Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/80 E. 2021/603 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/80 Esas
KARAR NO : 2021/603
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – TC Kimlik No:…-…
VEKİLLERİ : Av. … – …
Av. … – …
DAVALILAR : 1- … -TC Kimlik No: …- …
2- … – V.D.: Beşocak V.N.: … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/ 2017
KARAR TARİHİ : 09/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı icra dosyası ile davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibine geçildiğini, takibe yönelik tebligatların muhtara tebliğ edildiğini, davacının yasal süreler geçtikten sonra haberdar olduğunu, takibe konu icra dosyası ve gelen ödeme emrinin davacı tarafından incelendiğinde senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığının tespit edildiğini,davacı hakkında benzer bir takip daha yapıldığını ancak süresi içerisinde imzaya itiraz ediliş olup davasının Adana 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/… Esas sayılı davası ile devam ettiğini, bu takiple ilgili olarak ayrıca Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/… sayılı dosyası üzerinden suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının …. Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Bölümü öğrencisi olduğunu, kendisi adına kayıtlı bir işyeri olmadığını, takibe konu senette malen ibaresi geçtiğini, oysa ki davacının alacaklı görünen davalılar ile herhangi bir ticari ilişkiye girmediği gibi ne mal aldığını ne de mal sattığını, senet altındaki imzayı kabul anlamına gelmemekle birlikte icra takibine konu senetleri icraya koyan davalıların senetlerde malen ifadesi geçtiği için davacıdan mal aldıklarını veya mal sattıklarını ispat etmek durumunda olduklarını, davalıların kötüniyetli olduğunu, davacının, davalılara herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenlerle Adana 10. İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı icra takibinde davacının borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, haksız ve kötüniyetli takip sebebiyle davalı alacaklıların tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekilince cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacının her ne kadar imzaların kendisine ait olmadığını beyan ve iddia etmişse de bu iddianın davacınn borçtan kurtulmak ve müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla haksız bir iddia olduğunu,hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte, senetler üzerindeki imzaların davacıya ait olmaması ihtimalinde bile müvekkilinin ticari defterler ve mali kayıtlar ile ispatlanabileceği üzere, icra takibine konu 30/04/2016 keşide-31/08/2016 vade tarihli 3.000,00 TL bedelli senet ile 30/04/2016 keşide-31/09/2016 vade tarihli 2.500,00 TL bedeli senedi aralarındaki ticari ilişki gereğince …’den ciro yoluyla teslim aldığını, dosya kapsamına bakıldığında, aralarındaki ticari ilişkiye istinaden …’den dava konusu senetlerin ciro yoluyla teslim alındığını ve iktisabın geçerli olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli yetkili hamil olduğunun açık şekilde görüldüğünü, davacının, takip konusu senetlerin üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiasını iyiniyetli yetkili hamil konumundaki davacıya karşı ileri sürebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacının dava konusu senetlerin keşidecisi olduğu ve aralarında hukuki ve ticari ilişkinin müvekkili ile değil, … ile olduğunun senet metninden açıkça anlaşıldığını, davacının borçlu olmadığına ve müvekkili ile arasında herhangi bir hukuki veya ticari ilişki olmadığına ilişkin iddialarının müvekkiline karşı ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığını,keza müvekkilinin yalnızca senetten doğan hakları devraldığını ve temel borç ilişkisinin müvekkilini ilgilendirmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğundan keşideci olarak imza atmaması nedeniyle senet üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilmesinin mümkün olmadığını, bu minvalde tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, haksız davanın reddini savunmuş, davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
YARGILAMA USULÜ :
Öncelikle 15.03.2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile ve son olarak 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmesi sebebiyle, mahkememizde açılan 6.097,59 TL’lik dava için basit yargılama usulü uygulanmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilafın; davaya ve Adana 10. İcra Müdürlüğü 2017/… sayılı takibe konu 31/08/2016 vadeli 3.000,00 TL meblağlı, 31/09/2016 vade tarihli 2.500,00 TL meblağlı 2(iki) adet bono için davacının davalıya borçlu olup olmadığı, bahse konu bonoların davacı tarafça imzalanıp imzalanmadığı, noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
Dava öncelikle Adana 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/… E. 2018/… K. Sayılı dosyasında incelenmiş, dava hakkında görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Adana 10. İcra Müdürlüğü 2017/… sayılı takip dosyasının tetkikinden; davalı …’ın davacı aleyhine icra takibi başlattığı, icra takibine konu olarak; 31/08/2016 vadeli 3.000,00 TL meblağlı keşidecisinin davacı … olarak gösterilen, lehtarın ise … olarak gösterilen bono ile; 31/09/2016 vade tarihli 2.500,00 TL meblağlı keşidecisinin … olarak gösterilen, lehtarın ise … olarak gösterilen bonolara istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz talebinde bulunduğu belirlenmiştir.
Mahkememizce, keşideci – davacının, menfi tespite konu bononun tatbike medar imzalarını içeren belge asılları celb edilmiş, müteakiben dosya imza incelemesi için ATK Grafoloji Dairesine tevdi edilmiş, kurumun mahkememize ibraz etmiş olduğu 02/06/2021 tarihli raporunda, dava konusu bono altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı kanaatinde oluduğunu beyan etmiştir. Mahkememizce ibraz edilen rapor hukuka uygun ve hüküm kurmak için yeterli görülmüştür.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı TMK m. 6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Menfi tespit davasının düzenlendiği İİK 72/4 fıkrasına göre ” Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) “yüzde yirmiden” aşağı tayin edilemez.(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare: 6352 S.K.-02.07.2012/m.15) “yüzde yirmisinden” aşağı olamaz.” hükmü bulunmaktadır.
Toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; davaya konu bonolar altındaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı nazara alınarak, davanın kabulü ile; Adana 10. İcra Müdürlüğü 2017/… sayılı icra dosyasına konu , 31/08/2016 vadeli 3.000,00 TL meblağlı keşidecisinin davacı … olarak gösterilen, lehtarın ise … olarak gösterilen bono ile; 31/09/2016 vade tarihli 2.500,00 TL meblağlı keşidecisinin … olarak gösterilen, lehtarın ise … olarak gösterilen bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığına, davalıların cirantacı olarak iyi niyetli 3. Kişi olarak bulunması ve kötü niyetli olarak bonoları takibe koyduğu hususunun ispat edilemediği hususu dikkate alınarak haklarında talep edilen kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
KARAR:
1-Davanın KABULÜ İLE, davacının Adana 10. İcra Dairesi 2017/… takip sayılı dosyası ile takip dosyasına dayanak olarak gösterilen 3.000,00 TL bedelli, 31/08/2016 vade tarihli bono ile 2.500,00 TL bedelli, 31/09/2016 vade tarihli bono gereğince davalılara borçlu olmadığının tespitine,
2-Davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 416,52 TL karar ve ilam harcından, 104,14 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 312,38 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT uyarınca hesap olunan 4.080,00 vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvuru harcı, 104,14 TL peşin harç olmak üzere toplam 135,54 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından harcaması yapılan 28 tebligat gideri 390,20 TL, 7 müzekkere gideri 46,50 TL, ATK ücreti 1.139,00 TL, talimat gideri 112,70 TL, olmak üzere toplam 1.688,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
8-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinden mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine verilecek dilekçe ile ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ nezdinde İSTİNAF YOLU açık olmak üzere karar verildi.

Katip …
¸

Hakim …
¸

**Bu Evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunun Kapsamında DYS üzerinden E-İmza ile İmzalanmıştır. **