Emsal Mahkeme Kararı Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/625 E. 2021/671 K. 28.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ADANA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/625 Esas – 2021/671
TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
ADANA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/625 Esas
KARAR NO : 2021/671

HAKİM : …
KATİP : …

DAVACI : … – T.C.Kimlik No: …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –
Vergi No: …

VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/09/2019
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILMA TARİHİ : …
Mahkememizde görülmekte olan ölüm ve cismani zarar nedeniyle tazminat davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/01/2019 günü …’ın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araç ile M. Mücahit Rıfat Uslu caddesini takiben Doğu-Batı istikametine seyri sırasında … fırını önü seyin yönüne göre yolun solundan gelen müvekkili …’a çaprtığını, tek taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini kaza tespit tutanağında sürücünün hatalı olduğunu, söz konusu kaza nedeniyle müvekkilinin sakat kaldığını, müvekkilinin maluliyet oranını bildirir engelli sağlık kurulu raporunun kaza tarihinden itibaren 1 yılın dolmamış olması sebebiyle temin edilme imkanının bulunmadığını, kaza 19/01/2019 tarihinden gerçeklemiş olduğundan engelli sağlık kurulu raporunun temin edilmesi için üzerinden bir yıllık süre geçmesi gerektiğini, söz konusu süre geçene kadar müvekkilinin hak kaybına uğrayacağını ve mağduriyetinin artacağını, bu nedenlerle iş gücü kaybından doğan 3.200,00 TL daimi maluliyet tazminatı ve 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatına toplamda 3.300,00 TL tazminatın 07/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.
YARGILAMA USULÜ :
15.03.2018 tarihinde 7101 sayılı yasa ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak, “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmiştir .Kanun hükmünce her ne kadar 100.000 TL altındaki ticari davaların basit yargılama hükümlerine göre yürütüleceği kuralı getirilmiş ise de işbu sınır miktarının yargılama aşamasında geçebilecek nitelikte olması, dava bedeli yönünden geleceği tartışmalı bulunan bir davada daha kısıtlı iddia ve savunma yapmasına olanak kılan basit yargılama yöntemini uygulamanın, “hukuki dinlenilme hakkının” ve “eşit yargılanma hakkının” ihlali niteliğinde görülmesi sebebiyle dava her ne kadar yazılı yargılama usulüne göre başlatılmış olsa da; 22/07/2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanunun 58 inci maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılarak “Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” hükmü getirilmesi sebebiyle, dava miktarının poliçe üst limiti gereğince 500.000,00 TL’yi aşmayacağına kanaat getirilerek mahkememizde açılan dava basit yargılama usulüne göre karara çıkartılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Taraflar arasındaki ihtilafın; trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İhtilaf kazada kusurun kimde olduğu, oranının ne olduğu, meydana gelen zarar, cismani zararın kapsamı, maluliyet oranı, iş göremezlik durumu, iş göremezliğin geçici ve/veya kalıcı olup olmadığı ve oranı, tazminat gerekip gerekmediği, gerekiyorsa miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz, dava açılışından sonra tensip kararı ile birlikte, gerekli gördüğü bilgi ve evrakları dosya arasına celp edilmesi için ilgili mercilere müzekkereler yazmış, dava dilekçesi ve ekleri davalı tarafa tebliğe çıkarılarak, her iki taraf içinde yargılama usul ve esaslarına dair gerekli ihtaratlar yapılmıştır.
Kazaya karışan aracın tescil kayıtları, sigorta poliçesi ve hasar dosyası, kaza nedeniyle başlatılan soruşturmaya ilişkin dosya getirtilmiştir.
19.01.2019 tarihinde sürücü … idaresindeki … plakalı kamyonetin karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacı yayaya çarpması sonucu davacının yaralandığı anlaşılmaktadır.
Sigortalı araç sürücüsü hakkında taksirle yaralama suçundan ötürü Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı 2019/… E. 2019/… İddianame numarasıyla taksirle yaralama suçundan ötürü kamu davası açılmıştır.
Olaya ilişkin kusur oranlarının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Kusur bilirkişisi … 02/01/2020 tarihli raporunda özetle; yaya …’ın %75 oranında asli kusurlu olduğunu, … plakalı kamyonet sürücüsü …’ın %25 oranında tali kusurlu olduğunu rapor etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş rapora karşı süresinde itiraz veya beyanda bulunulmamıştır.
Kusur raporunun alınmasından sonra dosya maluliyet incelemesi için ATK’ya gönderilmiştir. İstanbul ATK 2. İhtisas Dairesinin 11.11.2020 tarihli raporuna göre; davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları hakkında yönetmelik ölçütlerine göre %0 kalıcı iş göremezliğinin bulunduğunu, 3 ay ise geçici iş göremezliğinin bulunduğunu rapor etmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş rapora karşı süresinde itiraz veya beyanda bulunulmamıştır.
Dosya aktüer hesabı için hesap bilirkişisine tevdii edilmiştir.Nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişi … 12/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının 19/01/2019 tarihinde geçirdiği trafik kazasında yaralanması neticesinde araç sürücüsünün %25 kusuruna isabet eden güncel asgari ücret ve yaşam verilerine göre geçici iş göremezlik tazminatının 629,68 TL olarak hesaplandığını, sigorta temerrüt tarihinin 21.03.2019 olarak tespit edildiğini rapor etmiştir.
Davacı vekili talep arttırım dilekçesi sunmuş ve geçici iş göremezlik zararı taleplerini 629,68 TL olarak arttırdıklarını beyan etmiştir.
Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49.maddesinin 1.fıkrasına göre, kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil ile başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlü olduğu, anılan kanunun 51.maddesinin 1.fıkrasında, hakimin, tazminatın kapsamını ve ödeme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği, 54.maddesinde ise, bedensel zararların özellikle tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıplar ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Trafik kazalarında hukuki sorumluluk ve sigorta konusu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup sözü geçen kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasında bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut birşeyin zarara uğramasına sebep olursa motorlu aracın bir teşebbüsünün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde motorlu aracın işleteninin ve bağlı bulunduğu teşebbüsün sahibinin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, aynı maddenin 5.fıkrasında işleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibinin, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, 91.maddesinin 1.fıkrasında işletenlerin, bu kanunun 85.maddesinin 1.fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu öngörülmüştür.
Kanunun bahsi geçen düzenlemesinden, zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu, poliçe teminat limiti ile sınırlı olmak üzere trafik kazasına karışan aracın işleteni olan sigortalısına bu kaza sebebiyle isabet eden kusuru ve maluliyeti oranında olduğu anlaşılmakta olup; aşağıda belirtildiği üzere değerlendirme yapılmıştır.
Taraflar arasındaki mahkememiz önüne getirilen kaza nedeni ile geçici iş göremezlik tazminat talebinin ise, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarından sonra düzenlenen poliçeler kapsamında sigortalı araç tarafından trafik kazaları neticesi 3.kişilerin uğradığı geçici iş göremezlik tazminatından sigortacının sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu, 2918 sayılı KTK’nın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar başlıklı 92. Maddesinin “… Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar i) (Ek bent: 14/04/2016-6704 S.K. 4. mad.) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler. …” hükmünü yine 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartlarının Kapsama Giren Teminat Türleri başlıklı A.5 maddesinin “… Bu genel şart kapsamındaki teminat türleri aşağıda yer almaktadır. A)  (Değişik: RG-2/8/2016- 29789)  Maddi Zararlar Teminatı: Hak sahibinin kaza tarihi itibariyle bu genel şartta tanımlanan ve zarar gören araçta meydana gelen değer kaybı dahil doğrudan malları üzerindeki azalmadır. Sigortalının sorumlu olduğu araç kazalarında değer kaybı, talep edilmesi halinde ilgili branşta ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından tespit edilir. Değer kaybının tespiti bu Genel Şart ekinde yer alan esaslara göre yapılır. b) Sağlık Giderleri Teminatı: Üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminattır. Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve … sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir. …” hükmünü içermektedir.
Ancak; Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli resmi gazetede yayınlanan 17/07/2020 tarihli ve 2019/40 esas 2019/40 sayılı kararına göre Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği,iptal kararı içerine göre sigorta şirketlerinin trafik kazalarından doğan tazminat sorumluluğunun öncelikle Karayolları Trafik Kanunu,Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümlerinin uygulanacağı,dolayısıyla trafik sigortası kapsamındaki tazminatların belirlenmesinde artık ‘Genel Şartlar’ın kural olarak belirleyici olmayacağı, genel Şartlar”ın sadece Karayolları Trafik Kanunu ve Borçlar Kanunu’na aykırı olmayan hükümlerinin uygulanabileceği, dolayısıyla bu karardan sonra sigorta şirketlerinin tazminat sorumluluğunu azaltan ‘Genel Şartlar’ın birçok hükmünün uygulanamaz hale geldiği görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin Karayolları Trafik Kanunu’nun zorunlu trafik sigortasına ilişkin 90 ve 92. maddelerinde yer alan, “Trafik Sigortası Genel Şartları” ifadelerini iptal ettiği anlaşılmakta olup bu iptal kararının somut davada uygulanabilirliğinin tespiti gerekmektedir. Anayasa’nın 153.maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazetede yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir.Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yasama,yürütme ve yargı organları,idari makamlar,gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır.Diğer taraftan HMK 33 maddesinde “Hakim Türk hukukunu resen uygulanır.” şeklinde ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının bu gibi kesin hüküm halini almamış derdest dosyalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır. Nitekim; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. Sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulî kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme ve açıklama yapılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle; izah edilen kapsamda açılan davalarda TBK nın haksız fiile ilişkin hükümleri,KTK kanunu hükümleri ile genel şartların bunlara aykırı olmayan hükümlerine göre uygulama yapılması gerekecek olup; davalı sigortacı tarafından zorunlu mali mesuliyet sigortası yapılan aracın sürücüsünün tali kusuru ile sebebiyet verdiği kazada davacının yaralandığı, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporuna göre maluliyet bulunmadığından kalıcı iş göremezlik zararının bulunmadığından bu husus yönünden davanın reddi gerektiği ancak geçici iş göremezlik zararının ise 629,68 TL olarak belirlenmesi sebebiyle, meydana gelen geçici iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. 2019/40 K. Sayılı kararı ile 2918 sayılı KTK’ nun 85 ve 91. Maddeleri ve Borçlar Kanunu genel hükümleri gereğince sorumlu olduğu nazara alınarak arttırılan miktar üzerinden sigorta temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR :
1-Davanın kalıcı iş göremezlik tazminat talebi yönünden REDDİNE,
2-Davanın geçici iş göremezlik tazminat talebi yönünden KABULÜ ile; 629,68 TL tazminatın 21/03/2019 tarihinden itibaren başlayacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, 44,40 TL peşin harç ve 150,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 194,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 135,10 TL’nin karar kesinleşmesi ve istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 59,30 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 103,70 TL’nin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk asgari ücret tarifesi kapsamında taraf sayısına göre hesaplanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin kabul red oranına göre hesaplanan 217,04 TL’nin karar kesinleştiğinde davalıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine, geri kalan 1.102,96 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydı amacı ile tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
6-Davacı lehine geçici iş göremezlik tazminatı talebi yönünden kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT uyarınca hesaplanan 629,68 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı lehine kalıcı iş göremezlik tazminatı talebi yönünden kabul ve red oranlarına göre hüküm tarihindeki AAÜT’nin 13/3 maddesi uyarınca hesaplanan 629,68 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 16 tebligat gideri 126,50 TL, 8 müzekkere gideri 67,20 TL, ATK masrafı 604,75 TL ( 2 kez ATK’ya dosya gönderme gideri 42,75 TL, ATK fatura bedeli 562,00 TL), iki bilirkişi ücreti 1.050,00 TL olmak üzere toplam 1.848,45 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 303,92 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-HMK’nun 297/ç bendi uyarınca artan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Adana Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır