Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1379 E. 2021/1559 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …/…. – …./….
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …./….
KARAR NO : …./….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : …. (…)
ÜYE : ….. (…)
ÜYE : …. (…)
KATİP : …. (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : ….
NUMARASI : …./…. Esas ve …. /…. Karar

DAVACI : …….
VEKİLİ : Av. …………
DAVALI : 1- ……….. Şirketi
VEKİLİ : Av. ……
DAVALILAR : 2- …..
3- ………..
VEKİLİ : Av. …………….
DAVA : Tazminat (Ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)

KARAR TARİHİ : ………..
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : ……

Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …… tarih ve ……. /……. esas ve ……/ ….. karar sayılı kararına yönelik olarak davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ……… tarihinde meydana gelen kaza sonucu yaralanarak sakat kaldığını, kazaya karışan ……… plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun olmadığını belirterek, 10.000,00 TL maddi tazminat davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, 50.000,00 manevi tazminat tutarının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde … poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, raporların Adli Tıp Kurumundan alınması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Davanın kısmen kabulü ile, davacının Maddi tazminat talebinin Kısmen kabulü ile 5.503,24 TL kalıcı iş gücü kaybı, 607,95 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 6.111,19 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan ……….. tarihinden diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan ……… tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan ………. tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekilinin süresi içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile; hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı çok az olduğunu, talep ettikleri 50.000,00 TL manevi tazminatın, müvekkilinin maluliyet oranı ve maluliyetin müvekkil üzerindeki ağır etkileri de düşünüldüğünde makul bir talep olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat yönünden ortadan kaldırılmasını, müvekkil yararına 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilinin süresi içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile; Davalı sürücünün tali kusurlu olması hususuna gerekçe olarak ise aracının hızın yol ve hava şartlarının gerektirdiği şekilde ayarlamadığı hususunun gösterildiğini, asli kusurlu bulunan davacı lehine 10.000,00 TL tutarında tazminat takdiri usul ve yasaya aykırı olup bu açıdan yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 54/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, çalışma gücünün azalmasından veya yitirmesinden doğan (malüliyet) maddi ve manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi ve manevi tazminat talebi yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili ve davalılar … ile …… vekili istinaf etmiştir.
Davalılar … ile ……. vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelemesinde;
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın …… sor. sayılı dosyasında mevcut KTT göre kazının gerçekleşmesinde, davalı sürücü … kusurunun bulumadığı, davacı yaya …’ın asli kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ……. sor. sayılı dosyasında mevcut Adli Tıp Kurumu … Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen ….. tarihli raporunda; kazının gerçekleşmesinde, davalı sürücü … tali, davacı yaya …’ın asli kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Dosya içinde mevcut …… havale tarihli kusur raporuna göre kazının gerçekleşmesinde, davalı sürücü … %25, davacı yaya …’ın %75 kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Tüm dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı ve kaza yeri krokileri, şüpheli sürücü, müşteki yaya ve tanık ifadeleri, ….. Hastanesi Laboratuar Sonuçları ………. tarihli davacı yaya … hakkındaki alkol raporu, dosya tümüyle incelendiğinde, mevcut verilere göre; davalı sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile meskun mahal içerisinde gece vakti aydınlatma bulunan yolda müteyakkız seyretmediği,orta refüjden kaplamaya girerek geçiş yapan yaya nedeniyle zamanında etkin fren ve direksiyon tedbirine başvuramadığı anlaşılmakla kazanın oluşumunda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile %25 oranında kusurlu olduğu, davacı yaya … kaplama üzerinde seyir halinde olan araçların seyir durumlarını yeterince kontrol etmeden kaplamaya girdiği,kendi güvenliğini tehlikeye düşürdüğü,ilk geçiş hakkını şüpheli sürücü sevk ve idaresindeki araca vermediği anlaşılmakla kazanın oluşumunda dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile %75 oranında kusurlu tespitinin yerinde olduğu anlaşılmakla davalılar vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.
