Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/379 E. 2021/680 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
“TÜRK MİLLETİ ADINA”

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/379 Esas
KARAR NO : 2021/680

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …

VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/07/2020
KARAR TARİHİ : 30/09/2021
YAZIM TARİHİ : 27/10/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … İnş. Adana 13. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı dosyası ile müvekkil şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlattığını, müvekkilin kendisine başlatılan bu icra takibinin tebligatı müvekkilin şirketinde çalışana tebliğ edildiğini, müvekkili bu tebliğden haberi olmadığı için takip kesinleştiğini, müvekkil şirkete başlatılan ve kesinleşen icra takibinden kendisine 07/07/2020 tarihinde …’tan ek hesap limitine kısıtlama konulduğuna dair gelen mesajla öğrendiğini, haksız ve hukuka aykırı usulsüz bir şekilde başlatılan icra takibi ile müvekkil şirketin ticari itibarları zedelendiğini ve banka blokeleri sebebiyle ticari hayatı zor duruma girdiğini, davalı şirket … İnş. yapmış olduğu bu işlemler hukuka aykırı olup kötüniyetle yapıldığını, müvekkil şirketin davalı şirket ile bir alacak verecek ilişkisinin olmadığını, davalı şirket müvekkil şirketin borcu olmadığı halde aleyhine icra takibi başlattığını, yukarıdaki açıklanan nedenlerle telafisi imkansız zararlar doğmaması ve hak kaybı yaşanmaması için uygun görülecek bir teminat karşılığında Adana 13. İcra Müdürlüğünün 2020/… esas sayılı takibin durdurulması gerektiğini belirterek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş. ile davacı arasında … İlçesi … Mahallesinde … 1 … 2 ve … dere tarama yol rehabilitasyon yapımı işiyle ilgili sözleşme imzalandığını, davacı şirket ile … İnş. Ltd. Şti. söz konusu işin yapılması için … Ltd. Şti.’nin alt işvereni olarak anlaştığını, … İnş.Ltd Şti’nin de söz konusu işin yürütülmesi için … ile anlaştığını, 25/12/2016 tarihinde … ile müvekkili şirketin yetkilisi … ile müvekkile ait olan … plakalı aracın ilgili işte şoför hizmeti ile birlikte 28/12/2016- 10/02/2017 tarihleri arasında 18.000,00 TL ücret karşılığında çalıştırılması hususunda anlaştığını, anlaşmaya göre 18.000,00 TL’nin 17/02/2017 tarihinde müvekkili şirkete ödeneceğini, şoför …’a bu iş karşılığında elden 3.750,00 TL ödendiğini, … İnş. Ltd. Şti yetkilisi … tarafından 06/02/2017 tarihinde … adına müvekkili şirket ortağı … hesabına 6.000,00 TL yatırıldığını, geri kalan 12.000,00 TL ödenmediğini, müvekkilinin tüm ait işveren ve üst işverenlere ihtarname gönderdiğini, buna rağmen borcun ödenmediğini, tüm işverenlerin müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davacı şirket yetkilisine mesaj gönderildiğini, fatura düzenlenmediğini, … ‘un kendisinin fatura düzenleyeceğini söylediğini, ilgili işin kira bedelinin 12.000,00. TL+ kdv olduğunu, … tarafından çalıştırılan kamyonlara her gün mazot dağıtılmakta olduğunu ve fiş kesildiğini, müvekkili aracın kiralanması ve şoför çalıştırılmasında menfaati olan işverdnlere karşı icra takibi açmak zorunda kaldıklarını kötü niyetli olmadıklarını, açılan davayı kabul etmediklerini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER ve GEREKÇE:
Açılan davanın Menfi tespit talebine ilişkin olduğu, davacı hakkında Adana 13.İcra Müdürülüğünün 2020/… Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından davalıya bu takip dosyası nedeniyle herhangi bir borcunun olmadığı belirtilerek iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Adana 13.İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı dosyası celp edilerek incelendiğinde, alacaklısının … olduğu, davalısının …, … İnşaat Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi, … Anonim Şirketi ve … olduğu, takip alacağının … plakalı aracın … … A.Ş.’nin üstlendiği Adana ili … İlçesi … Mahallesinde … I, … II ve … dere tarama yol rehabilitasyon işlerinde 28/12/2016-10/02/2017 tarihlerinde şoför hizmeti ile beraber çalıştırılması işinden ödenmeyen tutara ilişkin olduğu, ödeme emrinde asıl alacak miktarının 12.000,00 TL olduğu, 4.369,40 TL işlemiş faiz olduğu, 468,69 TL ihtarname masrafı olduğu, 8,78 TL işlemiş yasal faiz olduğu, toplam alacak miktarının 16.846,87 TL olup ilamsız takip olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf cevap dilekçesinde, öncelikle menfi tespit davasında arabulucuya başvurmak zorunlu olduğundan dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2020/… Esas, 2020/… Karar sayılı, 13/02/2020 Tarihli, Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Dairelerinin Kesin Nitelikteki Kararları Arasındaki Uyuşmazlığın Giderilmesine Yönelik Kararında; “..ticari nitelikteki menfi tespit davalarında dava açılmadan önce arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığına ve arabulucuya gidilmiş olmasının bir dava şartı olmadığına..” karar verilmiş olmakla, davalı vekilinin talebi yerinde görülmemiş, davanın esasına girilmekle yargılamaya devam olunmuştur.
Dosyaya ibraz edilen mali müşavir bilirkişisinin 29/03/2021 tarihli raporunda ve 31/08/2021 tarihli ek raporunda; davacının 2016 ve 2017 takvim yılına ait kanuni defterlerin genel kabul görmüş muhasebe usul ve esaslarına göre tutulmuş oldukları ve birbirini teyit eder nitelikte olduğu, davalı şirketin ise 2016 ve 2017 takvim yılına ait kanuni defterlerin genel kabul görmüş muhasebe usul ve esaslarına göre tutulmadıkları, dava dosyası içerisinde taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşmeye rastlanılmamış olduğu, dava dosyası içerisinde ve tarafların defter kayıtları arasında davalı tarafından davacıya düzenlenmiş herhangi bir faturaya rastlanılmamış olduğu, davalı vekili tarafından fotokobisi ibraz edilen … ait olan 06/02/2017 tarihli 6.000,00 TL bedelli ödeme dekontundaki para tahsilatının davalı şirket defter kayıtlarında olmadığı, davalı şirketin 2016 ve 2017 yılı defter kayıtlarında davacıdan alacağı olduğu yönünde bir kaydın gözükmediği, davacı şirketin 2016 ve 2017 yılı defterlerinde davalıya borcunun olduğu yönünde bir kaydın gözükmediği belirtilmiştir.
Davacı taraf, hakkında Adana 13.İcra Müdürülüğünün 2020/… Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davalıya herhangi bir borcunun olmadığını, bahse konu borç ilişkisinin dava dışı diğer takip borçlusu … ile davalı şirket arasında olduğunu, ihtarnamede de davacının borcu olduğuna dair bir açıklama ve delil olmadığını, davalı şirket ile bir alacak-verecek ilişkilerinin bulunmadığını belirtilerek iş bu davayı açmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/5671 Esas, 2021/3553 Karar sayılı ilamında; “…Menfi tespit davasında ispat yükünün kural olarak alacaklı tarafta olduğu ancak bu kuralın uygulanabilmesi için borçlunun hukuki ilişkiyi inkar etmesinin ve borcun hiç doğmadığını ileri sürmesinin gerektiği, menfi tespit davasını açan borçlunun, kendisinden talep edilen alacağın ve bunun dayandığı hukuki ilişkinin hiç doğmadığını iddia etmeyip başka bir nedenle aradaki hukuki ilişkinin geçersiz olduğunu ya da sona erdiğini ileri sürmesi halinde ise ispat yükünün yer değiştirip borçluya ait olacağı..” belirtilmiştir. Somut olayda ispat yükünün alacağın ve hukuki ilişkinin varlığını iddia eden alacaklı tarafta olduğu açıktır. Davalı taraf tanık bildirmiş, davacı tarafça tanık dinlenmesine açıkça muvafakat edilmediğinden ve dava konusunun miktar ve mahiyeti nazara alınmakla davalının tanık dinletme talebi mahkememizce reddedilmiştir. Davalı delil listesinde bilirkişi incelemesi mevcut olmakla, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, alınan 29/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirketin 2016 ve 2017 yılı defter kayıtlarında davacıdan alacağı olduğu yönünde bir kayıtının gözükmediği, davacı şirketin 2016 ve 2017 yılı defterlerinde davalıya borcunun olduğu yönünde bir kayıtın gözükmediği belirtilmiştir. Her ne kadar davalı tarafça araç şoförünün 28/12/2016-10/02/2017 dönemine ilişkin maaşının davacı tarafça ödendiğine dair SGK kayıtları delil olarak bildirilmiş ise de, salt bu maaş ödemesinin davacının davalıya ait … plakalı aracı kiralayarak çalıştırdığı iddiasını ispata yeter kabul edilemeyeceği, davalının davacıdan takip dosyası kapsamında alacaklı olduğuna dair iddianın ispat edilemediği, bu kapsamda davacının davasında haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, davacı tarafça alacağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla davalının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi talep edilmiştir. Menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup ispat yükü takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nın üzerindedir. (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2021/4543 Esas, 2021/7504 Karar, Hukuk Genel Kurulunun 17/03/2010 tarihli ve 2010/19-123 E. 2010/154 K., 07/12/2011 tarihli ve 2011/13-576 E. 2011/747 K. ve 20/03/2013 tarihli ve 2012/19-778 E. 2013/250 K.) Dosya kapsamından, davalının kötüniyetli olduğu davacı tarafça ispat edilemediğinden davacının tazminat talebinin reddine, karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın KABULÜ ile;
Adana 13. İcra Müdürlüğü’nün 2020/… Esas sayılı takip dosyası nedeniyle davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
Davalının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davacının tazminat talebinin reddine,
Alınması gereken 1.150,80 TL karar harcının, peşin alınan 371,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye 779,76 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
Davacı kendini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 371,04 TL peşin harcın tamamının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Davacı tarafından yapılan 500,00 TL bilirkişi ücreti, 52,00 TL davetiye gideri ve 18,00 TL müzekkere gideri olmak üzere toplam 570,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Hüküm kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine adesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek dilekçe ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi 30/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır