğunu, davalarının kabulü ile, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tedavi gideri, kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zarar, çalışma gücünün azalmasından ve yitirilmesinden doğan zarar olmak üzere belirsiz olan alacağın tespiti ile şimdilik 1.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkili davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesi ile; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesi ile; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının davalı …, … ve … aleyhine açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; 9.259,74 TL sürekli işgöremezlik zararının davalı … yönünden dava tarihi olan … tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve… yönünden ise olay tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketi açısından poliçe limiti ile sınırlı olmak şartı ile (miktar poliçe limiti dahilinde ) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının davalı … ve… aleyhine açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davacı için 5.000,00TL manevi tazminatın olay tarihi olan … tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … ‘dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının davalı … aleyhine açtığı manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davacı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; mahkemece kusur oranlarına itirazları dikkate alınmadan ve kusur konusunda çelişki giderilmeden karar verildiğini, davacı müvekkili yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, davalı … şirketinden manevi tazminat talep edilmemesine rağmen sigorta şirketi lehine manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca dava değeri arttırılırken talep etmedikleri halde sehven geçici iş göremezlik tazminatını da arttırdıklarını, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden bir taleplerinin bulunmadığını, mahkemece tarafından söz konusu talep varmış gibi reddine karar verilmesinin ve bu nedenle davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, davada haklı çıkmış olmaları nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin tamamının davalılara yükletilmesi, ayrıca davalılar yararına vekalet ücretine de hükmedilmemesi gerektiğin erek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Karara karşı davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde; meydana gelen kazaya davacının kendi kusuru ile sebep olduğunu, olayda davalı müvekkilinin ağır kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kusur durumuna bakıldığında hükmedilen manevi tazminat miktarının haksız ve fahiş olduğunu, manevi tazminata hükmedilmesi için olayda en azından davacının kusurunu aşan bir oranda kusurlu olunması gerektiğini, davalının kusur oranının %25 olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen maluliyetten kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar aleyhine davacı vekili ile davalılar … ve … vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Davacı vekilinin kusura yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekili mahkemece kusur oranlarına itirazları dikkate alınmadan ve kusur konusunda çelişki giderilmeden karar verildiğini ileri sürmüş ise de,
Dosya arasında mevcut kazadan hemen sonra düzenlenen kaza tespit tutanağı incelendiğinde dosyamız davacısı …’in kavşaklara yaklaşırken kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, geçiş hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermemek kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu belirlenmiştir
Mahkemece alınan … tarihli kusur raporu incelendiğinde, yine dosyamız davacısının sevk ve idaresindeki elektrikli bisiklet ile kavşaklarda geçiş önceliğine uymama kurallarına riayet etmeden seyrettiğinden kazanın doğmasına etken fiil işlediği, bu nedenle %75 oranında kusurlu, davalı sürücü …’in %25 oranında kusurlu olduğu kanaati bildirilmiştir.
Son olarak Ankara ATK Trafik ihtisas Dairesi tarafından düzenlenen … günlü kusur raporunda ise davacı sürücünün %75 oranında asli kusurlu, davalı sürücü …’in ise %25 oranında kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Buna göre mahkemece aldırılan raporların ve mahkemesince davacının kazanın oluşumunda asli kusurlu olarak kabul edilmiş olmasının dosya kapsamına ve olayın oluşuna uygun olduğu, raporlar arasında çelişki olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan davacı vekili her ne kadar kusura ilişkin tanık beyanının dikkate alınmadığını ileri sürmüş ise de, dinlenen davacı tanığı … beyanında, “…. Plakasını hatırlamadığım beyaz renk bir araç karşımdan hızla geldi, birden sinyal vermeden hızlı bir şekilde sola dönüş yapmak istedi, tam sola döndüğü esnada henüz kavşağa çıkmamış olan elektrikli bisiklete önden çarptı, gördüğüm kadarı ile araba çok hızlı bir şekilde sola dönmeye çalıştı.