Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1201 E. 2021/1289 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : …(…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI :…
VEKİLİ : …
DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde plakası belirlenemeyen faili meçhul sevk ve idaresindeki aracın çarpışması sonucu yaralanmış ve sakat kaldığını, kaza tarihinde araçların trafik sigortası bulunmadığını, kazada müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiş;… tarihli ıslah dilekçesinde ise dava değerini 5.972,13 Tl arttırarak toplam 9.972,13 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından … tarihli ıslah dilekçesinde ise dava değerini 5.972,13 TL arttırarak toplam 9.972,13 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatının gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespiti için Adli Tıp vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına adli tıp kurumu 3. İhtisas dairesinden maluliyetine ilişkin sağlık raporu alınması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, davacı tarafın kaza tarihinden itibaren ticari faizi talebinin haksız olduğunu, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep etmesinin gerektiğini belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulüyle; 7.881,19 TL kalıcı iş göremezlikten kaynaklanan, 2.090,94 TL geçici iş göremezlikten kaynaklanan olmak üzere toplam 9.972,13 TL maddi tazminatın dava tarihi olan …tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili; soyut iddialar dışında kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın sebep olduğu hususunda herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, bu nedenle davaya konu iddianın tamamen davacının çelişkili soyut beyanlarına dayandığını, müvekkili kurumun sorumluluğuna sebep olacak başkaca delil bulunmadığını, bu nedenle tarafların soyut iddialarına dayanarak müvekkil kurumdan tazminat talep etme hakkı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespiti ve araç plakası ile sürücüsünün tespit edilmesi gerektiğini, kusur raporları arasında çelişki olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, meydana gelen trafik kazası sonucu açılan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı talebine yöneliktir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olup karar davalı vekili tarafından kazaya plakası tespit edilmeyen tescile tabi bir aracın sebep olduğunun ispatlanamadığı, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmediği ileri sürülerek istinaf edilmiştir.
Davalı vekilinin kazaya karaşın aracın motor hacmine yönelik yapılan istinaf incelemesinde;
…Yönetmeliğinin 9. maddesine göre …trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu zararları teminat altına alınmaktadır.
2918 sayılı KTK’nın 91. maddesinde; motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, …Yönetmeliğinin 9. maddesinde; trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için Güvence Hesabına başvurulabileceği belirtilmiş, 2918 Sayılı KTK’nın 103. maddesinde ise; motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlıkta, kazaya neden olan plakasız ve tescilsiz motorun, olay günü davacının ifadesi ile üzerinde iki kişinin olduğu motosiklet olduğu, davacının hastane evrakları, olayla ilgili soruşturma dosyası ve daimi arama kararı dikkate alındığında kazaya karışan aracın sebep olduğu zarardan davalının sorumlu olduğu kanaatine varıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi raporuna yönelik yapılan istinaf sebebi incelemesinde;
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı vekiline kusur raporu usulüne uygun tebliğ edilmiş, ancak vekil tarafından bilirkişi raporuna karşı yargılama aşamasında süresi içinde ilk derece mahkemesine herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir….” denilmiştir. Aynı husus Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/3253 E.-2017/9419 K; 2015/8676 E, 2018/2775 K; 2013/11884 E, 2015/835 K; 2015/8056 E, 2017/2988 K sayılı içtihatlarında ve benzer içtihatlarda da benimsenmiştir.
Bu nedenle davalı vekili yönünden süresinde ilk derece mahkemesinde bilirkişi raporuna itiraz edilmemekle kesinleşen rapora karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk Derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 681,20 TL istinaf karar harcının, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuyla, bakiye 626,80 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından (9.972,13 TL) miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.