Emsal Mahkeme Kararı Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2021/1357 E. 2022/845 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA BAM 1. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ADANA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/1357
KARAR NO : 2022/845
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas, … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU : Komşuluk Hukukundan Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 10/08/2016
DAİRE KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : …

Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili ilk derece mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirketin komşusu olduğunu, kağıt, hijyenik ürünler, temizlik malzemesi deterjan vb. üretimi ve imalatı yaptığını, bu hijyenik ürünler ve temizlik maddelerinin üretimi nedeniyle filtre veya baca sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle müvekkili şirket ve çalışanlarının çok zarar gördüğünü ve bu zarar verici fiilin davalı şirketin gerekli önlemleri almaması nedeniyle halen devam ettiğini, müvekkili şirket ve çalışanlarının havada uçuşan deterjan tozları nedeniyle solunum yolu ile zarar gördüklerini, bu deterjan tozları nedeniyle … Üretim sahasında bulunan içeride ve dışarıda bulunan gezer vinçlerin raylarına yapışarak vinçlerin hareketlerini engellediğini ve raydan çıkmasına neden olduğunu, bacadan çıkan deterjan tozları nedeniyle müvekkili şirketin cephe ve çatılarının zarar gördüğünü, yine bu tozlardan dolayı şirketin ürettiği ürünlerin etkilenerek pas kalıntılarının oluştuğunu, müvekkili şirketin üretim sahasında bulunan saç ham maddesinin de tozdan etkilendiğini, müvekkili şirketin ana trafo ve bağlantı parçalarının da deterjan tozundan etkilenerek kısa devre yapmaya başladığını ve bu nedenle elektrik arızalarının ortaya çıktığını, müvekkili şirketin yaşanan bu sıkıntıları davalı şirkete iletmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını ve müvekkili şirketin uğramış olduğu zararlarında davalı tarafından da telafi edilmediğini ileri sürerek, davanın kabulü ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 259.448,23 TL’si müvekkili şirketin uğramış olduğu maddi zararının davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili ilk derece mahkemesine verdiği cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; dosyaya ibraz edilen 19.01.2018 tarihli bilirkişiler raporunda, … çatısında hem geçmişte oluşan korozyonun (sökülmüş sac plakalar) hem de hali hazırda çatıda gözlenen korozyonun direkt olarak deterjan tozlarından kaynaklı olmadığını, vida başlarında ve birleşme noktalarında korozyona karşı tedbir alınmamasından kaynaklanan şiddetli korozyon oluştuğunu, davacı … … Tic. Ltd. Şti. firmasının çatısında meydana gelen dava konusu hasarın oluşumunda davalı … Kağıt ve Hijyenik Temizlik A.Ş. firmasının kusurunun bulunmadığını belirttiğini, yine dosyaya ibraz edilen ve hükme esas almaya elverişli 03.01.2020 tarihli bilirkişiler raporunda T.C. Adana Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 26.12.2018 tarihli yazısında davalı işletmede farklı tarihlerde yapılan emisyon ölçümlerine ait 13 adet noktasal ve 19 adet alan kaynağına ait sonuçlarına göre Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ile düzenlenen emisyon sınırlarına uygun olduğunun tespitinin yapıldığını, davalı … Hijyen Temizlik A.Ş.’nin ürettiği mamullerin üretim süreçleri değerlendirildiğinde; asit yağmurlarına, deterjan tozu salınımına organik ve inorganik gaz salınımına sebebiyet verebilecek potansiyele sahip olduğunu, ancak … Hijyen Temizlik A.Ş. üretim aşamasında iken 13 adet noktasal ve 19 adet alan kaynağından alınan numunelerin değerlerinin emisyon sınırlarına uygun olduğunu, davalı işletmenin toz filtre sayısının 352’den 720’ye çıkarıldığını, dolayısı ile … Temizlik A.Ş.nin deterjan ve sair üretim esnasında yapılan denetleme ve ölçümlere dayanarak emisyon değerleri içinde kalınarak yapıldığı kanaati oluştuğunu, Adana … Köyü … Organize Sanayi Bölgesinde oluşan ve davacı işletme … …’in de etkilendiği iddiasının hava kirliliği ve korozif ortam etkisinin oluşumu ile davalı şirketin faaliyetleri arasında illiyet bağının kurulamadığını, huzurda devam eden davada, davacının talep edeceği bir alacağının olmadığını belirtildiğini, mahkemece davacı şirketin davalı şirketin baca ve filtre sistemi nedeniyle zarara uğradığının tespit ve ispat edilmediğini gerekçe olarak belirtip davanın reddine yönelik karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf yoluna başvuran davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, karara esas alınan ve kararda da aynen yazılı olduğu şekli ile 03.01.2020 tarihli bilirkişiler raporunda bilirkişiler tarafından yapılan teknik değerlendirme de davalı şirketin gerekli tedbirleri almadığı takdirde ürettiği mamullerin üretim süreçleri değerlendirildiğinde üretiminden kaynaklanan asit yağmurlarını oluşturacak potansiyele sahip olduğunu açıkça kabul ettiğini, bu görüşün delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu ve bu dosyaya sundukları uzman görüşü ile de tam olarak uyumlu olduğunu, mahkemece buna rağmen dava dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde alınan numunelerde, emisyon değerlerinin sınırlar içerinde olduğundan bahisle zararın meydana gelmesinde illiyet bağı olmadığı sonucuna varıldığını, ayrıca T.C. Adana Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün 26.12.2018 tarihli yazısı uyarınca da dava açıldıktan sonra davalı şirkette yapılan inceleme neticesinde ise davalı şirketteki eksikliklerin giderilmesi için süre verildiğini ve davalı şirket tarafından zararın meydana geldiği tarihten 2.5 sene sonra eksikliklerin giderildiğini, bu sebeple de davanın reddine karar verildiğini ancak mahkemenin ve bilirkişilerin gözden kaçırdığı çok önemli iki hususun olduğunu, birincisi zaman açısından; öncelikle hasarın meydana geldiği tarih zaman aralığının dava öncesi Adana 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D.iş sayılı 28.04.2015 tarihli keşif ile yapılan delil tespiti yaptırılan döneme ait olduğunu, aradan 2.5 sene geçtikten sonra mahkemece 03.11.2017 tarihinde keşif yapıldığını, dava sürecinde yağan yağmurlar nedeniyle söz konusu asit yağmurlarının tespitinin imkansız hale geldiğini, bu nedenle dava sırasında yapılan incelemede bu sınırları aşmamasının gayet normal olduğunu, delil tespiti dosyasında açıkça davalının filtre torba sisteminin patlamasından kaynaklı olduğunun açıkça tespit edildiğini, zaten normal şartlarda torba patlaması olmasa çevrede ve çatılarda kar yağmış gibi bir çevresel zararın söz konusu olmayacağını, ikincisinin ise denetim sonrası eksikliklerin giderildiği ve torba patlaması olayı olmaksızın normal çalışma hali değil, torbaların patlamış olduğunun ve dava öncesi süreçte davalının filtre sisteminin açıkça yetersiz olduğu hususlarının göz önüne alınmaması olduğunu, Adana Valiliği Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından 20.04.2018 tarihinde davalı şirkette yapılan inceleme sonucunda davalı şirketin fabrika ve tesisindeki olması gereken zorunlu eksiklikler nedeniyle bu olayların meydana geldiğinin tespit edildiğini, bilirkişiler tarafından Adana Valiliği Çevre Ve Şehircilik Müdürlüğü’nün dava açıldıktan sonra yapmış oldukları şikayet nedeniyle bu eksiklerin giderilmiş olması hali değil aksine davalı şirketin torba filtre sayısının yetersiz olması, otomatik durdurma sisteminin ve ikinci bir filtre sisteminin olmaması, bu eksikliklerin dava ve denetimden önce giderilmemesi nedeniyle oluştuğu halinin göz önüne alınması gerektiğini, bu tesiste torba patlaması olağan bir süreç olduğunu ve bu torba patlaması halinde ise otomatik durdurma sisteminin ve ikinci bir filtre sisteminin olmaması nedeniyle tüm atık malzemenin ve deterjan tozunun direkt olarak bacadan dışarı atılmdığını ve çevreye yayıldığını, bunun sonucunda da asit yağmurunun ve deterjan tozunun çevreye etkisinin olduğunu, bu nedenle bilirkişiler tarafından ve dava dosyasından çıkılan keşif ve bilirkişi incelemesinde torba patlaması hali test edilmediğinden ve tesisin çalıştırma hızına göre de test yapılmadığından her şey normal sınırda çıktığını, davalı tarafın tesisinde torba patlaması ve bunun çevreye etkisinin gerek görsel gerekse keşif mahallinde delil tespiti yapıldığında bilirkişiler tarafından ve ayrıca OSB çevre elemanlarınca tutulan tutanak ile de açıkça tespit edildiğini, dosyadaki resim ve görsellerin de zararın davalı şirketin filtre sisteminin yetersiz olması ve torba patlaması sonucu olduğunun açıkça belli olduğunu, bu nedenle de illiyet bağının bulunduğunu belirtip kararın kaldırılarak yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE:
Taraflar arasındaki dava, Komşuluk Hukukundan Kaynaklanan Tazminat istemine ilişkindir.
TMK m. 683 deki “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır. Taşkın kullanma belirlendiği takdirde elatmanın tamamen ortadan kaldırması veya tahammül sınırları içerisine çekilebilmesi için ne gibi önlemlerin alınması gerektiği bilirkişiler aracılığı ile tespit edilerek, tarafların yarar ve çıkar dengeleri gözetilerek bunların en uygununa karar verilmelidir.
Diğer taraftan, davalının kendi taşınmazı üzerine yaptığı yapının ruhsatsız olduğu, imara aykırı bulunduğu ileri sürülüp, TMK’nun 737. maddesi uyarınca yıkım ve eski hale getirme istenemez. Yapının imara aykırı olması yanında bir zararın doğması da şarttır. Salt imara aykırılık, idari mercileri ve idare mahkemelerini ilgilendiren bir husustur.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme sonucunda davalının kendi taşınmazı içerisine yapmış olduğu yapı nedeniyle bir zararın doğmuş olduğu belirlendiği takdirde davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmelidir. (Bknz. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2016/10159 Esas, 2019/288 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda; davacı vekili tarafından davalı şirketin müvekkili şirketin komşusu olduğunu, kağıt, hijyenik ürünler, temizlik malzemesi deterjan vb. üretimi ve imalatı yaptığını, bu hijyenik ürünler ve temizlik maddelerinin üretimi nedeniyle filtre veya baca sisteminden kaynaklanan sorunlar nedeniyle müvekkili şirket ve çalışanlarının çok zarar gördüğünü ve bu zarar verici fiilin davalı şirketin gerekli önlemleri almaması nedeniyle halen devam ettiğini, müvekkili şirket ve çalışanlarının havada uçuşan deterjan tozları nedeniyle solunum yolu ile zarar gördüklerini, bu deterjan tozları nedeniyle … Üretim sahasında bulunan içeride ve dışarıda bulunan gezer vinçlerin raylarına yapışarak vinçlerin hareketlerini engellediğini ve raydan çıkmasına neden olduğunu, bacadan çıkan deterjan tozları nedeniyle müvekkili şirketin cephe ve çatılarının zarar gördüğünü, yine bu tozlardan dolayı şirketin ürettiği ürünlerin etkilenerek pas kalıntılarının oluştuğunu, müvekkili şirketin üretim sahasında bulunan saç ham maddesinin de tozdan etkilendiğini, müvekkili şirketin ana trafo ve bağlantı parçalarının da deterjan tozundan etkilenerek kısa devre yapmaya başladığını ve bu nedenle elektrik arızalarının ortaya çıktığını, müvekkili şirketin yaşanan bu sıkıntıları davalı şirkete iletmesine rağmen gerekli önlemlerin alınmadığını ve müvekkili şirketin uğramış olduğu zararlarında davalı tarafından da telafi edilmediğini ileri sürerek, tazminata yönelik karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece davanın reddine yönelik kararın verildiği, davacı vekili tarafından kararın istinafa taşındığı görülmektedir.
Dava dilekçesi içeriği ve tespit dosyası içeriği dikkate alındığında, davacı tarafça davalıdan cephe ve çatılarının zarar görmesi, tozlardan dolayı şirketin ürettiği ürünlerin etkilenerek pas kalıntılarının oluşması ve müvekkili şirketin üretim sahasında bulunan saç ham maddelerinin tozdan etkilenmesi nedeniyle tazminat talebinde bulunulduğu, bunun dışında komşuluk hukukundan kaynaklı herhangi bir çözüm sağlanmasının istenilmediği anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporları içeriği dikkate alındığında; davacı şirketin çatısında hem geçmişte oluşan korozyonun (sökülmüş sac plakalar), hem de hali hazırda çatıda gözlenen korozyonun direkt olarak deterjan tozlarından kaynaklı olmadığı, vida başlarında ve birleşme noktalarında korozyona karşı davacı tarafça tedbir alınmamasından kaynaklanan şiddetli korozyon oluştuğu, davacı … … Tic. Ltd. Şti. firmasının çatısında meydana gelen dava konusu hasarın oluşumunda davalı … Kağıt ve Hijyenik Temizlik A.Ş. firmasının kusurunun bulunmadığı, davalı işletmede farklı tarihlerde yapılan emisyon ölçümlerine ait 13 adet noktasal ve 19 adet alan kaynağına ait sonuçlarına göre Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği ile düzenlenen emisyon sınırlarına uygun olduğunun tespitinin yapıldığı, oluşan zarar ile davalı şirketin faaliyetleri arasında illiyet bağının kurulamadığı, davacı şirketin davalı şirketin baca ve filtre sistemi nedeniyle zarara uğradığının tespit ve ispat edilmediği anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar yerinde değildir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesine ait kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından, istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK.nun 353/1-b-1 bendi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve … Esas, … Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca, ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinafı reddolunduğundan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın istinafa gelen davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf eden tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, HMK’nın 333. maddesi uyarınca kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
4-Dairemizce celse açılmadan gerekli inceleme yapıldığından taraflar leh ve aleyhine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kararın, taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 Sayılı HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca, tebliğden itibaren iki hafta içerisinde, Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2022


Başkan

¸e-imza

Üye

¸e-imza

Üye

¸e-imza

Katip

¸e-imza

¸e-imza. ¸e-imza. ¸e-imza. ¸e-imza.