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Oysaki dosya arasında bulunan olayın hemen akabinde düzenlenen … tarihli kaza tespit tutanağı ve ekindeki kroki incelendiğinde kazaya karışan davacının yaralanmasına sebebiyet veren … plakalı araç … Caddesi istikametinden gelip … Caddesini takiben sanayi istikametine seyir halinde olduğu belirtilmiştir. Buna göre kazaya karışan aracın herhangi bir şekilde sola dönüş yapmadığı, kendi şeridinde düz seyir halinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalının idaresindeki … plaka sayılı aracın kaza sonrası duruş noktası incelendiğinde de aracın şerit içerisinde düz bir pozisyonda durduğu, sola dönüş pozisyonunda olmadığı görülmektedir. Bu itibarla dinlenen davacı tanığı beyanı yerine olay sonrası düzenlenen kaza tespit tutanağına üstünlük verilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin davalı … şirketinden manevi tazminat talepleri olmadığı yönündeki istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davacı vekilinin … günlü dava dilekçesi incelendiğinde 1.000,00 TL maddi 20.000,00 TL manevi tazminat istemli olarak tazminat davası açıldığı, dilekçenin başlık kısmındaki dava konusunda ve sonuç ve istem kısmında sigorta şirketi yönünden ayrım yapılmaksızın talep edilen manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı … şirketi tarafından düzenlenen ZMMS poliçesi incelendiğinde manevi tazminatın poliçe teminat kapsamında olmadığı anlaşılmaktadır. Bu bakımdan mahkemesince davalı … şirketi hakkındaki manevi tazminat davasının reddine karar verilmesi ve reddolunan kısım yönünden de sigorta şirketi lehine vekalet ücretine karar verilmesinde herhangi bir yanlışlık bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede ise,
Davacı vekili davada haklı çıkmış olmaları nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin tamamının davalılara yükletilmesi, ayrıca davalılar yararına vekalet ücretine de hükmedilmemesi gerektiğini ileri sürmüş ise de,
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemece davacı tarafından talep edilen maddi ve manevi tazminatlar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, reddolunan kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücretine takdir edilmiş olmasında herhangi bir yanlışlık bulunmadığı, öte yandan yargılama gideri yönünden de kabul edilmeyen kısım yönünden oranlama yapılması yerindedir. Bu nedenle davacı vekilinin davada haklı çıkmış olmaları nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin tamamının davalılara yükletilmesi, ayrıca davalılar yararına vekalet ücretine de hükmedilmemesi gerektiği yönündeki istinaf talebinin reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmadıklarına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
6100 sayılı HMK’nun 341. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemelerinden verilecek olan hangi tür kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulacağı düzenlenmiştir. Buna göre; miktar veya değeri 5.880,00 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkün değildir. Aynı yasanın 346/1. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince verilen kesin nitelikteki karara karşı istinaf başvurusu yapılması halinde istinaf başvurusunun öninceleme aşamasında usulden reddedileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; dosyaya baktığımızda davacı vekili dosyaya sunduğu … tarihli ıslah dilekçesi ile 100,00 TL olarak açtıkları geçici iş göremezlik davalarını bilirkişi raporu doğrultusunda 722,80 TL arttırarak 822,80 TL’ye yükselttiklerini bildirdiği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş 822,80 TL geçici iş göremezlik yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde geçici iş göremezlik tazminatı yönünden bir taleplerinin bulunmadığını, mahkemece tarafından söz konusu talep varmış gibi reddine karar verilmesinin ve bu nedenle davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürmüş ise de,
HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin olan karara karşı istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352. madde gereğince Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf isteminin reddine karar verilebilir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurma talebinin istinaf edilen karar miktar itibarı ile 822,80 TL olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ilk derece Mahkemesi hükmünün reddedilen kısım itibari ile kesin olması sebebi, bu yöndeki istinaf talebinin HMK 346. maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı ve davalılar vekilinin manevi tazminatın miktarına yönelik yapmış olduğu istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Mahkemece hükmolunan manevi tazminatın miktarına yönelik davacı vekili ve davalılar vekili istinaf talebinde bulunmuş ise de,
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda … tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı, meydana gelen kazada davacının %10 oranında maluliyetinin bulunduğu, alınan kusur raporlarına göre kazanın meydana gelmesinde davacının %75 oranında kusurlu olduğu anlaşılmıştır. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaşı, yaralanmasının niteliği, paranın satın alma gücü, TMK 4 maddesindeki hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yeterli ve yerinde olduğu anlaşılmıştır. Buna göre taraf vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf başvurularının reddi gerekmiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İskenderun Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekili ve davalılar davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalılar … ve …’den alınması gereken 974,08 TL istinaf karar harcından, davalılar tarafından peşin yatırılan 245,00 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 729,08 TL harcın davalılar … ve …’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi.18/10/2021

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır