Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/551 E. 2021/793 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2020/551 Esas
KARAR NO : 2021/793
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACILAR : 1- … -TC Kimlik No: … -…
2- … -TC Kimlik No: …- …
3- … -TC Kimlik No: … -…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … -V.D.: Büyükmükellefler V.N.: …- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/09/2020
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ :…

Mahkememizde görülmekte olan hayat sigortası nedeniyle tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; Muris …’ın dava dışı … … şubesinden taksitli ticari kredi kullandığını, kredi borcunun ödenerek kapatılmasını ve bakiye teminat miktarının müvekkillerine ödenmesi konusunda ihtaren bildirim yapıldığını, davalı sigorta şirketinin murisin ölüm nedeninin belirlenememiş olmasına rağmen sağlık beyan yükümlülüklerine uymadığı gerekçesi ile tüm poliçeleri reddettiğini, sigortalının gizlediği iddia olunun hastalık ile ölüm arasında illiyet bağının bulunması gerektiğini, sigorta ettirene ait sağlık karnesi ve ölüm raporu içerikleri tıp alanında uzman bilirkişiden murisin gizlediği iddia edilen hastalık veya hastalıklarla ölüm rizikosu arasında doğrudan illiyet bağının olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, müvekkillerinin murisinin ölümü nedeniyle davalı şirket ile yapılan hayat sigortası poliçesi kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müteveffanın diğer dava dışı banka kredi borcunun kapatılarak borcu bulunmadığının tespit edilmesini, bakiye teminat miktarının rizikonun gerçekleştiğinin davalı sigorta şirketine bildirim tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı varislerin sigorta poliçelenin lehdarı olmadığından dava açma haklarının bulunmadığını, hayat sigortası sözleşmelerinde lehdar olarak … A.Ş. tayin edilmiş olduğunu, ölüm tazminatını isteme hakkının … bulunduğunu, sigortalının sigorta poliçelerinin imzalanmasından evvel mevcut olan hastalığı konusunda bilgi vermediğini, müvekkili şirkete gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunu, bu nedenle tazminat ödemesinin yapılmadığını, bu nedenlerle davanın sıfat yokluğundan reddine, aksi takdirde esasa ilişkin itirazlarının doğrultusunda esastan reddine karar verilmesini, avukatlık ücretiyle dava masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA USULÜ :
Öncelikle 15.03.2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile ve son olarak 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmesi sebebiyle, mahkememizde açılan 2.000,00 TL’lik dava için basit yargılama usulü uygulanmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilafın; murisin hayat sigorta sözleşmesinden kaynaklı olarak mirasçıların davalı sigorta şirketine karşı açmış olduğu tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
Murisin çektiği krediler nedeniyle taraflar arasında ” Hayat Sigortası” hazırlandığı anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Bir uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde olabilmesi için, her iki tarafın da Ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.
Aksine düzenleme bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir. (TTK’nın 5/1.)
TTK’nun 3. maddesi ise, ”Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü içermektedir.
Aynı kanunun 1487. maddesinde ise hayat sigortaları düzenlenmiştir.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.

TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalada tükecici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birini tükecinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Şu halde uyuşmazlığın hayat sigortası poliçesinin tarafları arasında ve tüketici işleminden kaynaklandığı, kredi sözleşmesinden doğan bir ihtilaf olmadığı,davaya bakmak görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu (Yargıtay 17. HD 2018/4019 E. 2020/3394 K, Adana BAM 9. Hukuk Dairesi 2018/1612 E. 2019/1535 K., 13.HD 2016/3806E. 2018/12032 K., 17.HD 2016/9897 E. 2019/7605 K., 20.HD 2016/13600 E. 2016/12140 K.) kredi sözleşmesinin ticari olmasının sonucu değiştirmeyeceği( Yargıtay 17. HD 2017/198 E. 2017/5526 K.) görülmektedir.
Görev hususu HMK 114/c maddesi gereğince dava şartı olup, her aşamada görevsizlik kararı verilmesi de HMK 115/1. maddeye göre mümkün olduğundan mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki hüküm hukuka uygun bulunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE,
2-Görevsizlik kararının kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli ADANA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderleri ile arabuluculuk ücretinin yetkili ve görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
4-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına;
Dair, davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinden mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸

Hakim …
¸

**Bu Evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunun Kapsamında DYS üzerinden E-İmza ile İmzalanmıştır. **