Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/183 E. 2021/1023 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“TÜRK MİLLETİ ADINA”
T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/183 Esas
KARAR NO : 2021/1023

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … -…
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 04/05/2017
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… Esas 2020/… Karar sayılı dosyası görevsizlikle mahkememize gelmekle 2021/183 Esas sırasına kaydı yapılmıştır.
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalının kendisine ait … Mahallesi … Sok No: … …/ Adana adresinde bulunan …ni satmaya karar verdiğinde tanıştıklarını, davalının kıraathaneyi almak istediğini davacıya bildirdiğini, davacının pazarlık süreci içerisinde kahve dükkanını bir süre daha işleteceğini, satmaktan vazgeçtiğini bildirmişse de davalının satın alma hususunda çok ısrar ettiğini, davacının da sonunda pes ederek gerçekten satmaya hazır olduğunda belki alıcı bulamayacağı düşüncesi ile satışa razı olduğunu ancak davalı ve davacının aralarında bir protokol yaparak dükkanın satışına ve devrine müteakip 30.04.2016 tarihine kadar davacının işletmesinde kalacağını kararlaştırdıklarını, bu anlaşma akabinde 140.000,00 TL’ye dükkanın satışının gerçekleştiğini, 140.000,00 TL’nin 10.000,00 TL’sini davalının davacıya elden ödediğini, kalan 130.000,00 TL’sini ise çek olarak ödeyeceğini beyan ettiğini, davacının çek ile ödemeyi kabul edemeyeceğini bildirmişse de davalının çekin ödeme süresinin zaten gelmiş olduğunu, hiçbir sıkıntı yaşamayacağını, çeki tahsil ettikten sonra tapu devrini yapacaklarını söyleyerek davacıyı ikna ettiğini, davacının 21.10.2016 tarihli çeki bankaya ibraz ettiğini ve çek bedelini tahsil ettiğini, çek bedelini de tahsil eden ve alacağı tüm parayı alan davacının tapu devrini yapmak için davalıyla görüştüğünü, ancak davalının tapu devrini almayı sürekli ertelemesi nedeniyle 11.02.2016 tarihinde ancak tapuya başvurulabildiğini, davalının tapuyu kardeşi … adına alacaklarını da o gün davacıya söylediğini, davacının tüm parasını almış olmanın rahatlığı ile 11.02.2016 tarihinde tapuyu davalının kardeşi … adına devrettiğini, davacının devir işleminden sonra prokolde yazılı olduğu üzere 30.04.2016 tarihine kadar kahvehaneyi işletmeye devam ettiğini, sonrasında kahvehaneyi davalıya bırakarak ayrıldığını, akabinde de davalı ile hiçbir görüşmesi ve ilişkisi olmadığını, davacı aleyhine açılmış olan Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı icra takibinden 13.08.2016 tarihli gelen 2016/… sayılı zarf içerisindeki 2016/… sayılı ödeme emrinden sonra haberdar olduğunu, zarf numarası ile içindeki ödeme emrinde bulunan dosya numaralarının neden farklı olduğunu anlayamadığını, bu usulsüz tebligata içindeki ödeme emri üzerindeki dosya numarası doğrudur diyerek Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı dosyasına 15.08.2016 tarihinde itiraz ettiğini, gelen ödeme emrindeki zarftaki dosya numarasının kendisi ile ilgili olmadığını düşünerek icradan kontrol etmenin aklına gelmediğini, 2016/… sayılı icra takibinin tebligatının 03.08.2016 tarihinde muhtara tebliğ edildiğini, bu tebligattan davacının hiçbir şekilde haberi olmadığını, davacının yalnızca 2016/… sayılı zarf içindeki 2016/… sayılı ödeme emrini tebliğ aldığını ve 2016/… sayılı dosyaya itiraz ettiğini, davalının açmış olduğu takiplerin haksız, hukuksuz ve davacıyı dolandırma amacını taşıdığını, daha sonra davacının hakkında açılan 2016/… sayılı takipten haberdar olmadığı zamanda davalıya neden böyle bir takip başlattığını sorduğunu, davalının ise kendisinin satın almış olduğu dükkanın m2’sinin düşündüğünden küçük çıktığını, bu nedenle takip başlattığını söylediğini, davacının dükkanı almadan önce gezdiğini, tapuda da açıkça kaç m2 olduğunun yazdığını söyleyerek itiraz etmesi üzerine davalının iddiasında ısrar ettiğini ve açmış olduğu takibe bahane yarattığını, davacının bu görüşmeleri yaparken halen 3.600,00 TL’lik asıl alacağı olan dosya üzerinden yaptığını, diğer takipten hiçbir şekilde haberdar olmadığını, davacı hakkında yürütülmüş olan Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı icra takibinden 09.09.2016 tarihine evine gelen menkul haczi ile haberdar olduğunu, şok olan davacının haciz tutanağında yer alan beyanlarından da anlaşılacağı üzere dolandırılmaya çalışıldığını anladığını, davacının satmış olduğu dükkan tapusu karşılığında davalıdan çek aldığını haciz tutanağında da beyan ettiğini, bu süreci yaşayan davacının ne yapacağını bilemediğini ve davalı ile çeşitli telefon görüşmeleri yaptığını, her görüşmesinde davalının farklı tutardaki ödeme talepleri ile karşı karşıya kaldığını ve davacıdan her defasında 3.000,00 TL ödeme yaparsa takipleri çekeceği, hacizden kurtulacağı gibi haksız kazanç sağlama girişimlerinde bulunduğunu, maddi gücü zaten iyi olmayan davacının ise çaresiz şekilde beklediğini, davalının en başından bu yana bir plan proje içinde davacıyı kandırmak ve dolandırmak saiki ile hareket ettiğinin anlaşıldığını, davacının, davalı ile dükkanın satışı dışında hiçbir tanışıklığı, iş ilişkisi olmadığını, davalının vermiş olduğu çekin hatır çeki olduğu iddiasının ise tamamen asılsız olduğunu, davacının hatır çekini kullanma ihtimali bile olmadığını, hiçbir banka ile kredi ilişkisinin de bulunmadığını, ticari bir faaliyet içerisinde de olmadığını, sıradan bir kahve dükkanı işletirken başına bunların geldiğini, hatır çeki olduğunu ispat külfetinin de davalının üzerinde olduğunu, davacının, davalıya hiçbir şekilde borcu bulunmadığını, yine davacının davalıdan 3.600,00 TL borç para aldığı iddiasının da asılsız olduğunu, bu nedenlerle Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… ve 2016/… sayılı icra takipleri nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile her bir icra takibi için ayrı ayrı olmak üzere %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, dava dilekçesinin deliller kısmında tanık deliline dayanmasının HMK 200-201 uyarınca usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu olaylarda tanık deliline dayanılamayacağından tanıkların dinlenilmesine muvafakat etmediklerini, davacı aleyhine açılan icra takibinin, davacının da ikrar ettiği üzere … Mah. … Sk. N: … …/ Adana adresinde yer alan taşınmazın davalıya satılması karşılığında davacıya verilen 130.000,00 TL değerinde çekin bedelinin geri alınması amacı ile açıldığını, ancak davacı tarafından dava dilekçesinde anlaşılamayan bir şekilde hatır çekinden bahsedildiğini, davaya konu olayda davacıya çek veren kişinin davalı olduğunu ve karşılığında davacı tarafından kendisine satışı taahhüt edilen taşınmazı satın alamadığı gibi parasını geri istediğini, bu bağlamda davalıya hatır çeki verildiğinden söz edilemeyeceği gibi davalının davacıya hatır çeki verdiğinden de bahsedilemeyeceğini, davacının da ikrar ettiği gibi taraflar arasında taşınmazın 140.000,00 TL bedel ile satın alınması konusunda bir anlaşma bulunduğunu, bu anlaşma gereğince davalının, davacıya 10.000,00 TL peşinat verdiğini ve kalan 130.000,00 TL için de bir adet çek verdiğini, bu çekin davacı tarafından henüz satış işlemi gerçekleşmeden gününde bankaya ibraz edilmek sureti ile tahsil edildiğini, ancak bu tarihten sonra davacının taahhüt ettiği şekilde taşınmazın devrini tapuda davalıya vermeyince davalı tarafından kendisine ödenen paranın geri alınması için Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı icra takibinin başlatıldığını, 2016/… sayılı 3.600,00 TL bedelli takibe borçlu tarafından itiraz edilmekle takibin durdurulduğunu, halihazırda devam etmeyen icra takibi için menfi tespit açılmasının usul ve yasaya aykırı olduğundan bu takip yönünden davanın reddinin gerektiğini, bunun dışında 130.000,00 TL’nin tahsili için açılan Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… sayılı icra takibine davacı-borçlu tarafından itiraz edilmeyerek takibin kesinleştiğini, ödeme emrine ait tebligat ile ödeme emrindeki dosya numaralarının farklı olduğu iddialarının gerçek olmadığını ve ispatının davacı yükümlülüğünde olduğunu, yine davacının bahse konu taşınmazı davalının talebi ile kardeşine tapuda devrettiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, asıl kötüniyetli olanın davalı değil, davacı olduğunu, davalıdan aldığı bedele karşılık kendisine taşınmazı devretmemiş olduğunu ve aleyhine açılıp kesinleşmiş bir takibe itiraz etmekle de kötüniyetini ifşa ettiğini, davacının tapuda … adına taşınmazı devrettiyse devir bedelini …’dan talep etmesi gerektiğini, davalıdan aldığı bedelin, taşınmazı davalıya devretmesi için verildiğini, davalının taşınmazın kendisinden başka birine devrine muvafakat etmediğini, bu yönde bir talimat vermediğini, kaldı ki bu hususun ispatının davacıya düşeceğini, bu nedenle davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER ve GEREKÇE :
Dava; menfi tespit talebine ilişkin olup, Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… ve 2016/… esas sayılı icra dosyalarından kaynaklı olarak davacının davalıya toplamda 140.289,00 TL borçlu olmadığının tespiti talebinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/… Esas, 2018/… Karar sayılı dosyası ile yapılan inceleme neticesinde mahkemesince; açılan davanın Kabulü ile, Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… ve 2016/… sayılı icra dosyalarından davacının toplamda 140.289,00 TL borçlu olmadığının tespitine, asıl alacak olan 130.000,00 TL ve 3.600,00 TL’nin %20’si olan 26.720,00 TL kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olduğu, hükmün davalı vekilince istinaf edildiği, Adana BAM. 9.Hukuk Dairesi’nin 2019/… Esas, 2020/… Karar sayılı ilamı ile; “…Adana 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı takip dosyasında, uyuşmazlık kambiyo senedi niteliğindeki çekten kaynaklanmaktadır. Bu nedenle dava ticari nitelikte olup davaya bakmak görevi Asliye Ticaret Mahkemelerine aittir. Adana 12. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı takip dosyasına konu alacağın ise aynı temel ilişkiyle bağlantılı olduğu beyan edilmektedir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olmakla, istinaf sebebi olarak ileri sürülmese dahi, HMK 355. maddesi gereğince istinaf kanun yolu aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir..” denilmek suretiyle mahkeme kararının esası incelenmeksizin kaldırılmasına karar verilmiş, Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/… Esas, 2020/… Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce dava konusu uyuşmazlığın dayanağı olan taşınmaza ilişkin tapu kayıtları, taraflar arasında imzalanan bila tarihli protokol, Adana C.Başsavcılığı’nın 2017/…-… soruşturma numaralı dosyası, ilgili icra dosyaları, …’ın takip konusu çeke ilişkin bilgi ve cevabi yazısı dosya içine alınarak incelenmiş, taraf tanıklarının beyanları tespit edilmiştir.

Adana 12.İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı takip dosyası dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemesinde; davacı … tarafından davalı … aleyhine 11/08/2016 tarihinde 130.000,00 TL güvene dayalı verilen çek bedeli ve 6.507,12 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 136.507,12 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının 21/01/2016 tarihli güvene dayalı verilen çek bedeli (hatır çeki) olduğu anlaşılmıştır.

Adana 12.İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı takip dosyası dosyamız arasına alınmış, yapılan incelemesinde; davacı … tarafından davalı … aleyhine 18/07/2016 tarihinde 3.600,00 TL asıl alacak ve 182,86 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.782,86 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının 25/12/2015 tarihli güvenden dolayı verilen borç olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tanığı …’un duruşmada alınan beyanında aynen; “…Ben Mahkemece bana sorulan isimlerden …’u tanırım, davaya konu kahvehaneyi asıl almak isteyen kişi …’dur. …, …’un abisidir. … da bu ikisinin kardeşidir. Bu satışa aracılık eden kişi de benim. … da benim arkadaşımdır. …’dan 140.000,00TL karşılığında … için satın aldık. Parayı ise … ödedi. …, davacıya 10.000,00 TL nakit para ödedi, geriye kalanı çek olarak verdi. Çeki de … verdi. Bu arada … yeri teslim aldı. Aradan on beş yirmi gün geçtikten sonra yapılan alışverişten … pişman olduğunu söyledi. Ben de …’a on on beş gün içerisinde 140.000,00 TL’ni getirelim, pişmanlığını ortadan kaldıralım, dedim. …, burayı aldıktan sonra buraya masraf yaptığını, 140.000,00 TL’ye dükkanı teslim etmeyeceğini, 170.000,00 TL’ye dükkanı teslim edeceğini söyledi. Benim işyerinin …’a devredilmesiyle ilgili bir bilgim yoktur. …’la da … vasıtasıyla tanıştık. Öncesinde …’la da tanışıklığım yoktur. Bildiğim kadarıyla davacının da … dışındaki diğer kardeşleriyle tanışıklığı yoktu. Netice olarak 140.000,00 TL iade edilmedi. Dükkan da …’da kaldı…” şeklinde beyanda bulunduğu, davalı vekilinin talebi üzerine sorulduğunda, “Bana şu anda okumuş olduğunuz ve göstermiş olduğunu tutanaktan bilgim yoktur.” şeklinde belirttiği,
Davacı tanığı …’ın duruşmada alınan beyanında aynen; “..Davacı kardeşim olur. Dükkan alım-satım sürecinde yanında bulundum. Dükkanı almak isteyen kişi …’dur. Ödemeyi yapan kişi de …’dur. … dükkan için 10.000,00 TL elden, 130.000,00 TL de çek olarak ödeme yapmıştır. Dükkan …’a satıldı. Fakat dükkanı çalıştıran kişi kardeşi …’dur. Ben dükkanın neden … adına kaydedildiğini bilemiyorum. O konuyla ilgili bilgi sahibi değilim. Dükkana alıcı olan … ya da …’un aleyhine icra takipleri olup olmadığını da bilmiyorum.” dediği, davacı vekilinin talebi üzerine yemini hatırlatılarak dükkanı satın alan …’un dükkanın devrini kardeşi üzerine yapılmasını isteyip istemediğinin sorulmasını talep etmesi üzerine sorulduğunda tanığın, “…..’un dükkanın devrini kardeşi … üzerine yapılmasını istediğini hatırlıyorum.” dediği, davalı vekilinin söz alarak; “Tanık yönlendirilmiştir.” dediği,
Davacı tanığı …’nun duruşmada alınan beyanında aynen; “..Ben davacı … ile komşu olurum. Bu sebeple de dükkanına sık sık gelirim. Yine dükkanda olduğum bir vakit adının … olduğunu sonradan öğrendiğim bir şahıs davacıyla kahvehanede oturmaktayken dükkanı aldığına dair bir çek verdi. Tapuyu daha sonra alacağını söyledi. Biz de bunun üzerine davacı ile … … Şubesine giderek çeki tahsil ettik.” dediği, lüzumuna binaen sorulduğunda, “… çeki getirdiğinde tapunun kim üzerine yapılacağına dair bir konuşma geçtiğini hatırlamıyorum.” dediği, davacı vekilinin talebi üzerine sorulduğunda, “..Ben tapunun devri sırasında orada değildim. Fakat tapu devredildikten sonra …’la konuştuğumuzda … bana tapuyu çeki veren kişinin kardeşine devrettiklerini söyledi. Ben de neden böyle yaptıklarını sorduğumda, … bana …’un bu şekilde talepte bulunduğunu söyledi” şeklinde beyanda bulunduğu,
Davalı tanığı …’un duruşmada alınan beyanında aynen; “..Davalı …’u müşterim olması sebebiyle tanırım. Davacı …’ı tanımam. Ben …nde inşaat malzemesi satarım. … da bizim sattığımız kromların üreticisidir. Bu sebeple tanırım. Ben davada bahsi geçen kahvehanenin yerini bilirim. Fakat taraflar yüzyüze konuşurken yanlarında bulunmadım. Fakat …’un karşı tarafla telefonda konuşmasına şahit oldum. Benim telefon görüşmesinden duyduğum davacının kahvehaneyi davalının abisi …’a devrettiği şeklindeydi. … karşı tarafa “sen kahvehaneyi neden abime devrettin” şeklindeydi. Gördüğüm kadarıyla …, kahvehanenin …’a devrini istememekteydi. Karşı tarafa ben kahvehaneyi nasıl devralacağım şeklinde sordu. … ile …’un araları iyi değildir, görüşmemektedir.” dediği, lüzumuna binaen sorulduğunda, “… ile … kahvehanenin devrinden öncesinden itibaren görüşmemektedir. Ayrıca çekler …’dan tahsil edildikten sonra kahvehanenin …’a devredildiğini telefon görüşmesinde duydum.” dediği, lüzumuna binaen sorulduğunda, “…’un tapuyu devralmakta geciktiğine dair bir bilgim bulunmamaktadır. Davalı …’un dükkanın tahmin ettiğinden daha küçük çıktığına dair bir konuşmasını duymadım.” dediği, davacı vekilinin talebi üzerine sorulduğunda, “Ben …’u yedi yıldan beri tanırım. … ile benim tanıdığımdan beri görüşmemektedirler. Aralarındaki sorunu bilemiyorum. Fakat eskiye dayalı olduğunu biliyorum.” dediği, lüzumuna binaen sorulduğunda, “Şahit olduğum konuşma sırasında … karşı tarafa “neden … abime dükkanı devrettin” sorusu üzerine karşı taraf da “senin abin değil mi” cevabını verdi.” dediği, lüzumuna binaen sorulduğunda,”Davalı …’un dükkanın devri sırasında herhangi bir borca batıklık durumu yoktu” şeklinde beyanda bulunduğu,
Davalı tanığı …’in duruşmada alınan beyanında aynen; “..Davalı … ile baba tarafından uzaktan akrabalığım vardır. Davacıyı da aynı mahallede oturmamız sebebiyle uzaktan bilirim. Davaya konu kahvehaneyi de yine aynı mahallede oturmam sebebiyle bilirim. Dava konusu kahvehaneye müşteri olan ve ödeme yapan kişi …’dur. Fakat bildiğime göre davacı taşınmazı …’ın haberi olmadan …’a devretmiş, … ile …’in arası 7-8 yıldır iyi değildir. …’le ben de görüşmüyorum. … ve … arasında ailevi sorunlar vardır. Tapuda devir sırasında ben yoktum. Benim …’dan duyduğuma göre kahvehane sahibi davacı, …’ın haberi olmadan taşınmazı …’ın abisi …’e devretmiş. Davacı ile …’un öncesinden tanışıklıkları olup olmadığını bilmiyorum. Fakat … da aynı muhitte oturmaktadır. Muhtemelen o kahveye daha önce gitmiştir. … bana kahvehane satışından sonra m2’inin düşük çıktığını söylemedi. Böyle bir konuşma aramızda geçmedi.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/5671 Esas, 2021/3553 Karar sayılı ilamında; “…Menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak alacaklı tarafta olduğu ancak bu kuralın uygulanabilmesi için borçlunun hukuki ilişkiyi inkar etmesinin ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmesinin gerektiği, menfi tespit davasını açan borçlunun, kendisinden talep edilen alacağın ve bunun dayandığı hukuki ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip başka bir nedenle aradaki hukuki ilişkinin geçersiz olduğunu ya da sona erdiğini ileri sürmesi halinde ise ispat yükünün yer değiştirip borçluya ait olacağı..” belirtilmiştir.
Davalı tarafça davacıya yemin teklif edilmiş olup, davacı asil … duruşmada alınan yemin beyanında aynen; “… Mahallesi … sk. No. … … / Adana adresindeki taşınmazı …’a sattım, satış anlaşmasını … ile yaptım, yemin metninde … bankası olarak belirtilmiş ise de, tahminimce hata yapılmış, …’a ait 130.000,00 TL bedelli çeki bu satış işlemine karşılık davalıdan aldım, çeki tahsil ettim, çek bedelini tahsil ettikten sonra satış sözleşmenin iptali gibi bir durum söz konusu olmadı, bu satış işlemine dair tapu devrinin davalının kardeşi …’e yapılmasına yönelik çeki ben tahsil ettikten sonra davalı bana sözlü olarak talimat verdi, ben de çekimi tahsil ettiğim için davalının kardeşi üzerine tapu devri işlemini yaptım, ben beyanımda ısrar ediyorum, ben pazarlığı davalı ile yaptım, tahsil ettiğim çeki de kendisinden aldım, ancak tapu devrini kardeşi … ‘e yapmamı söylediği için tapu devir işlerini … adına yaptım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Yemin; bir tarafın mahkeme önünde belirli bir vakıanın doğruluğu konusunda yasanın öngördüğü şekilde yaptığı beyandır. İspat yükü altında bulunan taraf delil listesinde bulunması koşuluyla uyuşmazlığı çözüme bağlayıcı bir vakıa hakkında hasmına yemin teklifinde bulunabilir. (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK mad. 225 vd.). Taraflardan birinin diğerine yemin önerisinde bulunabilmesi için öncelikle dilekçesinde yemin deliline başvuracağını açıkça belirtmiş olması gerekir (HMK mad. 119/e-f-m.) Yeminin, ancak ispat yükü kendisine düşen kişi tarafından önerilmesi mümkündür. Yemin konusu vakıanın önerilen tarafın kendisinden kaynaklanan vakıalara ilişkin olması gerekir (HMK mad. 225)
Tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu; davacı ile davalının davacıya ait … Mahallesi … Sok No:… …/ Adana adresinde bulunan …nin satımı konusunda anlaştıkları, aralarında bila tarihli protokol yaparak dükkanın satışına ve devrine müteakip 30.04.2016 tarihine kadar davacının işletmesinde kalacağını kararlaştırdıkları, bu anlaşma akabinde 140.000,00 TL’ye dükkanın satışının gerçekleştiği, 140.000,00 TL’nin 10.000,00 TL’sini davalının davacıya elden ödediği, kalan 130.000,00 TL’sini ise çek olarak ödeyeceği hususunda anlaştıkları, davacının 21.10.2016 tarihli çeki bankaya ibraz ettiği ve çek bedelini tahsil ettiği, satışa konu edilen taşınmazın 140.000,00 TL’lik bedelinin tahsil edildiğine yönelik taraflar arasında ihtilafın bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf davalı tarafça bedel ödenmesine rağmen tapu devri konusunda sürekli kendisinin ertelendiğini, daha sonra taşınmazın davalının kardeşi olan … adına tapuya devrinin yapılması yönünde davalının kendisine talimat verdiğini ve bu nedenle tapu devrini davalının kardeşi adına yaptığı iddiasında bulunmuş, davalı ise tapu devrinin kendi adına yapılması gerektiğini, davacıya öyle bir talimat vermediğini beyan etmiştir. Her ne kadar davalı tarafça takip konusu edilen 130.000,00 TL’lik çekin güvene dayalı verilmiş hatır çeki olduğu iddia edilmiş ise de, bu iddianın aynı nitelikte yazılı bir belge ile ispatlanması gerektiği, davalı tarafından bu nitelikte herhangi bir belgenin dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça davacıya yemin teklif edilmiş, davacı yemin beyanında bu satış işlemine dair tapu devrinin davalının kardeşi …’e yapılmasına yönelik çeki kendisi tahsil ettikten sonra davalının kendisine sözlü olarak talimat verdiğini, kendisinin de çekini tahsil ettiği için davalının kardeşi üzerine tapu devri işlemini yaptığını, pazarlığı davalı ile yaptığını, tahsil ettiği çeki de kendisinden aldığını ancak tapu devrini kardeşi … ‘e yapmasını söylediği için tapu devir işlerini … adına yaptığını beyan ettiği görülmüştür. Yemin, kati taraf delillerindendir. Öte yandan, taşınmazın tüm bedelini tahsil eden davacının tapu kaydını kendisine bu yönde bir talimat verilmeksizin davalı dışında bir şahsa kendiliğinden satması hayatın olağan akışına aykırı olup, davacı ile tapu devrinin yapıldığı davalının kardeşi olan …’un öncesinden tanışıklığı olduğuna ilişkin davalı tarafça dosyaya herhangi bir delil sunulmamış, tanık beyanlarıyla da bu husus ispat edilememiştir. Davacının yemin beyanında tapunun davalının kardeşi olan … adına devrinin yapılmasının kendisine davalı tarafça talimat verildiği yönündeki beyanları da nazara alınmakla, davacının iddiasında haklı olduğu, davalı tarafça bunun aksinin ispat edilemediği, Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı dosyası yönünden davacının davalıya borcunun bulunmadığı kanaatine varılmış, öte yandan tüm dosya kapsamı incelendiğinde kabule göre kendi talimatıyla tapu devrini kardeşi üzerine yaptıran davalının daha sonra bu işlemin kendi bilgisi dışında yapıldığını iddia ederek ödediği bedelin tahsili için icra takibi başlatmasının iyiniyetle ilişkilendirilemeyeceği mahkememizce kabul edilmiştir.
Adana 12.İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı dosyası yönünden ise, ispat yükü üzerinde bulunan davalının borcun kaynağına veya sebebine yönelik herhangi bir beyanı olmadığı gibi, davacıdan bu nedenle alacaklı olduğuna ilişkin dosyaya belge ve delil de sunmamış olduğu, davacının bu iddiasında da haklı olduğu, davalının aksini ispat edemediği kabul edilmiştir. Tüm bu nedenlerle davacının davalıya takip konusu her iki takip dosyası sebebiyle de borçlu olmadığı, kötüniyetle hareket ettiği kabul edilen davalının % 20 oranında tazminat ödemesi gerektiği kanaatine varılmakla, açılan davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE,
Adana 12. İcra Müdürlüğünün 2016/… ve 2016/… esas sayılı icra dosyalarından davacının davalıya karşı toplamda 140.289,00 TL BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Hükmolunan toplam 140.289,00 TL’nin %20’si oranında hesaplanacak kötüniyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 9.583,14 TL karar harcından, peşin alınan 2.395,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.187,35 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 17.277,45 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 2.395,79 TL peşin harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 240,00 TL tebligat ve 81,35 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 321,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize yada mahkememize verilmek üzere bir başka yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Adana Bölge Adliye Mahkemesine İSTİNAF yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça ve usulen okunup anlatıldı.14/12/2021

Katip … Hakim …
E- imzalıdır E-imzalıdır