Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1184 E. 2021/1420 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …’a – … – velayeten;
1-… – … – …
2-… – … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … –
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. … – …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı aleyhine, istinaf başvurusunda bulunulmuş ve Mahkemece dosya Dairemize gönderilmiş olmakla HMK 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Tarafların iddia ve savunmalarının özeti:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … tarihinde …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile bisiklet sürücüsü müvekkiline çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, kaza sonucu davacının yaralandığını, kazaya karışan aracın davalı … nezdinde sigortalı bulunduğu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL geçici ve 100,00 TL kalıcı iş göremezlikten ileri gelen 200,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden, aksi halde ihbar tarihini müteakip 8 işgünün bitiminden, olanaklı değilse ödeme tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; … tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 38.235,00 TL arttırak toplam 38.335,00 TL maddi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalı aracın kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; davacının 38.335,00 TL kalıcı maluliyetten kaynaklanan maddi tazminatın … tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının geçici iş göremezlikten kaynaklanan maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı vekili süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde; söz konusu davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, davacı tarafın müvekkili şirkete yapmış olduğu başvuruda eksik evrak ile başvuru yapılmış olduğundan davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, bedeni zarar halinde maddi tazminat taleplerinin şahıs başına geçerli olan teminat limiti ile sınırlı olduğunu, kaza ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olan … tarihli Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e uygun maluliyet raporu alınmasını talep ettiklerini, kusur oranlarının yetkili kurum tarafından belirlenmesi gerektiğini, ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, davacının kaza esnasında kask, dizlik vb. Koruyucu ekipmanları takmadığından hesaplanacak olan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, uzlaşma sağlanması durumunda tazminat davası açma hakkın sona erdiğinden savcılık dosyası kapsamında uzlaşma sağlanıp sağlanmadığının tespiti gerekli iken bu araştırmanın yapılmaması sebebi ile kurulan hükmün eksik inceleme ile kurulduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazası nedeni ile davacıda meydana gelen yaralanmadan kaynaklı kalıcı işgöremezlik ve geçici işgöremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı … vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili istinaf dilekçesinde her ne kadar söz konusu davanın zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını ileri sürmüş ise de,
2918 sayılı …nin 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar.” denilmektedir.
Aynı kanunun 109/2. maddesinde ise, “Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı gibi 2918 sayılı yasanın 109/2. maddesi gereğince davacının trafik kazası neticesinde yaralanmış olduğu anlaşılmakla olayda ceza zamanaşımı dikkate alınacaktır. Bu durumda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 89 ve 66. maddeleri nazara alındığında 8 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınmalıdır.
Bu açıklamalara göre, kazanın … tarihinde meydana geldiği, 2918 sayılı sayanın 109/2. maddesi ve 5237 sayılı sayanın 89 ve 66. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde 8 yıllık zamanaşımı süresinin … tarihinde dolacağı, davanın ise … tarihinde zamanaşımı süresi dolmadan açılmış olduğundan davalı vekilinin zamanaşımı yönünden yapılan istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin başvuru şartına yönelik istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili istinaf dilekçesinde davacı tarafın müvekkili şirkete yapmış olduğu başvuruda eksik evrak ile başvuru yapılmış olduğundan davanın usulden reddi gerektiğini ileri sürmüş ise de, eldeki dosyaya baktığımızda; davacı vekili tarafından davanın açılmasından önce davalı … şirketine gerekli tüm belgelerle, kaza tutanakları, savcılık evrakları, hastane epikrizleri, adli tıp raporları, hesap bilgileri vd. ile usulüne uygun olarak başvuru yapıldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı vekilinin maluliyet raporu ve kusur raporuna yönelik istinaf sebepleri yönünden yapılan incelemede;
Davalı … vekili kaza ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olan … tarihli Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e uygun maluliyet raporu alınmasını talep ettiklerini, kusur oranlarının yetkili kurum tarafından belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
HMK’nın 357. maddesinde “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilirkişi raporuna itiraz etmeyen taraf yönünden raporun kesinleşeceğine yönelik Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 05/06/2017 gün ve 2016/801 E.-2017/9091 K. Sayılı kararında özetle; “…Davanın taraflarınca itiraz edilmeyen uzman bilirkişi raporu her iki taraf yönünden de kesinleşir ve kesinleşen rapor hakimi de bağlar. Taraflardan birinin rapora itiraz etmesi, diğer tarafın itiraz etmemesi halinde ise rapor itiraz etmeyen taraf yönünden kesinleşir ve itiraz eden taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Bu ilkenin sonucu olarak, itiraz üzerine yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda verilen raporun önceki rapora göre itiraz eden taraf aleyhine olması halinde, kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak önceki raporda belirtilen kusur oranı, zarar miktarı vs. esas alınarak hükmedilecek miktar belirlenir. İlk rapora itiraz etmeyen ve o raporda belirtilen miktarlara razı olan tarafın lehine olacak şekilde sonraki rapora göre karar verilemez…”
Somut olayda Mahkemesince hükme esas alınan kusur raporunun davalıya …tarihinde, maluliyet raporunun ise … tarihinde davalıya usulünce tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından süresi içerisinde itiraz edilmemekle kesinleşen raporlara karşı artık istinaf aşamasında itiraz edilemeyeceği anlaşıldığından, davalı vekilinin kusur raporu ve maluliyet raporuna yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğine yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede;
Davalı vekili davacının kaza esnasında kask, dizlik vb. koruyucu ekipmanları takmadığından hesaplanacak olan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücü ve yolcularının koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken yönetmelikte dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Dosya içerisindeki mevcut maluliyet raporu incelendiğinde davacının yaralanmasının bacak kısmında meydana geldiği, Karayolları Trafik Kanunu Yönetmeliği gereğince koruyu ekipman olarak takılması zorunlu olan ekipmanın kask olması gerektiği, davacının yaralanmasının kafa bölgesinde oluşmadığı, bu itibarla davacının kask takmamış olması ile maluliyeti arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu haklı görülmemiştir.
Davalı vekilinin uzlaşma sağlanıp sağlanmadığının tespiti gerektiğine yönelik istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise;
Davalı vekili savcılık dosyası kapsamında uzlaşma sağlanıp sağlanmadığının tespiti gerekli iken bu araştırmanın yapılmaması sebebi ile kurulan hükmün eksik inceleme ile kurulduğunu ileri sürmüş ise de, dosya içerisinde mevcut Adana Cumhuriyet Başsavcılığının … nolu soruşturma evrakı incelendiğinde soruşturması yapılan suçun takibinin şikayete bağlı olduğu, mağdurun yaşının küçük olması sebebiyle müşteki olma hakkı bulunan babası …’ın şikayetçi olmadığı anlaşıldığından kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin uzlaşma sağlandığına ilişkin istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir. HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
HMK’nın 355. Maddesi gereği, kamu düzenine aykırılık teşkil eden hususlar hariç tutularak, istinaf neden ve gerekçeleri ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede;
İlk Derece Mahkemesince açıklanan ve benimsenen nedenlerle dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve delillerin taktirinde ve değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında, usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 2.618,66 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 669,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubuyla, bakiye 1.949,26 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının bulunması halinde, karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kesin olan işbu kararın taraflara tebliği, avans iade ve harç tahsil işlemlerinin HMK’nın 359/3. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630,00) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….

… … … …
Başkan … Üye … Üye … Katip …
İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır