Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/635 E. 2021/811 K. 27.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

K A R A R

ESAS NO : 2020/635
KARAR NO : 2021/811
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …

VEKİLİ : Av. …
..
DAVALI : …
… VD-…

VEKİLİ : Av. …

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/10/2020
KARAR TARİHİ : 27/10/2021
KARAR YAZIM
TARİHİ : …

I- DAVA
1. Davacı vekili 15.10.2020 tarihli dilekçe ile davalı aleyhine icra takibine yapılan itirazın iptali istemli dava açmıştır. Dilekçeye göre; davacı ile davalı şirket arasında 23.06.2012 tarihli protokol düzenlenmiştir. Protokolde belirtildiği gibi davalı şirketin davacıya 375.000 $ borcu bulunmaktadır. Borcun bir kısmı ödenmiştir. Alacağın tahsili için Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2020/… sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmıştır. Davalının haksız itirazı ile takibin durdurulduğu ileri sürülerek itirazın iptaline ve % 20 icra inkâr tazminatına karar verilmesi talep edilmiştir.
2. Davacı vekili 29.09.2021 tarihli dilekçe ile takip konusu alacağın kaynağı konusunda açıklama yapmıştır. Dilekçeye göre; davacı, 12.02.2009-03.03.2011 tarihleri arasında davalı şirkete ortak olmuştur. Ortaklık Ticaret Sicil kayıtları ile sabittir. Takip konusu alacağın bir kısmı ortaklıktan kaynaklanmaktadır. Alacağın diğer kısmı ise daha önce banka havaleleri ile şirkete gönderilen paradan kaynaklanmıştır. Protokolde belirtildiği gibi davalı şirket parça parça ve son ödeme 11.06.2012 tarihinde olmak üzere toplam 43.200 $ kısmi ödeme yapmıştır. Sözleşmeden kaynaklanan alacaklarda zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu belirtilerek davalı tarafın zamanaşımı savunmasının reddi talep edilmiştir.
II- SAVUNMA
1. Davalı vekili 12.11.2020 tarihli cevap dilekçesi ile davanın reddini savunmuştur. Dilekçeye göre; davacı yaklaşık 25 yıl öncesinden Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığına geçmiş ve … adını almıştır. Türkiye’de mutat meskeni bulunmadığından HMK 84/1-a maddesi uyarınca teminat gösterme yükümlüğü bulunmaktadır.
Davacı taraf hangi mal/hizmet karşılığı bu ödemeyi yaptığını hukuka uygun bir şekilde ispatlayamamıştır. Alacak iddiası 2008-21.01.2009 arası yapıldığı iddia edilen 2 adet ödemeye dayanmaktadır. Bu ödemeler ödünç olarak verildi ise TBK 389. Maddesi uyarınca 6 aylık zamanaşımına tabidir. Şayet alacak iddiası sebepsiz zenginleşmeye dayalı ise TBK 82. Maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımına tabidir. Ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı iddiasında ise TBK 147. Maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Hülasa davacı tarafın tüm sözleşme tipleri için zamanaşımını süresini geçirdiği belirtilerek davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine ve %20 tazminata karar verilmesi talep edilmiştir.
III- DELİLLER
1. Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2020 / … sayılı dosyasının incelenmesinden; davacı tarafın davalı taraf aleyhine 10.03.2020 tarihinde (Bafra İcra Müdürlüğünde) ilamsız takipte bulunduğu görülmüştür. Takip talebinde; 244.000 USD asıl alacak ile 75.411,29 USD işlemiş faiz alacağının asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak yıllık %6 faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. Davalı tarafın borca ve yetkiye (Adana icra daireleri) itirazı üzerine takip durdurulmuştur. Alacaklı vekilinin talebi üzerine takip dosyası Adana İcra Müdürlüğüne gönderilerek borçluya 10.07.2020 tarihinde yeniden ödeme emri gönderilmiştir.
2. Davacı tarafın istemi üzerine mahkememizin 02.11.2020 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Davacı taraf kararda öngörülen teminatı yatırmadığından karar infaz edilmemiştir.
3. Davacı taraf davalı şirkete para gönderimine ilişkin iki adet havale dekontu fotokopisi sunmuştur. Her iki belgeye göre; toplam 300.000 USD (12.08.2018 tarihinde 50.000 $ ve 20.01.2009 tarihinde 250.000 $) … ve … tarafından …- … aracılığıyla davalı şirkete gönderilmiştir. Her iki belgede gönderilen tutara ilişkin bir açıklama yer almamaktadır.
4. Davacı taraf 23.06.2012 tarihli Protokol başlıklı belgeyi (belge aslı 30.10.2020 tarihinde) sunmuştur. Belgeye göre; protokol … tarafından … Ltd. Şti.’nin … Adana … Şubesine gönderilen toplam 300.000 $ ödenme şeklini düzenlemektedir. Şirket tarafından alınan borç miktarı 300.000 $, yapılan ödeme 43.200 $’dır. Bakiye 256.800 $ borç kalmakla birlikte taraflar borcun 375.000 $ olduğu konusunda mutabakata varmıştır. Bu borç; 2012 Temmuz ayında başlamak üzere aylık 10.000’er $’dan aşağı olmamak üzere 2014 Temmuz ayına kadar ödenecektir. Bu tarihe kadar ödenmeyen kısım için yıllık %6 faiz uygulanacaktır.
IV- GEREKÇE
1. Teminat
Davalı taraf davacının Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığına geçtiğini ve Türkiye’de mutat meskeni bulunmadığını ileri sürerek HMK 84/1-a maddesi uyarınca teminat gösterme yükümlüğü bulunduğunu ileri sürmüştür.
Nüfus kaydına davacının Türk vatandaşlığı devam etmekle birlikte yerleşim yeri Amerika Birleşik Devletleri’dir. Davaya dayanak vekaletname Antalya 13. Noterliğinde düzenlenmiş olup bu belgede davacı için Türkiye’de bir adres beyan edilmemiştir. Dava dilekçesinde bildirilen iki ayrı adreste yapılan zabıta araştırması ile davacının yurda giriş-çıkış kayıtlarına göre mutat meskeninin Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu ve Türkiye’de mutat meskeninin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
6100 sayılı HMK 84/1-a maddesi uyarınca Türkiye’de mutat meskeni olmayan Türk vatandaşının dava açması veya takip yapması halinde davalı tarafın muhtemel yargılama giderlerini karşılayacak uygun bir teminat göstermesi gerekmektedir. Bu nedenle mahkememizin 29.04.2021 tarihli ara kararı ile davacı tarafa teminat gösterme zorunluğu getirilmiştir.
2. Borcun Kaynağı, Zamanaşımı
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre borçların sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olmak üzere üç kaynağı bulunmaktadır. TBK 18. Maddesine göre sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir. Somut olayda davacı taraf 23.06.2012 tarihli protokole dayanarak ilamsız takipte bulunmuş, davalı taraf ise esasa girilmeksizin öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddini talep etmiştir. Protokolde borcun kaynağı konusunda bir açıklama yer almamıştır. Protokol TBK 18. Maddesi uyarınca borç ikrarı açısından geçerli olmakla birlikte alacağın zamanaşımına uğrayıp uğramadığının belirlenmesi açısından protokoldeki borcun kaynağının (hukuki tavsifin) belirlenmesi gerekmektedir. Davacı vekili 29.09.2021 tarihli dilekçede bir miktar belirtmeksizin takip konusu alacağın bir kısmının ortaklıktan bir kısmının ise daha önce banka havaleleri ile şirkete gönderilen paradan kaynaklandığını beyan etmiştir.
TBK 147. Maddesi uyarınca ortaklık sözleşmesinden doğan (ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki veya ortaklar arasındaki) alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. TBK 389. Maddesi uyarınca tüketim ödüncü sözleşmesinden doğan istemler, diğer tarafın bu konuda temerrüde düşmesinden başlayarak altı ayın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Nihayet TBK 146. maddesi uyarınca Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir. Bir alacağın 146. Maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olması için TBK’da özel olarak düzenlenmemiş bir nedenden kaynaklanması gerekir. Zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla başlar (TBK m 149/1). İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur (TBK m90). Borcun ifası için gün belirtilmeksizin sadece ay belirlenmişse, bundan o ayın son günü anlaşılır TBK m 91/2).
Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK m 386). Bu sözleşmede faiz istenmesi de mümkündür (TBK m 387). Az önce belirtildiği gibi davacı tarafın dayandığı protokolde alacağın hukuki ilişkiden kaynaklandığı açıklanmamıştır. Davacı taraf bu konuda başkaca bir açıklama yapmadığından ve ispat faaliyetinde bulunulmadığından hukuki tavsifin dosyaya sunulan vakıa ve delillere göre takdir edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede değerlendirme yapıldığında davacı tarafından davalı şirkete para gönderimi TBK 386. Maddesindeki tüketim ödüncü sözleşmesi kapsamına girmektedir. Sonuç itibariyle dava konusu alacak TBK 147 ve 389 maddelerinde düzenlenen zamanaşımı sürelerine tabi olacaktır.
Taraflar arasındaki protokolde borcun “2012 Temmuz ayında başlamak üzere aylık 10.000’er $’dan aşağı olmamak üzere 2014 Temmuz ayına kadar ödeneceği” düzenlenmiştir. TBK 91/2 maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket 01.08.2014 tarihinde temerrüde düşmüştür (TBK m 117/2). Alacaklı tarafın icra takibini başlattığı 10.03.2020 tarihine kadar hem ortaklık sözleşmesinden hem de tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanan alacak zamanaşımına uğramıştır. Davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı savunması yaptığından davanın reddi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Borç bulunmakla birlikte istenebilmesi borçlunun zamanaşımı savunması yapmamasına bağlıdır (olumsuz şarta). Bu nedenle takibin haksızlığından söz etme imkanı bulunmadığı gibi davacı tarafın kötü niyetli takipte bulunduğu ispatlanmadığından davalı tarafın %20 tazminat istemi yerinde görülmemiştir.
V- KANUN YOLLARI
6100 sayılı HMK 341. maddesi gereğince hüküm tarihi itibariyle miktar veya değeri 5.880,00 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Somut olayda, mahkememizdeki dava konusu bu tutarın üzerinde olduğundan hükme karşı tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunmaktadır.
İstinaf talebinin kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer asliye ticaret mahkemesine verilecek dilekçeyle yapılması gerekmektedir.

H Ü K Ü M

1-Davanın alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL ilam harcından, 21.786,48 TL ile 9.127,56 peşin harcın mahsubu ile bakiye 30.854,74 TL harcın istem halinde davacıya iadesine,
3-6325 sayılı Kanunun 18/A-13. maddesi uyarınca 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 96.861,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …