Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1173 E. 2021/1497 K. 01.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA BAM 3. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : …(…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

ASIL DAVA DOSYASI
… ESAS DAVACI : 1-…
2-…
3-…
4-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-…
VEKİLİ : …
: 2-…
VEKİLİ : Av….
: 3-…
VEKİLİ : …
BİRLEŞEN DAVA DOSYASI… ESAS SAYILI DOSYA
DAVACI : 1-…
2-…
3-…
4-…
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1-… .
VEKİLİ : …
: 2-… …
VEKİLİ : Av….
: 3-…
VEKİLİ : …
4-…
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : …
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : …

Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih ve … Esas ve … Karar sayılı kararına yönelik olarak istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla Dairemize gönderilen dosyanın yapılan incelemesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … günü davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkillerinin murisi …’un sevk idaresindeki … plakalı araca çarparak müvekkillerinin murisleri anne… ve baba …’un ölümüne sebebiyet verdiğini, trafik kazasında ölenlerin davacıların babası ve annesi olduğunu, merhum … ev hanımı, merhum … ise inşaatlarda işçi olarak çalıştığını, davacı çocuklar anne – baba ilgi ve sevgisinden yoksun kaldıklarını, hem anne hem de baba desteğinden yoksun kalan çocukların henüz küçük olup bakımının amca tarafından giderilmeye çalışıldığını, amcanın kendisinin 5 çocuğu daha olup yaşam koşulları hem amca hemde …çocuk yönünden daha da ağırlaştığını, davalıya ait aracın davalı … şirketi tarafından sigortalandığını, başvuruya rağmen sigorta şirketi tarafından 15 günlük yasal süresi içerisinde net ve makul bir cevap verilmediğini, bu nedenle sigorta şirketinin bu tarih itibariyle temerrüte düştüğünü belirterek trafik kazasında hayatını kaybeden … yönünden her bir çocuk için … TL’den toplam … TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini, yine … yönünden destekten yoksun kalma tazminatının belirlenerek şimdilik her bir çocuk için …TL’den toplam … TL manevi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigorta şirketi yönünden ise temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen (… Esas) dava dilekçesinde özetle; Davalı işletene ait … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile davalı … A.Ş’ye, davacıların babası merhum …’a ait … plakalı aracın ZMMS poliçesi ile davalı …’ye sigortalı olduğunu, trafik kazasında hayatını kaybeden … yönünden her bir çocuk için … TL’den toplam … TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini, yine … yönünden yönünden destekten yoksun kalma tazminatının belirlenerek şimdilik her bir çocuk için …TL’den toplam … TL manevi tazminatın işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, sigorta şirketi yönünden ise temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, açılan davanın müvekkilinin yönünden reddinin gerektiğini, aracın ruhsatının müvekkilinin adına trafiğe tescil edildiğini, ancak aracın sahibinin ve fiilen kullananın müvekkilinin davalı olmadığını, aracı sahibinin ve kullananının davalının kardeşi … olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya esas alınan trafik kazası için Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan keşif ve aldırılan bilirkişi raporunda davacıların murislerinin asli kusurlu, müvekkillerinin ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, istenilen tazminat miktarının fahiş olduğunu ve zararın müvekkilinin sevk ve idaresindeki aracın sigortasından talep edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Vekili cevap dilekçesinde özetle; usuli itirazlarda bulunarak her sigorta şirketinin sigortalısının kusur oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacıların destekten yoksun kaldıklarını ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:Davanın asıl davada maddi tazminat talepleri yönünden kabulüne, manevi tazminat talepleri yönünden kısmen kabulüne, davalı … aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen davada maddi tazminat talepleri yönünden kısmen kabulüne, manevi tazminat talepleri yönünden kısmen kabulüne, … aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı ve Birleşen dosya davalısı … vekilinin süresi içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile; kusur raporu alınmadan kaza tespit tutanağı ve ceza yargılamasında alınan kusur raporu ile hüküm kurulmasının yasaya va hakkaniyete aykırı olduğunu, tarafların kusur durumunun belirlenmesi için öncelikle dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesi gerektiğini, tazminat hesabının uzmanlık gerektirdiğinden hazine müsteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamalar yaptırılması gerektiğini, hükme esas alınan hesap raporunda hesaplamanın hatalı olduğunu, desteklerin(anne ve babanın) çocuklara 25 yaşına kadar destek olacağı varsayılarak hesaplama yapıldığını, somut bir kanıt olmadan yapılan bu varsayımın kabul edilemeyeceğini, anne ve babanın birlikte vefat ettiği aynı kazada çocuk yoksunlar için hesaplama yapılırken sanki tek ebeveyn varmış gibi(yani ölen eşi yoksun kabul etmeden) hesaplama yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Birleşen dosya davalısı … vekilinin süresi içerisinde vermiş olduğu istinaf dilekçesi ile; hesap raporunun karara esas alınabilecek