Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/88 E. 2021/797 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/88 Esas – 2021/797
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/88 Esas
KARAR NO : 2021/797
HAKİM : …
KATİP : …
DAVACI : … -V.N.: … –
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
Av. … – …
DAVALI : 1- …. LTD.ŞTİ – V.D.:… V.N.: …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- …. LTD.ŞTİ – V.D.:… V.N.:…

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 3- … LTD.ŞTİ. – V.D.: … V.N.:… – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR: 4- … – … – V.D.: … V.N.: … – …
5- … LTD ŞTİ. – V.D.: … V.N: … – …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 21/06/2017
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … … ile davalılar arasında imzalanan sözleşme gereği davalı şirketlerin müvekkili davacı … … adına hizmet işlerini yürüttüğünü, söz konusu hizmet sözleşmeleri gereğince ve davalı şirketlere bağlı olarak çalışan işçilerden biri olan …’in davalı şirket tarafından 31/05/2016 tarihinde iş akdinin emeklilik dolayısıyla sona erdirildiğini, … ‘in kuruma verdiği dilekçesi ile kıdem tazminatının tarafına ödenmesini talep ettiğini, davacının talebinin değerlendirildiğini ve hesap edilen 10.433,25 TL ‘nin 03/11/2016 tarihinde … bankasında bulunan ilgili hesaba aktarıldığını, … … ile davalı şirket arasında imzalanan sözleşme gereğince davalı şirketlerin elamanı olarak çalışan işçilere karşı SSK primleri ve tazminatlar gibi tüm sorumlulukların şirkete ait olduğunu, … … bu konuda hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını,bu sebeplerle çalışan … için 03/11/2016 tarihinde 10.433,25 TL ‘nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı …. Ltd Şti vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, SGK kayıtları incelendiğinde dava dışı işçinin müvekkil yanındaki çalışmasının 10/10/2014 -31/12/2015 tarihleri arasında olduğu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile müvekkilin sorumlu olacağı dönemin bununla sınırlı olduğunu, davanın reddine talep ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine karşı görev itirazlarının olduğunu, dava nedeniyle bir sorumluluğunun bulunmadığını, kıdem tazminatının alt işverence karşılanacağına dair ihale şartnamesinde özel bir düzenleme olmadığını, davanın reddini talep ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kıdem tazminatından davacının sorumlu olduğunu, 6552 8. maddesi ile değişik 4857 sayılı iş kanunu 112. maddesi gereği kıdem tazminatların ödenmesinden kamu kurumlarının sorumlu olması sebebiyle rücu haklarının olmadığını, işçinin çalıştığı dönemlerin dikkate alınması gerektiği sebepleriyle davanın reddini talep etmiştir.
YARGILAMA USULÜ :
Öncelikle 15.03.2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile ve son olarak 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmesi sebebiyle, mahkememizde açılan 10.433,25 TL’lik dava için basit yargılama usulü uygulanmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının işçilik tazminatı ödeme sebebiyle davalılardan rucüen alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarı hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık öncelikle Adana 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/… E. 2018/… K. sayılı dosyasınca incelenerek görevsizlik kararı vermiş ve verilen görevsizlik kararı istinaf incelemesi sonrası kesinleşmesinden sonra dosya tevzi dağılımına göre mahkememizin işbu esas dosyasında görülmeye başlanmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.

Dava konusu alacak talebi hakkında bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi … kök ve tarafların itirazları üzerine alınarak hükme esas kılınan 04.08.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; rücuya esas alınan kıdem tazminatı miktarı olan 10.433,25 TL’nin taraflarca imzalanan sözleşmeler gereğince kıdem tazminatı sorumluluğunun kimde olduğunun açıkça bildirilmediğini, tam sorumluluk hesabına gidildiğinde …/…. Ortaklığının 2.374,83 TL, …-… 2.730,61 TL, … 3.975,84 TL, … Tem. İnş. Ltd. Şti’nin ise 1.351,96 TL sorumlu olduğunu rapor etmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesinde, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.” hükmü bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi mevcut olup, davacı asıl işveren, alt işverenlerin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle, alt işverenlerle birlikte müteselsilen sorumludur. Burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup, asıl ve alt işverenler, dış ilişki itibariyle (dava dışı işçiye karşı) müseselsilen sorumludurlar. Bu düzenleme, işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup, sadece işçilere karşı bir sorumluluktur. Asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise İş hukuku değil, Borçlar Kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir.
Alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu’nun 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hükümde de, müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları, ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir. İşte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir.
Asıl işverenden tahsil edilen işçilik alacakları, çoğunlukla işçinin birden fazla alt işverenler nezdindeki çalışmalarını kapsamaktadır. İşçinin çalışmış olduğu her bir alt işverenin dönemine isabet eden işçilik alacaklarından, ilgili olan alt işveren sorumlu olacağından, davalı alt işverenin sorumluluğu da sadece kendi dönemi ile sınırlı olmalıdır. Davalının “son işveren“ olması da bu sonucu değiştirmez. Bununla birlikte feshe bağlı bir hak olan ihbar tazminatından ise, diğer işverenler sorumlu olmayıp, sadece son işveren sorumludur. Başka bir ifade ile davacı üst işveren, dava dışı işçiye ödemiş olduğu ihbar tazminatını ancak son işverenden talep edebilir. Bunun dışındaki tüm işçilik alacaklarından ise, işçinin çalışmış olduğu alt işverenler, üst işverene karşı, kendi dönemleriyle sınırlı olmak üzere sorumludurlar. Yine, asıl işveren, yargılama gideri (dava ve icra), avukatlık ücreti, harç, faiz gibi fer’i borçlardan, her bir davalı alt işverenin toplam ana para tutarı içinde sorumlu olduğu tutarına oranı kadarını ilgili alt işverenlere rücu edebilir. Az yukarıda da değinildiği gibi, uyuşmazlığın İş Hukuku değil, Borçlar Hukuku hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiğinden, mahkemece “iş hukukunda geçerli olan mevzuat ve içtihatlara göre yapılan değerlendirmeler” rücu davalarında hükme esas alınamaz.
Değinilmesi gereken bir başka nokta ise alt işverenlerin sorumlu oldukları dönemlere ilişkin hesaplama yapılırken hangi tarihteki ücretlerin esas alınması gerektiğidir. Asıl işveren, iş mahkemesi ilamı gereğince işçilik alacaklarını iş akdinin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden ödemekte olup, iş mahkemesi ilamındaki usul ve hesaplamalar doğrultusunda alt işverenlerden rücu isteminde bulunabilir. (Bkz. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 03.12.2015 tarih, 2014/38758 E., 2015/35433 K.)
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin incelenmesi sonucunda; davacı şirket ile davalı şirketler arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunduğu, taraflar arasında hizmet alımına dair sözleşme ile bu sözlemelere ait teknik şartnameler bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava dışı işçiye ödenen kıdem tazminatının davalılardan rücu talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle sözleşme hükümlerine, bundan sonra varsa yine aynı sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarla verilmiş mahkeme kararlarına ve genel prensiplerine göre sonuca gidildiği, bu cümleden olmak üzere taraflar arasında işçilere ödenecek ücretlerin kimin tarafından ödeneceği açıkça belirtilmemiş ise ancak ihale kapsamına dahil giderler arasında olmakla davacının davalılardan bu miktarı tam sorumluluk kapsamında talep edebileceği (Yargıtay 23. Hukuk 2019/1400 E. 2020/2512 K.), dava dışı işçinin çalıştığı diğer dönemlerde kıdem tazminatı sorumluluğunun davacı asıl işverende olduğunun sözleşmede açıkça belirtilmediği, bu nedenle davalıların tazminat sorumluluğunun tam sorumluluk hesabına göre bilirkişi hesabında ayrı ayrı belirlendiği, bu nedenle davanın kısmen kabulü ile davacının ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR:
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
a) 2.372,81 TL’nin 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalılar … Ltd.Şti ile ….Ltd.Şti’den müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b) 2.728,29 TL’nin 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı …-…’den alınarak davacıya verilmesine,
c) 3.972,46 TL’nin 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı ….Ltd.Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
d) 1.359,46 TL’nin 03/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle beraber davalı … Tic.Ltd. Şti.’den alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya dair istemin reddine,
3-Alınması gereken 712,67 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 178,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 534,49 TL harcın davalılardan (bu miktarın 117,55 TL’sinden, davalılar … Ltd.Şti ile ….Ltd.Şti’nin, 141,82 TL’sinden davalı …-…’in, 226,80 TL’sinden, …. Tic. Ltd. Şti’in, 92,86 TL’sinden … Tic.Ltd. Şti.’nin sorumlu tutulmasına) tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 178,18 TL peşin harç olmak üzere toplam 209,58 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Davacı lehine kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar …. Ltd. Şti, …. Ltd. Şti ve … Ltd. Şti. kendilerini vekil ile temsil ettirmiş olduklarından kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 0,23 KRŞ. vekalet ücretinin davacıdan alınarak işbu davalılara verilmesine,

7-Davacı tarafından yapılan 81 tebligat gideri 1.113,20 TL, 6 müzekkere gideri 38,60 TL, bilirkişi ücreti 850,00 TL, posta ücreti 5,00 TL olmak üzere toplam 2.006,80 TL yargılama giderinin davalılardan (bu miktarın 456,40 TL’sinden, davalılar … Ltd.Şti ile ….Ltd.Şti’nin, 524,80 TL’sinden davalı …-…’in, 764,10 TL’sinden, ….Ltd.Şti’in, 261,50 TL’sinden … Tic.Ltd. Şti.’nin sorumlu tutulmasına) alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilive davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda miktar yönünden KESİN olmak üzere karar verilerek taraflara açıkça okunup anlatıldı.

Katip …
¸

Hakim …
¸

**Bu Evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunun Kapsamında DYS üzerinden E-İmza ile İmzalanmıştır. **