Davalılar … ile … vekili ve davacı vekilinin hükmedilen manevi tazminat miktarına yönelik yaptığı istinaf başvurusunun incelemesinde;
6098 TBK’nın 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.”Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. ….. günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir.Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. …… günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Hakimin takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Somut olayda, …… tarihinde meydana gelen trafik kazasında davalı …….. ‘ın sürücüsü, diğer davalı …’ın işleteni olduğu aracın, davacıya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacının %15 malul kalacak biçimde yaralandığı, alınan kusur raporlarına göre trafik kazasının meydana gelmesinde davalı sürücü ve işletenin % 25 oranında kusurlu olduğu, yine davacının kazanın gerçekleşmesi sırasında ……. Hastanesi Laboratuar sonuçlarına 150,7 mg/dl alkollü olduğu anlaşılmıştır. Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda tarafların belirlenen ekonomik sosyal durumları, kusur oranları, kaza ve davanın tarihi, davacının yaşı, paranın satın alma gücü, olay tarihi birlikte değerlendirildiğinde hükmolunan manevi tazminatın yüksek olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebinin kabulüne, davacılar vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Söz konusu, manevi tazminat miktarı hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olmasının hatalı olduğu kanaatine varılmakla davalılar vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun duruşma yapılmadan bu yönüyle kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
Davalılar … ile … vekilinin vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …….. tarih ve ……… esas ve ……/……. karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2- Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
3-Davacının Maddi tazminat talebinin Kısmen kabulü ile 5.503,24 TL kalıcı iş gücü kaybı, 607,95 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 6.111,19 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan …….. tarihinden diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan …….. tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Davacının Manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan …… tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Harç yönünden;
5-Alınması gereken maddi tazminat yönünden 417,45 TL karar harcından, peşin alınan 204,93TL harcın mahsubu ile bakiye 212,52 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Alınması gereken manevi tazminat yönünden 341,55 TL karar harcın davalılar … ve …’den müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına
Vekalet ücreti yönünden;
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan maddi tazminat yönünden AAÜT uyarınca hesap olunan 2.725,00TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan maddi tazminat yönünden red olunan kısım üzerinden AAÜT uyarınca hesap olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan manevi tazminat yönünden AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
10-Davalılar … ve …’den kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan manevi tazminat yönünden red olunan kısım üzerinden AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara ödenmesine,
Yargılama gideri yönünden;
11-Davacı tarafından yapılan 204,93 TL peşin harcın tamamının davalılardan müteselsilen tahsili davacıya ödenmesine,
12-Davacı tarafından yapılan 562,00 TL adli tıp muayene ücreti, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 227,90 TL tebligat ve 110,90 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.800,80 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 318,20 TL’sinin davalılardan müteselsilen tahsili davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
13- HMK’nın 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarının ilgililerine iadesine,
İstinaf giderleri yönünden;
14-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
15-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
16-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
17-Davalılar tarafından sarf edilen 24,50 TL posta masrafının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy çokluğu ile karar verildi. ……

. . .
Başkan Üye Üye Katip
(Muhalif Üye)

Dairemizce davalının, ilk derece Mahkemesinin kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulmak üzere ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de Dairemizin sayın çoğunluğu ile farklı düşüncedeyim.
Davacının yaralanmasına neden olan trafik kazasında davalın tali kusurlu davacının ise asli kusurlu olduğu kabul edilerek davacı lehine tazminata karar verilmiş ise de; ilk derece mahkemesince ve Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından kazanın gerçekleşmesine ilişkin tarafların kabul edilen kusur oranlarına katılmamaktayım zira;
TBK 74 maddesi” Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.
Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” şeklindedir
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre H.A.G.B. kararları teknik anlamda mahkumiyet ilamı değildir. Bu sebeple söz konusu karar hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte değildir. Bu kapsamda hukuk hakiminin delilleri serbestçe değerlendirmesi gerekmektedir.
“TBK.74 maddesinde haksız eylemin “kusur” öğesi konusunda hukuk hakimine tanınan yetkiler iki bölüm olup, birincisi “kusur bulunup bulunmadığına”, öteki “kusurun derecesini ve zararın tutarını belirlemeye” ilişkindir. Maddenin ilk cümlesine göre “kusurun varlığını” araştırmada yetkileri sınırlı olan hukuk hakimi, maddenin ikinci cümlesine göre “kusurun derecesini ve zarar tutarını belirlemede” tam bağımsız kılınmıştır.
HMK 266 madde (HUMK 275 md.) hükmüne göre kusur oranlarının belirlenmesi teknik değil hukuki bir konudur. Elde edilen teknik bulgulara göre hakim bu oranı belirlemede ihlal edilen kuralları gözönüne almalıdır.” (Yargıtay 17. HD’nin …/.. …/….. Esas Karar sayılı kararı)
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda ; mahkemesince davacının yaralanmasına neden olan olayda tarafların kusur oranlarının belirlenmesi konusunda alınan bilirkişi raporunda davalıya tali kusur verilmiş ise de yukarıda anılan TBK 74 maddesi ile HMK 266. Maddeleri ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin anılan kararları bir arada değerlendirildiğinde kusur oranlarının belirlenmesi konusunda mutlak rapor alınması zorunlu değildir, dosya arasındaki bilgilerden kazanın ne şekilde gerçekleştiği belirlenebiliyor ise kusur oranın hakim tarafından belirlenmesi gerekmektedir.
Dosyamız davalısı hakkında açılan kamu davası neticesinde Asliye Ceza Mahkemesi tarafından netice olarak HAGB kararı verilmiş olup söz konusu karar teknik anlamda bir mahkumiyet olmadığından yukarıda açıklandığı gibi hukuk hakiminin delilleri serbestçe değerlendirmesi gerekmektedir.
Buna göre Hukuk hakimi, ceza hakiminin belirlemiş olduğu kusuru oranı ile bağlı değildir.
Bu noktada eldeki davada kazanın oluşumuna dair tarafların kusur oranlarını tespiti bakımından deliller incelendiğinde; davacının yaralanmasına neden olan ve olayın hemen akabinde düzenlenen trafik kaza tutanağında dosyamız davalısının kazanı oluşumunda herhangi bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Olaydan sonra ifadesi alınan tanık Rahmetullah beyanında ” bizim gittiğimiz istikamete doğru birden bir şahıs çıktı oğlum sellektör yaptı, daha sonra kornaya bastı, şahıs durmadı bizim istikamate doğru gelmeye devam etti oğlum sağa doğru kaçamaya başladı ancak şahıs üzerimize geldiğinden oğlum fren yapmasına rağmen duramadı şahsa çarptı.” şeklinde ifade vermiştir.
2918 sayılı yasanın 68 maddesi ” Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.
Yayalar, bu yerlerden geçerken;
1. Yaya ve okul geçitlerinin bulunduğu yerlerde, geçitte yayalar için ışıklı işaret varsa bu işaretlere uymak,
(1) Anayasa Mahkemesinin ….. tarihli ve E.: …. /. , K.: … /…. sayılı Kararı ile, bu fıkranın üçüncü cümlesi “Sürücünün araç sahibi olmadığı h âl” yönünden iptal edilmiştir.
(2) …… tarihli ve 7261 sayılı Kanunun 27 nci maddesiyle, bu alt bende “ile bisiklet yolunda” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya şeridinde;” ibaresi ve “bisiklet yolu” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya bisiklet şeridi” ibaresi eklenmiştir.
2. Geçitte yayalar için ışıklı işaret yoksa ve geçit sadece taşıt trafiği ışıklı işareti veya yetkili kişi tarafından yönetiliyorsa geçecekleri doğrultu açıldıktan sonra taşıt yoluna girmek,
Zorundadırlar.
Ancak, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler.
c) Yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca kullanmaları yasaktır.” hükmünü içermektedir.
Buna göre davacının gece vakti (…….. ) Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır, kuralını ihlal ederek karşıdan karşıya geçmesinin yasak olduğu taşıt yolundan karşıya geçmekle asli kusurlu olduğu bellidir. Davacının taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliğini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçmesi gerektiği halde bu kuralı da ihlal etmiştir zira olayın görgü tanığı olan Rahmetulla’ın ifadesinde de anlaşıldığı üzere davalı yan davacının karşıya geçmeye çalıştığını görmüş kendisini ışıklı ve sesli uyarı verecek şekilde uyarmış ancak buna rağmen davacı karşıya geçme hareketini sürdürmüş bunun üzerine davalı yan aracın istikametini değiştirmek sureti ile sağa doğru kaçmaya çalışmış ancak davacı ısrarlı olarak aynı yönde ilerlemeye devam etmiş olup neticede davalının kullanmış olduğu araç davacıya çarpmıştır. Kaza sırasında davalını aracının şehri için hız sınırlarının üzerinde seyir ettiğine dair bir tespit bulunmamaktadır. Tüm bu tespitlere göre kazanın oluşumunda dosyamız davalısına yüklenebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Davacı gece vakti geçmesi yasak olan taşıt yolundan kendi güvenliğini tehlikeye sokacak biçimde ilk geçiş hakkını kendi şeridinde seyir halinde olan davalının sürücülüğünü yapmış olduğu araca vermesi gerektiği halde yaklaşan aracın hızını ve mesafesini ayarlamadan yola çıkarak karşıya geçmeye çalışırken meydana gelen kazada tam kusurlu olduğu bellidir.
HMK 353/1-b-2 maddesine göre” Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilebileceği düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına göre davacının yaralanmasına sebebiyet veren trafik kazasının tamamen davacının kusurundan meydana geldiği, davalının kazanın oluşumuna etken bir kusuru bulunmadığı kanaatinde olduğumdan mahkemesince yeniden yargılama yapılmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakla davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının ,davanın tümü ile reddine şeklinde HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmak üzere kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Muhalif Üye