nitelikte olmadığını, destek yaş sürelerinin hatalı olarak 25 yaş esas alındığını, hesaplamaya esas alınan gelirin hatalı olarak 2019 yılı bekar net asgari ücreti olduğunu, pasif dönemde AGİ hariç asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmadığını, davacı için ayrılan pay oranının yüksek olduğunu, hükmolunan vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yargılamada müvekkili şirketin hak arama özgürlüğünün yeterince kullandırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAFA CEVAP: Davacılar vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalıların yersiz istinaf gerekçelerinin kabulünün mümkün olmadığını, ceza yargılamasında ve eldeki davada kusur raporları alındığını, hesap raporlarında aynı kazada vefat eden eşe pay ayrılmadan hesaplama yapıldığını, ZMMS genel şartları gereği kanuna uygun olarak TRH 2010 tablosuna göre hesaplama yapıldığını belirterek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU: Mahkemece kusur raporu alınıp alınmadığı, ceza yargılamasında alınan kusur raporunun yeterli olup olmadığı, hesap raporunda yapılan hesaplamanın hatalı olup olmadığı, vekalet ücretinin hatalı olup olmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49, 50, 53/1-3 ve 55. maddeleri kapsamında, trafik kazasına dayalı açılan, destekten yoksun kalınmasına ilişkin maddi-manevi tazminat davasıdır.
İlk derece mahkemesince, maddi tazminat talebi yönünden asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ve birleşen dosya davalı … A.Ş vekili ve birleşen dosya davalısı … vekili istinaf etmiştir.
Davalı vekilinin hükme esas alınan kusur raporuna ilişkin yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Dosya içerisinde bulunan kaza tespit tutanağında; kazanın oluşunda … plakalı araç sürücüsü …’un 2918 sayılı KYTK’nun 47/c maddesi gereğince trafik lambası kırmızı fasılalı yandığı sırada geçiş yapmak kuralını ihlal ettiği, … plakalı araç sürücüsü …’un 2918 sayılı KYTK’nun 52/a maddesi gereğince sarı fasılalı trafik lambasında kavşağa kontrolsüz geçiş yapmak kuralını ihlal ettiği belirtilmiştir.
Mersin CBS’nca alınan …tarihli kusur raporunda maktül …’un asli, sürücü …’un tali kusurlu olduğu belirtilmiş, Mersin 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce alınan kusur raporunda da yine müteveffa …’un asli, sürücü …’un tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Dosyada yer alan kusur oranının değerlendirilmesi ve tazminat hesaplaması yapılması yönünden aldırılan … tarihli bilirkişi heyeti raporunda … plakalı araç sürücüsü …’un %75 oranında, … plakalı araç sürücüsü …’un ise %25 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan kusur raporu ve ceza dosyasındaki raporlar ile kaza tespit tutanağı birlikte değerlendirildiğinde alınan raporların birbiri ile uyumlu ve hükme esas alınabilecek nitelikte oldukları anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusu bu yönüyle haksız bulunmuştur.
Davalı vekillerinin hükme esas alınan hesap raporuna ilişkin yapılan istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu/olacağı yardımın miktarı doğru şekilde belirlenmelidir. (Yargıtay 4. H.D. 08.06.2021 tarih, 2021/3088-/2536 E.K)
Yargıtay tarafından kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre %50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.
Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına göre; çocuklar için destekten yoksun kalacakları sürenin belirlenmesinde yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşulların ayrı ayrı değerlendirilmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise 25 yaşının doldurulmasına kadar; yüksek öğrenim yapmamakta ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabul edilerek hesaplama yapılması gerekmektedir.
Somut olayda davacılardan … …, … …, … …, … … yılı doğumlu olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda “Destekten yoksun kalan çocuklardan …’nin üniversite sınavına hazırlandığı ve diğer çocukların da halen okullarının devam ettiği anlaşıldığından her biri için 25 yaşına kadar destek hesabı yapılacağı ..” belirtilmiş olup buna göre rapor düzenlenmiştir.
Destekten yoksun kalınacak sürenin, çocuklar için, yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, öğrenimlerinin sona erdiği tarih, yapmamakta ve yapma ihtimali yok ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü, yüksek öğrenim yapacaklar ise 25 yaşının doldurulmasına kadar destek göreceklerinin kabul edilmesi gerekmektedir. Somut olayda; davacı çocukların öğrenci olup olmadığı, okullarının devam edip etmediği, yüksek öğrenim görme ihtimallerinin bulunup bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu durumda, mahkemece, davacı çocukların öğrenim görüp görmediği, öğrenimin devam edip etmediği, yüksek öğrenim görme ihtimallerinin bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılması gerektiği halde bu husus göz ardı edilerek düzenlenen rapora göre hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak araştırmanın ardından, öğrenim görme durumuna ilişkin ihtimaller değerlendirilerek her bir ihtimale ilişkin olarak rapor düzenlenmesinin sağlanması, yeni alınacak hesap raporunda davalılar lehine usuli kazanılmış hak bulunması sebebiyle daha önce düzenlenen rapor tarihi olan 2019 yılı asgari ücret verilerinin dikkate alınması gerekmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarında belirtildiği üzere anne ya da babanın destek tazminatı hesabı yapılırken aynı kazada olay günü vefat etmiş eş(anne) için de pay ayrılması yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında doğru bir hesap tarzı olmayıp desteklik tazminatı hesabında vefat etmiş kişi destek alacak kişiler arasından çıkartılarak bu kişiye ayrılması gereken desteklik payı destek tazminatı alabilecek diğer kişiler arasında dağıtılarak hesaplama yapılması gerekmektedir.
Her ne kadar hükme esas alınan raporda aynı kazada vefat eden eşler için pay ayrılmadığı görülmüş ise de; somut olayda; desteklerin(… ve …’un) anne ve babalarının sağ olup olmadığı tespit edilmeden hesap yapılmıştır. Diğer hak sahiplerinin sağ olup olmadığı ve bunlara düşecek pay hesaplanmadan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm verilmiş olması hatalı görülmekle, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi haklı bulunmuştur.
Bir diğer husus; pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira, asgari geçim indirimi (AGİ) ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasına esas ücrete dahil edilemez.
Hükme esas alınan hesap raporunda müteveffanın 60 yaşına kadar Agi dahil asgari ücretin esas alınacağı, 60 yaşından sonra ise Agi hariç asgari ücret esas alınarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş ise de ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan destekten dolayı uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açıktır.
Mahkemenin karar tarihinden sonra 09/10/2020 günlü resmi gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E.K sayılı 17/07/2020 günlü kararı sonrasında Yargıtay 17. Hukuk Dairesi vermiş olduğu 2019/2861 esas ve 2021/2725 karar sayılı 15/03/2021 günlü kararında ve yine 2021/2772 esas 2021/3174 Karar sayılı 23/03/2021 günlü kararında yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 17/06/2021 gün ve 2021/9757 esas ve 2021/3262 karar sayılı kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173 Esas ve 2944 Karar numaralı 14/06/2021 günlü kararlarında davacının gerçek zararının belirlenmesi noktasında davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiğine işaret edilmiştir.
Buna göre eldeki dosyaya baktığımızda mahkemesince hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmış ise de, hesaplama yöntemi olarak 1,8 teknik faiz aktüeryal yöntem kullanılmak sureti ile davacının destek zararının bulunup bulunmadığı hususu belirlenmiştir.
Ne var ki, yukarıda açıklandığı gibi Anayasa Mahkemesinin 2019/40-2020/40 E-Ksayılı 17/07/2020 günlü kararı ve bu karar ile uyumlu Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/6271 esas ve 2020/8104 karar sayılı 03/12/2020 günlü kararlarında ve yine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3173-2944 E.K numaralı kararlarında da davacının zararının belirlenmesi sırasında TRH 2010 yaşam tablosu ile birlikte %10 arttırım ve eksiltme yöntemi prograsif rant yöntemi kullanılmak sureti ile belirlenmesi gerektiğine işaret edilmiş olmakla, hatalı şekilde düzenlenen hesap raporu esas alınarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır. Bir kısım davacılara vasi olarak tayin edilen … tarafından davacılar vekiline verilen vekaletnameye istinaden açılan davada … doğumlu … ve ….. doğumlu …’un yargılamanın devamında … yaşının ikmal ettikleri, reşit olmalarının ardından düzenlenmiş usulüne uygun bir vekaletnamenin bulunmadığı görülmekle bu hususta davacı vekiline vekaletnamesini sunmak ya da davacılar … ve …’un açılan davaya muvafakatini sağlamak üzere kesin süre verilerek, kesin süre içinde belirtilen işlem yapıldığı takdirde yargılamaya devam edilmelidir.
Tüm bu anlatılanlar ışığında mahkemece öncelikle hatalı bir şekilde hazırlanan hesap raporuna göre karar verildiğinden, eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, bu nedenle HMK’nın 353/1-a-6. bendine göre davanın esasıyla ilgili olarak gereken delillerin toplanmadığı anlaşıldığından açıklanan nedenlere dayalı davalı-birleşen dosya davalı sigorta şirketi vekilinin ve birleşen dosya davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf taleplerinin, HMK’nın 353/1-a/6.maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine, davalı-birleşen dosya davalı vekilin kusura ilişkin istinaf sebeplerinin HMK 352/1-b-1. maddesi gereğince reddine, birleşen dosya davalı vekilinin sair istinaf sebepleri hakkında bu aşamada inceleme yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı-birleşen dosya davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABUL – KISMEN REDDİ ile,
2-Birleşen dosya davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Mersin 1. Asliye Ticarat Mahkemesinin … tarih ve … esas (Birleşen … Esas) ve … karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda belirtilen sebeplerle eksik bilgi, belgeler ve deliller tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülüp karar verilmesi için dosyanın yerel Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesi tarafından kurulacak esasa ilişkin hükümde dikkate alınmasına,
6-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığı için istinaf incelemesi için taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-HMK’nın 359/3. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,

Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliği ile karar verildi….

… … … …
Başkan Üye Üye Katip
… … … …

İş bu karar 5070 Sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.